
Geleneksel
mimarlığımızda evlerin plan tiplerini içinde yaşayan ailenin
sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı belirler. Doğal etkenler, daha çok
binaların yapı sistemleriyle ilgili çözümler üzerinde kendini
göstermektedir.
Doğu
Karadeniz kıyı kesimi evlerinin ana mekânı mutfaktır. Ancak mutfak
terimi, bu mekânın tanıtımına yetmez. Çünkü sözünü ettiğimiz mutfak,
sadece yemek pişirme eylemini değil, yemek yeme, oturma, dinlenme,
yıkanma ve bunun gibi işlevleri de karşılayabilen çok amaçlı bir
mekândır. Evin plan şemasının temel elemanı sayılan mutfak, yörede
Aşhane, Ohomonduni olarak da adlandırılmaktadır. Bazı örneklerde iç
mekânlar toplamının yarısı kadar alan kaplayabilir.
Evin
arazideki yeri ve konumu belirlenirken aşhane, genellikle korunmuş yöne
yerleştirilir. Aile bireylerinin ev içindeki yaşamlarının büyük bir
bölümü bu mekânda geçmektedir. Aşhane'nin özellikle kış aylarında
yağıştan, soğuk rüzgardan korunmuş olması istenen çözümdür. Odalara,
hayata, yıkanma yerine ve tuvalete bu mekândan ilişki kurulur. Evin
girişi bile genellikle doğrudan aşhaneye açılır. Geleneksel kulanımda
bahçeyle sürekli ilişkisi olan insanların çamurlu ayaklarıyla içeri
girebilmeleri için, aşhanenin döşemesi sıkıştırılmış topraktır.
Aşhanenin
çok amaçlı kullanılabilmesi, araç ve gereçlerin taşınabilir olmasını
gerektirmiştir. Aşhane'de ocak ve dolaplar dışında sabit olan donatı
elemanları yoktur. Otuma elemanları elle, kolayca taşınabilen arkalıksız
iskemlelerdir. Üzerinde yemek yenen eleman ya bakır sini ya da ahşap
sofradır. Açılıp katlanabilen ayaklar üzerine yerleştirildiğinden işi
bittikten sonra duvardaki yerine asılmakta, mekân diğer kullanımlara
hazırlanabilmektedir.
Aşhane'de,
Hayat bölümüne geçiş kapısının karşısına gelen duvarda sürekli ateş
yanan bir bölüm ayrılmıştır. Bu ateş yemek pişirme, su ısıtma, mısır
ekmeği pişirme gibi eylemler, dışında kışın ısınma, korlarından
yararlanılarak mangal yakma gibi çok yönlü yararlar sağlamaktadır.
Tavandan, ucunda yüksekliği ayarlanabilir bir çengeli bulunan zincir
sarkıtılmıştır. Zincirin çengeline hazırlanacak yemeğin türüne göre
büyüklükleri ve biçimi farklı kazan asılarak ve altındaki ateş
canlandırılarak pişirme işlemi gerçekleştirilir.
Bazı
örneklerde ateş yakılan bölümde içinde insanların oturabileceği
büyüklükte kemerli ocak yapılmıştır. Bazılarında ise ateşin dumanları
serbest yükselmekte ve tavanda özellikle bırakılmış boşluktan dışarı
atılmaktadır. Aşhane'de yanan ateş korları kül altına saklanarak gece
sönmeden sabaha kadar korunur ve ateş yeniden canlandırılır. Bu işlem
kuşkusuz kibritin henüz yaygın olmadığı dönemlerden çağımıza ulaşmıştır.
Ancak sosyal yaşamda öyle yer etmiştir ki, yoldan giden biri gördüğü
evin bacasından çıkan dumana bakarak rahatlar. Tersine duman çıkmayan
evler için de huzursuzluk duyar. Çünkü evin çatısının üstündeki duman
içinde yaşamın devam ettiğini gösterir. Halk arasındaki en büyük
beddualardan biri "Ocağın sönsün" sözleridir.
