RESİMLER
| |
|
|
| |
|
|
Sürmene coğrafya

Sürmene dünya üzerinde kuzey
yarım kürenin doğu yarısında, dünyanın
kuzeydoğusunda bulunan Anadolu yarımadasının
Karadeniz bölgesinin doğu Karadeniz bölümünde
40° 07´ doğu boylamı ve 40° 52´ kıuzey enlemi
üzerinde yer alır. Doğusunda Of , batısında
Araklı, güneyinde Köprübaşı ve Gümüşhane ili,
güneydoğusunda Dernekpazarı, kuzeyinde Karadeniz
bulunur. Sürmene’nin yüzölçümü 226 km²’dir.
Sürmene’nin genel nüfusu 42 256’dır. Sürmene
mülki idari yönetim bakımından Trabzon iline
bağlı olup ilçe düzeyindedir (Harita-1,
Resim-1).
2-Sürmene’nin Jeolojik Özellikleri
Sürmene Doğu Karadeniz kıyı kuşağında yer alır.
İçinde bulunduğu Doğu Karadeniz arazisi genel
olarak 3. zaman (Tersiyer) arazisidir.
Tersiyerde bu sahada yer alan Tetis denizinin
(jeosenklinal) tabanında biriken tortul
malzemeler, bu zamanda yaşanan Alp orojenik
hareketleri etkisiyle kıvrılarak su yüzeyine
çıkmışlar ve bu araziyi oluşturmuşlar. Saha
genel olarak bu zaman ve şekilde oluşmakla
beraber sahada 1. zamana (Paleozoik) ait
metamorfik kayaçlar, özellikle de mikaşişt,
kuvarsit, granit-şişt vardır. Ancak arazide 3.
zamana ait kayaçlar egemen durumdadır.
Akarsuların denize döküldükleri yerlerde ise 4.
zamana (Kuaterner)ait kayaçlar görülür.
Sürmene’nin ilçe yerleşiminin kurulduğu sahada,
Ormanseven beldesi ve çevresinde, Küçükdere
havzasının orta kesiminin aşağısında Kızılkaya
jeolojik formasyonu yer alır ve riyodasit, dasit
ve proklastikleri formasyonun kayaç türünü
oluşturur. Balıklı yerleşimi, Çamburnu
yerleşimi, Küçükdere yerleşimi, güneyköy
yerleşimi ve Oylum beldesi yerleşimi
çevrelerinde Çağlayan jeolojik formasyonu
görülür ve bazalt, andezit ve proklastikleri ile
çamurtaşı, kumtaşı ve tüfit kayaç grupları
formasyonu oluşturur. Aşağı Çavuşlu köy
yerleşimi ve çevre sahalarda Kabaköy jeolojik
formasyonu bulunur. Formasyonun kayaç yapısını
andezit, bazalt ve proklastikleri ile kumtaşı,
kumlu kireçtaşı ve tüf oluşturur. Yukarı Çavuşlu
köy yerleşmesi ve çevresinde Bakırköy jeolojik
formasyonu görülür. Formasyonu kumtaşı, killi
kireçtaşı, marn, şeyl ve tüf kayaçları meydana
getirmektedir. Küçükdere akarsuyunun aşağı
kısmında ve denize döküldüğü yer ile çevre
sahalarda 4. zamana ait taraçalar bulunur. Bu
taraçalar bu zamanda yaşanan buzullaşmaya bağlı
Karadeniz’in su seviyesinde yaşanan seviye
alçalma ve yükselmeleri ile meydana
gelmişlerdir. Taraçaların kayaç yapısını
konglomera, kum ve kil oluşturur (Harita-2).
3-Sürmene’nin Jeomorfolojik Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Doğu Karadeniz
bölümü Türkiye’nin en yüksek ve en engebeli
sahalarından biridir. Bölümün çok büyük bir
kısmını Doğu Karadeniz dağları adı verilen
dağlık ve engebeli sahalar oluşturur. Bu sahanın
dağlık, engebeli, yüksek ve fazla eğimli
olmasında 3. zamanda bu dağlık sahanın
oluşmasını sağlayan Alp orojenik hareketleri ve
onun sonrasında yaşanan orojenik ve epirojenik
hareketlerin çok büyük etkisi vardır. Sürmene bu
dağlık sahanın Karadeniz ile birleştiği kıyı
kuşağında yer alır. Sürmene merkez yerleşiminin
denizden yüksekliği 5-6 m kadardır. Genel olarak
Karadeniz kıyıları, özel olarak da Sürmene ve
çevre kıyıları boyuna kıyı tipine sahiptir.
Bunda hemen arka sahada denize paralel olark
uzanan Doğu Karadeniz dağlık kütlesi etkilidir.
Kıyıda girinti ve çıkıntı çok azdır. Çıkıntılar
güneydeki dağların etek uzantıları, girintiler
ise akarsu ağızlarıdır. Kıyıda en önemli çıkıntı
ilçe merkezinin 500 m batısındaki Karacehennem
mevkiidir. Ancak bu çıkıntı alanı beşeri
müdahalelerle yapılan sahil dolgu çalışmaları
nedeniyle günümüzde ortadan kalkmıştır. Denizin
karaya girinti yaptığı en önemli yerler ise ilçe
merkezinin hemen batı sındaki Köprübaşı deresi
ağzı ve ilçenin Araklı ile batı sınırının bir
kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyunun denize
döküldüğü geniş kesimdir. Kıyıda kıyı ovası
yoktur. Bunda şelf alanının darlığı ve
akarsuların geniş alanlı birikim yapacak kadar
aşınım malzemesi taşımaması etkilidir. Çünkü
akarsuların boyu kısadır. Ancak Köprübaşı ve
Küçükdere akarsularının denize döküldükleri
yerlerde kuaterner yaşlı küçük alanlı alüvyal
depolar bulunur. İlçe merkezinin bulunduğu saha
beşeri müdahalelerle oluşturulmuş dolgu
sahasıdır. Bu sahanın hemen arkasından itibaren
dağların etekleri başlar ve yükselti de buna
bağlı olarak kademeli bir şekilde kuzeyden
güneye doğru artar. Yükselti ilçe sınırları
içinde ve Gümüşhane ili sınırı yakınında bulun
Madur Tepesi (2742 m) ve güneye devamında
Soğanlı Dağları (3193 m) ile en yüksek değere
ulaşır. İlçe merkezi içinde en önemli yükselti
865 m ile Zarha Tepesi’nin (İstalya) Atmaca Düzü
denilen yeri ve güneydeki Koçalak dağıdır.
Kıyıdan iç kesimlere doğru dağlık, tepelik
alanlarla bunları derince yarmış olan
akarsuların vadileri görülür. Akarsu vadileri
arasındaki sırtlar en önemli yüzey şekillerini
oluşturur. İlçenin Araklı ile batı sınırının bir
kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyu ile ilçe
merkezinin hemen batı yanında denize dökülen
Köprübaşı deresi vadileri arasında bulunan ve iç
kesimlerde Sürmene ile Köprübaşının sınırını
oluşturan bu sırtlar önemli yüksek sahalardır.
Bunlar kuzeyden güneye doğru artan yükseltileri
ile sıra halinde Yeniyol Tepesi, Zernova, Ayluka,
Mercan ve Kangel tepeleri ile Harman Kayaları
diye bilinen sahalardır. Ayrıca Küçükdere
havzasında ve ilçenin batısında bulunan ve Gelin
Taşları denilen saha da önemli yüksek
yerlerdendir. İlçenin doğu tarafında yer alan
Balıklı ve Çamburnu kıyılarında dağlar hemen
kıyıdan başlar ve kısa mesafelerde önemli
yükseltilere ulaşırlar (Harita-3).
4- Sürmene’de Kütle Hareketleri ve Sel Olayları
Sürmene heyelan ve sel olaylarının Türkiye’de en
çok yaşandığı Doğu Karadeniz Bölümünde yer alır.
Bu bölgede sel ve heyelan olaylarının sık bir
şekilde yaşanmasında bölgenin sahip olduğu
iklim, toprak, bitki örtüsü ve jeolojik ve
jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye
sahiptir. Sahada heyelan ve sel olaylarının
ilkbahar sonları ve yaz başları ile sonbahar
dçnemlerinde meydana gelmesi bu olaylar üzerinde
iklimin çok önemli etkileri olduğunu
göstermektedir. Çünkü ilkbahar sonları ve yaz
başları sıcaklıkların artmasıyla kar
erimelerinin hızlandığı ve kış aylarında bu
sahalarda başlayan cephe hareketlerinin ve
yağışlarının devam ettiği dönemdir. Sonbahar
mevsimi ise bu sahada yağışların en fazla
düştüğü dönemdir. Halk arasında bu yağışlara
“Güz Yağmuırları” adı verilir. Bu bölge
topraklarının ince unsurlu (kil, mil gibi)
malzemelerden oluşmuş olması sahada heyelanların
yaşanmasında etkilidir. Bu tür toprakların
gözenek boyutları küçüktür. Ayrıca bu tür
topraklar bünyelerinde su tutabilmektedir.
