Son güncelleme: 27.08.2004

Bu sayfa, ölümsüz Karadeniz kültürüne ve gelecek kuşaklarımıza ithaf edilmiştir  
anasayfa
forum mp3'ler videolar makaleler >> fotoğraflar linklerimiz
 

 

GELENEK VE GÖRENEKLERİYLE LAROZ

 

RİZE İLİ, PAZAR İLÇESİ, LAROZ BELDESİ

 

                                                                                        Faruk Tunçsan

 

Laroni vorsi çoyon (Laroz güzel bir köydür)

İxi barams kalaşi  (Rüzgar eser kalaştan)

Dikuman sevdaluği  (Yaparlar sevdaluğu)

Cinziraman telaşi  (Başlarında telaşlan)

 

 

NEDEN LAROZ?

 

Canlılar  doğdukları yerleri severler. Benimser ve o yöre ile bütünleşirler. İnsanlar, canlılar arasında en duygusal olanlardır. Hele bir şekilde doğduğu yerden uzakta yaşamak zorundaysa insan; burnunda tüter doğduğu yerler. Bende Larozluyum ve geceleri görmekte olduğum rüyaların hepsi Laroz’da geçmektedir...

Laroz’u inceledikçe gördüm ki; böyle bir şeye kalkışmakla iyi etmişim. P.Minas Bıjışkyan’ın Karadeniz kıyıları ve coğrafyası adlı kitabından Laroz’la ilgili bölümü okurken hayretler içinde kaldım. Hemşin’i tanıttıktan sonra sıra Laroz’a geliyor:

“...Laroz veya Aput, Atina’nın altı mil uzağında olup ufak bir limanı ve burnu vardır. İçinden bir çay akar. Şenle ve ufak gemilerin sığındıkları koylar olan Kalep veya Bulep ve Kafisra buraya yakındırlar. Arrianos burada yanında Ankialos sarayının bulunduğu Bridonis ırmağını zikreder.”..

Laroz, gerçekten incelenmeye değer bir belde. Bugün Pazar Belediye’sine bağlı şirin bir mahalle. Adını ilk aldığı coğrafyanın çok küçük  bir bölümünü günümüzde ifade etmektedir.

İkiztepe Mahallesi’nin üç ayrı tepesinden ortadakinin adıdır. Sahile yakın bölümüne “3aleni Laron’i”  aşağı Laroz, sahilden daha uzak olan aynı tepenin üst tarafına “Jileni Laron’i” yukarı Laroz adı verilmektedir.

İkiztepe; yani Laroz üç tepeden meydana geldiğini söylemiştik. Bunlar: “Kukulat, Laroz ve Moyliav’dır.  Laroz’un sınırları Sivrikale’ye kadar uzanmaktadır.Köyün ilk orada kurulduğu üzerine anlatımlar çoktur. Sözünü ettiğimiz kitapta burda bir liman olduğundan söz edilmektedir. Bu sonradan dere suyunun taşıdığı toprak ile dolan ve şimdiki Sivri kale Camii’sine kadar uzanan bir koy vardı. Yazar buna liman diyor. Burad bugün bile kalıntıları olan Sivrikale’ye adını veren “Zeleki Kalesi” bulunmaktadır. Bu kale aynı zamanda balıkçı köyünün eski ismidir.

...Sivri kale Camisini Osman Ağa adlı bir ustaya Yavus Sultan Selim’in annesi yaptırmıştır. Parayı bizzat kendisinin verdiği anlatılmaktadır.Camiyi yapan ustanın levhası kapı yakınında yakın zaman kadar duruyordu. Ahşap bozulup betonarme bina olarak cami inşa edildiğinde bu levha kayboldu...

Laroz’un eski dönemde semtleri bugün kendi halinde birer köy ve mahalle olmuşlardır: Koksovat, Tordavat, Çumbat, Moyliva, Laroni, Jileni Laroni, Kukulati, Xunari, Xaçapiti Laroz’un çevre semtleri idi.

