GELENEK VE GÖRENEKLERİYLE LAROZ
RİZE İLİ, PAZAR İLÇESİ, LAROZ BELDESİ
Faruk Tunçsan
Laroni vorsi çoyon (Laroz
güzel bir köydür)
İxi barams kalaşi (Rüzgar
eser kalaştan)
Dikuman sevdaluği (Yaparlar
sevdaluğu)
Cinziraman telaşi (Başlarında
telaşlan)
NEDEN
LAROZ?
Canlılar doğdukları yerleri severler.
Benimser ve o yöre ile bütünleşirler. İnsanlar, canlılar arasında en
duygusal olanlardır. Hele bir şekilde doğduğu yerden uzakta yaşamak
zorundaysa insan; burnunda tüter doğduğu yerler. Bende Larozluyum ve
geceleri görmekte olduğum rüyaların hepsi Laroz’da geçmektedir...
Laroz’u inceledikçe gördüm ki; böyle bir
şeye kalkışmakla iyi etmişim. P.Minas Bıjışkyan’ın Karadeniz kıyıları ve
coğrafyası adlı kitabından Laroz’la ilgili bölümü okurken hayretler
içinde kaldım. Hemşin’i tanıttıktan sonra sıra Laroz’a geliyor:
“...Laroz veya Aput, Atina’nın altı mil
uzağında olup ufak bir limanı ve burnu vardır. İçinden bir çay akar.
Şenle ve ufak gemilerin sığındıkları koylar olan Kalep veya Bulep ve
Kafisra buraya yakındırlar. Arrianos burada yanında Ankialos sarayının
bulunduğu Bridonis ırmağını zikreder.”..
Laroz, gerçekten incelenmeye değer bir
belde. Bugün Pazar Belediye’sine bağlı şirin bir mahalle. Adını ilk
aldığı coğrafyanın çok küçük bir bölümünü günümüzde ifade etmektedir.
İkiztepe Mahallesi’nin üç ayrı tepesinden
ortadakinin adıdır. Sahile yakın bölümüne “3aleni Laron’i” aşağı Laroz,
sahilden daha uzak olan aynı tepenin üst tarafına “Jileni Laron’i”
yukarı Laroz adı verilmektedir.
İkiztepe; yani Laroz üç tepeden meydana
geldiğini söylemiştik. Bunlar: “Kukulat, Laroz ve Moyliav’dır. Laroz’un
sınırları Sivrikale’ye kadar uzanmaktadır.Köyün ilk orada kurulduğu
üzerine anlatımlar çoktur. Sözünü ettiğimiz kitapta burda bir liman
olduğundan söz edilmektedir. Bu sonradan dere suyunun taşıdığı toprak
ile dolan ve şimdiki Sivri kale Camii’sine kadar uzanan bir koy vardı.
Yazar buna liman diyor. Burad bugün bile kalıntıları olan Sivrikale’ye
adını veren “Zeleki Kalesi” bulunmaktadır. Bu kale aynı zamanda balıkçı
köyünün eski ismidir.
...Sivri kale Camisini Osman Ağa adlı bir
ustaya Yavus Sultan Selim’in annesi yaptırmıştır. Parayı bizzat
kendisinin verdiği anlatılmaktadır.Camiyi yapan ustanın levhası kapı
yakınında yakın zaman kadar duruyordu. Ahşap bozulup betonarme bina
olarak cami inşa edildiğinde bu levha kayboldu...
Laroz’un eski dönemde semtleri bugün kendi
halinde birer köy ve mahalle olmuşlardır: Koksovat, Tordavat, Çumbat,
Moyliva, Laroni, Jileni Laroni, Kukulati, Xunari, Xaçapiti Laroz’un
çevre semtleri idi.
LAROZ VE ESKİ EVLER
Ev denildiği zaman içinde torunlar, baba
ve dedenin birlikte yaşadığı yuva akla gelir. Yemyeşil bahçeler içinde
çoğu kez tek katlı şirin konutlardır. Her evin çevresindeki arazi o evde
yaşıyanlara aittir. Evin yanında bir serende mutlaka olur. Serender dört
bazen altı direk üstünde yapılmış yapılardır. Altında "Oçambre" denen
dibekler bulunur. Bu kuyular daha sonra 1950'lerden itibaren çeşmelere
dönüşür. Yine evin yanında bir su kuyusu olur. Dere üzerinde bazen
sülalenin ortak kullanıdığı bir değirmen mutlaka olur. Evin yine
avlusunda "xale" yani tuvalet yapılırdı. Evin rüzgar alan cephesine
karayemiş ağaçları dikilirdi. Karayemiş Lazca "m3u" Türkçesine karayemiş
yada Laz kirazı denir. Bu evler ahşap yapılardı. Özel yapılıyordu.
19.yüzyılda şömine ve bacalar eklenerek geliştirildi. Eski Laz evleri
dumanı tavana çıkıp saçaklardan dışarı çıkardı. Baca eklendikten sonra
yavaşça evin içinde bir mutfak bölümü oluşmaya başladı. Yine dışarıda
olan tuvalet eve bitişik bir bölüm haline getirildi. Banyolar gizli
döşemede kapakla açılıp kullanılan sonra kapağı örtüldüğünde döşeme
olarak kullanılan odanın bir bölümü idi. Bölge insanı kapalı bir toplum
olduğu için o zamanda böyle bir yöntem geliştirdiler.
Bu evler
1950'lerden sonra yavaş yavaş yıkılarak yerine betonarme binalar
yapıldı. Bu evler yapılırken hep birbirine özenerek Laroz'da ne kadar
eski ev varsa peyder pey yıkılarak betonarme yeni binlar yapıldı. Yeni
evler birraz şehir evi biraz da eski Laroz evlerine benziyorlar. Yeni
evlerin odaları, oturması yanısıra mutfağı ve banyo, tuvaleti kendi
içinde yapılıyordu. Eskiden kalan bir tek ellenmemiş bahçedeki rüzgar
alan tarafa eski,den dikilmiş karayemişlerdir. Birde eski evin bir
köşesinde duran "çostre" bileme taşı: ahırlar yine eski evlerde olduğu
gibi evin altında, yarım kat halinde inşa ediliyordu. Dha sonra bu
şekilden vaz geçilerek ahırı ayrı bir bina olarak yapmaya başladılar.
Son zamanlarda ahırlar hayvansız kaldığı için çay saklama için
kullanılmaya başladılar.
Laroz'da eski evleri imece yöntemi ile
köylünün başında bir usta ile yapılırken, yeni evler gelişen sosyal
yaşam gereklerine göre herhal ev yaptıranlar ücretli insan çalıştırarak
(usta ve işçiler) yaptırılmıştır. Eski evler yapılırken yapılan
törenler, ocaklık olan "otrebinin" yerleştirilmesi, Klemuri asmak, evde
bir ocaklık yapmak kalkmış, bunların yerini "pilita" denilen ekmek
pişirilen sobalar almaya başlamış. Bugün Laroz'da eski evlere
rastlanmıyor. Serende hiç yoktur. Karmateler betonarme olarak
yenilenerek dere üzerinde kullanılmaz halde duruyorlar. Evlerin
avlusunda karayemişlerin çoğu kesilmiş belki de bahçelerde çaya göle
yapıyor diye olabilir, yada sağlam yapılan evler eskisi kadar rüzgardan
korkmuyor.
Evin arka tarafına jilemona, aşağı
tarafına 3alemona denir. Avluya koda denr. Evler eskileri tek kat altı
ahır, üstü otluk olarak inşa edilirdi. Bunun nedeni evin sıcak
olmasıydı. Hyvan kokusu gelmesin diye ahır üstüne döşemenin altından
ayrıca bir ahır döşemesi yapılırdı.
Jilemena da kış boyunca yakılacak odunlar
bile bir sanatkarane dizlirdi. İnsanlar sıcak bir kış için ellerinden
geldiği kadar odun toplardı. Odun olarak kızılağaç ve kumar ağacı
kesilir ve evin arkasına dizlirdi.
Yine evin bir tarafına eskiden çöp atılan
yere "oçaxale" yani çöplük denilirdi, şimdilerde bu oçaxale'ye
rastlanmamaktadır.
Diğer Lazlarda olduğu gibi Laroz'da da
insanlar boş evi pek iyi saymazlar. Boş eve yöresel olarak virane
denilir. Virane evler sarmaşıklarla kaplanmış, avlusunu otlar kaplamış
insanların uğramaktan çekindiği evlerdir. İnsanlar hiç uğramadığı için
avlu yeşillenir. Sarmaşıklar duvarları kaplayıp içeri girer. Yeni
yapılan evlerde bunlara pek rastlanmaz. Çünkü boş evlerde yarıcılar
oturmakta yine ev şenlenmektedir.
PARAKAMİNDİ -
OCAKBAŞI
Eski Laroz evlerinin en önemli bölümüdür.
Günlük yaşamda gerekli olan her iş burada yapılırdı. Ocakbaşı kültürel
yaşamda da çok önemli bir yer tutmaktaydı. Orada yapılan sohbetler
kuşaklar boyu günümüze taşınmıştır. Ocak başında anlatılan "binbir gece
masalları" bitmek bilmezdi. Bitmeyen anlatımlara ertesi gece devam
edilirdi. Ocakbaşı "otrebi" taşının önüne yakılan ateştir. Bu ateşin tam
üstüne "klemuri" asılırdı. Bu pişirilecek yemeklerin kazanını asmak
içindi. Bu pişirilecek yemeklerin kazanını asmak içindi. Yakılan ateşin
dumanı tavanda açık olan bölümden çatıya çıkar ve saçaklardan dışarı
giderdi.
SERENDE
Evlerin yanında bağımsız bina olarak
yapılır. Dört veya altı ahşap direk üzerine yöresel bir mimarisi vardır.
Evlerin yıkılıp betonarme yapılmasından sonra önemli bir kısmı yıkıldı.
Bazılarının ahşabı ve arsası yeni ev için gerekli olmamışsa bir süre de
kalmışlar. Zamanla çürüyerek kendiliğinden bazen de gereksiz
görüldüğünden söküldüler. Yerinde pek değerli olmayan serenderin
gurbette acyip forsu var. Bazı sereneler yerinde sökülüp şehre
taşınmışlar. Orada özel yerde inşa edilmişler. Kiler olarak kullanılan
serendelere şimdi de çok az bazı yerlerde örneklerine rastlanmaktadır.
OÇAMBRE
Serende altlarına kurulan dibeklere
verilen isimdir. Serendelerin altında mutlaka olurdu. Pirinç, buğday,
arpa kabuklarını ayrıştırmada kullanılırdı. Çay tarımına geçildikten
sonra oçambrelerde kayboldu.
KARMATE
Dere üzerine yapılan her aileye ait
yapılardı. Su olukları ve dere üzerinde oturtuluşları, çark ve taş
yapımı ayrı bir özelliği göstermektedir.
EVLENME GELENEKLERİ
Evlilikler genelde ebeveynlerin beğenisi
ile çok az da gençlerin birbirini bağenmesiyle başlar. Ad koyma denilen
nişanlanma ile devam eder evlilik yolu. Nişanlanan gençler mutlaka
evlenirler.
Nişanlandıktan sonra ayrılan pek
rastlanmaz. Kız tarafı çeyiz, yatak odası takımı ve mobilyaları alır.
Laroz'da başlık parası adeti yoktur. Altın takmalar nişan merasiminde
olur. Şimdilerde salon düğünleri yapıldığından altını merasimle geline
tekrar takarlar. Gelin çıkarma esnasında türlü oyunlar oynanarak
eğlenilir. Gelini nazlı vermeye kalkarlar. Bahşişler alınır. Erkek
tarafından tabancasını bile isteyebilirler. Düğünlerde silah kullanma
eskide vardı. Nişan vurma yarışmaları yapılırdı. Malın bölünmemesi amacı
ile akraba evliliği çoktur. Erkek kız tarafından mirsa almaz. Bu konu
ayrı bir araştırma konusu yapılabilir.
DOĞUM GELENEKLERİ
Laroz'da çocuksuz evlilikler diğer
toplumlarda olduğu gibi hoş karşılanmaz. Doğan çocukların erkek olması
gizli bir tercihtir. Erkeksiz ailede ocağın tütmediğine inanılır. Erkek
çocuk doğduğu zaman evin babasına müjde verilir. Bunun çok mağırlıklı
bahşişi vardır. Baba bahşişi verdikten sonra silahını çeker ve havaya
ateş eder. Ailenin bireyleri ile tüm Laroz'lular bayram yaparlar.
Komşular yüklü kadın dedikleri hamile kadınlara çok saygılıdırlar.
Lohusalık dönemi doğumdan sonraki ilk günler anne için en güzel
günlerdir. Anne yataktan çıkarlımaz ve ona hizmet edilir. Doğumlar
70'lerin sonuna kadar ebe denilen köylü kadınlara yaptırılıdı.
Şimdilerde artık doğumlar hastanelerde yapılmaya başlandı.
ÖLÜM VE GELENEKLERİ
Laroz'lular
son nefes denilen hareketsiz anı bekler: Bu ana doğuru der; ğura
ölümdür. Ruhun ağızdan çıktığına inanılır. İnsan öldüğünde yüzü güzelse
iyi biriydi cennete gitti denilir. Onun için ölen kişinin çenesi
bağlanır. Yüzünün buruşukları düzeltilir. Üzerine beyaz bir örtü
örtülür. Tam karnının üzerine bir bıçak konulur. Ölünün yakınları
yavaşça ölüden uzak tutulur. Tüm hizmetler konşular tarafından yapılır.
Kadın erkek tüm komşular "nena mecamuşe" gelinir ve ağlanır. Dövünerek
ağlamak tüm toplumlarda olduğu gibi Laroz'da da yapılır. Bu ölen kişinin
ve ölü sahibi olan ailenin ne kadar sevildiğini göstermek içindir. Ölüm
olan evde yedi gün yedi gece hiç bir iş yapılmaz. Her türlü hizmet
komşular tarafından yapılır. Cenaze işlemleri, yıkama, paklama gömü
işlemleri islami kurallara göre mahalle imamına yaptırılır. Eski imamlar
bu işi karşılıksız yaparlardı. Bir hoca ve aynı zamanda Laroz'Lu olan
Kale'Li Hacı İbrahim Dede: "Cenaze işlemleri ve hizmet, ölünün sağ
olanlardan alacağıdır" derdi. Bu gelenek ve inançlar yavaşça çaktırmadan
eski etkinliklerini kaybetmektedirler. Ölen kişinin eşyalarını eski
Laroz'lular çocuklarına kullandırıyorlardı. Şimdi bunları muhtaç
olanlara veriyorlar.
ÇOCUKLARIN OYUNU VE
GİYİMİ
Çocuklar
genelde tahta araba yapma ve sürmekten hoşlanır. Yamaç yerde araba
sürmek, çocuklar için zevklidir. Kol taşı oynamak, birdir bir oynamak,
elle pohunu oynamak, çember çevirmek. Mili obiru (misket oynamak), tolo
oyunu, çizgi, beştaş daha aklımıza gelmeyen bir çok oyunlar oynarlar.
Laroz gençliğinin oyunların bir bölümü deni,zde olur. Bunların en zevk
alınan viyadır. Tahta ile yapılan çok ustalık isteyen deni,z kayağıdır.
Arkadaşını batırma ve su savaşları, güreşleri Laroz gençliğinin oynadığı
oyunlarıdır.
FIKRALAR VE AY
İSİMLERİ
Fıkra anlatma Laroz'da bir beyin
jimnastiği. Yalı diye anılan sahilde insanlar sohbetler nükteli
yaparlar. Şakalaşma ve birbirlerini neşelendirme bir yaşam tarzıdır.
Şakalar genellikle birbirlerine yöneliktir. Birini tiye alırlarsa onun
peşini hiç bırakmazlar. Bu hal bazende dargınlıklara sebep olabilir. O
zamanda şakacı cephe geri adım atar. Aracılar barıştırılır ve olay
tatlıya bağlanır. Anlatılan gülmece konuları genellikle hayatın
kendisinden alınmadır. Bşka toplumlardan söz edilmez. Komşu civar
köyler, komşu iller ilgi alanlarıdır. Gurbet ve orda görülenlerden söz
edili. Anlatılan hep birinci şahısttır. Bazı anlatıcılar olaya öyle
kendini kaptırır ki sanki olayı kendisi yaşadı zannedersiniz.
Yine Laroz olarak yörenin ansanları
ayların isimlerini söylerler: Büyükayı (Didi tuta), Küçük ayı
(Tdsulututa), Mart, Aprili, Mayisi, Çerezi, Çuruğayi, Oçuruji, Agustozi
(Abgust), Çğalva, Taxva, Dsılva, Karakışi.
YARDIMLAŞMA VE
MECİLER
Toplu olarak iş yapma yardımlaşmaya imece
dendiğini söylemişik. Bu çalışma biçimi çay tarımı ve onun getirdiği
kültürel ortamda yok oldu. Yardımlaşma duygusu halen yaşamaktadır. Zorda
olan kişiye her zaman yardım edilir. Bazen imeceleri hatırlayan insanlar
şöyle diyorlar: "Hey gidi günler hey. Heya mola heya hey..." der işi
bitirirdik. Bize hiç bir iş dayanmaz çalışıdık.
EL SANATLARI
Hemen her genç kız dantel örer. Her
çeşidinin örneğini bilir. Bu işin okulu yok. Bir birlerine öğretirler.
Sepet örmeyi herkes bilmez ama Laroz'da birden çok kişi bilir. Yaprak
sepetleri örülür. Sandalye örme yapılır. Dokuma işi çok eskiden
yapılırdı. Şimdilerde bunu bilen yok. Knevirden iplik yapılırdı. Ayrıca
tarımda kullanılan ahşap aletlerin yapımı, metal saplarının yapımı
Laroz'da her bireyin elinden gelir. Aletlerini bileme ve her aleti
kullanmada Laroz'lular ustadır.
LAZOĞLU
Dulayskanişe idare tespixite
İçalişam svas mapusisteri volta are
Tuta ti moyonare
Maaşi oçopare, raki masas
Şkembe opşare tvasare,
Si Atinuri iyare
Si ti Lazoğli gi3vanene
Var iyen hiso lopinciri,
lemlemduği...
İşine gideceksin tesbih ilen,
Atölyede mahpus gibi volta edip
Ay sonu getireceksin
Maaşı alıp, rakı masasında
Mide fesadına uğrayacaksın.
Sen Pazar'lı olacaksın
Sana
Lazoğlu diyecekler
Yok öyle yağma...
PŞKOMA VİTUR
Him Atinuri Oşkuri
Uça urzeni pekmezimuşi
Çamlıhemşinişi balimuşi
Pşkoma vitur
Varmaşkomençi
YESEM DİYOM
Şu Pazar'ın elmasını
Siyah üzüm pekmezini
Çamlıhemşin balımı
Yesem diyom
Yiyemiyom ki
BATIL İNANÇLAR
Laroz'da batıl inançlar diğer insan
topluluklarında ne kadar var ise burda da vardır. Bana batıl inançlar
çocukluğumdan beri çok gülünç geliyor. Örneğin: gece tırnak kesilmezmiş
neden acaba? Yine soba üzerinde su kaynaması düşmanlaru çoğaltırmış.
İşte batıl inançlar...! Şimdiki kuşak Laroz'lular pek böyle şeylere
inanmıyor.
ARAZİ ADLARI
Laroz'da arazi isimleri Lazca yada daha
eski şu anda bilinmeyen bazı kelimeler ile adlandırılmaktadır. Buna
mbuna: subaşı- sulak diye çeviri yapılabilir. Bir köyümüzün ismide
herhalde buradn gelmektedir. Koru- dağ anlamında olabilir. Ko3onaşkeri:
Kumar ağaçlarının (mşkeri) olduğu yer. Kvanusa, ontolopu, An3kilona,
Bargulona, Pavrona, Darçati, Mokteri, Bulizeni, Ombrizeni, Msuxulizeni,
Okormale v.b. daha nice isimler ayrı yazı yazılacak kadar geniştir.
Koçeti, Nonbağule, Arapi3ari, Dutxuvati, Oronçati, Pastati, Ekvaona,
Culilivadi, Limxonaona, Kovaona, Didikoru, Noğacegza, Musluği, Kutiyani,
Oğve, Armali, Hocazeni, Gurbepuna, Alona, Çudiona, Didiruba, Ciladi,
Dologza, İsturina, İsina, Celaxuna, Ğerijilemona, Ekvaduzi. Bu son
verilen yer isimleri yakın çevredende alınmıştır.
YAŞAYAN KİŞİ ADLARI
Xunuri Xala, Sapuri Xala, Ağani Xala, Ece
Xala, Memoli Xala, Ece Nana, Safure Xala, Fukava Xala, Zeleğuri Xala,
Rizmani Xasani, KALELİ xASANİ, cANCA memeti, Cumeti Edu.
ESKİ VE YENİ ANLATIM
ÖRNEKLERİ
Laroz'Da anlatılanlar yerel dille Lazca
anlatılır. Ayrıca herkes Türkçeyi de bilir. Her iki dili de günlük
hayatta kullanır. Yanız Lazca anlatm için eski anlatım denilir. Türkçe
yeni anlatımdır. Büyüklerimiz: Osmanlıca'ya da eski Türkçe diyorlardı.
Osmöanlıca okuyabilen Larozlular artık yok. Bunlar bizim dede dediğimiz
kuşaktı. ...Konuşma ve bilgi alışverişi en iyi balıkçı ve etekçisi
arasında olur. Saatlerce balık oltası atıp balık tutan bu iki Laroz'Lu
aralarında sohbet ederler. Dedikodu yapmazlar. Balıkçı genelde deneyimli
olurlar. Gezmiş görmüş olur. Anlatır durur. Etekçi yani balıkları
oltadan toplayan yardımcı da hep dinler. Ustasından feyz alır.
RİZE PAZAR İLÇESİNE
BAĞLI KÖYLER
Laroz İkiztee
Kukulat İkiztepe
Çumbat Yeşilköy
Tordovat Sivrikale
Koksovat Hisarlı
Zelek Balıkçı Köyü
Melyat Merdivenli
Suminati Kuzeyce
Venek Örnek
Haçpidi Subaşı
Dutxuvati Güzelyalı mah.
Tudeni Bulepi Kirazlık
Noğa Merkez
Noğadiğa Cumhuriyat mah.
Kvakçk Beyaztaş mah.
Şileyidi Soğuksu mah.
Jini Bulepi Zafer mah.
Avramiti Güney
Aranişi Darılı
Apso Suçatı
Açaba Bucak
Bogina Tektaş Sendere
Dadıvati Handağı
Kuğhuma Hamidiye (Eski
Tirabizeni)
Zanati Derinsu
Çıtati Aktepe
Kostanivati Dernek
Kuzika Elmalık
Lamğo Yücehisar
Mamçıvati Irmak
Meleskuri Ortayol
Melmenati Akbucak
Nohlamsu Yavuz (Hasköy)
Papati Papatya
Papilati Sessizdere
Sapu Ocak
Sitori Kayağantaş
Skefenivadi Sivritepe
Suledi Dağdibi
Tal Vati Tütüncüler
Ğulivati Şentepe
Halev Şehitlik
Ğhamkuri Alçılı
Ğhukita Derebaşı
Hunari Aktaş
Cabati Sulak
Cacivati Akmescit
Mesemiti Topluca
Çingiti Uğrak
Hudisa Kesikköprü
LAROZ'DA YEMEK
ÇEŞİTLERİ
LAZUTİ CARİ (MISIR EKMEĞİ)
Tarlada ekilen mısır uzun bir çalışma
sonucu taneler haline getirilir. Taneler haline getirilen mısırlar
değirmende un haline getirilir. Elenerek suyla yoğurulur ve cesta
denilen özel taştan yapılmış kabın içine konur. Ocakta közler açılır.
Bir kısmı da kürek üstünde saklanarak, köz üstüne ekmek hamurunun
bulunduğu "CESTA" denen kap yerleştirilir. Üstüne yine özel yapılmış saç
örtülür. Sacın üstüne kürek içine saklanan közle odun parçaları
tutuşturulur. Alttaki köz ve üste yakılan ateş ile ekmek özel yapılmış
taş kapta pişer. Sonuçta son derece güzel bir mısır ekmeği ortaya çıkar.
Laroz'lu uzun yıllar afiyetle bu ekmeği yedi.
PEKMEZONİ CARİ (PEKMEZLİ EKMEK)
Bir tencere içine süt konur. May ve
karbonat bu sütün içine açılır. Pekmezde bu karışım içine konur ve
karıştırılır. Karışıma yağ, tuz ilave edilerek iyice karıştırılır. Daha
sonra bu karışıma yavaş yavaş un ilave edilerek güzel bir hamur haline
getirilir. Tepsiye alınarak fırına konulur ve pişirilir. Eski dönemlerde
"cesta" ile pişirilirdi. Sonradan dilimlenerek yemeye hazır hale
getirilir. Laroz'lu gençlerin en çok sevdikleri ekmek çeşitlerinden
biridir. Tatlı pekmez tadında bir ekmektir. Bu ekmeğe başka yerlerde Laz
pastası denildiğini de duydum.
LU (KARALAHANA)
Büyükçe bir tencere veya kazana su konur.
Önceden bahçeden toplanan ve yıkanan lahanalar yıkanır paklanır,
parçalanarak bu kaynar suyun içine konur. İçine azıcık bir tülbent
içinde iç yağı konur. Sonra bu iç yağının olduğu tülbent torba
çıkarılarak atılır. Lahanalar tamamen pişince yavaş yavaş mısır unu
ekilerek tahta bir alet ile (korza) ezilir.. Biraz daha ezilerek
pişirilir ve ateşten indirilir. Bu ezme lahana çok sevilen bir yemektir.
Ezme lahan üzerine söylenmiş çok anlatımlar vardır: Bazen insanlar hep
lahana yemekten usanır ve derler ki "Lu ta3i çoşes nota3i". "Lahanayi
pişir köşeye bucağa at".
Yine bir anlatım:
Adamın biri ev yaptırıyordu. Ustaları
tutmuş, ustalar büyük gayretle çalışıyorlar. Ne zaman sofraya otursalar
önlerine lahana ezmesi konuluyor. Adamlar, bir gün, üç gün, beş gün, on
beş gün derken usanırlar ve kadını takip ederek lahana tarlasını
keşfederler. Bakarlar ki tarla lahan dolu. Ustalar büyük bir kızgınlıkla
lahanaları keserler ve dereye dökerler. Ertesi gün artık güzel bir yemek
beklemektedirler. Ertesi gün kadın yemeği yapar; yine lahana ezmesi.
Ustalar çaresiz karınlarını doyurmak için yemeye başlarlar. Kadın,
ustalar yemeklerini yerken bir türkü tutturur.
"Yeyin uşaklar, yeyin.., bi düz bitti bi
tane daha var"
KARAYEMİŞ YAPRAĞINDA HAMSİ
Salamura hamsi temizlenir. Karayemiş
yaprakları bir kabın içine yan yana dizilir. Yaprakların üstüne hamsiler
dizilir. Üstüne yine yapraklar örtülür. Bu hali ile fırına verilerek
pişirilir. Plakide saç altında pişirmek de mümkündür.
HALVA TOPU
Bir kap içinde yağ eritilir. İçine un
eklenerek 15 dakika kadar un pembeleşinceye kadar kavrulur. Karışım unun
içine dökülür. Biraz pişirildikten sonra tepsiye konur. Küçük dilimler
haline getirilir.
MAFUŞİ
Bir kap içine su ve un karıştırılır. Dha
sonra tava içinde zeytinyağı eritilir ve kaşık ile hamur tavaya konarak
kızartılır. Toz şeker üzerine dökülerek servis yapılır.
EKSAŞİ
Bir kabın içine su konarak bulgur
kaynatılır. Biraz piştikten sonra barbunya fasülyesi eklenir. Tekrar su
ilave edilerek, tuz eklenerek pişmeye devam edilir. Piştikten sonra
içine bir miktar pekmez eklenerek yemeye hazır hale getirilir.
MJA KORKOTİ
Bir kabın içine ayran, un ve şeker
konularak karıştırılır. Ateşte muhallebi oluncaya kadar pişirilir.
Üzerine kızarmış yağ dökülerek yemeye hazır hale getirilir.
MUHLAMA
Tereyağı tavada eritilir. Bir bölümü başka
bir kaba alınır. İnce doğranan peynir iki çorba kaşığı ile bir kap
içinde su konarak karıştırılır. Bu ayrı hazırlanan peynirli karışım
tavadaki kızgın yağın içine dökülür. Azıcık su ve yeteri kadar tuz
konur. Biraz pişirildikten sonra kaptaki yağ üzerine dökülür. Yine
karıştırılır. Eğer istenirse üzerine yumurta da kırılır.
HAMSİKOLİ (HAMSİLİ EKMEK)
Bir kabın içinde un elenir. Un su ile
hamur haline getirlir. İçine salamura hamsi konulur. Soğan, domates ve
konmak istenen maddeler konarak karıştırılır. Yine ekmek pişirmekte
kullanılan yöntemde pişirilir. Bunun tek ayrı özelliği içinde hamsi olan
bir ekmek türüdür. Hamsinin bazı anlatımlarda girmediği yemek türü
yoktur. Yine Laroz'da çok sevilen bir yemek türüdür. Mecilerden önce
hazırlnır. Çalışıken bolca tüketilir.
LAZCA SAYI VE BAZI
KELİMELER
Ar - Bir
Jur- İki
Sum- Üç
Otxo- Dört
Xu- Beş
Aşi- Altı
Şki- Yedi
Orvo- Sekiz
Nçğoro- Dokuz
Vit- On
Eçi- Yirmi
Jurneçidovi- Elli
Orşi- Yüz
Şilya- Bin
Baba- Baba
Nana- Anne
Cuma- Kardeş
Da- Kızkardeş
Horza- Kadın
Bere- Çocuk
Bozo- Kız çocuk
Biçi- Erkek çocuk
Mjora- Güneş
Tuta- Ay
Murınbxi- Yıldız
Daçxuri- Ateş
Ohori- Ev
Puci- İnek
Mumuli- Horoz
Toma- Saç
Dudi- Baş
Uci- Kulak
Nena- Dil
Cari- Ekmek
Ürzeni- Üzüm
Kuzi- Kaşık
Arguni- Blta
Dida- Nine
Kuli- Sandalye
Pilita- Kuzine
Sifteri- Atmaca
Korme- Tavuk
Badi- Dede
Nusa- Gelin
Kinçi- Kuş
Lobiya- Fasülya
Lazuti- Mısır
Kukula- Maşa
Ekna- Kapı
Kalati- Sepet
Livadi- Bahçe
Morderinana- Büyükanne
Zimari- Hamur
Bardi- Ot
Jile- Yukarı
Konkoli- Koza kabuğu
Korbola- Çok yiyen, pisboğaz
Kovali- Buğday ekmeği