Toprak yağış ve kar erimesi nedeniyle bünyesine
su alarak suya doygun hale gelir. Su alarak
şişen toprak taneleri zaten küçük boyutlu olan
gözenekleri kapatır ve yeraltına su sızmasını
önleyerek suyun yüzeysel akış yapmasına neden
olur. Yağışların devamında suya doygun olan
zemin fazla suyu bünyesinde tutamayarak kendi
ağırlığı ve yer çekimi etkisiyle eğim aşağı
kayma hareketiyle heyelan yaşanmasına neden
olur. Heyelan oluşumunda sahanın yüksek değerde
eğime sahip olması da etkilidir. Fazla eğimli
arazilerde yer çekiminin de etkisiyle toprak
kütleleri daha rahat ve hızlı bir şekilde kayma
hareketi yapabilmektedir. Heyelan sahalarında
uzun ve geniş köklü bitkilerin olmaması toprak
kütlelerinin daha rahat hareket etmesine neden
olmaktadır. Heyelan sahalarının çay bahçeleri ve
çayırlık gibi araziler olması bunun kanıtıdır.
Araziyi oluşturan kayaç tabakalarının eğime
paralel bir şekilde uzanması heyelanı artırıcı
bir özelliktir. Ancak tabakaların eğime dik bir
şekilde uzanması kütlelerin hareketini
zorlaştırır ve heyelan olasılığını azaltır.
Ayrıca araziyi oluşturan unsurların denge
açılarının herhangi bir nedenle aşılması
durumlarında heyelanlar meydana gelebilir. Bu
nedenlerden bir tanesi karayolu yapımında
dirençli kayalardan oluşan sahalarda kayaları
parçalamada patlayıcı madde kullanılmasıdır.
Patlama sonucunda arazide meydana gelen sarsıntı
ile arazinin dengesi bozulmakta ve kaymalar
yaşanmaktadır. Nitekim Küçükdere havzasında
Küçükdere nahiyesi yerleşiminin hemen
yukarısında (güney) yol genişleme çalışmalarında
dinamit patlayıcısı kullanıldığı için arazinin
dengesi bozulmuş ve sahada kaymalar
görülmüştür.Tabii bunda sahanın tabakalarının
uzanış doğrultusu ve sahip olduğu eğiminde
önemli etkileri vardır. Aşırı ve sürekli
yağışların etkili olduğu zamanlarda dar olan
dere yatakları fazla suyu içinde
barındıramamaktadır ve fazla su yataktan
taşmaktadır. Bu şekilde oluşan sel-taşkın
olaylarıyla çevre alçak yerler ve yerleşimler su
baskınlarına maruz kalmakta ve zarar
görmektedir. Nitekim 1 temmuz 2006 tarihinde
Sürmene ve çevre sahalarda etkili olan sağanak
yağışlar sonucunda Sürmene’de Zarha deresinin
taşmasıyla Zarha mevkii sel sularının altında
kalıp zarar görmüştür. Bölgede 5-7 Temmuz 1929
tarihinde 40 saat süre ile yağan yağmurlar Of,
Sürmene ve Çaykara’da sellere neden olmuştur. Bu
sel sonucunda 146 kişi hayatını kaybetmiştir.
Hafızalarda halen canlılığını koruyan 1998-Beşköy
heyelanı-seli bölgede yaşanan büyük afetlerden
biridir. Bu sel sonucunda 47 kişi yaşamını
kaybetti.
5-Sürmene’nin İklim Özellikleri
Sürmene’nin bulunduğu saha Karadeniz ikliminin
etkili olduğu Doğu Karadeniz bölümüdür.
Karadeniz iklimi genel olarak bol yağışlı,
ılıman bir iklim karakterine sahiptir. Bütün
mevsimlerde etkili olduğu sahaya yağış düşer.
Ancak en fazla yağış Sonbahar mevsiminde düşer.
Yıllık ve günlük sıcaklık farkları çok azdır.
