Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

 

 

 MÜZİK

 TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 FORUM

RESİMLER

 EDİTÖRDEN

 AJANDA

 

 

LİNKLER

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP


KARALAHANA DA YAZAR OLUN


Yazılarınızı yayınlamamız için bzie gönderebilirsiniz


Sürmene coğrafya

 

sürmene ilçesi coğrafya

Sürmene dünya üzerinde kuzey yarım kürenin doğu yarısında, dünyanın kuzeydoğusunda bulunan Anadolu yarımadasının Karadeniz bölgesinin doğu Karadeniz bölümünde 40° 07´ doğu boylamı ve 40° 52´ kıuzey enlemi üzerinde yer alır. Doğusunda Of , batısında Araklı, güneyinde Köprübaşı ve Gümüşhane ili, güneydoğusunda Dernekpazarı, kuzeyinde Karadeniz bulunur. Sürmene’nin yüzölçümü 226 km²’dir. Sürmene’nin genel nüfusu 42 256’dır. Sürmene mülki idari yönetim bakımından Trabzon iline bağlı olup ilçe düzeyindedir (Harita-1, Resim-1).


2-Sürmene’nin Jeolojik Özellikleri

Sürmene Doğu Karadeniz kıyı kuşağında yer alır. İçinde bulunduğu Doğu Karadeniz arazisi genel olarak 3. zaman (Tersiyer) arazisidir. Tersiyerde bu sahada yer alan Tetis denizinin (jeosenklinal) tabanında biriken tortul malzemeler, bu zamanda yaşanan Alp orojenik hareketleri etkisiyle kıvrılarak su yüzeyine çıkmışlar ve bu araziyi oluşturmuşlar. Saha genel olarak bu zaman ve şekilde oluşmakla beraber sahada 1. zamana (Paleozoik) ait metamorfik kayaçlar, özellikle de mikaşişt, kuvarsit, granit-şişt vardır. Ancak arazide 3. zamana ait kayaçlar egemen durumdadır. Akarsuların denize döküldükleri yerlerde ise 4. zamana (Kuaterner)ait kayaçlar görülür. Sürmene’nin ilçe yerleşiminin kurulduğu sahada, Ormanseven beldesi ve çevresinde, Küçükdere havzasının orta kesiminin aşağısında Kızılkaya jeolojik formasyonu yer alır ve riyodasit, dasit ve proklastikleri formasyonun kayaç türünü oluşturur. Balıklı yerleşimi, Çamburnu yerleşimi, Küçükdere yerleşimi, güneyköy yerleşimi ve Oylum beldesi yerleşimi çevrelerinde Çağlayan jeolojik formasyonu görülür ve bazalt, andezit ve proklastikleri ile çamurtaşı, kumtaşı ve tüfit kayaç grupları formasyonu oluşturur. Aşağı Çavuşlu köy yerleşimi ve çevre sahalarda Kabaköy jeolojik formasyonu bulunur. Formasyonun kayaç yapısını andezit, bazalt ve proklastikleri ile kumtaşı, kumlu kireçtaşı ve tüf oluşturur. Yukarı Çavuşlu köy yerleşmesi ve çevresinde Bakırköy jeolojik formasyonu görülür. Formasyonu kumtaşı, killi kireçtaşı, marn, şeyl ve tüf kayaçları meydana getirmektedir. Küçükdere akarsuyunun aşağı kısmında ve denize döküldüğü yer ile çevre sahalarda 4. zamana ait taraçalar bulunur. Bu taraçalar bu zamanda yaşanan buzullaşmaya bağlı Karadeniz’in su seviyesinde yaşanan seviye alçalma ve yükselmeleri ile meydana gelmişlerdir. Taraçaların kayaç yapısını konglomera, kum ve kil oluşturur (Harita-2).


3-Sürmene’nin Jeomorfolojik Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Doğu Karadeniz bölümü Türkiye’nin en yüksek ve en engebeli sahalarından biridir. Bölümün çok büyük bir kısmını Doğu Karadeniz dağları adı verilen dağlık ve engebeli sahalar oluşturur. Bu sahanın dağlık, engebeli, yüksek ve fazla eğimli olmasında 3. zamanda bu dağlık sahanın oluşmasını sağlayan Alp orojenik hareketleri ve onun sonrasında yaşanan orojenik ve epirojenik hareketlerin çok büyük etkisi vardır. Sürmene bu dağlık sahanın Karadeniz ile birleştiği kıyı kuşağında yer alır. Sürmene merkez yerleşiminin denizden yüksekliği 5-6 m kadardır. Genel olarak Karadeniz kıyıları, özel olarak da Sürmene ve çevre kıyıları boyuna kıyı tipine sahiptir. Bunda hemen arka sahada denize paralel olark uzanan Doğu Karadeniz dağlık kütlesi etkilidir. Kıyıda girinti ve çıkıntı çok azdır. Çıkıntılar güneydeki dağların etek uzantıları, girintiler ise akarsu ağızlarıdır. Kıyıda en önemli çıkıntı ilçe merkezinin 500 m batısındaki Karacehennem mevkiidir. Ancak bu çıkıntı alanı beşeri müdahalelerle yapılan sahil dolgu çalışmaları nedeniyle günümüzde ortadan kalkmıştır. Denizin karaya girinti yaptığı en önemli yerler ise ilçe merkezinin hemen batı sındaki Köprübaşı deresi ağzı ve ilçenin Araklı ile batı sınırının bir kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyunun denize döküldüğü geniş kesimdir. Kıyıda kıyı ovası yoktur. Bunda şelf alanının darlığı ve akarsuların geniş alanlı birikim yapacak kadar aşınım malzemesi taşımaması etkilidir. Çünkü akarsuların boyu kısadır. Ancak Köprübaşı ve Küçükdere akarsularının denize döküldükleri yerlerde kuaterner yaşlı küçük alanlı alüvyal depolar bulunur. İlçe merkezinin bulunduğu saha beşeri müdahalelerle oluşturulmuş dolgu sahasıdır. Bu sahanın hemen arkasından itibaren dağların etekleri başlar ve yükselti de buna bağlı olarak kademeli bir şekilde kuzeyden güneye doğru artar. Yükselti ilçe sınırları içinde ve Gümüşhane ili sınırı yakınında bulun Madur Tepesi (2742 m) ve güneye devamında Soğanlı Dağları (3193 m) ile en yüksek değere ulaşır. İlçe merkezi içinde en önemli yükselti 865 m ile Zarha Tepesi’nin (İstalya) Atmaca Düzü denilen yeri ve güneydeki Koçalak dağıdır. Kıyıdan iç kesimlere doğru dağlık, tepelik alanlarla bunları derince yarmış olan akarsuların vadileri görülür. Akarsu vadileri arasındaki sırtlar en önemli yüzey şekillerini oluşturur. İlçenin Araklı ile batı sınırının bir kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyu ile ilçe merkezinin hemen batı yanında denize dökülen Köprübaşı deresi vadileri arasında bulunan ve iç kesimlerde Sürmene ile Köprübaşının sınırını oluşturan bu sırtlar önemli yüksek sahalardır. Bunlar kuzeyden güneye doğru artan yükseltileri ile sıra halinde Yeniyol Tepesi, Zernova, Ayluka, Mercan ve Kangel tepeleri ile Harman Kayaları diye bilinen sahalardır. Ayrıca Küçükdere havzasında ve ilçenin batısında bulunan ve Gelin Taşları denilen saha da önemli yüksek yerlerdendir. İlçenin doğu tarafında yer alan Balıklı ve Çamburnu kıyılarında dağlar hemen kıyıdan başlar ve kısa mesafelerde önemli yükseltilere ulaşırlar (Harita-3).


4- Sürmene’de Kütle Hareketleri ve Sel Olayları
Sürmene heyelan ve sel olaylarının Türkiye’de en çok yaşandığı Doğu Karadeniz Bölümünde yer alır. Bu bölgede sel ve heyelan olaylarının sık bir şekilde yaşanmasında bölgenin sahip olduğu iklim, toprak, bitki örtüsü ve jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye sahiptir. Sahada heyelan ve sel olaylarının ilkbahar sonları ve yaz başları ile sonbahar dçnemlerinde meydana gelmesi bu olaylar üzerinde iklimin çok önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Çünkü ilkbahar sonları ve yaz başları sıcaklıkların artmasıyla kar erimelerinin hızlandığı ve kış aylarında bu sahalarda başlayan cephe hareketlerinin ve yağışlarının devam ettiği dönemdir. Sonbahar mevsimi ise bu sahada yağışların en fazla düştüğü dönemdir. Halk arasında bu yağışlara “Güz Yağmuırları” adı verilir. Bu bölge topraklarının ince unsurlu (kil, mil gibi) malzemelerden oluşmuş olması sahada heyelanların yaşanmasında etkilidir. Bu tür toprakların gözenek boyutları küçüktür. Ayrıca bu tür topraklar bünyelerinde su tutabilmektedir. Toprak yağış ve kar erimesi nedeniyle bünyesine su alarak suya doygun hale gelir. Su alarak şişen toprak taneleri zaten küçük boyutlu olan gözenekleri kapatır ve yeraltına su sızmasını önleyerek suyun yüzeysel akış yapmasına neden olur. Yağışların devamında suya doygun olan zemin fazla suyu bünyesinde tutamayarak kendi ağırlığı ve yer çekimi etkisiyle eğim aşağı kayma hareketiyle heyelan yaşanmasına neden olur. Heyelan oluşumunda sahanın yüksek değerde eğime sahip olması da etkilidir. Fazla eğimli arazilerde yer çekiminin de etkisiyle toprak kütleleri daha rahat ve hızlı bir şekilde kayma hareketi yapabilmektedir. Heyelan sahalarında uzun ve geniş köklü bitkilerin olmaması toprak kütlelerinin daha rahat hareket etmesine neden olmaktadır. Heyelan sahalarının çay bahçeleri ve çayırlık gibi araziler olması bunun kanıtıdır. Araziyi oluşturan kayaç tabakalarının eğime paralel bir şekilde uzanması heyelanı artırıcı bir özelliktir. Ancak tabakaların eğime dik bir şekilde uzanması kütlelerin hareketini zorlaştırır ve heyelan olasılığını azaltır. Ayrıca araziyi oluşturan unsurların denge açılarının herhangi bir nedenle aşılması durumlarında heyelanlar meydana gelebilir. Bu nedenlerden bir tanesi karayolu yapımında dirençli kayalardan oluşan sahalarda kayaları parçalamada patlayıcı madde kullanılmasıdır. Patlama sonucunda arazide meydana gelen sarsıntı ile arazinin dengesi bozulmakta ve kaymalar yaşanmaktadır. Nitekim Küçükdere havzasında Küçükdere nahiyesi yerleşiminin hemen yukarısında (güney) yol genişleme çalışmalarında dinamit patlayıcısı kullanıldığı için arazinin dengesi bozulmuş ve sahada kaymalar görülmüştür.Tabii bunda sahanın tabakalarının uzanış doğrultusu ve sahip olduğu eğiminde önemli etkileri vardır. Aşırı ve sürekli yağışların etkili olduğu zamanlarda dar olan dere yatakları fazla suyu içinde barındıramamaktadır ve fazla su yataktan taşmaktadır. Bu şekilde oluşan sel-taşkın olaylarıyla çevre alçak yerler ve yerleşimler su baskınlarına maruz kalmakta ve zarar görmektedir. Nitekim 1 temmuz 2006 tarihinde Sürmene ve çevre sahalarda etkili olan sağanak yağışlar sonucunda Sürmene’de Zarha deresinin taşmasıyla Zarha mevkii sel sularının altında kalıp zarar görmüştür. Bölgede 5-7 Temmuz 1929 tarihinde 40 saat süre ile yağan yağmurlar Of, Sürmene ve Çaykara’da sellere neden olmuştur. Bu sel sonucunda 146 kişi hayatını kaybetmiştir. Hafızalarda halen canlılığını koruyan 1998-Beşköy heyelanı-seli bölgede yaşanan büyük afetlerden biridir. Bu sel sonucunda 47 kişi yaşamını kaybetti.