LAROZ VE ESKİ EVLER

 

Ev denildiği zaman içinde torunlar, baba ve dedenin birlikte yaşadığı yuva akla gelir. Yemyeşil bahçeler içinde çoğu kez tek katlı şirin konutlardır. Her evin çevresindeki arazi o evde yaşıyanlara aittir. Evin yanında bir serende mutlaka olur. Serender dört bazen altı direk üstünde yapılmış yapılardır. Altında "Oçambre" denen dibekler bulunur.  Bu kuyular daha sonra 1950'lerden itibaren çeşmelere dönüşür.  Yine evin yanında bir su kuyusu olur. Dere üzerinde bazen sülalenin ortak kullanıdığı bir değirmen mutlaka olur. Evin yine avlusunda "xale" yani tuvalet yapılırdı. Evin rüzgar alan cephesine  karayemiş ağaçları dikilirdi. Karayemiş Lazca "m3u" Türkçesine karayemiş yada Laz kirazı denir. Bu evler ahşap yapılardı. Özel yapılıyordu. 19.yüzyılda şömine ve bacalar eklenerek geliştirildi. Eski Laz evleri dumanı tavana çıkıp saçaklardan dışarı çıkardı. Baca eklendikten sonra yavaşça evin içinde bir mutfak bölümü oluşmaya başladı. Yine dışarıda olan tuvalet eve bitişik bir bölüm haline getirildi. Banyolar gizli döşemede kapakla açılıp kullanılan sonra kapağı örtüldüğünde döşeme olarak kullanılan odanın bir bölümü idi. Bölge insanı kapalı bir toplum olduğu için o zamanda böyle bir yöntem geliştirdiler.

Bu evler 1950'lerden sonra yavaş yavaş yıkılarak yerine betonarme binalar yapıldı. Bu evler yapılırken hep birbirine özenerek Laroz'da ne kadar eski ev varsa peyder pey yıkılarak betonarme yeni binlar yapıldı. Yeni evler birraz şehir evi biraz da eski Laroz evlerine benziyorlar. Yeni evlerin odaları, oturması yanısıra mutfağı ve banyo, tuvaleti kendi içinde yapılıyordu. Eskiden kalan bir tek ellenmemiş bahçedeki rüzgar alan tarafa eski,den dikilmiş karayemişlerdir. Birde eski evin bir köşesinde duran "çostre" bileme taşı: ahırlar yine eski evlerde olduğu gibi evin altında, yarım kat halinde inşa ediliyordu. Dha sonra bu şekilden vaz geçilerek ahırı ayrı bir bina olarak yapmaya başladılar. Son zamanlarda ahırlar hayvansız kaldığı için çay saklama için kullanılmaya başladılar.

 

Laroz'da eski evleri imece yöntemi ile köylünün başında bir usta ile yapılırken, yeni evler gelişen sosyal yaşam gereklerine göre herhal ev yaptıranlar ücretli insan çalıştırarak (usta ve işçiler) yaptırılmıştır. Eski evler yapılırken yapılan törenler, ocaklık olan "otrebinin" yerleştirilmesi, Klemuri asmak, evde bir ocaklık yapmak kalkmış, bunların yerini "pilita" denilen ekmek pişirilen sobalar almaya başlamış. Bugün Laroz'da eski evlere rastlanmıyor. Serende hiç yoktur. Karmateler betonarme olarak yenilenerek dere üzerinde kullanılmaz halde duruyorlar. Evlerin avlusunda karayemişlerin çoğu kesilmiş belki de bahçelerde çaya göle yapıyor diye olabilir, yada sağlam yapılan evler eskisi kadar rüzgardan korkmuyor.

Evin arka tarafına jilemona, aşağı tarafına 3alemona denir. Avluya koda denr. Evler eskileri tek kat altı ahır, üstü otluk olarak inşa edilirdi. Bunun nedeni evin sıcak olmasıydı. Hyvan kokusu gelmesin diye ahır üstüne döşemenin altından ayrıca bir ahır döşemesi yapılırdı.