Sürmene’de meteoroloji istasyonu bulunmadığından
iklim değerleri için kesin rakamlar
belirtilemez. Ancak bazı durumlardan yararlanmak
suretiyle iklim değerleri için yaklaşık rakamlar
belirtilebilir. Sürmene’de çay, fındık ve
turunçgil tarımı yapılmaktadır. Bu bitkilerin
iklim istekleri şu şekildedir: Çay tarımı
yapılan sahalarda aylık ortalama sıcaklık 20-30°
C arasında olmalıdır. Bu bölgelerde düşük
sıcaklık 5° C’ın üstünde olmalıdır. Çay tarımı
için yıllık yağışın asgari 1500-1600 mm
civarında ve mevsimlere dengeli dağılması
gerekmektedir. Yine çay bitkisi bağıl nemi
yüksek havayı sever. Fındık tarımı için yıllık
ortalama sıcaklığın 13-16° C arasında olması
gerekir. Fındık için en düşük sıcaklığın -5°
C’nin altına düşmemesi, en yüksek sıcaklığın ise
37° C’nin üstüne çıkmaması gerekmektedir. Yıllık
yağış miktarının 800 mm’nin üzerinde olması ve
mevsimlere dengeli dağılması gerekir. Olgunlaşma
devresi olan Haziran-Temmuz döneminde bağıl
nemin %60’ın altına düşmemesi gerekir. Turunçgil
tarımında ağaçların büyüyebilmesi için
sıcaklığın 13° C ve civarında, yağışın 1200 mm
civarında olması gereklidir. Bunlarla beraber
Sürmene Trabzon-Rize arasında en fazla yağış
alan Of ile yaklaşık aynı coğrafi konum ve arazi
özelliklerine sahiptir. Belirttiğimiz bu
hususların ışığı altında Sürmene’nin iklim
değerleri için yaklaşık olarak şu rakamları
verebiliriz: Sürmene’de ortalama yıllık yağış
1250-1350 mm arasındadır. Bu toplam yağışın
%35’e yakın bir kısmı sonbahar mevsiminde
düşmektedir. Bu sahada görülen yağışlar Doğu
Karadeniz dağlarının varlığı ve coğrafi
durumları nedeniyle orografik (yamaç) kökenli
yağışlardır. Kaynağını Karadeniz’den alan nemli
hava kütleleri Doğu Karadeniz dağlarının kuzey
yamaçları boyunca yükselirler. Bu yükselen nemli
hava kütleleri yükselmenin etkisiyle ısı
kaybeder ve soğumaya uğrarlar. Soğuma ile
yoğunlaşma meydana gelir. Belirli bir yükseltiye
ulaşılınca hava kütlesi içindeki yoğunlaşmış
nemi taşıyamaz ve yağış olarak bırakır. Bu yağış
çoğu zaman yağmur, kışın Ocak-Mart arası dönemde
ise kar şeklindedir. Sürmene’de yıllık ortalama
sıcaklık 14-15° C civarında seyreder. Yazın
ortalama sıcaklık 21-23° C, kışın ise 9-10° C
dolaylarındadır. Sürmene’de nem denizin de
etkisiyle epey yüksektir. Yazın % 65-70
civarındadır. Kışın yaza göre biraz daha
düşüktür. İlkbahar aylarında iç bölgelerdeki
hava kütleleri kıyı dağlarının güney yamaçlarını
aşıp kuzey yamaçlar boyu alçaldıklarında fön
rüzgarı oluştururlar ve havada kısa süreli ısı
artışına sebeb olurlar. Bu anlık ısı artışı
tarım bitkilerinde bazı zamanlarda meyve verme
hazırlıklarını başlatır. Ancak hemen arkasından
yaşanan don olayı bitkilere büyük zarar verir.
Nitekim 2004 yılı ilkbaharında fön etkisiyle
fındık bitkileri ürün verme hazırlıklarına
başladı. Hemen arkasından meydana gelen don
olayı ile fındıklar yandı ve halk büyük zarar
gördü. Sürmene’de rüzgar daha çok kuzeybatı ve
kıble yönlerinden eser. Kuzeybatıdan esen
rüzgarlar ile denizde dalga yüksekliği zaman
zaman 1.5-2 m’yi bulur. Sürmene ülkemizin en çok
yağış alan bölümünde bulunduğundan burada yılın
2/3’lük kısmında hava kapalıdır.
6-Sürmene’nin Hidrografik Özellikleri
Sürmene akarsuları havza olarak Karadeniz açık
havzası içinde yer alırlar. Bu akarsular
kaynaklarını Doğu Karadeniz dağlarının yüksek
sahalarındaki gözelerden, kurunlardan,
yeraltından çıkan kaynaklardan alırlar. Diğer
beslenme kaynakları ilkbahar ve yaz başlarındaki
kar erimeleri ve sahaya düşen yağışlardır.Genel
olarak Doğu Karadeniz akarsuları, özel olarak da
Sürmene içindeki akarsular kısa boylu, hızlı ve
doğrusal akışa sahiptir. Bunda Doğu Karadeniz
dağlarının hem kıyıya paralel uzanmaları, hem de
hemen kıyı çizgisinden yükselmeleri ve kısa
mesafede yükselti olarak yüksek değerlere
ulaşmış olmaları etkilidir. Ana akarsular
doğrusal uzanış gösterirken onlara bağlanan ve
onları besleyen yan kollar ana kolla balık
kılçığı gibi dar açılı biçimde birleşirler.