5-Sürmene’nin İklim Özellikleri
Sürmene’nin bulunduğu saha Karadeniz ikliminin etkili olduğu Doğu Karadeniz bölümüdür. Karadeniz iklimi genel olarak bol yağışlı, ılıman bir iklim karakterine sahiptir. Bütün mevsimlerde etkili olduğu sahaya yağış düşer. Ancak en fazla yağış Sonbahar mevsiminde düşer. Yıllık ve günlük sıcaklık farkları çok azdır. Sürmene’de meteoroloji istasyonu bulunmadığından iklim değerleri için kesin rakamlar belirtilemez. Ancak bazı durumlardan yararlanmak suretiyle iklim değerleri için yaklaşık rakamlar belirtilebilir. Sürmene’de çay, fındık ve turunçgil tarımı yapılmaktadır. Bu bitkilerin iklim istekleri şu şekildedir: Çay tarımı yapılan sahalarda aylık ortalama sıcaklık 20-30° C arasında olmalıdır. Bu bölgelerde düşük sıcaklık 5° C’ın üstünde olmalıdır. Çay tarımı için yıllık yağışın asgari 1500-1600 mm civarında ve mevsimlere dengeli dağılması gerekmektedir. Yine çay bitkisi bağıl nemi yüksek havayı sever. Fındık tarımı için yıllık ortalama sıcaklığın 13-16° C arasında olması gerekir. Fındık için en düşük sıcaklığın -5° C’nin altına düşmemesi, en yüksek sıcaklığın ise 37° C’nin üstüne çıkmaması gerekmektedir. Yıllık yağış miktarının 800 mm’nin üzerinde olması ve mevsimlere dengeli dağılması gerekir. Olgunlaşma devresi olan Haziran-Temmuz döneminde bağıl nemin %60’ın altına düşmemesi gerekir. Turunçgil tarımında ağaçların büyüyebilmesi için sıcaklığın 13° C ve civarında, yağışın 1200 mm civarında olması gereklidir. Bunlarla beraber Sürmene Trabzon-Rize arasında en fazla yağış alan Of ile yaklaşık aynı coğrafi konum ve arazi özelliklerine sahiptir. Belirttiğimiz bu hususların ışığı altında Sürmene’nin iklim değerleri için yaklaşık olarak şu rakamları verebiliriz: Sürmene’de ortalama yıllık yağış 1250-1350 mm arasındadır. Bu toplam yağışın %35’e yakın bir kısmı sonbahar mevsiminde düşmektedir. Bu sahada görülen yağışlar Doğu Karadeniz dağlarının varlığı ve coğrafi durumları nedeniyle orografik (yamaç) kökenli yağışlardır. Kaynağını Karadeniz’den alan nemli hava kütleleri Doğu Karadeniz dağlarının kuzey yamaçları boyunca yükselirler. Bu yükselen nemli hava kütleleri yükselmenin etkisiyle ısı kaybeder ve soğumaya uğrarlar. Soğuma ile yoğunlaşma meydana gelir. Belirli bir yükseltiye ulaşılınca hava kütlesi içindeki yoğunlaşmış nemi taşıyamaz ve yağış olarak bırakır. Bu yağış çoğu zaman yağmur, kışın Ocak-Mart arası dönemde ise kar şeklindedir. Sürmene’de yıllık ortalama sıcaklık 14-15° C civarında seyreder. Yazın ortalama sıcaklık 21-23° C, kışın ise 9-10° C dolaylarındadır. Sürmene’de nem denizin de etkisiyle epey yüksektir. Yazın % 65-70 civarındadır. Kışın yaza göre biraz daha düşüktür. İlkbahar aylarında iç bölgelerdeki hava kütleleri kıyı dağlarının güney yamaçlarını aşıp kuzey yamaçlar boyu alçaldıklarında fön rüzgarı oluştururlar ve havada kısa süreli ısı artışına sebeb olurlar. Bu anlık ısı artışı tarım bitkilerinde bazı zamanlarda meyve verme hazırlıklarını başlatır. Ancak hemen arkasından yaşanan don olayı bitkilere büyük zarar verir. Nitekim 2004 yılı ilkbaharında fön etkisiyle fındık bitkileri ürün verme hazırlıklarına başladı. Hemen arkasından meydana gelen don olayı ile fındıklar yandı ve halk büyük zarar gördü. Sürmene’de rüzgar daha çok kuzeybatı ve kıble yönlerinden eser. Kuzeybatıdan esen rüzgarlar ile denizde dalga yüksekliği zaman zaman 1.5-2 m’yi bulur. Sürmene ülkemizin en çok yağış alan bölümünde bulunduğundan burada yılın 2/3’lük kısmında hava kapalıdır.