Jilemena da kış boyunca yakılacak odunlar bile bir sanatkarane dizlirdi. İnsanlar sıcak bir kış için ellerinden geldiği kadar odun toplardı. Odun olarak kızılağaç ve kumar ağacı kesilir ve evin arkasına dizlirdi.

Yine evin bir tarafına eskiden çöp atılan yere "oçaxale" yani çöplük denilirdi, şimdilerde bu oçaxale'ye rastlanmamaktadır.

Diğer Lazlarda olduğu gibi Laroz'da da insanlar boş evi pek iyi saymazlar. Boş eve yöresel olarak virane denilir. Virane evler sarmaşıklarla kaplanmış, avlusunu otlar kaplamış insanların uğramaktan çekindiği evlerdir. İnsanlar hiç uğramadığı için avlu yeşillenir. Sarmaşıklar duvarları kaplayıp içeri girer. Yeni yapılan evlerde bunlara pek rastlanmaz. Çünkü boş evlerde yarıcılar oturmakta yine ev şenlenmektedir.

 

PARAKAMİNDİ - OCAKBAŞI

 

Eski Laroz evlerinin en önemli bölümüdür. Günlük yaşamda gerekli olan her iş burada yapılırdı. Ocakbaşı kültürel yaşamda da çok önemli bir yer tutmaktaydı. Orada yapılan sohbetler kuşaklar boyu günümüze taşınmıştır. Ocak başında anlatılan "binbir gece masalları" bitmek bilmezdi. Bitmeyen anlatımlara ertesi gece devam edilirdi. Ocakbaşı "otrebi" taşının önüne yakılan ateştir. Bu ateşin tam üstüne "klemuri" asılırdı. Bu pişirilecek yemeklerin kazanını asmak içindi. Bu pişirilecek yemeklerin kazanını asmak içindi. Yakılan ateşin dumanı tavanda açık olan bölümden çatıya çıkar ve saçaklardan dışarı giderdi.

 

SERENDE

 

Evlerin yanında bağımsız bina olarak yapılır. Dört veya altı ahşap direk üzerine yöresel bir mimarisi vardır. Evlerin yıkılıp betonarme yapılmasından sonra önemli bir kısmı yıkıldı. Bazılarının ahşabı ve arsası yeni ev için gerekli olmamışsa bir süre de kalmışlar. Zamanla çürüyerek kendiliğinden bazen de gereksiz görüldüğünden söküldüler. Yerinde pek değerli olmayan serenderin gurbette acyip forsu var. Bazı sereneler yerinde sökülüp şehre taşınmışlar. Orada özel yerde inşa edilmişler. Kiler olarak kullanılan serendelere şimdi de çok az bazı yerlerde örneklerine rastlanmaktadır.

 

OÇAMBRE

 

Serende altlarına kurulan dibeklere verilen isimdir. Serendelerin altında mutlaka olurdu. Pirinç, buğday, arpa kabuklarını ayrıştırmada kullanılırdı. Çay tarımına geçildikten sonra oçambrelerde kayboldu.

 

KARMATE

 

Dere üzerine yapılan her aileye ait yapılardı. Su olukları ve dere üzerinde oturtuluşları, çark ve taş yapımı ayrı bir özelliği göstermektedir.

EVLENME GELENEKLERİ

 

Evlilikler genelde ebeveynlerin beğenisi ile çok az da gençlerin birbirini bağenmesiyle başlar. Ad koyma denilen nişanlanma ile devam eder evlilik yolu. Nişanlanan gençler mutlaka evlenirler.

Nişanlandıktan sonra ayrılan pek rastlanmaz. Kız tarafı çeyiz, yatak odası takımı ve mobilyaları alır. Laroz'da başlık parası adeti yoktur. Altın takmalar nişan merasiminde olur. Şimdilerde salon düğünleri yapıldığından altını merasimle geline tekrar takarlar. Gelin çıkarma esnasında türlü oyunlar oynanarak eğlenilir. Gelini nazlı vermeye kalkarlar. Bahşişler alınır. Erkek tarafından tabancasını bile isteyebilirler. Düğünlerde silah kullanma eskide vardı. Nişan vurma yarışmaları yapılırdı. Malın bölünmemesi amacı ile akraba evliliği çoktur. Erkek kız tarafından mirsa almaz. Bu konu ayrı bir araştırma konusu yapılabilir.