Sürmene’de akım ve uzunluk bakımından iki önemli
akarsu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ilçe
merkezinin hemen batı yanından denize dökülen
Manahoz Deresidir. Manahoz Deresi güneydeki
dağlık sahadan, Yeni Yayla ve Gezge
kurunlarından doğar. Madur Tepesinin
eteklerinden çıkan ve en bol suya sahip olan
kolu kapar. Hazmaağa yaylasından doğan ikinci
kolla Arpalı köyünde birleşerek kuzeye doğru
akmaya devam eder. Doğuda Sultan Murat
yamaçlarından akan Vartan deresi ile batıdan
akan Vizara deresi (Coşk deresi), Egşeho deresi,
Çifteköprü deresi ve Ormanseven deresini alarak
Sürmene ilçe merkezinin hemen batı yanından
denize dökülür. Manahoz deresinin vadisinin
enine profili kıyıdan Muratlı köyü aşağılarına
kadar geniş tabanlı vadi tipindedir
(Şekil-1/D).Akarsuyun dağlık sahalardan
aşındırıp getirdiği alüvyonları eğimin azalması
ve dolayısıyla taşıma gücünün düşmesi nedeniyle
belirtilen saha içinde biriktirir. Burası
alüvyonla kaplı bir saha olduğundan verimli
topraklara sahiptir.
Akarsuyun denize döküldüğü yerin batı yanındaki
Kuaterner yaşlı alüvyal sahada Sürmenenin en
çarpık yerleşimine sahip olan Kavaklık yerleşimi
bulunur. Bu alan dere yatağı ile aynı seviyede
olduğundan ani sağanak yağışların dereyi
taşırmasıyla zaman zaman su baskınlarına uğrar.
Dere yatağının doğu tarafında Sürmene organize
sanayi kuruluşları yer alır. Akarsuyun Muratlı
köyü ve Köprübaşı merkezinden itibaren vadisinin
enine profili tabansız denilebilecek bir
görünüme sahiptir (Şekil-1/C).Akarsuyun geniş
tabanlı vadi bölümünde yağışların azaldığı ve
suların çekildiği zamanlarda akarsu yatağında
ırmak adaları oluşur. Akarsu zaman zaman sel
baskınlarına ve heyelan olaylarına sebebiyet
vermektedir. Yakın zamanda yaşanan ve 47 kişinin
yaşamını yitirmesine sebeb olan 1998-Köprübaşı/Beşköy
heyelenı-seli halkın hafızasında diğer olaylara
göre daha fazla yer edinmiştir.Sürmene’nin
ikinci önemli akarsuyu Küçükdere’dir. Kaynağını
Madur tepesinin kuzey yamacından alır ve
Küçükdere havzası boyunca akarak Sürmene ilçe
merkezinin 2,5-3 km kadar batısından denize
dökülür. Akarsu Armutlu köyü ve aşağılarından
itibaren Sürmene ile Araklı sınırını oluşturur.
Denize döküldüğü yerden Küçükdere Nahiyesi
yerleşimine kadar olansahada vadisinin enine
profili geniş tabanlı vadi görünümündedir
(Şekil-1/D). Bu saha akarsuyun aşındırıp
taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle oluşmuştur.
Kuaterner yaşlı bu alüvyon saha verimli
topraklarasahiptir ve burada fındık
yetiştirilmektedir. Küçükdere yerleşiminden
yukarı doğru vadi darlaşır ve tabansız vadi
görünümüne bürünür (Şekil-1/C). Küçükdere
havzasının yukarı kısmını Yazıoba ve Oylum
yerleşmelerinin bulunduğu dağlık saha oluşturur.
Havzayı çevreleyen yamaçlardan akan yan kollar
ana akarsuya dar açılı biçimde birleşirler. Bu
akarsuyun da geniş tabanlı yatağında daha önce
belirtilen nedenlerle ırmak adası oluşur. Bazı
özelliklerinden genel olarak bahsettiğimiz bu
iki akarsu kaynak sahaları ve havzalara düşen
yağmur yağışları haricinde büyük ölçüde kar
erimelerinden beslenirler. Bundan dolayı da bu
akarsuların rejim tipi için karlı-yağmurlu
akarsu rejimi tipinden bahsedebiliriz.
Akarsuların rejimleri düzenli ve iki etmenlidir.
Birinci etmen kar erimeleri, ikinci etmen ise
yağmur yağışlarıdır. Yıl boyunca debilerindeki
alçalma ve yükselme hareketleri birbirini takip
eder. Kar erime döneminde kar suları ve bu
dönemdeki yağmur yağışlarıyla debilerinde artış
yaşanır.Yazın yağışların azaldığı ve
sıcaklıkların arttğı Temmuz-Ağustos döneminde
debilerinde düşme gerçekleşir. Sonbahar
yağışlarının etkili olduğu Eylül-Kasım arasında
ise debi değerlerinde artma, yağışların kar
olarak düştüğü Ocak-Mart arası dönemde ise
azalma görülür. Sürmene’de bu iki akarsu dışında
bulunan küçük akarsular doğudan batıya doğru
şunlardır: Yazlık, Çamburnu, Gökçesu, Kaban,
Kastel, Balıklı, Yalı Musalı, Soğuksu, Orta
Mahalle, Çamlıca, Zeytinli ve Petekli
dereleridir. Sürmene ilçe merkezinde sıcaklığı
17° C olan maden suyu bulunmaktadır. Sürmene de
doğal ve yapay göl bulunmamaktadır. Ancak Madur
tepesinin zirvesinde bulunan çukurlukta,
(burasının sirk çukuru olması ihtimali
kuvvetlidir) güçlü ve sürekli yağışların etkili
olduğu zamanda yağmur suları birikerek geçici
göl oluşturmaktadır. Genel olarak bütün
Karadeniz kıyılarında, özel olarak da Sürmene ve
çevre kıyılarda en büyük hidrografik unsur
kuşkusuz, hamsisiyle meşhur Karadeniz’dir.
Sürmene’yi kuzeyden çeviren Karadeniz kıyının
şekillenmesinde, iklim, toprak, bitki örtüsü
gibi konularda çok etkili bir rol oynamaktadır.
Bulunduğu konum itibariyle Karadeniz bir iç
deniz niteliğindedir. Yüzölçümü Azak Denizi
dahil 459 064 km²’dir. Tuzluluk oranı ortalama
%18 civarındadır. Ortalama derinliği 1200m, en
derin yeri 2245m’dir (Harita-4). Orta iklim
kuşağında yer alan Karadeniz yazın subtropikal
Akdeniz iklimine dahil olmakta, kışın ise büyük
oranda Doğu Avrupa kontinental ikliminin etkisi
altındadır. Yaz mevsiminde yüzey sularının
sıcaklığı 20-26° C, Şubat ve Mart döneminde ise
7-7,5° C dolaylarındadır. Karadeniz’de 200 m
derinlikten sonra oksijen tamamen kaybolmakta ve
yerine kükürtlü hidrojen gazı almaktadır. Bunun
nedeni ise şudur: Günümüzden 3000 yıl kadar önce
Karadeniz, son buzul döneminin sona ermesinden
sonra deniz seviyelerinin yükselmesi netiçesinde
Akdeniz’le bağlatı kurmuş ve oradan gelen tuzlı
sularla karışmış ve tuzlu su ortamına geçmiştir.
Karadeniz’in daha önce tatlı su ortamında
yaşayan canlıları bu tuzlu su ortamında
yaşayamayıp ölmüşlerdir. Ölen bu canlıların
bedenlerinin ayrışmaları ile Karadeniz’de
belirtilen bu derinliğin altında kükürtlü
hidrojen gazı oluşmuştur. Karadeniz’de bundan
dolayı 200 m derinlikten sonra canlı hayatına
rastlanılmamaktadır. Yine bundan dolayıdır ki
balık sürüleri bu derinliğe kadar olan yerlerde
yaşamaktadır ve Karadeniz halkının bir kısmının
önemli geçim kaynağı durumundadır.
7-Sürmene’nin Toprak Özellikleri
Sürmene Karadeniz iklim kuşağında bulunduğundan
sahada ve çevresinde yıkanmış asitli topraklar
bulunur. Bol yağış nedeniyle toprak yıkanmış ve
içindeki gerekli minerallerden arınmıştır.
Bundan dolayı tarım yapılan arazilerdeki
topraklar her yıl doğal ve suni gübrelele
desteklenir. Toprak verimi açosından hiç
şüphesiz doğal gübre daha yararlıdır. Kıyı
kesimlerde yağış iç bölgeleden daha fazla
olduğundan buralarda fazla yıkanmış podzolik
topraklar oluşmuştur. Bunların pH dereceleri çok
düşüktür. Podzolik topraklar sarımsı-kırmızımsı
podzolik topraklar ve kahverengi podzolik
topraklar olarak iki grupta yer alırlar.
Sarımsı-kırmızımsı topraklar kıyı kesiminin
tamamında ve Manahoz deresi boyunca görülürler.
Yağış bol olduğundan bitki gelişimi üst
düzeydedir ve toprak yüzeyi her zaman yeşil bir
bitki örtüsü ile kaplıdır. Topraklar çoğunlukla
sığ şekildedir. Toprakların üzerinde oluştuğu
anakaya Tersiyere ait Eosen kum, kil ve
çakıllardan ibaret tortul karakterli depolardan
oluşur. Volkanik kökenli kayalar üzerinde
meydana gelmiş genel olarak koyu renkli
sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklarda göze
çarpar. 800-1000 m’den yukarı kesimlerde
kahverengi podzolik topraklar görülür. Üzerinde
oluştukları anakaya Üst Kretase volkanik fasiyes
olan püskürük kütlelerdir. Engebeli dağlık
araziler üzerinde meydana gelen bu toprakların
büyük çoğunluğu sığ bir şekildedir. Bünyeleri
killi tın ile kumlu tın arasında değişir.
Serbest kireç pek bulunmaz. pH dereceleri
5,5-6,0 arasında seyreder. Organik madde miktarı
genelde yeterlidir. Doğal gübre ile yapılan
destekleme bunda çok önemlidir. Yıkanmanın
etkisiyle özellikle de tarım yapılan topraklarda
azot ve fosfor eksikliği görülür. Bu eksiklik
her yıl yapılan gübreleme ile giderilmeye
çalışılır. Potas minerali toprakta yeter
durumdadır. Akarsu yataklarında özellikle de
akarsuların denize döküldükleri yerlerde alüvyon
topraklar görülür. Manahoz deresinin Muratlı
köyü aşağısından denize döküldüğü yere kadar
vadisi geniş tabanlıdır ve içinde yüksek dağlık
sahadan aşındırıp getirdiği alüvyal
malzemelerden oluşan topraklar bulunur. Yine
Küçükdere akarsuyunun küçükdere yerleşiminden
denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş
tabanlıdır. Burada alüvyal malzemelerden oluşmuş
verimli tarım toprakları yer alır. Bu topraklar
taşınmış oluşum yerleri bakımından taşınmış
topraklar grubuna girer. Daha önce bahsettiğimiz
sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ile
kahverengi podzolik topraklar yerli topraklar
grubundadır.
8-Sürmene’nin Bitki Örtüsü Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Karadeniz bölgesi
ülkemizin bitki örtüsü, özellikle de çeşitli
özellikteki orman ve ormanlara katılan ağaç ve
çalı türleri bakımından en zengin bölgesidir.
Ülkemizde bulunan 12 binin üzerindeki bitki
türünün yarısı bu bölgededir. Bu bölgedeki
bitkiler çoğunlukla Avrupa-Sibirya Flora
bölgesine aittir. Ekolojik açıdan ise Karadeniz
Bitki Coğrafyası bölgesine girer. Sürmene ve
çevre sahalarda iklimden dolayı gür bir bitki
örtüsü gelişmiştir. Sıcaklığın ve daha pek çok
iklim elemanı değerlerinin kıyıdan iç ve yüksek
kesimlere doğru değişmesi belirtilen sahalar
arasında bitki örtüsü bakımından bazı
farklılıkların ortaya çıkmasına sebeb olmuştur.
Kıyıdan 800 m yüksekliğe kadar geniş yapraklı
ağaçlar egemen durumdadır. Bu bitki örtüsü
kuşağını kızılağaç, kestane, gürgen ve kavak
gibi orman ağacı bitkileri oluşturur. Nemi çok
seven ve hızlı büyüyen kızılağaç kıyı şeridinin
vadi boylarında daha çok olmakla beraber hemen
her tarafta görülür. Vadi boylarında orman üst
sınırına kadar devam eder. Kestane toplu halde
500-600 m yüksekliklerde bulunur. 500 m
yükseltiye kadar olan alanlarda endüstri bitkisi
olan çay ve fındık görülür. Bunların dışında
elma, armut, erik, kiraz, üzüm, incir, limon,
mandalina ve portakal da mevcuttur. Geniş
yapraklı ağaç kuşağının sınırı olan 800 m’lerden
1600 m’lere kadar karışık yapraklı ağaç kuşağı
görülür. Bu kuşakta geniş yapraklı ağaçlarla
beraber iğne yapraklı olan ağaçlardan ladin ve
köknar yer alır. İlçenin doğusunda Çamburnu
yöresinde kıyıdan itibaren sarıçam ormanı başlar
ve tam tepeye kadar devam eder. Sürmene ve
çevresinde şartlar elverişli olduğundan
ormanaltı bitki örtüsü gelişmiştir. Başlıca
ormanaltı bitki örtüleri ormangülü, ayı üzümü,
defne, yaban fındığı, sarmaşık, yabani asma,
gomar ağacı, cifin, cifne ve şimşirdir. Ormanın
bütünüyle tahrip edildiği yerlerde ormanaltı
bitki örtüsü çok gelişmiş ve adeta yavru orman
durumundadır. 1500-1600 m’lerden sonra yayla
sahaları bulunur. Bu sahaların en önemli bitki
örtüsü alpin dağ çayırlarıdır. Bu çayırlar
yaylalarda hayvanların başlıca besin kaynağıdır.
Buralar yazın mera-otlak olarak kullanılar. Bu
dağlık sahalardaki vadilerin tabanlarında çok
sık çam ormanları görülür.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
ATALAY, İ. , MORTAN, K. , 2003, Türkiye Bölgesel
Coğrafyası, İnkılap Yayınları, Genişletilmiş 2.
Baskı, İSTANBUL
ATALAY, İ., 1997, Türkiye Coğrafyası, Ege Üniv.
Basımevi, 5. Baskı, İZMİR
ATALAY, İ., 2001, Genel Fiziki Coğrafyası, Ege
Üniv. Baımevi, 5. Baskı, İZMİR
ATALAY, İ., 1982, Türkiye Jeomorfolojisine
Giriş, Ege Üniv. Sos. Bil. Fak. Yayınları, No:9,
İZMİR
BİLGİN, M., YILDIRIM, Ö., 1990, Sürmene, Sürmene
Belediyesi Kültür Yayınları, İSTANBUL
DOĞANAY, S., 2006, Şehir Coğrafyası Açısından
Bir Araştırma: OF, Aktif Yayınevi, ERZURUM
DOĞANAY, S., 2006, “Trabzon’da Çay Tarımının
Coğrafi Esasları”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:16,
syf:89-111, Çizgi Kitabevi, KONYA
DOĞANAY, S., ALIM, M., ALTAŞ, N.T., 2006, “Doğu
Karadeniz Bölümünde Turunçgil Tarımı”, Doğu
Coğrafya Dergisi, sy.15, syf:223-250, Çizgi
Kitabevi, KONYA
DOĞANAY, S., 2005, “Trabzon İlinde Fındık
Tarımı”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:13, syf:233-252,
Çizgi Kitabevi, KONYA
ERİNÇ, S., ERTEK, A., GÜNEYSU, C. 2000,
Jeomorfoloji-1, Der Yayınları, Güncelleştirilmiş
5. Basım, İSTANBUL
ERİNÇ, S. 1996, Klimatoloji ve Metodları, Alfa
B.Y.D.,Genişletilmiş 4. Baskı, İSTANBUL
TRABZON BELEDİYESİ, 1997, Trabzon, Trabzon
Belediyesi Kültür Yayınları, TRABZON
M.T.A., 1998, 1:100 000 Ölçekli Açınsama
Nitelikli Türkiye Jeoloji Haritaları No:59
Trabzon-C30 ve D30 Paftaları, Jeoloji Etütleri
Dairesi, ANKARA
YILMAZ, B.S., (ve Diğerleri), 1997, Trabzon
İlinin Çevre Jeolojisi ve Doğal Kaynakları,
M.T.A. ANKARA
YALÇINALP, B., 1994, Sürmene (Trabzon) Yöresi
Bazaltlarının Jeolojik Yerleşimi ve Jeokimyası,
Türkiye Jeoloji Bülteni, çilt:37, sy:2, syf:65-71
ZAMAN, M., 2004, “Türkiye’de Fındık Bahçelerinin
Coğrafi Dağılışı ve Üretimi “, Doğu Coğrafya
Dergisi, sy:11, syf:49-92, Çizgi Kitabevi, KONYA
|
|
SÜRMENE TARİHİ, Sürmene
ilçesi tarihi, tarihçe, sürmeneliler,
deli bal,
| |