RESİMLER
| |
GEREKLİ
LİNKLER
| |
|
|
|
|
| |
|
|
SİNOP
DURAĞAN
Durağan Adı Nerden Geliyor?
Durağan'ın uzun bir geçmişi olup, tarihi yönünden epeyce eskidir.Eski
İstanbul, Amasya, Diyarbakır, Trabzon ve Çorum yolları buradan geçerdi.Eski
çağlarda bugünkü modern limanlar olmadığından, tabi limanlar gemilere
sığınak olurdu.Bu yüzden Sinop'un tabii limanına giden yollar,
Durağan-Boyabat üzerinden geçerdi.
Sinop'u Anadolu'nun iç kısımlarına bağlayan yolların ilçeden geçmesi,
Durağan'ın önemini artırmış ve tarihi bir kasaba durumuna getirmiştir.
İlçe adının kasabada bulunan bir handan almaktadır.Kasabanın ilk kurulduğu
yer , ilçenin 5 Km kuzeyinde "Sakızören" denen yerdir. Burada bulunan kaynak
suyun yanında bir süre kalınmış, kaynak suyun kuruması ile halk Gökırmak'ın
kıyısına inerek bugünkü yerine yerleşmiştir.Bu yer değişikliğin önemli diğer
sebepleri de, halkın yol kenarına ve Han' ın yanına yerleşme
istekleridir.(1) Han, 1265 yılında Pervane oğulları zamanında, pervane
Muiüddin Süleyman tarafından yaptırılmıştır.(2)
Han, uğrak ve durak (dinlenme) yeri olarak kullanılmıştır. Bu durum yıllarca
sürmüş, yolcu ve halk dilinde buna hana DURAKHAN denilmiştir.Böylece yeni
kasabanın adı, bu hana izafeten DURAKHAN , zaman içinde halk dilinde DURAĞAN
şeklini alarak resmi kayıtlara geçmiştir.
Han (Kervansaray) , Durağan kasabası içinde eski camii (İsmail Bey Cami-i)
yanındadır.Kitabesi caminin ön cephesinde duvara raptedilmiş iken, 1989
yılında başlanan ve 1992 yılında tamamlanan Durakhan' ın restore çalışmaları
sırasında bu kitabe İsmail Bey Camiinden alınarak hanın giriş kapısı üzerine
yerleştirilmiştir.
Selçuklu ordularının buraya karargah kurmaları ve çevre savaşları ile ilgili
hazırlık yapmaları buranın önemini artırmıştır.
Danişmentliler Döneminde Durağan (1105-1172)
1071 yılında Türk'ler tarafından Bizanslılara karşı kazanılan Malazgirt
Zaferi'nden sonra , Anadolu kapıları Türk Milletine açılmış
oluyordu.Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması böyle başlar.
Büyük Selçuklu Sultanı Melik - Şah, Anadolu'nun fethini tamamlaması için
Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ı görevlendirdi.Süleyman Şah kısa zamanda Anadolu'
nun tamamen alınmasını sağladı. Selçuklular, geleneklerine göre alınan
toprakları komutanlarına, başarıları karşılığı verirlerdi.Danişment Gazi
kendisine verilen topraklarda 1085 Danişment Beyliğini kurdu.Danişmentliler
daha sonra Amasya, Çorum, Osmancık, Çankırı, Durağan ve Kastamonu
havalesini' de alarak topraklarına kattılar, Tarih kitaplarının bir çoğunda
Gökırmak vadisi tamamen Kastamonu ile birlikte, Danişmentliler Beyliği
içerisinde gösterilmektedir. Türk orduları, Kızılırmak Nehrini
Vezirköprü-Osmancık arasından geçeceklerine göre Boyabat ve Durağan kısa
süre içerisinde (Kastamonu' dan önce veya az sonra ) Danişmentlilerin eline
geçmiştir.(1105)
Danişment orduları Kastamonu' ya önemli bir geçiş yolu olan Amasya
Gümüşhacıköy - Vezirköprü - Durağan ve Boyabat üzerinden
geçmişlerdir.Çevrenin durumu incelendiğinden Kastamonu ile birlikte
İsfendiyar sıra dağlarının güneyine düşen yamaçları ile Gökırmak Vadisi
(Durağan ve Boyabat İlçe toprakları) Danişmentliler' in eline bu sırada
geçmiş olabileceği çok iyi anlaşılmaktadır.Kastamonu ve Vezirköprü ' yü ele
geçiren Danişmentliler'in bu iki şehir arasında bulunan Gökırmak Vadisinin
ve bu verimli topraklarıda ele geçirmeleri düşünülemez.
Bugün Durağan'ın köylerinden olan Yağbasan, Köseli ve Salarkolu (Salarlu)
köy adları Danişmentliler'in boy ve oymak adlarından gelmektedir.(1)
Danişmentliler'i 1175 yılından ortadan kaldıran Selçuklular, Durağan ve
çevresini yönetimleri altına almışlardır.Böylece buralara yeniden Türk
boylarının akınları başlamıştır. Durağan ve çevresi 1105-1174 yılları
arasında Danişmentliler'in elinde kaldı.(2)
(1) Sinop İli Tarihi - Bekir BAŞOĞLU
(2) Selçuklu Tarihi - İbrahim KAFESOĞLU
Selçuklular Döneminde Durağan
Durağan, Selçuklular zamanında İç Anadolu'yu Karadeniz'e bağlayan ticaret
yolu üzerinde, yolcuların uğrak ve durak yeri olarak önem kazanmıştır.
Trabzon Rum İmparatorluğu'nun kurulması ile Sinop, savaşsız olarak bu
imparatorluğa bağlanmış, Durağan -Boyabat ilçeleri ise Selçuklularda
kalmıştır.Selçuklu Sultanı 1.İzzettin Keykavus babasının Anadoluda'ki
iktisadi siyasetine devam etti. Kuzey Anadolu ticaretini emniyete almak için
Sivas'a yürüyerek oradan Sinop yolu üzerinde, Trabzon Rum İmparatoru
Aleksios' u esir etti. Yoluna devam ederek Sinop Kalesi'nin alınmasını
sağladı.(3) Selçuklu ordusu ve illerden gelen kuvvetler
Gümüşhacıköy-Vezirköprü üzerinden Kızılırmak'ı geçerek Durağan'a
gelmiştir.Selçuklu Sultanı Durağan'da ordugahını kurdu. Son hazırlıklarını
burada tamamladı ve Sinop üzerine yürüdü. Sinop 1214 yılında Selçukluların
eline geçti. 47 yıl Selçuklu yönetiminde kaldı.1261 yılında, Trabzon Rum
imparatorluğu tarafından alındı.Bunun üzerine Selçuklu Hükümdarı 4.
Kılıçaslan, Pervane M. Süleyman'ı bir ordu ile Sinop' a gönderdi. Pervane M.
Süleyman , ordusu ile Tokat-Amasya ve Vezirköprü üzerinden Kızılırmak' ı
geçerek Durağan'a geldi.Son hazırlıklarını tamamlayarak Sinop üzerine yürüdü
ve Trabzon Rum İmparatorluğu'ndan Sinop'u geri aldı.
Anadolu Beylikleri Döneminde Durağan
Durağan, Anadolu beylikleri döneminde, Candaroğulları Beyliği'nin egemenliği
altına girdi.Çobanlar'ın , Kastamonu'da Pervanoğulları'nın da Sinop Beyi
bulundukları sırada Kastamonu Valisi olan Şemsettin Yaman Candar'ın babası
Mehmet Oğuzların Alayuntlu boyundandır. Candaroğullarını Osmanlı tarihçileri
İsfendiyaroğulları diye yazmışlardır.Oysa, İsfendiyar Bey,
Candaroğulları'nın III. Hükümdarıdır.
1235 yıllarında, Yaman Candar'ın oğlu Şücaettin Süleyman Paşa , kedisine
Kastamonu'yu merkez yapmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir. Böylece büyük
Kastamonu'da Candaroğulları Beyliği kuruldu. Candaroğlu Beyliği kısa sürede
güçlendi Pervaneoğulları'na son vererek Sinop'u ele geçirdi.Daha sonraları,
Candaroğulları Beyliği, Kastamonu ve Sinop Beylikleri olarak ikiye ayrıldı.
Sinop Beyliği üstünlük sağlayarak, Kastamonu Candaroğulları Beyliği aldı.
Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt, Kastamonu' yu almak için hazırlıkları
tamamlayarak Kastamonu üzerine yürüdü.Kastamonu ve civarı 1392 yıllarında
Osmanlıların eline geçti. Böylece Candaroğulları Betliğinin Kastamonu kolu
ortadan kaldırıldı. Daha sonraları, Kastamonu civarı ile Küre , Osmancık ve
Gökırmak vadisinde, Boyabat ve Durağan'da kuvvetli bir ihtimalle aynı
yıllarda, 1392 yılında Osmanlıların eline geçti.
Timur,Yıldırım Beyazıt'ı 1402 yılında Ankara savaşında yendi. Yıldırım
Beyazıt'ın bu savaştan sonra ölümü üzerine Osmanlılarda taht ve iç kavgaları
başladı. Bunu fırsat bilen Candaroğlu İsfandiyar Bey, Çankırı ve Tosya dahil
olmak üzere, Kastamonu ve çevresi ile birlikte Bolu'ya kadar eski toprakları
geri almayı başarmıştır.
Osmanlı Padişahı 2.Murat, Anadolu Türk Beyliğini yeniden kurmak istiyordu.Bu
amaçla Bursa'dan harekete geçerek Candaroğlu-İsfendiyar Bey'in elinden,
Sinop hariç diğer toprakları alarak tekrar Osmanlılar'a kattı.
Candaroğulları Beyliği, 1291 'den 1461 tarihine kadar 170 yıl sürmüştür. İlk
önceleri başkentleri Kastamonu idi. Daha sonra Sinop kan dökülmeden kolayca
Fatih Sultan Mehmet tarafın' dan alınarak Osmanlı egemenliğine geçti.(1461)
Fatih Sultan Mehmet, o zaman çok kuvvetli olduğu bilinen Sinop
donanmasını'da Osmanlı donanmasına kattı. Kendi görüşüne göre istediği
kimseleri uygun bulduğu işlerin başına geçirdi.Kastamonu askerlerinin başına
Kızıl Ahmet'i getirdi. Sinop Orduköy'den (Ortaköy) Boyabat'a dönen Fatih,
Durağan-Vezirköprü üzerinden Trabzon yolunu tuttu.(1)
Durağan, Osmanlılar zamanında Kastamonu-Samsun İlleri ve İç Anadolu Sinop
Limanı arasında çalışan karayolu üzerinde çok önemli dinlenme ve durak yeri
olarak görev yaptı.(2)
Durağan'da Candaroğulları zamanında yapılan, tarihi eser olarak Yağbasan
Türbesi vardır. Durağan İlçesinin Yağbasan Köyü Alan Mahallesi'ndedir. 1395
yıllarında yapılmıştır. Hitabesinde Süleyman, Polat, Kutluşah ve Emir-ül
Kebir Hasan Bey isimleri yazılıdır.(3)
Türbe dört köye bir temel üzerine kurulmuştur.Duvarlar yükselirken, dört
köşeden bölünerek kubbe ile çevrilmiştir.Türbe, taş, kireç ve harçla
yapılmıştır. Doğuya açılan dar bir kapısı vardır. Bugün kubbenin üst kısmı
yıkılmış, duvarlarının sıvaları dökülmüş perişan bir haldedir.
Osmanlılar Döneminde Durağan
Yıldırım Beyazıt döneminde Durağan-Boyabat ilçe toprakları 10 (On) yıl
1392-1402 Osmanlılar yönetimine geçmiştir. Osmanlıların Ankara yenilgisinden
sonra Durağan ve Kastamonu çevresi Candaroğulları Beyliği'nin eline tekrar
geçti.Osmanlılar, Padişah 2. Murat zamanında bu toprakları ikinci defa
egemenlikleri altına aldılar.
Kastamonu'nun Osmanlı ülkesine katılması ile Sinop İli toprakları içinde
bulunan Durağan, Boyabat ve Gerze, Kastamonu sancağına bağlandı.
Tanzimat teşkilatıyla birlikte Kastamonu İl (Eyalet) Sinop Kadılığı da bu
eyalete bağlı bir Sancak oldu. Daha önce büyük Kastamonu Sancağı'na bağlı
kaldıklarından Durağan, Boyabat, Ayancık ve Gerze, yönetimine göre yeni
oluşan Sinop Sancağına bağlandı.Bu ara Durağan, Boyabat, Ayancık ve Gerze
bir süre kadılık olarak yönetimde kaldı.1899 yılından sonra Sinop Sancağı'na
bağlı merkez ilçe dahil 2 ilçe ve 3 bucak ile 486 köy bulunuyordu.Durağan bu
ilçelerden Boyabat' a bağlı bir bucak ve 39 köyden meydana geliyordu.
Sinop 1920 yılına kadar Kastamonu eyaletine bağlı sancak iken ,bu tarihten
sonra bağımsız , Cumhuriyetten sonra sancakların kaldırılması ile de il
olmuştur. Cumhuriyetten sonra Sinop çevresine daha çok hizmet götürmek için
yeni ilçeler kurulmuştur.Bu sırada Durağan' da 1954 yılında ilçe olmuştur.
Durağan'da Osmanlı'lar zamanında yapılan tarihi eser olarak Durağan Cami-i
(İsmail Bey Cami-i ) vardır.Kitabesine göre ; 1867, hicri 1283 yılında
yapılmıştır.
Cumhuriyet Döneminde Durağan
Durağan 1923 yılında 30.05.1954 tarihine kadar Boyabat İlçesine bağlı nahiye
olup, 01.06.1954 tarihinde kaza haline getirilmiştir.10.03.1955 tarihinde
Belediye kurulmuştur.
Durağan'ın kaza olduğuna dair Sinop Şeriye Sicilinden alınmış Bekir
BAŞOĞLU'nun "Boyabat ve Çevresi Tarihi " adlı kitabından iki madde alıyoruz:
1- Sinop sancağı dahilinde Durağan kazası' na ait Durağan Divan'ı dahilinde
vaki Yassıalan…
2- Durağan kazası'na tabi Dütmen Divanında Emirtolu Kariyesi ahalisi köy
Cami-inin Cuma namazı kılınmasına açılması istekleri…
Yukarıdaki iki maddeye göre Durağan Tanzimat Teşkilatı döneminde nahiye
olmuştur.1954 yılında ise İlçe olarak Boyabat' tan idari yönden ayrılmıştır.
Durağan İlçesi önemini:
Samsun-Havza-Vezirköprü-Durağan-Boyabat-Kastamonu-Bolu Karayolu ,
Sinop-Boyabat-Durağan-Havza çizgisi ile Sinop-Boyabat-Durağan- Kargı çizgisi
üzerinde İç Anadolu'ya bağlanan yollardan alıyor ve Durağan'da bulunan
Kervansaray da değer kazanıyordu. Durağan' ın bu yol ve diğer tabi imkanları
sayesinde kolaylıkla gelişmesi akla gelirken Cumhuriyet döneminde
başlangıçta yeterince gelişme sağlayamamıştır.Kasaba olarak gelişme yakın
tarihlerde başlamıştır. Buda yeterli bir gelişme özelliğinde değildir.
Durağan'dan Geçen Tarihî Yollar
Selçuklular döneminde çok önemli ticari ve liman şehri olan Sinop' giden
yollar Boyabat'ın Çukurhan mevkisinde birleşirler.İç Anadolu ve İç Orta
Karadeniz bölgelerinden Sinop'a giden yollarda Durağan üzerinden
geçmektedir.Bu yol hala önemini korumaktadır.
Yaykıl Taşhanı noktasından Başsökü - Doğaçam - Durağan doğrultusunda bir yol
vardır.Bu yol Durağan Kervansaray'ına ugrar. Vezirköprü-Yağbasan-Sarıyar ve
(Gerze'nin Karakoyun Gürsüfet Çece Köyü) Gerze doğrultusu çok zayıf bir
ihtimalle düşünebilir.
Kastamonu, Taşköprü-Boyabat-Durağan-Vezirköprü doğrultusunda Gökırmak ve
Kızılırmak kıyısı boyunca çok eskilerden beri giden bir yol bulunmaktadır.
İç Anadolu'dan Sinop' a gelen yolların hepsi Vezirköprü-Durağan-Boyabat
çizğisinden geçmektedir.Sinop' dan Anadolu' ya da yollar bu çizgi üzerinden
geçmektedir.Bu yollar Selçuklular ve Osmanlı'lar döneminde olduğu gibi
Cumhuriyet döneminde önemini koruyan tarihi yollar durumundadır.
Durağan-Çerçiler-Alaçam arasında bakımsız, dar, ham yol bulunmaktadır.Bu
yolun genişletilerek asfalt yapılması durumunda Durağan İlçesi' nin Orta
Karadeniz ve oradan da Doğu Karadeniz kıyılarına ulaşımı kısadan sağlanmış
olacaktır. Bu yol hem İlçe Merkezi hem de Çerçiler ve civarı köylerin halkı
için çok önemlidir.
Coğrafi Durumu
Durağan :Anadolu yarım adasının kuzeyinde Karadeniz Bölgesinin Batı
bölümünde yer alan Sinop İlinin bir İlçesidir. Matematiksel konumu olarak
35-36 doğu meridyenleri (Boylam) ile 41-42 Kuzey paralelleri (Enlem)
arasında yer alır.İlçe Merkezi alüvyonlu toprak ile kaplı olup Gökırmak
Vadisi üzerindedir. Jeolojik yönden toprak 3. zamana aittir.İlçe merkezinin
Sinop' a uzaklığı 120 Km' dir.Boyabat-Vezirköprü-Havza karayolunun 26 Km'
sinde, bu yolun iki tarafında Saraydüzü-Karğı yolu ile keşiştiği kavşak
üzerinde kurulmuştur.Kızılırmak'ın en büyük kolu olan Gökırmak, şehrin
içerisinden akmaktadır.İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği
(Rakımı) 220 m'dir.
Durağan, kuzey'de Dikmen-Alaçam, doğuda Alaçam-Vezirköprü, güneyde
Vezirköprü, batı'da Saraydüzü ve Boyabat İlçeleri ile çevrilidir. İlçeye
bağlı toplam 65 Köy ve merkez mahallelerle birlikte 69 muhtarlık
bulunmaktadır.
Dağlar
İlçenin yüz ölçümü 910 Km2' dir. Arazinin % 80'i dağınıktır. Bölgede Kuzey
Anadolu sıra dağları içerisinde yer alan, isfendiyar ve doğu ılgaz
dağlarının uzantıları olan ve bölğesel isimle anılan dağların bazıları
şöyledir. İlçe merkezinin Güneyinde Adadağı, Kuzeyinde Buzluk, Doğusunda
Soyuk - Karatepe ve Gümlek Dağları bulumaktadır. Dağların yüksekliği 500
-1451 m arasında değişmektedir. En yüksek yer 1451 m ile Çorakyüzü köyü
mevkisinde bulunan (DEDEMİN) tepesidir. Diğer tepeler ve yükseklikleri ise
şöyledir.
Tepenin Adı Yükseklik Mevkii
Dedemin Tepesi 1451 m. Çorakyüzü Köyü
Yanıkdede Tepesi 1416 m. Çorakyüzü Köyü
Macıyın Tepesi 1408 m. Çorakyüzü Köyü
Yellice Tepesi 1381 m. Sarıyer-Kozluca Köyü
Ömeroğlu Tepesi 1370 m. Sarıyer-Kozluca Köyü
Peynir Tepesi 1361 m. Sülük Gölü Üzeri
Gölboğazı Tepesi 1357 m. Sülük Gölü Üzeri
Yaylalar ve Ovalar
Yaylalar : Yeşilyurt köyü çevresinde Kuzuluk Çalı, Yaylı Çal, ev Çalı;
Kaplangı ve Aşağıalınca köyleri çevresinde Takir; Dereli Köyünde, Kalfet;
Hacımahmutlu Köyü çevresinde Karapınar, Karakütük ve Hatipoğlu Yayaları,
Yassıalan Köyü'nün üst kısmında mezarlık mevkiinde Bozarmut Yaylası
bulunmaktadır.
Ovalar : Dağlar arasında küçük düzlükler halinde ve Kızılırmak ile Gökırmak
Vadileri üzerinde bulunmaktadır.Irmakların iki tarafından dar bir şerit
şeklinde ve köylerin adları ile anılan Ovalar en verimli olanlarıdır.İlçe
merkezinde Karayazı, Başgezek ve Çayırovası : Köylerde Dağdelen, Akçabük,
Yandak, Yalnızkavak , Yeşilkent, Hacıoğlan,Alpaşalı ve Karadiğin ovaları
sulanabilen verimli ovalarıdır. Kızılırmak Vadisinde buluna Gökdoğan,
Köklen, Çöve, Boyabükü, Yoğunpelit ve Beybükü ovaları Altınkaya Baraj Gölü
sahası içerisinde kalmıştır.