DOĞUM GELENEKLERİ

Laroz'da çocuksuz evlilikler diğer toplumlarda olduğu gibi hoş karşılanmaz. Doğan çocukların erkek olması gizli bir tercihtir. Erkeksiz ailede ocağın tütmediğine inanılır. Erkek çocuk doğduğu zaman evin babasına müjde verilir. Bunun çok mağırlıklı bahşişi vardır. Baba bahşişi verdikten sonra silahını çeker ve havaya ateş eder. Ailenin bireyleri ile tüm Laroz'lular bayram yaparlar. Komşular yüklü kadın dedikleri hamile kadınlara çok saygılıdırlar. Lohusalık dönemi doğumdan sonraki ilk günler anne için en güzel günlerdir. Anne yataktan çıkarlımaz ve ona hizmet edilir. Doğumlar 70'lerin sonuna kadar ebe denilen köylü kadınlara yaptırılıdı. Şimdilerde artık doğumlar hastanelerde yapılmaya başlandı.

 

ÖLÜM VE GELENEKLERİ

 

Laroz'lular son nefes denilen hareketsiz anı bekler: Bu ana doğuru der; ğura ölümdür. Ruhun ağızdan çıktığına inanılır. İnsan öldüğünde yüzü güzelse iyi biriydi cennete gitti denilir. Onun için ölen kişinin çenesi bağlanır. Yüzünün buruşukları düzeltilir. Üzerine beyaz bir örtü örtülür. Tam karnının üzerine bir bıçak konulur. Ölünün yakınları yavaşça ölüden uzak tutulur. Tüm hizmetler konşular tarafından yapılır. Kadın erkek tüm komşular "nena mecamuşe" gelinir ve ağlanır. Dövünerek ağlamak tüm toplumlarda olduğu gibi Laroz'da da yapılır. Bu ölen kişinin ve ölü sahibi olan ailenin ne kadar sevildiğini göstermek içindir. Ölüm olan evde yedi gün yedi gece hiç bir iş yapılmaz. Her türlü hizmet komşular tarafından yapılır. Cenaze işlemleri, yıkama, paklama gömü işlemleri islami kurallara göre mahalle imamına yaptırılır. Eski imamlar bu işi karşılıksız yaparlardı. Bir hoca ve aynı zamanda Laroz'Lu olan Kale'Li Hacı İbrahim Dede: "Cenaze işlemleri ve hizmet, ölünün sağ olanlardan alacağıdır" derdi. Bu gelenek ve inançlar yavaşça çaktırmadan eski etkinliklerini kaybetmektedirler. Ölen kişinin eşyalarını eski Laroz'lular çocuklarına kullandırıyorlardı. Şimdi bunları muhtaç olanlara veriyorlar.

 

 

ÇOCUKLARIN OYUNU VE GİYİMİ

 

Çocuklar genelde tahta araba yapma ve sürmekten hoşlanır. Yamaç yerde araba sürmek, çocuklar için zevklidir. Kol taşı oynamak, birdir bir oynamak, elle pohunu oynamak, çember çevirmek. Mili obiru (misket oynamak), tolo oyunu, çizgi, beştaş daha aklımıza gelmeyen bir çok oyunlar oynarlar. Laroz gençliğinin oyunların bir bölümü deni,zde olur. Bunların en zevk alınan viyadır. Tahta ile yapılan çok ustalık isteyen deni,z kayağıdır. Arkadaşını batırma ve su savaşları, güreşleri Laroz gençliğinin oynadığı oyunlarıdır.

