Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH


 SİNOP TARİHİ -2


İKİNCİ BAB

MEVKİİN EHEMMİYETİ

Sinop, garp alemine uzaklığı ve fena idaresi yüzünden pek ehemmiyetsiz GÖRÜNSE BİLE ESKİ Yunanlılar için böyle münbit ve iyi tahkim edilmiş ve tabii vaziyeti ile karaya, denize hakimiyeti fazla olan bir şehir-devletin çok ehemmiyeti vardı. Onların edebiyatı tetkik edilince hakikatın bol olduğu pek iyi görülür. Diodorus ve Strabo Sinop’u, Karadeniz’incenup sahillerindeki en meşhuru en ehemmiyetlisi sayarlardı. Mela da Sinop’u Amissus ile beraber bu havalinin en meşhur iki şehri olarak gösterir. Valerius Placcus Sinop şehri için “büyük zengin”, Eutropius “en asil” ve Bizanslı Stephanus ile Eustathius de “en yüksek” vasfını veriyor. Daha sonraki muharirlerden Ammianus ve Phrantzes de Sinop’u eski zamanların meşhur şehirleri arasında sayar.

Bununla beraber daha manalı şehadetler, sarih ifadelerden ziyade zımni beyanlardadır. Plautus Curculio, Seno ile istihza ederek o. Bir başına yirmi gün için İranlılar, Pahplagonialılar, Sinoplular, Araplar, Carriyalılar ve Giritliler de dahil olduğu halde bütün milletlerin yarısı mağlup etti diyor. Bu uzun listede bir çok devletlerin ismi olduğu halde şayanı ehemmiyet şehir olarak yalnız Sinop şehri istihza içine katılıyor.

Sinop aynı zamanda Atina ‘da meşhur bir fahişenin ismi idi. Bu ismi Cyrene ve Megara diye şehir isimleriyle lakablanan diğer fahişeler gibi ya kendi kendine aldı veyahut başkaları tarafından ona verildi. Bu kadın ehemmiyetsiz bir fert veya başkalarının emrine tabii olan biri değildi, oldukça büyük bir müessesenin sahibi idi. Meşhur Pythionike de bu müessese efradındandı. Bu kadın Atine komedisinde de yer tutar, hatta “ayartılacak veya boşanacak” sözünün çıkmasına o sebep oldu. Atina hayatında oldukça uzun bir zaman ehemmiyetli bir sima olarak yaşıyor ve nihayet Abydos adı verilecek derecede meşhur bir şahıs oldu.

Mamafih Sinop’u hatırlatacak bunlardan daha ehemmiyetli şeylerde vardır. Odyessen’in XII 257. Sayfasında haşiyeci Odyasus’un arkadaşı olan ve Soylla ve Charybdis kitabında mahvolan Sinoposdan bahseder. Homer’in yedi tabından biri de Sinopie idi. Aristo’nun teşkilatı esasiyesi bir esere konu olmağa değer saydığı şehirlerden biri de Sinopitus idi. En eski Yunan muharirleri de bu şehrin mythologisini methetmişlerdi.

Bu arada şunu da söyleyeyim ki Sinop, Cimmeerialıların merkezi sayılırdı. Kaleleri tanınmış ve donanması Karadeniz’e hakim idi. Hatta başka denizlere boy ölçüşmeye giderdi.

Sinop’un ehemmiyetine sonuncu bir ispat olmak ve gelecek kısımda bahsedeceğimiz ticari münasebetlere bir mukaddeme olmak üzere Sinop’un ekseriye mesafeleri tayin etmek ve coğrafi münasebeti aydınlatmak için kullanılan nokta olduğunu burada söylemek isterim. Pteria, evvelce farzedildiği gibi Sinop’un yakınında olmayıp belki Ramsay gösterdiğine göre cenubunda epeyce uzakta olmakla birlikte onun için denirdi ki (.....) buna (Sinop’la aynı hattı muvazi üzerinde bulunan) diyebiliriz. Bundan başka küçük Asya’nın en parçası İssus körfezinden Amissyse çekilen bir hat olmakla beraber Sinop’un büyük ehemmiyeti Straboyu en kısa transit hattını Amissus’dan değil Sinop’tan geçirmeye sevk etti. Sinop’tan Carusa 150, Amissus 900, Stadium, Phasis iki veya üç günlük yol, garp cihetinde Armeno40, Carampis burnu 700 daha ilerde Cytorus 1312, Amastris 1450, Heracles 2000 ve (Thracian Bosbhor) Karadeniz boğazında kain Hiraon of Jupiter Urios 3500, Stadium uzakta iki( bir stadium 2400 Osmanlı arşını uzunluğnda Roma ölçüsüdür.) bir çok yerler Sinop’tan epeyce uzak olmakla beraber Sinop civarında gösterilirdi. Halya (.....) Thermadondur, Haraclea (.....) dır. Corocondame (.....) idi. Strabo Karadeniz cenup sahiline (.....) der. Livy’in ifadesine göre Gordium’dan Kilikya sahillerindeki Hellesponta kadar olan mesafe ne ise Gordium’dan Sinop’a kadar olan mesafe de odur. Cicero’nun hatipliği, Veres’in karşılaştığı en uzaktaki Roma düşmanlarını garpte İspanya ve şarkta Sinop’ta bulurdu. İsocrates, küçük Asya’daki Grek nüfuzunun sınırlarını garpta Cilicia ve Onidusde, şarkta da Sinopta gösterir. Pliny, Snop’u dünyanın beşinci parçasında gösterdiği halde Avienus beşinci asırda Sinop’u arzın hududuna yakın bir yerde gösterir.


ÜÇÜNCÜ BAB

SİNOP’UN TİCARETİ

Sinop paralarının üzerinde görülen gemi başı Sinop’un ticarete olan istidadına alamettir. Bundan evvelki faslın sonuna doğru verdiğimiz mesafeler esasen ticari şeylerdir ve bunlar bizi Sinop’un çok önemli olan ticari münasebetiyle meşgul olmaya sevk eder. Evvelce zikredilen mahaller listesine fidyei necat gönderilen Rodos ve Delos adları da dahil olduğu halde, Ege adalarını, Attika’yı ve bütün Yunanistan’ı hatta mısırı da dahil etmek lazım gelir. Karadeniz sahil ticareti ise Bosphore’dan Phasis’e kadar bütün sahili kaplar ve Heraclea, Cytorus, Carambis, İonopolis, Amissus, Cotyora, Cerasus, Trapezus şehirleri ile diğer bir çok limanları ihtiva ederdi. Karadeniz’in şimal sahili ile Sinop arasında doğrudan doğruya ticaeertin hacmi olduğundan daha az gösterildiğine kaniim. Şurası gerçektir ki eski gemiciler tam bu noktada Karadeniz’i karayı yalnız birkaç saat gözden kaybederek ve açık havalarda ise hiç kaybetmeden, karşıdan karşıya geçebilirlerdi. Strabo’nun “Asya’daki garambis Burnu ile Kırım yarımadasının ucu olan Crimetopon Burnu’nu denizin ortasında görebilirlerdi.” demesini Reinach gibi muharirler eski zamanda, bahri mesafelerin olduğundan aşağı tayin edildiğine bir misal olarak gösterirler. Bu tenkide mahal yoktur, çünkü bugün bile iki burun denizin ortasından görülebilir. Eski gemiciler bu büyük faydayı ne Karadeniz’iz daha geniş olan garbinde ne de diğer üçde biri büyüklüğünde olan şarkında bulabiliyorlardı. Bu faydayı ancak ortasında buluyorlardı. Kıyı kıyı gitmek mesafeyi pek ziyade uzatıyordu. Yol bir kere süratle taayyün ettikten sonra şimal sahiline mensup gemiler Asya tarafından orta çıkıntılara ve o havalinin ticari merkezi olan Sinop’u müteveccihen kemali cesaretle gemilerini salıveriyorlardı. Getirdikleri mal ya Sinop gemilerine aktarma edilerek şarka ve garba gönderilir yahut hamulesini boşaltmadan doğrudan doğruya aynı gemiler ile nakledilirdi. Pausanias’ın ( Karşı tarafa düşen şimal memleketleri halkının turfanda meyvelerini Delos’a Sinoplular getirdi.) demesi Karadeniz’den doğru gelen büyük bir ticaret yolu olduğunu gösterir. Oelbia sahillerinin şimallerinde bulunan Sinop paralarının üzerinde bulunan yunus balığı tutan bir kartal basılmış olduğu malumdur. Ben de Sinop’a iki kulplu küplerin (Amphoras) kulpları üzerinde, Olebia’ da birçok miktarda bulunan küplerin üzerindeki aynı yazıyı buldum. Becker, hafriyatta bulunulan miktarın çokluğuna bakarak burasını bu kapların yapıldığı mahal farzediyorsa da aynı miktar Sinop’ta yapılacak başka harfiyatta da belki bulunabilirdi. Herhalde bulduğum diğer başkaları da Sinop’un Oelbia ile şimal kıyıları ile ticari ilişkilerde bulunduğunu göstermektedir. İki sahil arasındaki sıkı münasebette diğer bir delil de şahıs isimlerinin aynı olmasıdır. Şimal sahil mahkukatında bile Sinopluların isimleri bulunuyor. Bu deliller gösteriyor ki şarktan ve garptan gelen gemiler evvela ortaya kadar kıyıyı takip ediyor ve sonra en dar noktadan doğru karşı kıyıya geçiyorlar bu suretle Sinop’un güzel limanından geçip giden ticari bir yol temin ediliyordu.

Ticaret mallarının deniz yolu ile dağıtıldığı bu nokta aynı zamanda ihraç edilecek mahallerin geldiği muhtelif yolların birleştiği nokta idi. Bu yollardan malların bir kısmı iç vilayetlere de gönderildi. Uzak şarktan ve Hindistan’dan gelen büyük kervan yolları cenupta Fırat, şimalde de Araxes nehirlerini takip ederlerdi. Fakat orta Asya’nın merkezine gelince mallarını Yunanistan ve Roma alemine sevkedebilmek bir mesele oluyordu. Romalılar zamanına kadar şarktan küçük Asya’dan geçerek Ege’ye doğru giden hiçbir yol yoktur. İran posta yoluna kalbedilmiş olan eski Hitit yolu Yunanistan’a mal nakletmek için bir vasıta olmaktan ziyade İran İmparatorluğu’nun muhtelif parçalarını birbirine bağlamaya hizmet ediyordu. Meşhur Ephesus yolu daha yapılmamıştı. İran’da temerküz eden büyük garp yolları sistemini Ege kıyılarında bağlayacak iyi zincirler yoktu. Bu güçlük ancak deniz yolu ile halledilebiliyordu. Karadeniz’in cenup sahilindeki en iyi liman tabiatiyle büyük kervanların varacakları son yer oluyordu. Bu kervanlarda şimdikilerin tamamıyla zıddına olarak deve çok az bulunuyordu. Bu iyi liman Sinop’tu. Büyük İran caddesinden bu limana doğru kollar yapılmıştı. Vakıa Sinop’un iç tarlalara doğru irtibatı o kadar iyi değildi, fakat deniz nakliyatında kolaylığı çoktu. Dahilden gelecek mallar başka muvafık noktadan sahil boyunca Sinop’a kadar getiriliyordu. Romalılar Ege’nin şarkındaki şehirlere giden yolları yapıp mükemmelleştirdikten sonra Sinop’un ticareti azaldı fakat evvelki zamanlarda küçük Asya’da sağdan sola, yukarıdan aşağıya doğru olan büyük İran yol şebekesi gidip gelme itibariyle sonunda Sinop’un çift limanında birleşir addedilirdi.

Yakınımızdaki yolların tetkiki, Sinop’un dahili ticaret münasebatında münferit ve stratejik bir nokta olduğunu ve karadan Sinop’a gelmek yalnız Amissus’dan kabil olacağını pek iyi gösterir. Sinoplu Hecatonymus, Cotyor’da tesadüf ettiği Xenophon’un “Onbinlerine” Sinop’a gelmek için tekrar dahile gidip sarp dağ yollarını geçmek lazım geldiğini ihtar etmişti. Tasvirleri o kadar kanaatkar idi ki Xenophon ordusunu Cotyora’dan deniz yolu ile gitmesi aynı sebeplerden ileri gelmişti.

Sinop’un yakınında olan eski yolların yerlerini tayin etmek kabil olamaz. İçerlerde araştırmalar yaparken şehirden cenubu şarkiye doğru 25,30 mil kadar mesafede Romalılardan kalma yol işaret taşları buldum. Fakat bunlar asıl yerlerinde değildi, nitekim başka taraflarda bulduklarım da öyle idi. Romalıların yaptıkları yolların ne kadarının eskilerin imar suretiyle ne kadarının büsbütün yeni olduklarını söylemek de kabil değildir. Fakat umumi olarak dahile giden iyi ve köyü birçok yollar olduğunu selahiyetle söyleyebiliriz. Halys ırmağının bazı noktalarında köprüler olması da lazım gelir.

Külliyetli miktarda Sinop’tan yüklenen malların bir kısmının civar mahsulat olduğu, diğer bir kısmı küçük Asya’nın uzak yerlerinden ve bir kısmının da daha uzak şarktan gelme olduğu aşikardır. Mücevher, fildişi, bronz ve sureti umumiyede şark ziynet ihtiva eden bu son kısım ile burada meşgul olmayacağız.

Sinop’un ihracatını tasnif ederken, mesaimizi küçük Asya’nın Sinop kendilerini tabii bir liman olacak olan kısımlarını mahsulleriyle bizzat Sinop havalisinin yetiştirdiği mallara sarfedeceğiz. Ceviz, deri, hububat (şimal kıyıları mahsulatına nispetle miktarca az olan) bal, balmumu ve ziynet taşları gibi ufak tefek maddeleri bir tarafa bırakarak şunları zikredebiliriz.

Balık : Altıparmak en önemlisidir. Yumurtladığı yer Maeotisin vasi bataklık sahili idi. Strabo diyor ki: Balık sürüleri daha küçükken sahilin cenup ve şarkına doğru yayılıyorlardı. Pharmacia ve Trapezus’a gelinceye kadar oldukça büyümüş oluyorlardı ve evvela da bu noktalarda tutuluyorlardı. Fakat Sinop’un etrafında tutulanlar daha büyüktü, miktarı da çoktu. Fakat ne çoklukça,ne de büyüklükçe Bizansınki kadar iyi değildi balıklar salamura yapılır ve Yunanistan’a sevk edilirdi. Bu ora fakir halkının başlıca gıdasını teşkil ediyordu. Balıkların fiyatı Roma ve Yunanistan’dan çok farklı idi. Yunanistan’da ne kadar ucuz ise Roma’da Diodorius’un dediğine göre ufak bir kavonoz Karadeniz salamura balığı 400 Drahmi’ye satılıyordu. Karadeniz’de mesela uskumru, kalkan, barbunya,yunus balığı gibi bir çok balıklar bulunur. Eski edebiyat Sinop’ta yalnız bu son ikisinin tutulduğundan bahseder. Yunus balığı yemek için değil daha ziyade yağı ve ciğerlerinin tıbbi kıymeti için tutuluyordu.

Orman : Sinop’un etrafındaki arazi önceden de şimdi olduğu gibi kerestelik ormanlarla örtülü idi. Bu kereste başlıca iki şey için, gemi ve mobilya yapmakta kullanılırdı. “Euxine” in gemi kerestesi eski zamanlarda meşhur idi. Horace’in devlet gemisi fevkaladesağlam olmak için mutlaka (Od.1,14,11) “Dontica Dinus, Silvaefilianobilins” olmalı idi. Gemi yapmak için çok miktarda kerestePentica Paeun tarikile Yunanistan’a Karadeniz’in şimal sahilinden gittiği şüphesiz ise de Strabo’nun söyleyişine göre uzun bir zaman Sinop’un ormanlarından aynı miktarda kereste sevkedilmişti. Kereste ihracatının İskender zamanına kadar pek çok olması muhtemeldir. Çünkü Chucydites’e göre bundan önce gemi kerestesinin deposu daha yakın olan Trakya ve Makedonya ormanları idi.

Çam ve meşe gemi yapmakta, ceviz ve akçaağaç da sedir ve masa gibi ev eşyası yapmak için kullanılıyordu. Akçaağaç tahtasının son derece itibarı vardı. Bu ağaçtan yapılmış bir masa limon ağacından sonra ikinci derecede gelirdi.

Zeytinyağı : Evvelce söylediğimiz gibi Sinop zeytin yetişen bir bölgenin şsrkta hududu olmakla beraber Sinop şehrinin civarında zeytin yetişmekte ve garbindeki havalide de zeytin mahsullerini ihracat için oraya getirmekte idi. Bu suretle Cappadocia ve Karadeniz’in cenup sahillerinin garp kısmına ve bütün şimal sahiline, ihracatı ile Sinop Yunanistan gibi daha cenupta olan memleketlere rekabet ediyordu.

Kırmızı Toprak : Bu madde hiç olmazsa başlıca kısmı itibariyle, yumuşak ve ıslak halini almış, kireçlenmiş veya tahammuz etmiş demirdi. Eskiler buna Miltos ce Minium gibi bir çok isimler vermişlerdi. Halk arasında buna Sinobis adının verilmesi Sinop’un bu maddenin başlıca ihraç yeri telaki edildiğini göstermektedir. Bu madde Sinop civarında bulunmaktadır. Pek çok bulunduğu yerlerden biri de Capadocia idi. Hatta bu vilayetten akan Halys nehrini o kadar kızıllaştırmıştı ki Türkler bu nehre Kızılırmak ismini vermişlerdir.

Kırmızı toprak eski alemin şüphesiz başka yerlerinde de bulunuyordu. Atina’nın Cea mahsulünü inhisar altına almasından, lemnia mahsullerinin mühürlü paketlerde satılmasından ve toprağın muhtelif cinslere ayrılmasından bu maddenin ticaret malı olarak çok önemli bir şey olduğu anlaşılıyor. Bu toprağın en ehemmiyetlileri Cea’nın ve Sinop’un idi. Theophrastus en iyisini Cea’nın addediyor. Pliny ise Lemia’nın ve Sinop’unkini birinci derecede buluyor. Strabo da Sinop’unkinin en ince olduğunu söylüyor, aynı zamanda papyrus da ağırlık, renk ve rutubet ve süprüntüden arı olma noktalarından Sinop’unkinin hepsine faik olduğuna dair kanaat getirici tafsilat veriyor. Sinop’un bu hakir ticaret maddesinin pek çok türlü türlü faydaları vardı. Bu toprağın rengi bazen o kadar koyu idi ki kırmızı mürekkep gibi kullanılıyordu. Madeni boya gibi diğer boyalara karıştırılarak evleri, gemileri vb. tahta eşyayı boyamakta kullanılıyordu. Ev eşyaları, oyma tahtalar ve küçük heykeller gibi daha hünerli işleri tezyin etmekte kullanılıyordu. Tıbbi bir madde diye de işe yarıyordu. Haricen çamur banyosu yapılmak Pliny’in listesinde dahil muhtelif hastalıklar için kullanılmak suretiyle eski ilaçlar arasında tuttuğu mevki az ehemmiyetsiz değildi. En iyi malzemeyi kullanmayı düşünen bir mimar mukavelesine yapıdaki bazı çizgilerin temiz yağ ve Sinop toprağı ile yapılmış boya ile çizilmesini şart koyardı. Bu gün yerinde bulunmayan sütunların mahallerini tayin için Sinobis ile yapılmış haçlar ve taş blokların altındaki taşların ne kadar üzerine geçeceğini göstermek için Sinobis ile çizilmiş çizgiler gördüm. Miletus harfiyatında bulunan sütun çemberleri yağ ile karışmış bu maddenin çimento yerinde kullanıldığını göstermektedir.


Demir ve Çelik : Sinop'tan tahminen iki yüz mil şarka doğru dağ silsileleri denize çok yaklaşır. Bütün bu havali bakır, demir ve hatta eski zamanlarda gümüş madenlerince zengindi. Sinoplular şüphesiz madenlerin zenginliğinden dolayı burada iyi müstemleke yaptılar. Maden cevherinin bir kısmından Cotyora da demir ve çelik alet yapıldığı aşikar idi. Şüphesiz diğer bir kısmı da imal için ana şehir olan Sinop’a gönderiliyordu.sinop çeliğinin Chalybie, lydia ve Laconia çelikleri kadar meşhur olması buna delildir. Sinop çeliğinden doğramacılık alet ve edevatı, Sparta çeliğinden törpü, burgu ve taşçılık aleti, Lydia çeliğinden de aynı aletle beraber bıçak ve kılıç yapılıyordu. Hamilton, Chalybialaların eski maden ocaklarının Ünye’de olduğunu tahmin ediyor. Herhalde Sinop Limanlarından geçen çelik en birinci nevidendir.

Canlı Hayvanlar : Cappadocia ile Paphlagonia'nın çok miktarda koyun, keçi, katır, at ve diğer hayvanatı ehliye yetiştirildiğine pek çok delil vardır. Buna Polyhius'ın canlı hayvanlar Karadeniz'den pek çok ihraç edilirdi diye olan ifadesini ilave edersek Sinop'tan canlı hayvanlar ihraç edildiği aşikar görünür. Polybius'ın kullandığı kelime, Yunan tasniflerinde kullanılan esir kelimesidir. Lucien'de esirlerin hayvandan ancak şekil itibariyle farklı olduğunu söyler (Alex. 9,15,17,45). Aristophans'ın komedilerinde Paphlagonia'lı esir rolu çoktur. Sinop'un pek büyük ticareti cinsi beşer ticaretini de ihtiva etmesi lazım gelirdi.

Kadın ve erkek tutsak sürüleri güzel limandan geçirilip gemilerle Atina'ya götürülüyor ve orada komedi yazan münevver şairlerin istihzalarına uğruyordu.

Bu kadar çok miktarda ihracat, buna karşı bir miktar ithalat yapılmasını istilzam ediyordu. Olbia'dan ve Küçük Asya'nın içerlerinden tuz gelirdi. Şarap ile statü ve vazo gibi Sinop'un biraz geri kalmış kültürünün muhtaç olduğu garp ve şark inceliklerini gösteren sanat eşyası da Yunanistan'dan gelirdi.


 

 

META TAG: Sinop, Sinop ilçeleri, Sinop resimleri, sinop haberleri, sinoplular, www.sinop, sinop gezi, sinop otel, sinop turu, sinop fotoğrafları, sinop kültür, sinop tarihi, SİNOP, sinop turu, Batı Karadeniz, Karadeniz tur, Karadeniz gezi, sinop konaklama,             

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır