-
-
Kahvede
otururken yeni tanışan iki adamdan biri diğerine sorar; "Nerelisin
gardaş?" "Ofliyim Elhamdülillah" diyerek cevap verir diğeri. Soruyu
soran şahıs merakla ve şaşkınlıkla "Nereye bağlı bu Of?" der akabinde.
'Oflu' baş parmağıyla gökyüzünü işaret ederek "Yukariya, tirek Allah'a
bağliyuk" cevabını verir. Hemen arkasından ekler; "Amerika bile Of'a
bağli biluy musun? Bana itimadun yoksa Amerikan dolarunun arkasindaki
yaziya bak!"
-
Karadenizlinin kıvrak zekasından çıkan espriler Of'ta kendini çokça
gösteriyor. Of, cumhuriyet; peştemal, bayrak; kemençe türküsü, milli
marş; futbol, 'Oflu Sait' ('of'sayt) esprilerinde olduğu gibi. Trabzon'a
bağlı bir ilçe olmasına rağmen, geçmişten, günümüze kadar devam eden
kültürel ve sosyal yapısı ve en önemlisi halkı sayesinde başlı başına
konuşulan, bilinen, bir yerleşim alanı Of.
-
-
Bir Oflu
asla Trabzonluyum demez, kendine yediremezmiş. Trabzon'u küçümsediğinden
değil, Of'u yeterli gördüklerinden dolayı. Tıpkı Alanyalı, Ardahanlı ve
il olmadan önce Bayburtlunun hissettiği gibi. Ayrıca dünya üzerine
yayılmış Ofluların Trabzon toplam nüfusunu geçtiği inancındalar.
Geçtiğimiz günlerde görevi başında vefat eden Of Belediye Başkanı
Süleyman Sarıalioğlu'nun, yeryüzündeki Ofluların bir sayımının yapılması
hususunda ciddi projeleri vardı. Siyasette, ticarette özellikle inşaat
ve dini alanda kendilerini oldukça göstermişler.
-
Türkiye'de
başka hiç bir yerin iki harften oluşan bir ismi yok. Of isminde
Karadeniz insanının aceleciliği ve çabukluğunun yansımasını görüyoruz.
Of adı, Rumca'da yılan kavi manasına gelen "Ofist" kelimesinden geliyor.
Oflular kendilerini tanımlarken çalışkan, azimli ve zeki olduklarını
söylüyorlar. Zeki oluşlarını, espri ile yüklü, kemençe eşliğinde
söyledikleri, 'Oflu ile şeytan' türküsünde dile getirmişler. Yerleşim
birimi olarak tarihi çok eskilere dayanıyor Of'un. Osmanlı egemenliğine
geçmeden önce Bizans'ın egemenliği altında Rumların yoğunlukta olduğu
bir yer olarak göze çarpıyor. Osmanlı devleti bir iskan politikası
uygulayarak yörenin eski ahalisi, yani Rum kökenli insanlar arasına, göç
eden Türk boylarını yerleştirmiş. Zamanla bütün Rumlar Türklerden
etkilenerek Müslüman olmuş. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'e göre Of ve
yöresi Oğuz Boyu kökeninden geliyor.
-
İlim şehri
Of
-
1898 Eğitim
Bakanlığı Raporuna (Maarif Salnamesi) göre Trabzon'un üç kütüphanesinde
1500 kitap varken, Gümüşhanevi Ahmet Ziyaüddin Efendi tarafından Of'ta
kurulan Hacı Ahmet Kütüphanesi'nde 800 kitap olduğu bildiriliyor. 1914
yılına ait İstanbul Şeyhülislamlık arşivlerinde Of'ta 69 medrese olduğu
kaydedilmiş. Arşive göre Of'ta 69 müderris, 1490 öğrenci bulunuyormuş.
Tüm bunlar ilme verilen değerin seviyesini gösteriyor. Of, çok eskiden
beri dini ilimler sahasında oldukça önemli bir yere sahip. Bu önemini
günümüzde hala koruyor. Medreselerinde yetişen öğrenciler Türkiye'nin
dört bir yanına dağılarak öğrendiklerini öğretmeye çalışmışlar.
Osmanlıların son zamanlarındaki en büyük camileri olan Yenicami, Fatih,
Sultanahmet gibi kutsal mekanlarda Oflu hocalar imamlık yapmışlar,
dersler vermişler, kitaplıklar kurmuşlar. Günümüzde de Oflu lakabıyla
bilinen hocalar var. İlginçtir, Hıristiyan Rumlar zamanında da pek çok
kilise bulunan Of'ta bir çok papaz yetiştirilirmiş. Görünen o ki manevi
açıdan Of'ta hiç boşluk yaşanmamış. Trabzon'a araçla yaklaşık 45 dakika
mesafede bulunan Of, mavi ile yeşilin arasında uzanmış, gürül gürül akan
dereleriyle, Karadeniz'in tipik güzelliklerine sahip bir yerleşim yeri.