 

FIKRALAR VE AY İSİMLERİ

 

Fıkra anlatma Laroz'da bir beyin jimnastiği. Yalı diye anılan sahilde insanlar sohbetler nükteli yaparlar. Şakalaşma ve birbirlerini neşelendirme bir yaşam tarzıdır. Şakalar genellikle birbirlerine yöneliktir. Birini tiye alırlarsa onun peşini hiç bırakmazlar. Bu hal bazende dargınlıklara sebep olabilir. O zamanda şakacı cephe geri adım atar. Aracılar barıştırılır ve olay tatlıya bağlanır. Anlatılan gülmece konuları genellikle hayatın kendisinden alınmadır.  Bşka toplumlardan söz edilmez. Komşu civar köyler, komşu iller ilgi alanlarıdır. Gurbet ve orda görülenlerden söz edili. Anlatılan hep  birinci şahısttır. Bazı anlatıcılar olaya öyle kendini kaptırır ki sanki olayı kendisi yaşadı zannedersiniz.

Yine Laroz olarak yörenin ansanları ayların isimlerini söylerler: Büyükayı (Didi tuta), Küçük ayı (Tdsulututa), Mart, Aprili, Mayisi, Çerezi, Çuruğayi, Oçuruji, Agustozi (Abgust), Çğalva, Taxva, Dsılva, Karakışi.

 

 

YARDIMLAŞMA VE MECİLER

 

Toplu olarak iş yapma yardımlaşmaya imece dendiğini söylemişik. Bu çalışma biçimi çay tarımı ve onun getirdiği kültürel ortamda yok oldu. Yardımlaşma duygusu halen yaşamaktadır. Zorda olan kişiye her zaman yardım edilir. Bazen imeceleri hatırlayan insanlar şöyle diyorlar: "Hey gidi günler hey. Heya mola heya hey..." der işi bitirirdik. Bize hiç bir iş dayanmaz çalışıdık.

 

 

EL SANATLARI

 

Hemen her genç kız dantel örer. Her çeşidinin örneğini bilir. Bu işin okulu yok. Bir birlerine öğretirler. Sepet örmeyi herkes bilmez ama Laroz'da birden çok kişi bilir. Yaprak sepetleri örülür. Sandalye örme yapılır. Dokuma işi çok eskiden yapılırdı. Şimdilerde bunu bilen yok. Knevirden iplik yapılırdı. Ayrıca tarımda kullanılan ahşap aletlerin yapımı, metal saplarının yapımı Laroz'da her bireyin elinden gelir. Aletlerini bileme ve her aleti kullanmada Laroz'lular ustadır.

 

 

LAZOĞLU

 

Dulayskanişe idare tespixite

İçalişam svas mapusisteri volta are

Tuta ti moyonare

Maaşi oçopare, raki masas

Şkembe opşare tvasare,

Si Atinuri iyare

Si ti Lazoğli gi3vanene

Var iyen hiso lopinciri,

lemlemduği...

 

İşine gideceksin tesbih ilen,

Atölyede mahpus gibi volta edip

Ay sonu getireceksin

Maaşı alıp, rakı masasında

Mide fesadına uğrayacaksın.

Sen Pazar'lı olacaksın

Sana Lazoğlu diyecekler

Yok öyle yağma...

 

 

PŞKOMA VİTUR

 

Him Atinuri Oşkuri

Uça urzeni pekmezimuşi

Çamlıhemşinişi balimuşi

Pşkoma vitur

Varmaşkomençi

 

 

YESEM DİYOM

 

 

Şu Pazar'ın elmasını

Siyah üzüm pekmezini

Çamlıhemşin balımı

Yesem diyom

Yiyemiyom ki

 

BATIL İNANÇLAR

 

Laroz'da batıl inançlar diğer insan topluluklarında ne kadar var ise burda da vardır. Bana batıl inançlar çocukluğumdan beri çok gülünç geliyor. Örneğin: gece tırnak kesilmezmiş neden acaba? Yine soba üzerinde su kaynaması düşmanlaru çoğaltırmış. İşte batıl inançlar...! Şimdiki kuşak Laroz'lular pek böyle şeylere inanmıyor.