Aşhane
mekânının hayat bölümüne geçilen kapısının yanlarıda yüksekliği insan
elinin uzanabildiği düzeye kadar olan kapaklı dolapları vardır. Bu
dolabın alt bölümleri daha çok toprak zemine de konabilen kazan, bakraç,
tencere ve benzeri diğer eşyalar için ayrılmıştır. İnsan elinin rahat
uzanabildiği orta bölüm ise en çok kullanılan araç gereçlerin korunduğu
yerdir. Dolabın üst bölümündeki kapalı gözler ise, daha az kullanılan
araç gereçlere ayrılmıştır. Bunların dışında, bakır sinilerin geçici
olarak ahşap duvara iliştirildiği mandallar, bazı küçük araçların
asıldığı çengeller ve açık raflar aşhanenin uygun duvarlarına
yerleştirilmiştir.
Evin
en önemli mekânı olan aşhanenin girişi, uzaklardan bile farkedilecek
çözümlerle biçimlenmiştir. Evlerin tümüne 50 santimetreyle 100
santimetre arasında bilen yükseklikten girilir. Bir başka deyişle
öncelikle iç mekâna kolay geçişi sağlamak üzere kapının bulunduğu bölüme
bir platform hazırlanır. Genellikle bu platformun üstü kapalıdır. Giriş
terası olarak tanımlanabilecek olan bu açık alanın uzunluğu aşhanenin
boyu kadardır. Genişliği ise 1,5-3 metre kadardır. Bu platformdan eve,
evin önünde yer alan setlenmiş düzlükten bir merdivenle ulaşılır. Ayrıca
platformdan evin alt katına ulaşan bir ikinci merdiven bağlantısı
bulunmaktadır.
Dışa
açılan kapı, iç kapılara oranla daha büyüktür. Gündüzleri açık tutulur.
Evin içine köpek, tavuk ya da diğer hayvanların girmesini önlemek üzere
yerden 120-150 santimetre yüksekliğinde halk arasında Perde olarak
adlandırılan ve kapalı tutulan bir kapı daha vardır. Bu kapının uygun
yerine, mandalı dışardan gelen kişi tarafından kolayca ulaşabilmesi
amacıyla, dairesel bir boşluk bulunmaktadır. Bu çözüm, evin kapalı
tutulan kapısının insanlar için değil, içeri girilmesi istenmeyen
hayvanları engellemek amacıyla yapılmış olduğunu açıkça ortaya
koymaktadır.

Hayat,
evin araziye yerleşmesinde denize, vadiye ya da manzaraya açılan yönünde
yer alır. Her iki yanında birer ya da ikişer oda bulunur.
O
halde plan tipinin oluşumunda bir ortak mekân, çevresinde sıralanan
odalar, hayat ve çamaşırlık-tuvalet mekânlarından oluşur. Bu mekânların
bazıları ortak mekânla/aşhane doğrudan, bazıları dolaylı ilişkilidir.
Dolaylı ilişkili olanlar, hayattan girilen odalar ve uzun bir koridordan
geçilen çamaşırlık-tuvalet mekânlarıdır.
Hayatın
yanlarında yer alan odalardan büyük olanı Baş Oda'dır. Seki ya da sedir
düzeniyle oturma ve yatmaya olanak veren baş odalarda genellikle ocak
bulunmaktadır. Daha çok konuk ağırlanırken kullanılır. Baş Oda'nın
karşısında bir ya da iki oda bulunur. Bunlardan manzaraya bakan Köşk Oda
olarak adlandırılır. Genellikle evin genç evlileri tarafından
kullanılır.
Bazı
ev tiplerinde çamaşırlık-tuvalet mekânına geçiş koridoru, Hayat'tan
bazılarında ise Aşhane'den çözülmüştür. Yaygın olan uygulama, bu
ilişkinin Hayat'tan bağlantılı olanıdır.
Ortak
mekânla doğrudan ilişkisi olan oda sayısı dörde kadar çıkabilmektedir.