Akarsular ve Göller
Akarsular : İlçenin önemli akarsuları Kızılırmak ve bu ırmağın kolu olan
Gökırmak'tır.Gökırmak Kastamonu İli sınırları içinde doğup Durağan İlçe
merkezinin 6 Km doğusunda Gökdoğan Köyü yukarı Mahallesinin tam karşısında
Kızılırmak' la birleşmektedir. Ancak bugün burası Altınkaya Baraj Gölü
sahası içinde kalmıştır.Göl suları yazın çekildiğinde birleşme yine burada
olmaktadır.İlçenin can damarı Gökırmak'tır.İlçe' de bunlardan başka Ardım
Çayı, Felek Çayı, Kanlı Çay, Sırnık Çayı, Akbel Çayı, Çayağzı Çayı ve Ümerik
Çayı gibi yaz aylarında kuruyan, kışın ve İlkbahar mevsimlerinde Gökırmak'ı
besleyen çaylar bulunmaktadır.
Göller : İlçenin tabi gölleri yoktur.Baraj Gölleri ve Göletleri vardır.Bafra
İlçesi sınırları içinde kurulan Altınkaya Barajı, Kızılırmak Vadisi boyunca
ilçemizin Yoğunpelit, Salarkolu, Boyabükü, Çöve, Köklen, Kemerbahçe,
Yağbasan, Gökdoğan ve Beybükü köylerine ait arazilerini kaplayarak ilçe
merkzi sınırına kadar sun'i bir göl oluşturmuştur.
İlçenin Kuzey doğusunda Karayazı Ovasını sel taşkınlarına karşı koruma ve
sulama amaçlı DSİ tarafından yapılan Durağan göleti
bulunmaktadır.Yukarıkaracaören' de de arazi sulama amaçlı gölet vardır.
İlçemiz Güngören (Kepez) Köy sınırları içinde Kızılırmak üzerinde Altınkaya
göl sahasını korumak ve elektrik üretim amaçlı kepez barajı inşaatı ile
ilgili çalışmalar devam etmektedir.Baraj gövde inşaatının bulunduğu yer
Durağan İlçesine bağlı yer Durağan İlçesine bağlı Güngören (Kepez) köy
sınırları içerisindedir.
İlçemiz Sınırları İçinde Bulunan Büyük Barajlar
İlçemiz sınırları bulunan Kızılırmak ve onun büyük bir kolu olan Gökırmak
nehirleri su potansiyeli olarak bölgemize büyük imkanlar sağlamaktadır.
Kızılırmak üzerinde yapımı tamamlanmış olan Altınkaya Barajının Gölü
ilçemize ekonomik bir canlılık sağlamıştır. Balıkçılık kooperatifleri
geliştirilerek balıkçılık teşvik edilmiş ve bir çok ailenin geçim kaynağı
durumuna gelmiştir.Baraj gölünde amatör olarak avlanabilen balık türleri
Yayın balığı, Sazan, Kefal çok nadir olarak da Levrek balıklarıdır.Altınkaya
baraj gölü bölgemiz iklimini müspet olarak etkilemiş ve yağışlar ile bitki
örtüsüne canlılık kazandırmıştır.Aynı şekilde yer altı sularının da
zenginleşmesini sağlayarak tarımdaki verime katkı sağlamıştır.
Mavi ve Yeşilin iç içe yaşadığı bu doğa harikasından insanlarımızın istifade
edebilmesi için mesire ve dinlenme tesislerinin yakın bir gelecekte
kurulması ayrıca bölge halkını mutlu edecektir.
İklimi Ve Bitki Örtüsü
İklimi :
İlçe Karadeniz kıyılarında hüküm süren Karadeniz iklimi ile iç kısımlarda
hüküm süren karasal iklim arasında bir geçiş iklim hakimiyeti
altındadır.Yazları fazla yağış olmaz nispeten kurak geçer, kışlar ise çok
soğuk değildir. İlçe merkezinde rakım 220 m'dir. Çevre köylerde rakım
yüksektir. 1400 m yükseklikte köyler mevcuttur.Buralarda kış mevsimlerinde
kar yağışı yoğundur. İlçe merkezinde ise yağış kardan ziyade yağmur şeklinde
görülür. Kış aylarında sıcaklık 0 C' nin altına pek az düşer.Gün olarak 5-10
günü geçmez. İlçe merkezinin etrafı (Güney-Kuzey) dağlarla çevrili
olduğundan Kuzey' den ve Güney' den gelen hava akımlarından fazla
etkilenmez. İlçede her ne kadar Karadeniz iklimi bölgesinde ise de; bu
iklimin gerçek özelliklerini göremeyiz. Karadeniz- İç Anadolu karma yağış
tipi görülür. En çok yağış ilkbaharda alınır. İlkbahar erken gelir, her
taraf birden yeşerir.
Sonbahar mevsimi ilçenin ikinci derece yağış mevsimidir. Yıllık yağış
ortalaması 800 mm' dir.Türkiye'nin orta derecede yağışlı yöreleri içerisinde
yer almaktadır.Konfeksiyon ( Yükselim) ve depresyon (cephe) yağışlar
görünmektedir. İlçede esen rüzgarlar daha çok batı rüzgarlarıdır. Nem oranı
Altınkaya barajı Gölü etkisi ile son yıllarda önemli ölçüde artmıştır.
Sıcaklık, yükseklik, yer şekilleri ve karasallık gibi nedenlerle değişiklik
gösterir.Yıllık sıcaklık ortalaması 8 C' dir.Bu sıcaklık Ocak ayında 0 - 5
arasındadır, Temmuz ayında 15-20 C arasında değişmektedir.
Görüldüğü gibi iklim yaşama şartlarına ve bitki örtüsünün oluşumuna engel
olarak uygundur.Bugüne kadar bilinen en etkili kuraklık 1994 yılında
görülmüştür.
Bitki Örtüsü :
İlçe merkezi ve yakın çevresi genel olarak yeşillikleri kaplıdır.Bu
nedenlerle ilçeye " Yeşil Durağan" ismi de verilmiştir.İlçenin güney ve
güney batısında bulunan Adadağı'nda ağaçlandırma çalışmaları tamamlanmış
olup, genç bir orman görümündedir.Vasıfsız orman niteliğini taşıyan yerlerde
ağaçlandırma çalışmaları sürdürülmektedir. 1993 yılına kadar toplam
25.130.000 M2'lik alan ağaçlandırılmıştır.
Buzluk,Soyuk Karatepe ve Gümlek Dağlarından kereste temin edilmektedir. İlçe
halkının yakacak ihtiyacı da odun olarak bu ormanlardan karşılanmaktadır.
Ormanlık bölgelerde, çam ağaçları birinci sırayı alır.Ağaç türlerinden
yapraklı olarak meşe, kayın ve gürgen, İbreli olarak da sarı çam , karaçam,
köknar ve ardıç türleri bulunmaktadır. Ormansız yerlerde çıplak araziye pek
rastlanmaz.Karadeniz bölgesine has bodur ağaçlar ve çalılıklar vardır.Genel
olarak her taraf yeşil bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu durum İlçeye tabi
bir güzellik vermektedir.
Nüfusu
2000 yılında yapılan genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçemiz merkezinin
nüfusu 9725; köyler itibariyle 1906;, ilçe merkezi ve köylerimizin toplam
nüfusu 28792'dir.
Haberleşme
Haberleşme
İlçe merkezi ve merkeze bağlı 69 köyümüzde ikamet eden vatandaşlarımız arzu
ettiklerinde evlerine telefon alabilme olanağı mevcuttur. Ayrıca ilçede
TURKCELL-TELSİM 'e ait verici uydular vasıtasıyla cep telefonları ile
iletişim sağlanmaktadır.
Kültür Ve Turizmi
İlçenin yerleşim alanı tarih olarak çok eski tarihlere dayalı olduğundan
ilçe adını aldığı DURAKHAN Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapı ve mimari
estetiği bozulmadan restore edilmiş ve ilçe halkının hizmetine sunulmuştur.
Ayrıca bu hanın yanında tarihi en az han kadar eski olan ve iç mimarisi ağaç
el oyma sanatı ile süslenen İsmail Bey Camii, Anıtlar Yüksek Kurulunca
tescil ettirilen Anbar Kaya ve Terelek Kaya Mezarlarında turizm açısından
görülmeğe değer tarihi sanat eserlerindendir.
Mesire yeri olarak İlçe Belediyesince yaptırılan Akkır ve Akbel çayı
mevkiinde mesire yerleri, yeşilyurt mahallesi adadağı eteğinde yaptırılan
mesire yeri, Orman İşletme Müdürlüğünce Buzluk Ormanı Akkaya Mevkiinde
yaptırılan mesire yeri, Kaymakamlık Makamınca yaptırılan Boyalıca Köyü
Doğasuyu mevkii mesire yeri, ilçe halkının hayırsever bir vatandaşımız
tarafından yine Buzluk Ormanı Geyikardıç mevkiinde yaptırılan mesire yerinde
ilçe halkı ve ilçemize dışardan gelen misafirlerce piknik yapılmakta , bu
mesire yerlerinin yolları düzgün olduğundan ulaşım problemi yaşanmamaktadır.
Tarihî ve Turistik Yerleri
Durağan tarihi itibari ile çok eskilere dayanmaktadır. Danişmentliler'in
Kızılırmak'ı aşıp Kastamonu'yu almalarından sonra Durağan Kastamonu yolu
büyük bir önem kazanmıştır. Pervaneoğulları ve Candaroğulları zamanında ise
bu yol çevresinde bir iskan faaliyeti başlatılmıştır. İlk yerleşim merkezi
bugünkü Durağan İlçemizin 5 Km. Kuzeyinde Sakızören denilen mevkide
kurulmuştur.Ancak zamanla yerleşim merkezinde çıkan su halkın ihtiyacını
karşılayamamıştır. Halk burasını terk ederek Gökırmak vadisine yerleşmiş, bu
faaliyetler Pervaneoğulları zamanında hızlanmıştır. İşte bu zamanlarda
günümüzden 728 yıl önce Muinüd-din Süleyman Pervane tarafından Miladi 1265
(Hicri 644) yılında Durağan' da bir Kervansaray yaptırılmıştır. Pervane
Süleyman'ın yaptırmış olduğu bu Kervansaray bütün ilgisizliklere rağmen
harabe görünümünde iken 1989 yılında başlatılan ve 1992 yılında tamamlanan
aslına uygun restorasyon çalışmaları ile bugünkü durumuna getirilmiştir. Bu
restorasyonun yapılmasında İlçemizin yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden
Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Sayın İsmail GÖKMEN' in önemli gayretleri
olmuştur.
Durağan Kervansarayı yapısı itibarı ile incelediğimizde şunları
söyleyebilir. Kervansaray'ın duvarları o zamanki inşaata uygun olarak moloz,
taş, kireç ve harçla yapılmıştır. Ortasından 22.5x14 metre ölçüsünde bir
avlu vardır. Bu avlunun etrafında 13 oda sıralanmıştır.
Kervansaray'ın ön cephesinde durup giriş kapısına baktığımızda bu yapının
gerçek bir Türk Mimarisine uygun bir sanat örneği olduğunu görürüz. Hiçbir
tutucu malzeme (Kireç,Haraç vb.) kullanılmadan kapının üst kemerinin
günümüze kadar gelmesi, Türk Mimarının kurmuş olduğu geometrik dengeyi
simgeler.Kapıdan iç avluya geçtiğimizde sağ ve sol tarafta olmak üzere diğer
odalardan farklı iki oda görülür.Bu iki odanın kullanış amaçları
diğerlerinden farklı olduğu anlaşılır.
Bu bölümdeki odalar incelendiğinde inşaatta kullanılan tuğlaların bir kuşak
vazifesi gördüğü ve duvarların kalınlığı dikkat çekmektedir. Odalarda
gerekli aydınlatma ve havalandırma sağlamak için birer mazgal deliği
açılmıştır. Odaların tavanlarının beşik örtüsü şeklinde oluşu ise ses
dağılımı üzerinde etkilidir. Bu haliyle Kervansarayın birinci bölümündeki
odalar konaklamak için uğrayan yolcuların dinlenme yeri olarak
kullanılmıştır. Kervansaray' ın bu bölümünün yatakhane olarak
değerlendirildiği de düşünülebilir.
Bundan sonra II. bölüm dediğimiz ve girişe göre Kervansaray'ın sağında yer
alan kısmına geçilir. Bekir BAŞOĞLU "Boyabat Tarihi" isimli eserinde bu
kısım ibadethane olarak değerlendirilmektedir. Bu bizce de gerçeğe en yakın
olan değerlendirilmektedir. Bu bizce de gerçeğe en yakın olan
değerlendirmedir. Durağan halkından yaşlı kimselerin vermiş oldukları
bilgilerde bunu doğrulamaktadır. Durağan Kervansaray'ı zamanın en modern
tesislerinden biri olarak yapılmıştır. Dinlenme salonu, yatakhane bölümü,
aşevi, mescit ve hamamı ile bir bütün olarak yapılan bu Kervansaray'ın
yukarıda sözünü ettiğimiz ibadet hane bölümünden sonra hamam
bulunmaktadır.Bu ise Türk Milletinin temizliğe verdiği önemi göstermektedir.
Gerçekte günümüzde bile Türk Milletinin tarih hamamları avrupalı turistlerin
çok ilgisini çekmektedir.
Kervansaray' ın hamamından geriye İsmail Bey Camii'nin Doğusunda Camiiye 5
metre mesafede sadece bir duvar kalmıştır. Hamamda mescide açılan bir
kapının da bulunduğu bilinmektedir.
Kervansaray'ın girişinde bir kitabe vardır.Ancak bu kitabe zamanla
düşmüştür. Kaybolmaması için İsmail Bey Camii'nin giriş kapısı üzerinde
yerleştirilmiştir.Böylece korumaya alınmıştır. 1989 yılında başlanan
restorasyon çalışmaları sırasında hitabe buradan alınarak asıl yeri olan
Kervansaray'ın kapısına aslına uygun olarak yerleştirilmiştir.
Bekir BAŞOĞLU "Boyabat" isimli kitabında bu kitabenin "Hasan Ağa" adında bir
Nahiye Müdürü tarafından okuduğunu belirterek kitabede yazılan bilgileri şu
şekilde belirtmektedir:
1- Emre bi imareti hazin - i Han İl menrure fi eyyami Devlet -iz Sultan.
2- El a'zam Şehinşah ile muazzam itibar üd-dünya ve'ddin Ebül Fatih
Teyhüsrev.
3- El isfehar i-muazzam Melik-i Mülük İl-Ümera vel-vüzera emin üd Devleti
ve'ddin avn ül-islam.
4- Perdvenetü A'zam Süleyman ibnü Ali a'lellahü şenehü nazara ehell ül abdi
aakarühüm güher başübnü Abdillahfi zilhicce sene erbaun , sittine ve
sittemiye
Arapça olarak mermer taşına yazılan bu kitabenin tercümesi şu şekildedir;
İslamın ve Müslümanların dinin ve devletin yardımcısı vezir, emir ve
meliklerin meliki dünyanın ve dinin itibarı Fatih'ler babası Ulu Sultan
Keyhüsrev'in emriyle bu Kervansarayı (644 H.) yılında büyük Pervane Süleyman
bin Ali yaptırmıştır. İnşaatı kulların fakiri Kühürbaş Bin Abdullah nezaret
etmiştir.
Terelek Kaya Mezarı
Durağan Köklen Köyü Kemerbahçe Mahallesi sınırları içinde
(Gökdoğan-Kemerbahçe arasında) bulunmaktadır. Terelek Kaya mezarının ilk
defa 1944 yılında Ahmet GÖKOĞLU adında bir araştırmacı görüp incelemiştir.
Terelek Kaya mezarı çok yüksek bir yerde olup, bulunduğu Gökırmak vadisine
hakim durumdadır.Mezarın ön cephesi üç sütundan oluşmaktadır. Her sütun
yükseldikçe incelenmektedir. Mezarın ön cephesindeki sütunların üzerinde
kabartma kompozisyonları vardır. Bir insanla aslan'ın mücadelesini konu alan
resmin sol yanında boynuzlar arasında bir insan başı görülmektedir.
Terelek Kaya mezarının girişi kare şeklindeki kapıdan oluşmaktadır. Duvar ve
tabanları dardır. Solda ve arkada iki ölü sediri yapılmıştır. Sedirler
birleşik olup yükseklikleri 30 cm.dir.Bazı kaynaklarda bu yapının hititlere,
bazı kaynaklarda ise Paflogonyalılara ait olduğu belirtilmektedir. Terelek
Kaya mezarının M.Ö 7. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Ambarkaya Mezarı
Durağan-Vezirköprü karayolu üzerinde Karadeğin Köyü yakınında olup ilçe
merkezine 5 Km mesafededir. Mezar odasının kapısı dikdörtgen şeklindedir.
Mezara girildikten sonra sağ tarafta bir ölü sediri görülür.Mezarın
duvarları dik olup, tabanı kubbe şeklindedir.İşleme ve yontma usulü
bakımından çevredeki diger kaya mezarlarına çok benzemektedir. M.Ö 6.
Yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Mezar hakkında yeterli bilimsel bir
ipucunun bulunmaması bu konudaki bilgilerimizi sınırlı tutmaktadır.
İsmail Bey Camii
Kasabanın en büyük ve en eski camiidir. Osman oğulları zamanında
yapılmıştır.Durağan, Kervansaray'ının hemen yanındadır.Camii'nin
kitabesinden edinilen bilgilere göre 1283 hicri, 1867 miladi yılında
yapılmıştır. 1943 yılında depremden zarar görmüş ve adı İsmail olan bir usta
tarafından onarılmıştır.Bu tarihten sonra camii, İsmail Bey Camii diye
anılmaya başlanılmıştır.
Kervansaray'ın kitabesinde bu onarım esnasında cami-inin giriş kapısı
üzerine yerleştirilmiş ancak, 1989 yılında Kervansaray'ın restore
çalışmaları sonucu kitabe buradan alınarak Kervansaray'ın kapısına yani
orijinal yerine konulmuştur. Caminin kapısı, minberi ve kürsüsü ağaç
kabartma ve oyma tekniği ile yapılmıştır. Çok süslüdür. Camiye daha sonra
son cemaat yeri ilave edilmiş ve çatı ile önceden ahşap olan minare yıkılıp,
beton arma olarak yeniden yapılmıştır.
Kalfet Camii
Buzluk mevkiinde bulunan Kalfet Camisinin yapılış tarihi kesin olarak
bilinmemektedir. Çevresindeki köylerin toplanıp Cuma namazı kılmaları için
inşa edilmiştir.Çevrenin en eski yumru ağaçtan yapılmış camisidir.İbadete
kapalı olup harabe halindedir.
Yağbasan Türbesi
Candaroğulları zamanında 1395 tarihinde yapılmıştır. Yağbasan Köyü alan
mahallesindedir. Dört köşe bir temel üzerinde kurulan türbesinin tavanı
kubbe biçimindedir. İnşaatında taş, kireç ve kum kullanılmıştır.Türbenin
doğuya açılan dar bir kapısı vardır. Eski görünüşe sahip olmayan türbenin,
kubbe bölümünün bir kısmı yıkılmış olup, içinde bir mezar
bulunmaktadır.Türbede iki tane kitabe vardır.Bu kitabelerde dört kişinin adı
geçmektedir. Bunlardan birincisi Süleyman Bey, İkincisi Emir'ül Kebir adını
alan Hasan Bey ve diğer ikisi de Hasan Bey'in kardeşleri Polat ve Kutluşah
Beylerdir. Türbenin bir kilometre batısında sarı Saltuk Bey, 3 Km Batısında
Polat Bey' in mezarları bulunmaktadır.Bu mezarlarda kitabeye
rastlanmamıştır. Ayrıca Yeşil kent, Yeşilyurt, Hacı Mahmutlu,(Erenler) ve
Sofular Kışla Mahallesinde (Sinan dede) türbeleri mevcuttur.
Buzluk Mağarası
İlçenin 10 km Kuzeyinde ve dağlık bölgededir. Burada Orman İşletme
Müdürlüğü'nün binaları bulunmaktadır.Buzluk Mağarası Dağı'nda kayalık bir
mevkide tabi olarak "karstik erimeler" sonucunda oluşmuştur.
Mağara yer altında olduğu için çok karanlıktır.Mağarada müthiş bir hava
akımı bulunmaktadır. Bu nedenle mağaraya ancak el feneri ile inmek
mümkündür.Mağaranın derinliğine bir müttet indikten sonra odaya benzer
yerler mevcuttur.Buralarda tabi halde olmuş buzlar bulunur.Yaz aylarında da
hava akımı daha fazla olduğu için buz oranı da buna bağlı olarak artar.Buz
dolapları bölgede kullanılmaz iken buradan buz çıkarılarak yaz aylarında
içme sularını soğutmada kullanılırdı. 1960 ' lı yıllara kadar çıkarılan
buzlar ilçe merkezine getirilir ve pazarlarda satılırdı.
Bugün, burası ve çevresi ile birlikte düzenlendiğinde turistik bir yer
olabilecek özelliğe sahiptir. Yazın sürekli gidilen bir mesire yeri
durumundadır.Soğuk, sertlik derecesi normal, çok iyi içilebilen bir suyu ve
çok temiz havası vardır.
Mesire Yerleri
Altınkaya baraj gölü çevresi mavi ile yeşili iç içe yaşadığı güzel bir
mesire yeridir. Buzluk Ormanı, Gömlek Ormanı, Yassıalan 'da doğa suyu
Geyikardıcı, Durağan Göleti ve Yukarıkaracaören Göleti diğer önemli mesire
yerleridir. Buralarda mesire ve dinlenme tesislerinin yakın gelecekte
kurulması bölge halkını mutlu edecektir.
Yerel Bir Hikâye
Dede Korkut hikayelerine benzer bir hikaye anlatılır. Durağan'da adı da
"Yılan öyküsü"dür. Efsane şöyle başlar:
Bir kıza günlerden bir gün yılan dadanmış.
Kız söylemiş.
Anama söyleyin.
Salsın eline alsın yılanı.
Anası da demiş.
Salaman elimi, alaman yılanı
Elsiz kalamam, kızsız kalırım.
Kız söylenmiş.
Babama söyleyin
Salsın elini alsın yılanı,
Babası söylenmiş,
Salamam elimi, alamam yılanı
Elsiz kalamam kızsız kalırım.
Nihayetinde kız sevdiği oğlana seslenmiş:
Söyleyin sevdiğime
Salsın elini , alsın yılanı.
Sevdiği söylenmiş:
Salarım elimi, alırım yılanı.
Elsiz kalırım yarsız kalamam, demiş ve yılanı almış.
Ekonomik Durumu
İlçenin ekonomik durumunu geçim kaynaklarını şu başlıklar altında
toplayabiliriz: Tarımsal Gelirler, Hayvansal Gelirler, Orman Ürünleri,
Ticaret Gelirleri, Su Ürünleri ve Diğer Gelirler.
1. Tarımsal Gelirler
Tarımsal gelirleri ilçenin coğrafi durumuna göre iki kısımda
inceleyebiliriz.
1- Sulu tarım ürünleri : Sulu tarım ilçenin Gökırmak ve arım çayı vadisinde
yapılmakta olup arazinin tamamına yakın kısmında çeltik ekimi
yapılmaktadır.Bunun yanında buğday, mısır, arpa gibi tahıllarda bu vadide
yer alan köylerin kıraç arazisinde yetiştirilmektedir.
Bölgede sebzecilik halkın ihtiyacı kadar yapılmakta olup, bunun yanında
meyvelerden elma,erik, dut,üzüm,ayva,incir yetiştirilir.Son zamanlarda
şeftali yetiştirilmesi özendirilmektedir.
2- Kıraç arazi ürünleri : Kıraç araziyi oluşturan ormanlık köylerimizde
ekilebilen arazi yetersiz olmakla beraber kendi ihtiyaçlarını
karşılayabilecek kadar buğday,arpa,yulaf,mısır gibi tahılların yanında
fasulye,nohut,mercimek gibi baklagil çeşitleri yetiştirilmektedir.
Tarım ürünleri bu bölgemizde ilkel yöntemlerle yapıldığından halkın
ihtiyacını zor karşılamaktadır. İlçemiz en önemli tarım girdisi olan çeltik
üretimi son yıllarda makinalaşmış olup, zirai ilaçlama ve fenli gübreleme
ile yapılmaktadır.ancak üretim masrafları işçilik çok pahalıya mal
olmaktadır. Çeltiğin riba (Kısabacak) Baldo, Karakılçık, rokka gibi yüksek
verimli çeşitleri üretmektedir. Yıllık çeltik rekortesi 400 ton civarında
gerçekleşmektedir. Bunun % 90'ına yakını ilçe dışı pazarlarda satılarak
önemli bir gelir elde edilmektedir.
Çeltik ürününün destekleme alımı yapan geçici bir toprak mahsulleri ofisi
vardır.Çeltik fiyatları oldukça dalgalı bir seyir izlediğinden üreticinin %
70'inden fazlası ürününü gerektirdiği gibi değerlendiremez.
2. Hayvansal Gelirler
İlçede hayvancılık tarımdan sonra ikinci sırada yer alır. Büyük baş
hayvanlardan inek,manda,at,eşek ve katır beslenir.Küçük baş hayvanlardan
koyun ve keçi bol miktarda beslenirken son yıllarda Orman idaresince
keçilerin Orman' da otlatılması yasaklandığından keçi beslemesinde önemli
düşüşler olmuştur.
Kümes hayvanlarından tavuk, hindi genellikle kırsal kesimdeki ailelerde ve
ilkel yöntemleri ile yetiştirilmektedir. Büyük baş hayvanlardan en fazla
inek, manda, at ve eşek yetiştirilmekte olup bunlardan son yıllarda devlet
desteğinde yerli inek ırkının ıslahına çalışarak daha fazla verim alınmaya
ve ahır hayvancılığı yapılmaya başlanılmıştır.
Ülkemizde gelişen süt endüstrisine paralel olarak ilçemize yerli ırkların
ıslahı ve ithal ineklerin temininde son yıllarda küçümsenmeyecek ölçüde
devlet desteği temin edilmiştir. Modern besicilik bugün istenilen seviyede
olmakla beraber 20 yıl öncesi ile mukayese edilmeyecek kadar mesafe kat
edilmiştir.
İlçenin dağlık köylerinde tarım,öküz ve mandaların gücünden yararlanılarak
yapılmaktadır. At, eşek ve katır binek hayvanı olarak kullanıldığı gibi yük
taşımacılığında da hala önemini korumaktadır.
Hayvansal ürünlerin başında yün, yoğurt, süt, peynir, yumurta ve keçi yapağı
(kılı) gelmektedir. Bu ürünlerden yalnız yün, yapağı, yumurta ve hayvan
derileri ilçe dışına satılmaktadır. Diğer aileler tarafından
tüketilmektedir. İlçemize en önemli girdiği canlı hayvan satımı
sağlanmaktadır. Son sayımlara göre ilçemizin hayvan mevcutları ise şöyledir.
Merkez ve köyler dahil sığır ve manda toplamı 20.580, koyun ve keçi 43.000,
tek tırnaklı 5.480, kanatlı 15.850 baştır. İlçemizde hayvancılık ıslah
çalışması sun'i tohumlama yöntemi ile devam etmektedir.
3. Orman Ürünleri ve Ormancılık Faaliyetleri
Orman ürünleri ilçede halkın geçim kaynaklarından üçüncü sırayı almaktadır.
İlçenin Gökırmak vadisi dışında kalan orman köylerinin halkının % 80'i
geçimini orman işçiliği yaparak sağlamaktadır. Genellikle Ormanlarımızdan
çam,köknar ve kayın ağaçlarından kereste ve odun elde etmede halkımızın
bunların nakliyesinde ve kereste haline getiren atölyelelerde işçilik
yaparak geçimlerini sağlamaktadır.
Orman işletme Müdürlüğünce pazarlanan kerestecilik ve ağaç odun gibi
ürünlerden de önemli bir girdi elde edilmektedir.Bunun yanında ormancılık
alanlarında yetişen kuzu göbeği (höbelen), kanlıca mantarları ve salep
vatandaşlar tarafından toplanıp pazarlanmaktadır.
İlçede Orman İşletme Müdürlüğü 23.09.1993 tarih ve 91/2225 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile kurulmuştur. Bünyesinde Durağan, Adadağı, Aydoğan ve
Altınkaya olmak üzere dört Orman İşletme Şefliği mevcuttur.
Koru Ormanı Baltalık Ormanı Ormanlık Saha Açık Alan Toplam Alan
44.151 19.578 63.729 31.876 95605
Durağan ormanlarında yetişen ağaç türleri :
a)Yapraklı Türler: Meşe (Quecus Patrea - Quercus Cerris), Kayın (Fagus Orien
tallis), Gürgen (Carpinus betulus),
b)İbreli Türleri : Sarıçam (Pinus Silvestris), Karaçam(Pinus Nikra),
Kızılçam((Pinus Brutia), Göknar (Abies Nortmanniana), Ardıç(Juniperus)
Orman ürünlerini daha iyi değerlendirmek maksadı ile Bayat, Dodurga, Dereli,
Yassıalan, Uzunöz, Gölalan, Kızılcapelit, Boyalıca ve Yukarıkaracaören Orman
Kalkındırma Kooperatifleri kurulmuştur.
4. Ticari Gelirler
İlçede ticaret giderleri geniş bir boyutta değildir. Genellikle tüketim
mallarının ticareti yapılmaktadır. İlçeden dışarıya tarım ürünlerinden
çeltik (pirinç olarak), kuru fasulye satılır. Orman ürünlerinden kereste ve
odun satılır. Hayvan ürünlerinden ise canlı hayvan ile yün, deri ve yumurta
satılır.
Dışardan ise her türlü makine ve fabrikada da işlenmiş yiyecek ve giyecek
maddeleri alınır, en çok ticaret komşu il Samsun ile yapılmaktadır. Bunun
yanında İstanbul ve diğer illerle de ticari bağları bulunmaktadır.
5. Su Ürünleri
Son yıllarda baraj gölünden elde edilen balık üretimi de ilçenin önemli
ticari girdisi haline gelmiştir. Balık üretimi ile ilgili su ürünleri
kooperatifi kurulmuş olup, elde edilen balıklar yine komşu illere
pazarlanarak baraj gölü çevresinde kalan halkın önemli geçim kaynağı
oluşturulmuştur.
6. Diğer Gelirler
İlçenin ekonomisine katkıda bulunan diğer gelirlerin başında ilçede kurulan
dört adet çeltik işletme fabrikası vardır.Bu fabrikalarda ilçe de üretilen
yan ürünleri kepek ve kırık hayvan yemi olarak hayvancılık yapanlara veya
yem fabrikalarına verilmektedir. Çeltik kabuğu ise demir-çelik fabrikalarına
hammadde olarak pazarlanmaktadır.Bunlardan başka bir adet tuğla ve kremit
fabrikası olup ürettiği tuğla ve kremitin büyük bölümünü komşu illere
pazarlamaktadır.
İlçede bir adet modern un fabrikası ile beş adet un değirmeni vardır.Bunlar
buğdayı un ,arpa, çavdar ve yulafı hayvan yemi olarak işletmektedir.Köylerde
elektrikle çalışan değirmenler mevcuttur.
Ormandan elde edilen kerestecilik tomrukları işleyen kereste atölyeleri
mevcuttur.
İlçenin en önemli el sanatlarından çevrede baş örtüsü olarak kullanılan
"çember" denilen dokuma ile yine adına kenam denilen şile bezine benzer
keten dokuma yapılarak giysi olarak değerlendirilmekte ve çeşitli işlemlerde
kullanılmaktadır.Bunun yanında son yıllarda Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün
girişimleri ile halıcılık yaygınlaşmıştır.
İlçe halkının büyük bir kısmı geçimini gurbetçilikle sağlamaktadır. Bir
kısmı Almanya, Hollanda, Fransa, Libya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde
işçi olarak geçimini sağlarken, bir kısmı büyük şehirlerde mevsimlik
vasıfsız işçi olarak çalışmaktadır. Bunlarda kazandıkları döviz ve paralarla
ilçemize girdi sağlamaya çalışmaktadırlar.
Kısacası ilçenin gelir düzeyi çevre ilçelerden daha düşük olduğundan her gün
büyük kentlere göç vermekte, buda ilçenin ekonomik durumunu gün geçtikçe
olumsuz yönde etkilemektedir.
Eğitim Sağlık Spor
Eğitim
İlçemizde 1 Lise, 1 İmam Hatip Lisesi, 1 Sağlık Meslek Lisesi, 1 Mesleki ve
Teknik Eğitim Merkezi Lisesi, Lise bünyesinde Süper Lise, 1 Yatılı
İlköğretim Bölge Okulu, 4 İlköğretim Okulu, Çerçiler köyümüzde PİO, Beybükü
DSİ PİO okullarımızın yanı sıra yakın köyler ilçeye taşımalı, uzak
köylerimizin tamamında ilköğretim okulları mevcuttur.
Sağlık
İlçemiz Devlet Hastanesi 25 yataklıdır.Bu hastanemizin 75 yataklı olabilmesi
için ilave ek inşaat çalışmaları devam etmektedir.İlçemiz Devlet
hastanesinde görev yapan doktorlar bugün itibariyle pratisyen hekim olup,
hastanemiz 75 yataklı olduğunda Uzman hekimlerin atanması beklenilmektedir.
Ayrıca; Devlet hastanesinden ayrı olan Merkez sağlık Ocağı, Alpaşalı ve
Çerçiler Merkez Sağlık Ocağı Tabiplikleri' de ilçe Sağlık Grup Başkanlığına
bağlı olarak görev yapmaktadır.
Spor
İlçemizde Gökırmak Spor Kulübü dışında spor kulübü bulunmayıp Sinop 1.Amatör
Kümede oynamaktadır.
|
|
| |