Eskiden varolan fındık ağaçlarının yerini çay fideleri almış. Meyve
ağaçlarının bolluğu dikkat çekiyor. Özellikle Doğu Karadeniz'e has
'karamiş' meyvesi, tadı ve dalındaki görüntüsüyle güzel bir ayrıntıyı
teşkil ediyor. Merkez nüfusu 13 bin civarında. Çay kesim zamanlarında
nüfus kalabalıklaşsa da, akşam sekizden sonra Of sokaklarında, deyim
yerindeyse 'in cin top oynuyor'. Gecenin sessizliğine kemençenin kıvrak
sesi ve hırçın Karadeniz'in sahile vuran dalgaları eşlik ediyor. Evlerde
çocuklar 'kuzinanın' başında tarladan topladıkları süt mısırları, fındık
dallarından yaptıkları sopalara geçirip, közde bir güzel pişirip, gündüz
yaptıkları yaramazlıkların yorgunluğunu atıyorlar.
-
Sarıalioğlu
hanedanlığı
-
Of Belediye
Başkanlığı dile kolay tam 124 senedir Sarıalioğlu sülalesinde. İlk
Belediye Reisi Sarıalizade Ömer Lütfü Bey 52 sene görev yapmış. Ondan
sonra aynı sülaleden gelen sekiz belediye reisi toplam 68 yıl görev
almışlar. Son belediye başkanı rahmetli Süleyman Sarıalioğlu idi.
Süleyman Bey, 28 Haziran Pazar günü Of'ta yapılması planlanan yüksekokul
binası için gittiği Ankara'da vefat etti. Süleyman Sarıalioğlu Of'ta
görev başında vefat eden ikinci belediye başkanı. Süleyman Bey'in
başkent Ankara'da siyasi çevresi oldukça genişti. Cenazesinde de Ankara
çevresinden, siyasetten tanınmış pek çok ünlü sima vardı. Ölmeden önce
son röportajını Aksiyon'la yapmıştı. Yaptıklarını, devam eden işleri ve
projelerini anlatmıştı bize. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi. İlçesi 'Of'
gibi, herhangi bir siyasi partiden değildi, tamamen bağımsızdı Süleyman
Bey. Bu durumun hikayesini şöyle anlatmıştı bize; "Bayındırlık Bakanı
Yaşar Topçu ile, Of'da gerçekleşecek projelerin yeni hükümetin kurulması
ile beraber iptalini görüşmeye gittim. Of'un bağımsız belediye başkanı
olduğumu söyledim. Projelerin yeniden ihale edilmesi gerektiğini,
yardımcı olmasını istedim. Bunun üzerine bakan iller bankasını aradı ve
dedi ki; size hiç bir yere bağlı olmayan, bağımsız, direkt Allah'a bağlı
olan; Of Belediye Başkanını gönderiyorum, yardımcı olun". Süleyman Bey
sülalesinin bu zamana dek belediye başkanlığını sürdürmesini, dedesi
Sarıalizade Ömer Ağa'dan gelen terbiye, adil yönetim ve geleneklere
bağlılığın bugünlere dek bozulmadan sürdürülmesine bağlıyor: "Ruslar
Of'u işgal ettiklerinde, kumandanları dedemden; 'Bize de belediye
reisliği yapar mısın?' diye ricada bulundular. Askeri ihtilallerde bile
belediye başkanı çok değiştirilmesi gerektiğinde yine sülaleden birini
seçiyorlardı."
-
Sarıalioğlu
sülalesinin nüfus olarak fazla olmaları da Of'taki ağırlıklarının önemli
etkenlerinden biri.
-
Yazıhanesinde SODEP kuruldu
-
Sonradan
hiçbir partiyle bağlantısı kalmasa da aynı zamanda SODEP'in
kurucularından olan Süleyman Bey'in belediye başkanı olması da diğer bir
hikayesiydi. Bir önceki belediye başkanı rahmetli Sefer Saral vefat
ettiğinde yeni başkanın seçilmesi için Of'un üzerine bir kabus gibi
çöken seçim kampanyası başlar. Üç genç seçim çalışmaları sırasında
siyasi çekişmeler yüzünden vurularak ölür. O sırada Ankara'da bulunan
Süleyman Bey'in SODEP'in kurulduğu yazıhanesinde bu sefer Of'un içinde
bulunduğu kabustan kurtulmasının temelleri atılacaktır. "Ben
Ankara'dayım; ailem, bütün işlerim orada. Bana geldiler ve bağımsız aday
olmamı istediler. İsteksiz olduğumdan işi yokuşa sürdüm. Hiçbir parti
aday göstermez ise aday olurum dedim. Tek bir parti aday gösterirse o an
çekilirim dedim. Anlaştılar geldiler, hepsini kabul etmişler. Ben tekrar
işi yokuşa sürdüm ve her partinin genel başkanı veya ikinci başkanı
gelecek buraya bana seçime girmeyeceklerini taahhüt edecekler dedim; onu
da kabul ettiler. Bütün ikinci adamlar geldi ve söz verdiler." Söz
verilmesine rağmen, Refah Partisi siyasi bir kurnazlıkla son anda aday
gösterir. Süleyman Bey pek çok insanı yüzüstü bırakmak istemediğinden
çekilmez ve fark atarak seçimi kazanır. İlk iş olarak Of'un Türkiye'ye
dağılmış, isim yapmış, hali vakti yerinde insanlarıyla temasa geçer.
Devletten artık pek fazla birşey beklenemeyeceğinin farkındadır. Of'un
kalkınması için zenginleri hemen teşvike başlar. Ulusoy'lar Endüstri
Meslek Lisesini ve köprüyü, Albayraklar Kız İmam Hatip Lisesi'ni bir
çırpıda yaptırıverirler. Mehmet Ali Yılmaz da Ofspor'a sahip çıkar. Yeni
imar planını öncelikle kendi arazilerine uygulayarak devreye sokar. Of
sahilinde önemli miktarda deniz dolgu çalışması yaptırır. Yapılması
planlanan limanla ilçenin çehresi oldukça değişecek.
-
"Medya
grubunuz tirek Allah'a bağli"
-
Süleyman
Sarıalioğlu'nun en büyük hayallerinden biri de Of'u il olarak görmekti.
Konuyla ilgili geniş bir rapor hazırlatıp Meclis Başkanlığına
göndertmişti. Aynı zamanda cumhurbaşkanından söz almıştı. Bize il olma
durumunu şöyle anlatmıştı; "Hali hazırda siyasi çıkarlar yüzünden il
yapılmış pek çok yer var. Biz pek çok yerden daha iyi durumdayız ve il
olmayı da çoktan hak ettik. Gelen siyasi liderler il olma sözü
veriyorlar. İlk olarak Erbakan Hoca Of'u il ilan etmişti. İl olmak için
yeterli kazaya ve nüfusa sahibiz. Oflu olmanın cazibesi vardır, kültürel
ve sosyal yönden yeterliliği vardır. Zaten o yüzden Oflular Trabzonluyum
demezler. Bunun ceremesini de çekiyoruz tabii. Bize karşı Trabzon'un bir
antipatisi oluşmuş durumda. Sırf bu yüzden merkez belediye, köylere
gösterdiği önemi Of'a gelince esirgiyor." Süleyman Sarıalioğlu ile
yaptığımız sohbetin sonuna geldiğimizde, sözlerini ince bir espriyle
bitirmişti; "Medya grubunuzun yayın politikasını beğeniyoruz. Siz de
bizim gibisiniz, tarafsızsınız, 'tirek Allah'a bağlisunuz" demişti.
-
Hayrat'ta
Of'luluk sendromu
-
Of, çevre
yerleşim yerlerini de etki alanı içine almış. Rize'ye bağlı İyidere ve
Kalkandere bile Of vilayet olursa size bağlanmak isteriz diyorlarmış.
Daha önce Of'a bağlı Hayrat ilçesindeki durum ise oldukça ilginç. Hayrat
Of'a kırkbeş dakikalık mesafede merkez nüfusu 2500 civarında olan bir
ilçe. Anlaşılan o ki tepeden inme ilçe yapılmış bir yerleşim birimi.
Yerel halkı ilçe olmalarından pek memnun değil. Kimisi biz Of'lu doğduk
Of'lu ölürüz diyor. Hala Hayrat'ı Of'un bir kasabası olarak görenler
çoğunlukta.
-
Hayrat ismi
ilçe merkez alanının yaşlı dul bir teyze tarafından halka hayır
edilmesinden geliyor. İlçenin pek çok sorunu var. En önemlisi ise yol.
Diğer pek çok dertlerinden kurtulmaları Hayrat'ı Of'a bağlayacak yola
bağlı. 97 yazındaki selde Hayrat'ın tarım arazisinin yüzde 13'ü suya
karışmış. Halktan bazı kişiler, geçim kaynağı olan çayın yoğunluğu
sebebiyle hayvancılığın öldüğü kanısındalar. "Zaman geliyor
çocuklarımıza içirmek için süt bulamıyoruz" diyorlar. Kısacası Hayrat
Trabzon'un 'Güneydoğu'su' gibi. Hayrat'ta bir adliye binası var ki
fıkralara konu olacak bir görüntü içeriyor. Yirmi senedir Hayrat'ta
terzilik yapan Mehmet Akyüz kapısında koskocaman 'Adliye' tabelası olan
binada elinde iğnesiyle ekmek parasını çıkartıyor. Karadenizliye has
espri kabiliyeti ile gazeteci olduğumuzu söylediğimizde, bize hemen şu
demeci verdi; "Terziliğin yanı sıra burada davalara da ben bakıyorum.
Yalnız hakim de benim, savcı da, mübaşir de."
-
Genç
kaymakam ve Hayrat
-
Hayratlıların şanslı olduğu bir tarafları var. Bu da, idealist,
çalışkan, genç kaymakam Tamer Orhan'a sahip olmaları. Orhan, oturduğu
yerden kaymakamlık yapmıyor. Geziyor, halkla konuşuyor, her şeyi yerinde
görüyor. Sorunları biliyor ve çözümler üretiyor. İdealist kişiliğinden
dolayı, Hayrat tam tecrübe kazanacağı bir yer onun için. Henüz göreve
geleli kısa bir zaman geçmesine rağmen Hayrat'ı ve Hayratlıyı köylerine,
mahallelerine, yaylalarına kadar çok iyi etüd etmiş. Hayratlı gibi 'of'
çekip, sorunlardan kaçmamış. Amacı yanlışlıkları düzeltmek, sorunları
halkla elele verip çözebilmek. En çok istediği, Hayrat'tan başka bir
yere tayin edildiğinde arkasından Allah razı olsun denilmesi, hayırla
yad edilmesi. Türkiye gibi sorunlar ülkesinde insanlar Tamer Orhan gibi
yöneticileri görünce ümitleniyor doğrusu.
-
Diğer
taraftan, Hayrat'a bağlı Gülderen köyü bağlı bulunduğu ilçeden daha iyi
durumda. "Aslında Hayrat bizim kasabamız olacaktı, yanlışlık oldu"
diyerek işin esprisini de yapıyorlar. Onlar da Of'a bağlanmak istiyor.
Bu gidişle Hayrat'a bağlı yer kalmayacak gibi. İlk ilçe olduğunda 43 köy
Hayrat'a bağlıyken, bu sayı 18'e düşmüş, daha da düşecek gibi.
Gülderen'in bir özelliği de Trabzonspor kulübü başkanı M. Ali Yılmaz'ın
köyü olması. Hayrat Kaymakamı Tamer Orhan da Gülderen'den övgüyle
sözediyor.
-
-
TAMER ORHAN
(Hayrat Kaymakamı):Hayrat'ta Ofluluk var
-
Hayrat'a
geldiğim andan itibaren dikkatimi çeken şey Ofluluk hadisesiydi,
vatandaşların 'Biz Oflu doğduk Oflu öleceğiz' demesiydi. İlçe olmak
Türkiye'nin heryerinde avantaj durumunda iken, Hayrat'ta dezavantaj.
Sebebi de kanaatime göre; temelde buranın ileri gelen bir kaç kişinin
isteğiyle ilçe olması. Vatandaş bir fırsat bulsak da kaldırsak
görüntüsünde. Bir de Of'un çok eski bir ilçe olması, Ofluların tüm
Türkiye'ye yayılması, her Oflunun Türkiye'nin diğer bir yerinde ayağının
olmasıyla beraber, Oflu olmak, Trabzonluluktan önce gelen bir durum
içine girmiş. Of'un il olup Rize'nin ona bağlanması şakası bile
yapılıyor. Halkın gözünde Hayrat hala Of'un bir kasabası. Gelen
mektupların bile çoğunda Of-Hayrat yazıyor. En büyük sıkıntımız arsa
bulmak. İlçe merkezinde gördüğünüz boş arazilerin sahipleri, İstanbul'da
zengin diye tabir edeceğimiz tipte insanlar. Ne kiraya veriyor, ne de
satıyor. Onbeş yıl öncesine kadar Of da aynı durumdaymış. Arazi problemi
ortadan kalkınca müthiş gelişmeler yaşanmış. İlçemizin en büyük gelir
kaynağı çay. 97'de Hayrat'a bir trilyon para girdi. Bu paranın yüzde 5'i
belki Hayrat'ta kullanılıyor. Bütün kazançları genelde İstanbul'a
akıyor.