Evin ana giriş kapısının karşısına gelen yönde bir oda varsa Yan Oda iki
oda varsa arazi eğiminin yükseldiği yönde yer alana Yukarki Oda, eğimin
alçaldığı yönde yer alana Aşşaki Oda adı verilmektedir. Bazı örneklerde
Hayat'ın yanında yer alan odalardan biri doğrudan ortak mekânla ilişki
kılınmıştır. Bu durumda biçimlendiğinde Mabeyn Oda ismini alır. Büyük
örneklerde giriş kapısının yanında da ortak mekânla doğrudan ilişkili
bir oda daha yeralmaktadır ki, bu plan tipine çok varlıklı ailelerin
evlerinde rastlanabilmektedir.
Ev
planlarında mekânların yeri ve birbirleriyle olan ilişkileri aynı
ilkelerle biçimlenmesine karşılık, aile büyüklüğüne ya da ekonomik güce
bağlı olarak oda sayılarında, mekân büyüklüklerinde farklılıklar ortaya
çıkmaktadır. Genellikle arazinin eğimli olduğu kabul edildiğinde eğimin
yükselen bölümünde ortak mekân/aşhane, eğimin alçaldığı ve manzaraya
bakan bölümünde Hayat yerleştirilerek iç mekânın iki temel elemanının
yeri belirlenmiş ve odalar bu iki mekânın yanlarına yerleştirilmiştir.
İklim
açısından istenen yönler önem sırasına göre doğu, güney ve batıdır.
Kuzey iklimsel etkiler açısından istenmeyen yön olmasına rağmen
genellikle manzaraya açıldığı için evler de çoğunlukla kuzeye dönüktür.
Bu saptama, Karadeniz insanı için, evde mutlu yaşamanın ne denli önemli
olduğunu vurgulamaktadır.

Odaların
çoğunlukla gece kullanım alanına karşılık adları ne olursa olsun bazı
tiplerde ocaklar yapıldığı, hatta bazılarına sonradan eklendiği
düşünülürse bu odaların gereğinde oturma, dinlenme, çalışma eylemlerine
de olanak tanıyan bir düzeni ortaya çıkmaktadır.
Zamanımıza
ulaşabilenlerin çoğunda ocakların ve sekilerin sökülmüş, ortak mekân
zeminini ahşapla kaplanmış olması, bunların eski kullanımlarıyla ilgili
bilgilerin unutulup kaybolmasına yol açmaktadır.
Doğu
Karadeniz evinin ülkemizin diğer bölgelerine göre farklılıklarına
bakıldığında, orta yaşama mekânının aşhaneyle bütünleşmiş olduğu
görülür. Türk evinde en önemli mekân Oda iken, Doğu Karadeniz evinde
Aşhane'dir. Bazı yörelerde bu mekân Hayat olarak adlandırılmıştır. Oysa
Hayat'ın Sofa ile eş anlamlı bir ad olduğu benimsendiğinde Mabeyn olarak
adlandırılan manzaraya yönelik mekânın Hayat olması gerekir. Türk evi
plan tiplerinde sofa/hayat ev mekâları içinde en geniş alanı kaplamasına
karşılık, Doğu Karadeniz evinde boyutları oldukça küçülmüştür.
Bu
temel farklılıklardan başka aşhane ve iç düzenlerinde de farklılıklar
vardır. Kapı, ocak, dolap, tavan süslemelerinde eski Karadeniz
kültürlerinin izleri olmasının yanı sıra Kafkasya'dan gelen dış etkiler
de ağırlıklı olarak kendini göstermektedir.
Kent
ve köy evlerinin plan şemalarındaki farklılıklar, tarımsal üretimle
tarım dışı üretimin ortaya koyduğu değişik çözümlerden
kaynaklanmaktadır. Köy evlerinde toprak zeminli mutfak varken, kent
evlerinde odalardan biri mutfak işlerini üstlenmiş veya bahçede ek yapı
olarak yer almıştır.
Köy
evlerinin alt katı hayvan barınağı olarak kullanılırken kent evlerinde
alt kat kışlık oda, depo ya da mutfak olarak kullanılmaktadır. Kent ve
kasabalarda koyların rüzgar ve dalgaları perdelediği bölümlerde yalılar
yer almıştır. Yalıların alt katları kayıkhane ve ağ depoları olarak
değerlendirilmiştir. Kent evlerinde gelenek içindeki evlerin alt katları
dükkândır.
İnsan
yaşamının sürdürüldüğü üst katlar, kent evlerindeki plan şemalarının
karakteristik tiplerini oluştururlar. Trabzon'un doğusundaki kent ve
kasaba evlerinde kırsal kesim planları olan iç sofa ya da açık
sofa/hayat ile yöresel çözümlerin yorumundan oluşan kendine özgü
çözümler vardır. Bu evlerde toprak zeminli aşhane ve iç sofa bir arada
vardır. Hayatlı ya da açık sofalı planlar Ardanuç, Artvin ve Trabzon
evlerinin bazılarında uygulanmıştır.
Eskiden
bu tür evlerin daha yoğun olduğu, zamanla açık sofaların kapatılarak uç
sofaya dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
Trabzon'un
batısında ise toprak zeminli aşhane yerine ayrı bir mutfak planda yerini
almıştır. Bu mutfak, yalnıza yemek pişirilen ve ev halkının zaman zaman
oturma, yemek yeme eylemlerini karşılayan bir mekârdır. Asıl oturma,
dinlenme, yemek yeme işlevlerini odalar karşılar.
Genellikle
alt ve üst katların planları aynıdır. Girişin yarısından başlayan
merdiven çoğu tiplerde köşeden üst kata bağlanır. Sofa,T, L yada
karnıyarık ve kapatılmış hayat şeklinde olabilmektedir.
Daha
çok kent ve kasabalarda rastlanabilen iki katlı evlerde evin boyutları
daha küçüktür. Oda sayısının katlara bölünmesiyle daha yalın plan
şemaları oluşturulmuştur.
Yapı
sistemi 
Doğu
Karadeniz yöresindeki mimarlık ortamında kullanılan yapı sistemleri
başlıca üç bölüme ayrılabilir: Bunlardan birincisi ahşap yığma yapı
sistemidir. Dikmeler kullanılmadan ahşap yapı malzemelerinin yatay
olarak birbiri üzerine bindirilmesiyle kurulan taşıyıcı sistemleridir.
Doğu Karadenizde bu tip yapılara, ahşabın yaygın olduğu iç kesimlerde ve
genellikle yaylalarda rastlanabilmektedir. Günümüze kadar ulaşabilen
kıyı kesimindeki ahşap yığma yapıların, büyük ağaç türlerinin buralarda
da yaygın olduğu, eski yıllardan kalma olduğu söylenebilir.
İkincisi
ise, ahşap çatma/iskelet yapı sistemidir. Çatma, Ahşap İskelet, Ahşap
Karkas gibi yöreye ait deyimler, her kesimde belirli yapı sistemini
tanımlayamayabilir. Bölgenin bir kesiminde Çatma olarak adlandırılan
yapı sistemi, başka bir kesimde İskelet ya da Karkas olarak
adlandırılmıştır. İsmi ne olursa olsun bu tip yapı sistemlerinde ana
kural, tüm yapı yükünü temel duvarlarına ileten taşıyıcı elemanlar,
ahşap yığma sistemlerin tersine düşey olarak kullanılmaktadır.
Genellikle
50 santimetre kalınlığında moloz taşla yapılan temel duvarları
yükseltilerek bodrum kat elde edilmiştir. Çatma yapı strüktürü, temel
duvarların belirli düzeyde bitiminden sonra kurulur. Öncelikle taş
duvarın üstüne yatay konumda 15x15 kesitli taban ağaçları yerleştirilir.
Köşeler, yörede Boğaz Geçme olarak adlandırılan yarım geçmeyle
birleştirilir. Gerek köşelerin gerekse kiriş-taban ağacı
birleşmelerinden rijit olabilmesi için taban ağacı üst üste iki parçadan
oluşturulur. İkinci aşamada taban ve kirişlerin üzerine geçme bir
detayla düşey taşıyıcılar oturtulur. Yörede direk olarak bilinen düşey
taşıyıcıların boyu, normal kat yüksekliğini belirlemektedir. Köşe ve
aradaki ana direklerin üstüne, yatay konumda yine geçme detaylarla Direk
Başı yerleştirilir. Bütün bu işlemler yapılmadan önce yapının cephesinin
kuruluş biçiminin önceden saptanmış olması gerekir. Bunun nedeni,
seçilen dolgu malzemelerinin de taşıyıcı sisteme yardımcı olmalarıdır.
Çatma yapılarda dolgu tekniğine göre cephe üç şekilde kurulmaktadır.

Blok
Ahşap Dolma
Dolgu
malzemesi 5-6 santimetre kalınlığında ve 30-40 santimetre genişliğinde
genellikle sert ağaç ve çıralı çam tahtalardır. Bu tahtaların yatay
konumunda üst üste dizilmesiyle bina yüzeyinin kurulabilmesi, dolguların
da ana taşıyıcılarla birlikte inşa edilmeleri sonucu gerçekleşir. Dolgu
elemanlarının direklerde açılan oluklara geçirilebilmesi için başka bir
çözüm yoktur. Yörede genellikle yatay kullanılan blok ahşap tahtaların,
düşey olarak kullanıldığı örneklere de rastlanmaktadır.
Blok
ahşap dolgulu karkas sistemlerde, köşe direklerinin yatay yükleri
karşılamak üzere çarpaz payandalarla desteklenmesine de gerek kalmaz.
Buna karşılık dış yüzeyin kurulmasında, pencere boşluğunun oluşturulması
ve su sorununun giderilmesi için önlem alınmak gerekmiştir. Pencere
boşluğunun kurulabilmesi ara dikmelerle gerçekleşebilmektedir. Bazı
örneklerde ara dikmeler, taşıyıcı değil pencere aralarındaki dolgu
tahtalarının bağlayıcısı görevini yaparlar. Bu dikmelerin arasına,
döşemeden 70-80 santimetre yükseklikte alt pencere yüksekliğini
sınırlayacak şekilde üst yatay bağlantılar yapılır. Örneklerin çoğunda
bu bağlantılar, blok ahşap dolgu malzemesiyle yapılmıştır. Blok ahşap
dolmalı çatma sistemlere günümüzde ahşabın bol olduğu iç kesimlerde
rastlanmaktadır. Kıyı kesimlerinde görülebilen çok az sayıda örneklerin,
150-200 yıl öncesinden kalma olduğu sanılmaktadır.
Göz
Dolma

Düşey
ve yatay konumdaki taşıyıcıların araları daha küçük kesitli parçalara
bölünerek kurulur. İç bölmelerin dış yüzeyle birleştiği yerlerde ve
pencere boşluklarının yanlarında ara dikmelerden yararlanılır. Ayrıca
yatak konumundaki ara bağlantılar pencere boşluğunun alt ve üst kenarını
belirlemektedir. Düşey ve yatay konumdaki tüm ana ve ara taşıyıcıların
oluşturduğu boşluk, 17-20 santimetre arayla önce düşey ahşap elemanlarla
bölünür. Meydana gelen dar, uzun boşluklar 15-22 santimetre arayla düşey
elemanlara tesbit edilen küçük yatay parçalarla yeniden bölünerek kare
ya da dikdörtgen kutucuklar oluşturulur. Artık kurulmuş olan cephe
yüzeyi, dolgu malzemesi yerleştirilmeye hazır durumdadır.
Göz
dolması sisteminde dolgu malzemesi, bir yüzeyi çok düzgün olan dere
taşlarından kırılarak hazırlanmaktadır. Ahşap elemanlarla oluşturulmuş
gözler arasında küçük oranda boyutsal farklar olmasına rağmen, bu
boşluklar standart sayılabilir. Bu nedenle hazırlanan dolgu taşlarının
da gözlere girebilecek şekilde standart olması gerekmektedir. Pencere
boşluklarının dışında tüm kutucuklar, hazırlanan taşlarla
doldurulmaktadır. Taş dolguların ahşap gözlerle meydana getirdiği küçük
boşluklar, kireç harçla kapatılarak cephe kuruluş tamamlanır. Zamanla
kararan ahşap sistemin içinde farklı renkteki dere taşları ve beyaz
kireç harcı, evlerin dış yüzeylerini yeşil doğa içinde bambaşka bir
görünüme ulaştırmaktadır. Göz dolma tipindeki evlere Sürmene ile Hopa
arasında kıyıya yakın olan kesimlerde yaygın olarak rastlanabilmektedir.
Devlet Karayolu üzerindeki yerleşmelerde birkaç örnek dışında hemen
hemen tümü yıkılmıştır.
Muskalı Dolma
Tüm
yapı sistemi göz dolmalı evlerdeki gibidir. Ancak, muskalı dolma evlerde
geçme yerine metal tesbit elemanlarının kullanılması, bu tekniğin daha
sonra ortaya çıktığı varsayımını kuvvetlendirmektedir. Muskalı dolmada
ana ve ara taşıyıcılar göz dolması tekniğinde olduğu gibi ve yine aynı
aralıklarla kurulur. Yalnız küçük kesitli ahşap dikmelerin aralıkları
biraz daha büyük (20-25 santimetre) tutulur. Sonra bu dikmelerin arasına
genellikle 45 derece eğimli küçük parçacıklar yerleştirilmektedir.
Böylece göz dolmada kare ya da dikdörtgen olan boşluklar, burada üçgen
biçimindedir. Küçük üçgenler muskaya benzediğinden, halk arasında
Muskalı Dolma olarak adlandırılmıştır.
Muskalı
dolmadaki üçgen boşluklara uygun tek parça taş bulunamadığından, birkaçı
birarada olmak üzere kireç harçla yerlerine yerleştirilir. Bu nedenle
boşluklar göz dolmada olduğu kadar düzenli değildir.
Muskalı
dolma evlerin bazılarında dış yüz, ana taşıyıcıların dışında tümüyle
sıvanmaktadır. Bazılarında ise yalnız üçgen boşlukların içindeki
taşların üzeri sıvanır. İkinci şekilde tüm strüktür dıştan algılanmakta,
birincisinde ise beyaz düz yüzey görünmektedir.
Trabzon-Rize
arasında günümüze kadar uzanabilen örneklerin çoğu terkedildiğinden
harap durumdadır. Bu nedenle dolgu taşları dökülmüştür. İç kesimlerde
yer yer rastladığımız taş dolgusuz yeni muskalı evler ise parasal
yetersizlik yüzünden tamamlanamamıştır. Yapısal yönden eksik olan bu
örnekleri inceleyen bazı araştırıcıların muskalı dolma sisteminde, dolgu
kullanılmadığı şeklindeki yargıları yanlıştır.

Karma
Yapı Sistemi
Karma
sistem, farklı yapı sistemlerinin aynı yapıda birlikte kullanılmasıdır.
Gerçekte Doğu Karadeniz'deki yapıların çoğu karma sistemle inşa
edilmiştir. Kıyı kesiminde temel ve bodrum duvarları yığma taş olmasına
karşılık, üst kattaki sistem ahşap yığma ya da ahşap karkastır. Bazı
örneklerde temel duvarının üstündeki normal katlarda ahşap yığma ve
karkasın birlikte kullanılmış olduğu görülür. İç kesimlerde, Şavşat ve
Ardanuç çevresindeki örneklerde taş temel üstündeki zemin duvarları,
yontulmuş kaba kütüklerin yatay olarak üst üste dizilmesiyle kurulmuş
olmasına karşılık, üst kat ahşap yığma ve karkas karışımı Karma Sistemle
yapılmıştır. Ahşap yığma ve karkas sistemin birlikte kullanıldığı en
yaygın yapı türü Serendeler'dir. Serendelerde, konutların tersine alt
kat payandalı direklerle karkas olarak kurulmasına karşılık üst kat
ahşap yığmadır.
Mekanların kuruluşu
Dış
cephede dolgu şekillerine göre adlandırılan dolma tipi ev, strüktürünün
daha belirgin olarak kavranabilmesi için iç duvar, döşeme ve tavan
kuruluşlarının da kısaca değinmekte yarar vardır. Örneklerin tümünde,
dış duvarı oluşturan yapı sistemi ne olursa olsun, iç bölmeler, oda
bölmeleri ve tavanlarda ahşap malzeme kullanılmış olduğu görülür.
Döşemeler
Oda
döşemeleri, taban ağaçlarına bindirilen kirişleme üzerine kalın ve
sağlam tahtalarla kurulur. Döşenecek açıklıkların büyüklüklerine göre
kirişleme değişik yönlerde olabilirler. Kirişlerdeki yön değişikliği ve
bindirmeler nedeniyle mekanlardaki döşemelerde yükseklik farkı
doğabilmektedir.
Kıyı
yerleşimlerindeki evlerde görülen orta mekan döşemesi, sıkıştırılmış
topraktan oluşur. Tarımla uğraşan aile bireylerinin orta mekanla tarla
arasındaki ilişki sıklığı düşünülürse bu çözüm yadırganmamalıdır.
İç
Bölmeler
Blok
ahşap dolma tekniğinin dış cephelerde uygulanış biçimi, iç mekan
duvarlarının kuruluşunda da tekrarlanır. Göz dolmalı, muskalı dolmalı ya
da blok ahşap dolmalı evlerde iç bölme tekniği hep aynıdır. Genellikle
yatay konumda kullanılan bölücü elemanlar/tahtalar, düşey taşıyıcılarda
açılan yarıklara geçirilmektedir. Üst üste bindirilen tahtalar ahşap
kamalarla birbirine sıkıca bağlanmaktadır. Çok eski evlerde, baltayla
yontulmuş 50 santimetre genişliğinde ve 7-10 santimetre kalınlığında
tahtalardan kurulmuş ahşap yığma duvar/Tarabalara rastlanabilmektedir.
Çatılar
Doğu
Karadeniz'de iki eğilimli, üç eğilimli ve dört eğilimli olmak üzere üç
tür çatı vardır. Eğilimli çatı yüzeylerinin ara kesitinin/mahya yöredeki
adı Omuz' dur. Yörede iki, üç, ve dört yöne eğimli çatılar sırasıyla
Semer, Üç Omuz ve Dört Omuz çatı olarak bilinir.
Semer
örtülerde makas kullanılmaz. Üç ve dört omuz çatıların kuruluşu belli
aşamalarla gerçekleşir. Dış duvarlar ve ara bölmeler üst bağlamayla
bitirildikten sonra öncelikle makas ağaçlarıyla enlemesine bağlanır.
Ortadaki makas direklerini birbirine bağlayan omuz başı ve kenar makas
direklerini birbirine bağlayan kar bastı yerleştirilir.
Çatı
eğimi yönünde olmak üzere 30-50 santimetre arayla mertekler, merteklerin
üzerine de kiremit altı çıtaları konur. Çatı kaplaması yarma
ahşap/hartama ile yapılacaksa, kiremit altı çıtalarına gerek kalmaz.
Bunu yerine mertekler daha sık ve yatay olarak yerleştirilir. İç
kesimlerdeki semer çatıların çoğu hartama ile örtülür. Yörenin çok
yağışlı iklimi, ahşabın dayanıklılığını olumsuz yönde etkilediğinden,
saçaklar alabildiğine geniş tutulmuştur. Özellikle konut yapılarındaki
saçak genişlikleri 80-180 santimetre arasında değişmektedir.
Ev & Kültür Dergisi
4.sayıdan alınmıştır