 

ARAZİ ADLARI

 

Laroz'da arazi isimleri Lazca yada daha eski şu anda bilinmeyen bazı kelimeler ile adlandırılmaktadır. Buna mbuna: subaşı- sulak diye çeviri yapılabilir. Bir köyümüzün ismide herhalde buradn gelmektedir. Koru- dağ anlamında olabilir. Ko3onaşkeri: Kumar ağaçlarının (mşkeri) olduğu yer. Kvanusa, ontolopu, An3kilona, Bargulona, Pavrona, Darçati, Mokteri, Bulizeni, Ombrizeni, Msuxulizeni, Okormale v.b. daha nice isimler ayrı yazı yazılacak kadar geniştir. Koçeti, Nonbağule, Arapi3ari, Dutxuvati, Oronçati, Pastati, Ekvaona, Culilivadi, Limxonaona, Kovaona, Didikoru, Noğacegza, Musluği, Kutiyani, Oğve, Armali, Hocazeni, Gurbepuna, Alona, Çudiona, Didiruba, Ciladi, Dologza, İsturina, İsina, Celaxuna, Ğerijilemona, Ekvaduzi. Bu son verilen yer isimleri yakın çevredende alınmıştır.

 

 

YAŞAYAN KİŞİ ADLARI

 

 

Xunuri Xala, Sapuri Xala, Ağani Xala, Ece Xala, Memoli Xala, Ece Nana, Safure Xala, Fukava Xala, Zeleğuri Xala, Rizmani Xasani, KALELİ xASANİ, cANCA memeti, Cumeti Edu.

 

 

ESKİ VE YENİ ANLATIM ÖRNEKLERİ

 

Laroz'Da anlatılanlar yerel dille Lazca anlatılır. Ayrıca herkes Türkçeyi de bilir. Her iki dili de günlük hayatta kullanır. Yanız Lazca anlatm için eski anlatım denilir. Türkçe yeni anlatımdır. Büyüklerimiz: Osmanlıca'ya da eski Türkçe diyorlardı. Osmöanlıca okuyabilen Larozlular artık yok. Bunlar bizim dede dediğimiz kuşaktı. ...Konuşma ve bilgi alışverişi en iyi balıkçı ve etekçisi arasında olur. Saatlerce balık oltası atıp balık tutan bu iki Laroz'Lu aralarında sohbet ederler. Dedikodu yapmazlar. Balıkçı genelde deneyimli olurlar. Gezmiş görmüş olur. Anlatır durur. Etekçi yani balıkları oltadan toplayan yardımcı da hep dinler. Ustasından feyz alır.

 

RİZE PAZAR İLÇESİNE BAĞLI KÖYLER

 

 

Laroz                 İkiztee

Kukulat              İkiztepe

Çumbat             Yeşilköy

Tordovat            Sivrikale

Koksovat            Hisarlı

Zelek                Balıkçı Köyü

Melyat                  Merdivenli

Suminati        Kuzeyce

Venek           Örnek

Haçpidi         Subaşı

Dutxuvati      Güzelyalı mah.

Tudeni Bulepi  Kirazlık

Noğa             Merkez

Noğadiğa          Cumhuriyat mah.

Kvakçk           Beyaztaş mah.

Şileyidi           Soğuksu mah.

Jini Bulepi          Zafer mah.

Avramiti           Güney

Aranişi           Darılı

Apso             Suçatı

Açaba           Bucak

Bogina           Tektaş Sendere

Dadıvati          Handağı

Kuğhuma          Hamidiye (Eski Tirabizeni)

Zanati           Derinsu

Çıtati             Aktepe

Kostanivati          Dernek

Kuzika           Elmalık

Lamğo           Yücehisar

Mamçıvati          Irmak

Meleskuri          Ortayol

Melmenati          Akbucak

Nohlamsu          Yavuz (Hasköy)

Papati           Papatya

Papilati                    Sessizdere

Sapu             Ocak

Sitori             Kayağantaş

Skefenivadi          Sivritepe

Suledi            Dağdibi

Tal Vati          Tütüncüler

Ğulivati          Şentepe

Halev            Şehitlik

Ğhamkuri          Alçılı

Ğhukita          Derebaşı

Hunari           Aktaş

Cabati           Sulak

Cacivati          Akmescit

Mesemiti          Topluca

Çingiti            Uğrak

Hudisa           Kesikköprü

 

 

 

LAROZ'DA YEMEK ÇEŞİTLERİ

 

 

LAZUTİ CARİ (MISIR EKMEĞİ)

 

Tarlada ekilen mısır uzun bir çalışma sonucu taneler haline getirilir. Taneler haline getirilen mısırlar değirmende un haline getirilir. Elenerek suyla yoğurulur ve cesta denilen özel taştan yapılmış kabın içine konur. Ocakta közler açılır. Bir kısmı da kürek üstünde saklanarak, köz üstüne ekmek hamurunun bulunduğu "CESTA" denen kap yerleştirilir. Üstüne yine özel yapılmış saç örtülür. Sacın üstüne kürek içine saklanan közle odun parçaları tutuşturulur. Alttaki köz ve üste yakılan ateş ile ekmek özel yapılmış taş kapta pişer. Sonuçta son derece güzel bir mısır ekmeği ortaya çıkar. Laroz'lu uzun yıllar afiyetle bu ekmeği yedi.

 

 

PEKMEZONİ CARİ (PEKMEZLİ EKMEK)

 

Bir tencere içine süt konur. May ve karbonat bu sütün içine açılır. Pekmezde bu karışım içine konur ve karıştırılır. Karışıma yağ, tuz ilave edilerek iyice karıştırılır. Daha sonra bu karışıma yavaş yavaş un ilave edilerek güzel bir hamur haline getirilir. Tepsiye alınarak fırına konulur ve pişirilir. Eski dönemlerde "cesta" ile pişirilirdi. Sonradan dilimlenerek yemeye hazır hale getirilir. Laroz'lu gençlerin en çok sevdikleri ekmek çeşitlerinden biridir. Tatlı pekmez tadında bir ekmektir. Bu ekmeğe başka yerlerde Laz pastası denildiğini de duydum.

 

 

LU (KARALAHANA)

 

 

Büyükçe bir tencere veya kazana su konur. Önceden bahçeden toplanan ve yıkanan lahanalar yıkanır paklanır, parçalanarak bu kaynar suyun içine konur. İçine azıcık bir tülbent içinde iç yağı konur. Sonra bu iç yağının olduğu tülbent torba çıkarılarak atılır. Lahanalar tamamen pişince yavaş yavaş mısır unu ekilerek tahta bir alet ile (korza) ezilir.. Biraz daha ezilerek pişirilir ve ateşten indirilir. Bu ezme lahana çok sevilen bir yemektir. Ezme lahan üzerine söylenmiş çok anlatımlar vardır: Bazen insanlar hep lahana yemekten usanır ve derler ki "Lu ta3i çoşes nota3i". "Lahanayi pişir köşeye bucağa at".

Yine bir anlatım:

Adamın biri ev yaptırıyordu. Ustaları tutmuş, ustalar büyük gayretle çalışıyorlar. Ne zaman sofraya otursalar önlerine lahana ezmesi konuluyor. Adamlar, bir gün, üç gün, beş gün, on beş gün derken usanırlar ve kadını takip ederek lahana tarlasını keşfederler. Bakarlar ki tarla lahan dolu. Ustalar büyük bir kızgınlıkla lahanaları keserler ve dereye dökerler. Ertesi gün artık güzel bir yemek beklemektedirler. Ertesi gün kadın yemeği yapar; yine lahana ezmesi. Ustalar çaresiz karınlarını doyurmak için yemeye başlarlar. Kadın, ustalar yemeklerini yerken bir türkü tutturur.

"Yeyin uşaklar, yeyin.., bi düz bitti bi tane daha var"

 

 

KARAYEMİŞ YAPRAĞINDA HAMSİ

 

Salamura hamsi temizlenir. Karayemiş yaprakları bir kabın içine yan yana dizilir. Yaprakların üstüne hamsiler dizilir. Üstüne yine yapraklar örtülür. Bu hali ile fırına verilerek pişirilir. Plakide saç altında pişirmek de mümkündür.

 

HALVA TOPU

 

Bir kap içinde yağ eritilir. İçine un eklenerek 15 dakika kadar un pembeleşinceye kadar kavrulur. Karışım unun içine dökülür. Biraz pişirildikten sonra tepsiye konur. Küçük dilimler haline getirilir.

 

MAFUŞİ

 

Bir kap içine su ve un karıştırılır. Dha sonra tava içinde zeytinyağı eritilir ve kaşık ile hamur tavaya konarak kızartılır. Toz şeker üzerine dökülerek servis yapılır.

 

EKSAŞİ

 

Bir kabın içine su konarak bulgur kaynatılır. Biraz piştikten sonra barbunya fasülyesi eklenir. Tekrar su ilave edilerek, tuz eklenerek pişmeye devam edilir. Piştikten sonra içine bir miktar pekmez eklenerek yemeye hazır hale getirilir.

 

MJA KORKOTİ

 

Bir kabın içine ayran, un ve şeker konularak karıştırılır. Ateşte muhallebi oluncaya kadar pişirilir. Üzerine kızarmış yağ dökülerek yemeye hazır hale getirilir.

 

MUHLAMA

 

Tereyağı tavada eritilir. Bir bölümü başka bir kaba alınır. İnce doğranan peynir iki çorba kaşığı ile bir kap içinde su konarak karıştırılır. Bu ayrı hazırlanan peynirli karışım tavadaki kızgın yağın içine dökülür. Azıcık su ve yeteri kadar tuz konur. Biraz pişirildikten sonra kaptaki yağ üzerine dökülür. Yine karıştırılır. Eğer istenirse üzerine yumurta da kırılır.

 

HAMSİKOLİ (HAMSİLİ EKMEK)

 

Bir kabın içinde un elenir. Un su ile hamur haline getirlir. İçine salamura hamsi konulur. Soğan, domates ve konmak istenen maddeler konarak karıştırılır. Yine ekmek pişirmekte kullanılan yöntemde pişirilir. Bunun tek ayrı özelliği içinde hamsi olan bir ekmek türüdür.  Hamsinin bazı anlatımlarda girmediği yemek türü yoktur. Yine Laroz'da çok sevilen bir yemek türüdür. Mecilerden önce hazırlnır. Çalışıken bolca tüketilir.

 

LAZCA SAYI VE BAZI KELİMELER

 

Ar - Bir

Jur- İki

Sum- Üç

Otxo- Dört

Xu- Beş

Aşi- Altı

Şki- Yedi

Orvo- Sekiz

Nçğoro- Dokuz

Vit- On

Eçi- Yirmi

Jurneçidovi- Elli

Orşi- Yüz

Şilya- Bin

Baba- Baba

Nana- Anne

Cuma- Kardeş

Da- Kızkardeş

Horza- Kadın

Bere- Çocuk

Bozo- Kız çocuk

Biçi- Erkek çocuk

Mjora- Güneş

Tuta- Ay

Murınbxi- Yıldız

Daçxuri- Ateş

Ohori- Ev

Puci- İnek

Mumuli- Horoz

Toma- Saç

Dudi- Baş

Uci- Kulak

Nena- Dil

Cari- Ekmek

Ürzeni- Üzüm

Kuzi- Kaşık

Arguni- Blta

Dida- Nine

Kuli- Sandalye

Pilita- Kuzine

Sifteri- Atmaca

Korme- Tavuk

Badi- Dede

Nusa- Gelin

Kinçi- Kuş

Lobiya- Fasülya

Lazuti- Mısır

Kukula- Maşa

Ekna- Kapı

Kalati- Sepet

Livadi- Bahçe

Morderinana- Büyükanne

Zimari- Hamur

Bardi- Ot

Jile- Yukarı

Konkoli- Koza kabuğu

Korbola- Çok yiyen, pisboğaz

Kovali- Buğday ekmeği

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

© copyright 2004 Karalahana.com