6-Sürmene’nin Hidrografik Özellikleri
Sürmene akarsuları havza olarak Karadeniz açık havzası içinde yer alırlar. Bu akarsular kaynaklarını Doğu Karadeniz dağlarının yüksek sahalarındaki gözelerden, kurunlardan, yeraltından çıkan kaynaklardan alırlar. Diğer beslenme kaynakları ilkbahar ve yaz başlarındaki kar erimeleri ve sahaya düşen yağışlardır.Genel olarak Doğu Karadeniz akarsuları, özel olarak da Sürmene içindeki akarsular kısa boylu, hızlı ve doğrusal akışa sahiptir. Bunda Doğu Karadeniz dağlarının hem kıyıya paralel uzanmaları, hem de hemen kıyı çizgisinden yükselmeleri ve kısa mesafede yükselti olarak yüksek değerlere ulaşmış olmaları etkilidir. Ana akarsular doğrusal uzanış gösterirken onlara bağlanan ve onları besleyen yan kollar ana kolla balık kılçığı gibi dar açılı biçimde birleşirler. Sürmene’de akım ve uzunluk bakımından iki önemli akarsu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ilçe merkezinin hemen batı yanından denize dökülen Manahoz Deresidir. Manahoz Deresi güneydeki dağlık sahadan, Yeni Yayla ve Gezge kurunlarından doğar. Madur Tepesinin eteklerinden çıkan ve en bol suya sahip olan kolu kapar. Hazmaağa yaylasından doğan ikinci kolla Arpalı köyünde birleşerek kuzeye doğru akmaya devam eder. Doğuda Sultan Murat yamaçlarından akan Vartan deresi ile batıdan akan Vizara deresi (Coşk deresi), Egşeho deresi, Çifteköprü deresi ve Ormanseven deresini alarak Sürmene ilçe merkezinin hemen batı yanından denize dökülür. Manahoz deresinin vadisinin enine profili kıyıdan Muratlı köyü aşağılarına kadar geniş tabanlı vadi tipindedir (Şekil-1/D).Akarsuyun dağlık sahalardan aşındırıp getirdiği alüvyonları eğimin azalması ve dolayısıyla taşıma gücünün düşmesi nedeniyle belirtilen saha içinde biriktirir. Burası alüvyonla kaplı bir saha olduğundan verimli topraklara sahiptir.


Akarsuyun denize döküldüğü yerin batı yanındaki Kuaterner yaşlı alüvyal sahada Sürmenenin en çarpık yerleşimine sahip olan Kavaklık yerleşimi bulunur. Bu alan dere yatağı ile aynı seviyede olduğundan ani sağanak yağışların dereyi taşırmasıyla zaman zaman su baskınlarına uğrar. Dere yatağının doğu tarafında Sürmene organize sanayi kuruluşları yer alır. Akarsuyun Muratlı köyü ve Köprübaşı merkezinden itibaren vadisinin enine profili tabansız denilebilecek bir görünüme sahiptir (Şekil-1/C).Akarsuyun geniş tabanlı vadi bölümünde yağışların azaldığı ve suların çekildiği zamanlarda akarsu yatağında ırmak adaları oluşur. Akarsu zaman zaman sel baskınlarına ve heyelan olaylarına sebebiyet vermektedir. Yakın zamanda yaşanan ve 47 kişinin yaşamını yitirmesine sebeb olan 1998-Köprübaşı/Beşköy heyelenı-seli halkın hafızasında diğer olaylara göre daha fazla yer edinmiştir.Sürmene’nin ikinci önemli akarsuyu Küçükdere’dir. Kaynağını Madur tepesinin kuzey yamacından alır ve Küçükdere havzası boyunca akarak Sürmene ilçe merkezinin 2,5-3 km kadar batısından denize dökülür. Akarsu Armutlu köyü ve aşağılarından itibaren Sürmene ile Araklı sınırını oluşturur. Denize döküldüğü yerden Küçükdere Nahiyesi yerleşimine kadar olansahada vadisinin enine profili geniş tabanlı vadi görünümündedir (Şekil-1/D). Bu saha akarsuyun aşındırıp taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle oluşmuştur. Kuaterner yaşlı bu alüvyon saha verimli topraklarasahiptir ve burada fındık yetiştirilmektedir. Küçükdere yerleşiminden yukarı doğru vadi darlaşır ve tabansız vadi görünümüne bürünür (Şekil-1/C). Küçükdere havzasının yukarı kısmını Yazıoba ve Oylum yerleşmelerinin bulunduğu dağlık saha oluşturur. Havzayı çevreleyen yamaçlardan akan yan kollar ana akarsuya dar açılı biçimde birleşirler. Bu akarsuyun da geniş tabanlı yatağında daha önce belirtilen nedenlerle ırmak adası oluşur. Bazı özelliklerinden genel olarak bahsettiğimiz bu iki akarsu kaynak sahaları ve havzalara düşen yağmur yağışları haricinde büyük ölçüde kar erimelerinden beslenirler. Bundan dolayı da bu akarsuların rejim tipi için karlı-yağmurlu akarsu rejimi tipinden bahsedebiliriz. Akarsuların rejimleri düzenli ve iki etmenlidir. Birinci etmen kar erimeleri, ikinci etmen ise yağmur yağışlarıdır. Yıl boyunca debilerindeki alçalma ve yükselme hareketleri birbirini takip eder. Kar erime döneminde kar suları ve bu dönemdeki yağmur yağışlarıyla debilerinde artış yaşanır.Yazın yağışların azaldığı ve sıcaklıkların arttğı Temmuz-Ağustos döneminde debilerinde düşme gerçekleşir. Sonbahar yağışlarının etkili olduğu Eylül-Kasım arasında ise debi değerlerinde artma, yağışların kar olarak düştüğü Ocak-Mart arası dönemde ise azalma görülür. Sürmene’de bu iki akarsu dışında bulunan küçük akarsular doğudan batıya doğru şunlardır: Yazlık, Çamburnu, Gökçesu, Kaban, Kastel, Balıklı, Yalı Musalı, Soğuksu, Orta Mahalle, Çamlıca, Zeytinli ve Petekli dereleridir. Sürmene ilçe merkezinde sıcaklığı 17° C olan maden suyu bulunmaktadır. Sürmene de doğal ve yapay göl bulunmamaktadır. Ancak Madur tepesinin zirvesinde bulunan çukurlukta, (burasının sirk çukuru olması ihtimali kuvvetlidir) güçlü ve sürekli yağışların etkili olduğu zamanda yağmur suları birikerek geçici göl oluşturmaktadır. Genel olarak bütün Karadeniz kıyılarında, özel olarak da Sürmene ve çevre kıyılarda en büyük hidrografik unsur kuşkusuz, hamsisiyle meşhur Karadeniz’dir. Sürmene’yi kuzeyden çeviren Karadeniz kıyının şekillenmesinde, iklim, toprak, bitki örtüsü gibi konularda çok etkili bir rol oynamaktadır. Bulunduğu konum itibariyle Karadeniz bir iç deniz niteliğindedir. Yüzölçümü Azak Denizi dahil 459 064 km²’dir. Tuzluluk oranı ortalama %18 civarındadır. Ortalama derinliği 1200m, en derin yeri 2245m’dir (Harita-4). Orta iklim kuşağında yer alan Karadeniz yazın subtropikal Akdeniz iklimine dahil olmakta, kışın ise büyük oranda Doğu Avrupa kontinental ikliminin etkisi altındadır. Yaz mevsiminde yüzey sularının sıcaklığı 20-26° C, Şubat ve Mart döneminde ise 7-7,5° C dolaylarındadır. Karadeniz’de 200 m derinlikten sonra oksijen tamamen kaybolmakta ve yerine kükürtlü hidrojen gazı almaktadır. Bunun nedeni ise şudur: Günümüzden 3000 yıl kadar önce Karadeniz, son buzul döneminin sona ermesinden sonra deniz seviyelerinin yükselmesi netiçesinde Akdeniz’le bağlatı kurmuş ve oradan gelen tuzlı sularla karışmış ve tuzlu su ortamına geçmiştir. Karadeniz’in daha önce tatlı su ortamında yaşayan canlıları bu tuzlu su ortamında yaşayamayıp ölmüşlerdir. Ölen bu canlıların bedenlerinin ayrışmaları ile Karadeniz’de belirtilen bu derinliğin altında kükürtlü hidrojen gazı oluşmuştur. Karadeniz’de bundan dolayı 200 m derinlikten sonra canlı hayatına rastlanılmamaktadır. Yine bundan dolayıdır ki balık sürüleri bu derinliğe kadar olan yerlerde yaşamaktadır ve Karadeniz halkının bir kısmının önemli geçim kaynağı durumundadır.


