Bafra,
Trabzon Vilayeti içerisinde I. Dün-ya savaşı sırasında ve sonrasında
Rumların, Osmanlı hükümetine ve TBMM rejimine kar-şı silahlı mücadele ettiği
iki bölgeden birisiydi (diğeri için Bk. Santa; her iki bölgenin dağlık
oluşu, halklarının dağlılara özgü kan davası ve Karadenizlilere özgü
atalarını ev bahçesine gömerek toprağa kutsiyet kazan-dırma gelenekleri [bu
yüzden Bafra’lılar köy-lerine muhacir yerleştirilmesine şiddetle kar-şı
çıkmışlardır] ve silaha olan düşkünlükleri dikkat çekicidir)
I.
Dünya savaşı sırasında gerek Türk, gerek Hristiyan pek çok asker kaçağı
bulun-makta olup, hükümet tarafından yakalan-dıklarında idam ediliyorlardı.
Pek çok asker kaçağı gibi Bafra’lı Rumlar da köylerine dö-nüp
saklanmışlardı. Kaçakların köylerinin ci-varında saklandığını ve aileleri
tarafından beslendiklerini düşünen jandarma, aileler üzerine baskı yapmakta;
bu baskı köylüler ve kaçaklar tarafından etnik bir bakış açısıy-la
yorumlanmakta ve karşı tepki doğmak-taydı (Yerasimos, 1989: 37)
25
Mart 1908 tarihinde Samsun’a met-ropolit olarak atanmış ve dinine bağlı
cahil köylüleri kolaylıkla yönlendirebilecek bir ko-numda olan Germanos
Karavangelis’in, böl-geyi Yunanistan’a bağlamak için asker ka-çağı Rumların
umutsuz durumunu bir fırsat olarak değerlendirmiştir. 1900 - 1907 yılları
arasında Kastoria metropoliti iken Make-donya’da ki Bulgar isyanının
kışkırtıcıların-dan birisidir.
Metropolit kendi ağzından gerilla sava-şında oynadığı rolü kaydetmiştir:
“Başlangıçta
küçük ve düzensiz olan bu grupları, Makedonya’daki mücadelemizden edindiğim
uzun süreli deneyimle, düzenli ve savaşabilir gerilla birlikleri olarak
örgütle-meye başladım. Bu birliklerin sayısı çoğaldı. Onların başına bu
göreve layık ve savaş de-neyimi olan komutanlar geçtikten sonra, bu
ünvanları ki onlara kendim veriyordum, bu gruplar gerçek askeri birliklere
dönüştü. Her biri taşranın bir bölgesini himayesi ve salt yetkisi altında
bulunduruyordu” (Antemidis, 1998; NAK 216)
Asker
kaçakları, yakalandıklarında idam edilecek olacaklarından, kaybedecek bir
şeyleri bulunmamakta, bu yüzden kolaylıkla yönlendirilmekteydiler.
Metropolitin çabaları, yerel eşrafın da desteği ve hükümetin bas-kısı, Rum
asker kaçaklarının çeteler halinde örgütlenmelerine zemin hazırlamıştır.
Balkan
savaşları neticesinde yaşadığı topraklardan Anadolu’ya göçmek zorunda kalan
Müslüman muhacirlerin, hükümetin Rum köylerine yerleştirilmeye çalışması
böl-ge nüfusunun % 47’sini oluşturacak kadar kalabalık olan Rum’ları ilk
defa jandarmayla karşı karşıya getirmiştir. Kirazlık, Çırahman, Ökse,
Tekseris, Çinit, Andreandon, Çınarlı köylerine jandarma kontrolünde göçmen
grupların yerleştirilmek istenmesi silahlı ça-tışmaya sebep olmuştur.
Hükümet göçmen yerleşimine en çok direnen üç köydeki (Ök-se, Çirahman ve
Tevkeris) Rum evlerini a-teşe vermiş buna karşın Rumlar, Vasil Usta adlı
yerel bir lider etrafında birleşmişse de bir süre olaysız geçmiştir.
1916
Mayıs’ında Trabzon kentinin, Rus-lar tarafından işgalinin ardından, Rus
or-dusu, Giresun civarında ilerlemesini durdu-ran Türk ordusunun arkasında
ikinci bir cep-he açmak amacıyla, Bafra’lı Rumlara ciddi miktarda silah ve
cephane yardımı yapıp, eylem de bulunmaya teşvik etmiştir. Vasil Usta, 1916
yılının Haziran ayının sonlarında, yanındaki on adamıyla savaş hattını
aşarak Rus ordusunun işgali altındaki Trabzon’a gelmiş ve burada Rus karşı
casusluk teşki-latının şefi Albay Artatov ile buluşmuştur. Rus hattının
gerisinde silahlı çeteler kurma işi ile görevlendirilen Vasil Usta, 3
Tem-muz’da bir Rus torpido gemisiyle Samsun’a çıkarılmıştır. Rusların amacı,
Rum çetecilerin cephe gerisinde Türk ordusuna karşı oyala-ma ve yıpratma
savaşı sürdürmesidir. Rus-ların kendilerini oyaladıklarını düşünen Vasil
Usta, hükümeti Rum köylerine yönelik bir şiddet eylemine yapmaya zorlamak
ama-cıyla çevredeki Türk köylerini basarak sözde Rumlara eziyet eden
kişileri öldürmüş hatta bizzat jandarmaya saldıracak kadar cüret göstermişse
de 18 Ekim’de 9 adamıyla Trabzon’a sığınıp, savaşın sonuna kadar o-rada
kalmıştır. Bu provokasyon bölge hal-kının, Giresun, Trabzon ve Rize’li Laz
çete-lerinden yardım istemeleriyle ve hükümetin bölgedeki Hristiyanları
cepheden uzak iç bölgelere zorunlu göçe tabii tutmasıyla so-nuçlanmıştır. Bu
tarihten itibaren irili ufaklı pek çok olayın yanısıra iki önemli çatışma
yaşanmıştır:
1.
1917 Nisanında, Türk ordusu ve başı-bozuk adı verilen Müslüman milisler,
Ot-kaya köyü civarında bulunan Meryem Ana mağarasını basıp burada bulunan 80
isyan-cıyı öldürüp, mağaraya sığınmış olan 700 kadın ve çocuğu dayaktan
geçirmiştir.
2. 15
Ağustos 1919 gecesi 12.000 Hristiyan milis Çaşur kasabasını basıp, burada
bulunan 1.000 asker ve çoğu kadın ve çocuk olan 400 sivili öldürmüştür.
Kaynak: Özhan Öztürk.
Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük.İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9. sf. 152-3
*Yazarın izniyle Kısaltılarak
aktarılmıştır. Tüm yasal hakları saklıdır ve kaynak gösterilmeden alıntı
yapılamaz.