7-Sürmene’nin Toprak Özellikleri
Sürmene Karadeniz iklim kuşağında bulunduğundan sahada ve çevresinde yıkanmış asitli topraklar bulunur. Bol yağış nedeniyle toprak yıkanmış ve içindeki gerekli minerallerden arınmıştır. Bundan dolayı tarım yapılan arazilerdeki topraklar her yıl doğal ve suni gübrelele desteklenir. Toprak verimi açosından hiç şüphesiz doğal gübre daha yararlıdır. Kıyı kesimlerde yağış iç bölgeleden daha fazla olduğundan buralarda fazla yıkanmış podzolik topraklar oluşmuştur. Bunların pH dereceleri çok düşüktür. Podzolik topraklar sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ve kahverengi podzolik topraklar olarak iki grupta yer alırlar. Sarımsı-kırmızımsı topraklar kıyı kesiminin tamamında ve Manahoz deresi boyunca görülürler. Yağış bol olduğundan bitki gelişimi üst düzeydedir ve toprak yüzeyi her zaman yeşil bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Topraklar çoğunlukla sığ şekildedir. Toprakların üzerinde oluştuğu anakaya Tersiyere ait Eosen kum, kil ve çakıllardan ibaret tortul karakterli depolardan oluşur. Volkanik kökenli kayalar üzerinde meydana gelmiş genel olarak koyu renkli sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklarda göze çarpar. 800-1000 m’den yukarı kesimlerde kahverengi podzolik topraklar görülür. Üzerinde oluştukları anakaya Üst Kretase volkanik fasiyes olan püskürük kütlelerdir. Engebeli dağlık araziler üzerinde meydana gelen bu toprakların büyük çoğunluğu sığ bir şekildedir. Bünyeleri killi tın ile kumlu tın arasında değişir. Serbest kireç pek bulunmaz. pH dereceleri 5,5-6,0 arasında seyreder. Organik madde miktarı genelde yeterlidir. Doğal gübre ile yapılan destekleme bunda çok önemlidir. Yıkanmanın etkisiyle özellikle de tarım yapılan topraklarda azot ve fosfor eksikliği görülür. Bu eksiklik her yıl yapılan gübreleme ile giderilmeye çalışılır. Potas minerali toprakta yeter durumdadır. Akarsu yataklarında özellikle de akarsuların denize döküldükleri yerlerde alüvyon topraklar görülür. Manahoz deresinin Muratlı köyü aşağısından denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş tabanlıdır ve içinde yüksek dağlık sahadan aşındırıp getirdiği alüvyal malzemelerden oluşan topraklar bulunur. Yine Küçükdere akarsuyunun küçükdere yerleşiminden denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş tabanlıdır. Burada alüvyal malzemelerden oluşmuş verimli tarım toprakları yer alır. Bu topraklar taşınmış oluşum yerleri bakımından taşınmış topraklar grubuna girer. Daha önce bahsettiğimiz sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ile kahverengi podzolik topraklar yerli topraklar grubundadır.

8-Sürmene’nin Bitki Örtüsü Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Karadeniz bölgesi ülkemizin bitki örtüsü, özellikle de çeşitli özellikteki orman ve ormanlara katılan ağaç ve çalı türleri bakımından en zengin bölgesidir. Ülkemizde bulunan 12 binin üzerindeki bitki türünün yarısı bu bölgededir. Bu bölgedeki bitkiler çoğunlukla Avrupa-Sibirya Flora bölgesine aittir. Ekolojik açıdan ise Karadeniz Bitki Coğrafyası bölgesine girer. Sürmene ve çevre sahalarda iklimden dolayı gür bir bitki örtüsü gelişmiştir. Sıcaklığın ve daha pek çok iklim elemanı değerlerinin kıyıdan iç ve yüksek kesimlere doğru değişmesi belirtilen sahalar arasında bitki örtüsü bakımından bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebeb olmuştur. Kıyıdan 800 m yüksekliğe kadar geniş yapraklı ağaçlar egemen durumdadır. Bu bitki örtüsü kuşağını kızılağaç, kestane, gürgen ve kavak gibi orman ağacı bitkileri oluşturur. Nemi çok seven ve hızlı büyüyen kızılağaç kıyı şeridinin vadi boylarında daha çok olmakla beraber hemen her tarafta görülür. Vadi boylarında orman üst sınırına kadar devam eder. Kestane toplu halde 500-600 m yüksekliklerde bulunur. 500 m yükseltiye kadar olan alanlarda endüstri bitkisi olan çay ve fındık görülür. Bunların dışında elma, armut, erik, kiraz, üzüm, incir, limon, mandalina ve portakal da mevcuttur. Geniş yapraklı ağaç kuşağının sınırı olan 800 m’lerden 1600 m’lere kadar karışık yapraklı ağaç kuşağı görülür. Bu kuşakta geniş yapraklı ağaçlarla beraber iğne yapraklı olan ağaçlardan ladin ve köknar yer alır. İlçenin doğusunda Çamburnu yöresinde kıyıdan itibaren sarıçam ormanı başlar ve tam tepeye kadar devam eder. Sürmene ve çevresinde şartlar elverişli olduğundan ormanaltı bitki örtüsü gelişmiştir. Başlıca ormanaltı bitki örtüleri ormangülü, ayı üzümü, defne, yaban fındığı, sarmaşık, yabani asma, gomar ağacı, cifin, cifne ve şimşirdir. Ormanın bütünüyle tahrip edildiği yerlerde ormanaltı bitki örtüsü çok gelişmiş ve adeta yavru orman durumundadır. 1500-1600 m’lerden sonra yayla sahaları bulunur. Bu sahaların en önemli bitki örtüsü alpin dağ çayırlarıdır. Bu çayırlar yaylalarda hayvanların başlıca besin kaynağıdır. Buralar yazın mera-otlak olarak kullanılar. Bu dağlık sahalardaki vadilerin tabanlarında çok sık çam ormanları görülür.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

ATALAY, İ. , MORTAN, K. , 2003, Türkiye Bölgesel Coğrafyası, İnkılap Yayınları, Genişletilmiş 2. Baskı, İSTANBUL

ATALAY, İ., 1997, Türkiye Coğrafyası, Ege Üniv. Basımevi, 5. Baskı, İZMİR

ATALAY, İ., 2001, Genel Fiziki Coğrafyası, Ege Üniv. Baımevi, 5. Baskı, İZMİR

ATALAY, İ., 1982, Türkiye Jeomorfolojisine Giriş, Ege Üniv. Sos. Bil. Fak. Yayınları, No:9, İZMİR

BİLGİN, M., YILDIRIM, Ö., 1990, Sürmene, Sürmene Belediyesi Kültür Yayınları, İSTANBUL

DOĞANAY, S., 2006, Şehir Coğrafyası Açısından Bir Araştırma: OF, Aktif Yayınevi, ERZURUM

DOĞANAY, S., 2006, “Trabzon’da Çay Tarımının Coğrafi Esasları”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:16, syf:89-111, Çizgi Kitabevi, KONYA

DOĞANAY, S., ALIM, M., ALTAŞ, N.T., 2006, “Doğu Karadeniz Bölümünde Turunçgil Tarımı”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy.15, syf:223-250, Çizgi Kitabevi, KONYA

DOĞANAY, S., 2005, “Trabzon İlinde Fındık Tarımı”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:13, syf:233-252, Çizgi Kitabevi, KONYA

ERİNÇ, S., ERTEK, A., GÜNEYSU, C. 2000, Jeomorfoloji-1, Der Yayınları, Güncelleştirilmiş 5. Basım, İSTANBUL

ERİNÇ, S. 1996, Klimatoloji ve Metodları, Alfa B.Y.D.,Genişletilmiş 4. Baskı, İSTANBUL

TRABZON BELEDİYESİ, 1997, Trabzon, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, TRABZON

M.T.A., 1998, 1:100 000 Ölçekli Açınsama Nitelikli Türkiye Jeoloji Haritaları No:59 Trabzon-C30 ve D30 Paftaları, Jeoloji Etütleri Dairesi, ANKARA

YILMAZ, B.S., (ve Diğerleri), 1997, Trabzon İlinin Çevre Jeolojisi ve Doğal Kaynakları, M.T.A. ANKARA

YALÇINALP, B., 1994, Sürmene (Trabzon) Yöresi Bazaltlarının Jeolojik Yerleşimi ve Jeokimyası, Türkiye Jeoloji Bülteni, çilt:37, sy:2, syf:65-71

ZAMAN, M., 2004, “Türkiye’de Fındık Bahçelerinin Coğrafi Dağılışı ve Üretimi “, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:11, syf:49-92, Çizgi Kitabevi, KONYA



SÜRMENE TARİHİ, Sürmene ilçesi tarihi, tarihçe, sürmeneliler,  deli bal,             

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır