YUNANLILARI TAOKHLARIN
YİYECEKLERIYLE SIĞINDIKLARI BİR MÜSTAKHEM MEVKİYE SALDIRIYORLAR.
YENİLEN TAOKH’LAR KENDİLERİNİ KAYA LARDAN AŞAĞI ATIYORLAR.
KHALYB’LER VE SAVAŞ ADETLERİ,SKYTHEN’LER. GYMNİAS’A VARIŞ.KILAVUZUN
THEKHES DAĞINA ULAŞTIRDIĞI YUNANLILAR ORADAN DENİZİ GÖRÜYORLAR.
1-Bu köyden ayrılınca beş
günde otuz fersenk aşıp Taokh’lar ülkesine vardılar. Yiyecek sıkıntısı
çekiliyordu; çünkü Taokhlar, tüm yiyeceklerini içeri depoladıkları
müstahkem mevkilerde oturmaktaydılar
.
2.
Yunanlılar, içinde ne ev ne şehir
bulunan ama erkeklerin kadınlların ve pek çok davarın
toplanmış olduğu bir kaleye vardıkları zaman Khilrisophos
saldırıya geçti. Birinci bölük yorulunca yerini bir başkası alıyordu o
da yorulunca bir başkası alıyordu; çünkü kalenin çevreşi
çok sarp olduğundan çok sayıda insanla kuşatılması imkansızdı .
3..Ksenophon
artçılarla , hafif ve ağır piyadelerle yetişince Khrisophos ona,
“Tam zamanında geldiniz bu kaleyi almak gerek; çünkü almazsak
ordu erzaksız kalacak” dedi.
4. Bunun üzerine aralarında
görüşmeye başladılar. Ksenophon: “içeri girıneğe engel ne?” diye sordu.
Khirisophos, şu gördğğünden başka geçit yok, ordan girmeye
kalkışıncada da şu gördüğün, hakim tepeden taş
yuvarlıyorlar, taşların değdiği askerlerin de ne durumda
olduğunu görüyorsun diye cevap verdi. Bunu söylerken bacakları ve
kaburgaları kırılmış askerleri gösteriyordu.
5. Ksenophon: “iyi ya,
taşları bitince
girmemlze ne engel olabilir?”dedi.
“Karşımızda şu bir avuç insandan başka kimse yok; üstelik ancak
ikisi üçü siIahlı.
6. Senin de
gördüğün gibi taş yağmuru altında
aşılması gereken yer ancak yüz elli ayak kadar; üstelik
yüz ayağa yakın kısmı da aralıklı dikilmiş büyük çamlarla
örtülü. Bu ağaçların arka sına gizlenildlkten sonra,
taşlar fırlaatılsa da yuvarlansa da ne tehlike olabilir? O
halde geriye taş yağmuru kesilince koşar adım aşılacak
elli ayaklık yer kalıyor ancak.
7.Khirisoplıos,
“Ama örtülü yere doğru bir hareket yaptığımız anda
üstümüze bir taş yağmuru inecek “dedi ."Daha iyi" dedi Ksenophon
.”Ozaman taşlar daha çabuk tükenir . Ama önümüze koşarak aşılabilecek az
bir uzaklık kalsın ve istersek kolayca geri çekilebileceğimiz bir yere
gidelim .
8.Bundan
sonra Kbirisophos ile Ksenophon, Parrhasia’lı yüzbaşı
Kalimakhos ile ilerlediler çünkü o gün artçı yüzbaşılara
komuta etme sırası onundu;öbür yiizbaşılar korunan yerde
kaldılar.Arkalarından yetmiş kadar asker hep birlikte değil ama
tek tek ve kendini elden geldiğince sakınarak ağaçların altına
gitti.
9. Artçı
yüzbaşılar arasında olan
Stymphalos’lu Agasias, Methydrion’lu Aristoüymos
ve başkaları ağaçların ötesinde mevzilenmişlerdi; çünkü orada bir
bölükten fazlasını barındırmak tehlikeliydi.
10. 0 sırada
Kauimakhos’un aklına bir fikir geldi altında olduğu
ağaçtan iki üç adım öne koştu, sonra taşların atıldığını
görünce çarçabuk geriledi, her ilerleylşinde düşman on
araba taş tüketiyordu.
11.
Agasias tüm ordunun bakışlarını üstünde toplayan Kallimakhos’un
manevrasını görünce, kaleye ilk varan insan olamamaktan korkup
ne yanında olan Aristonymos’a ne Lusoi’li -Eurylokhos’a (her
ikisi de arkadaşıydılar) ne de bir başkasına
seslenerek, tek başına ilerleyip herkesi geçti.
12.
Kallimakhos, onun yanından geçtiğini görünce kenarına yapıştı. Bu
sırada Methydrion’lu Aristonymos ile onu izleyen Lusoi’li
Eurylokhostara fından geçildiler;. çünkü tüm bu yiğitler cesurlukta
yarışıyor ve üstünlük için çekişiyorlardı ve bu yarışma
sayesinde kaleyi ele geçirdiler. Çünkü onlar bir kez içeri
girdikten sonra artık taş atılmadı.
13. 0
zaman korkunç bir
şey görüldü: kadınlar küçük çocuklarını kayalardan aşağı attıktan sonra
kendileri de atlıyor , erkekler de onları izliyorlardı. 0
sırada Stymphatos’lu yüzbaşı Alneias güzel giyimli bir
Barbarın kendini atmak Için kotuğunu görünce engel olmak için ona
sarıldı.
14.
Ama öbürü onu da
sürükledi ve ikisi de
düşüp öldüler. Pek az tutsak alındı, ama pek çok
öküz, eşek ve koyun ele geçirildi.
15.Ordan
Khalyb’ler ülkesinde yedi günde elli fersenk
aşıldı. Khaiyb’ler aralarmdan geçtikleri halkların en
savaşcılarıydı ve Yunanhiarla göğüs göğüse savaştan kaçmıyorlardı.
Karınlarının altına kadar inen keten zirhlar ve etek yerine
sık örülmüş ip eteklikler giyiyorlardı.Ayrıca bacak
zırhları, miğferleri ve bellerinde Lakonia hançeri uzunluğunda
kılıçları vardı; bununla savaşta yakalayabildiklerini
boğazlıyor, sonra kafasını kesiyor, düşmanın görebileceği
bir yerdeyseler şarkı söyleyip dans ederek götürüyorlardı. Ayrıca
yirmi ayak kadar uzunluğunda tek uçlu bir mızrak taşıyorlardı .
17.
Bu Barbarlar
müstahkem köylerine kapanıyor, sonra Yunanlılar geçince savaşmak
için peşlerine düşüyorlardı. Erzaklarını da depoladıkları
müstalıkem yerlerde oturuyorlardı; öyle ki
Yunanlılar ülkede hiç bir şey ele geçiremediler ve hayvanlara
vermek için Taokhlar bölgesinden aldıklarından başka bir yem
bulamadılar.
18.Yunanlılar
bu ülkeden çıkınca dört yüz ayak eninde ölan Harpasos (14) -ırmağının
kıyısına vardilar. Sonra Skythen’ler ülkesine girip ovada dört
konakta yirmi fersenk aşarak köylere vardılar ve üç gün kalarak
erzak sağladılar.
19.Ordan
günde yirmi
parasaııge aşıp Gymnias adlı zengin ve kalabalık bir şehre
uiaştılar .Bu şehirde oturan bölge valisi, Yunanlılara, onlara
düşmanların topraklarında yol göstermesi için bir kılavuz
gönderdi.
20.Kılavuz
yanlarına varınca ,onları beş günde denizi görebilecekleri bir yere
götürmeye söz verdi ; götüremezse ölmeye razı olduğunu söyledi . Orduya
gerçekten yol gösterdi ve düşman topraklarına sokar sokmaz askerleri
ülkeyi yakıp yıkmaya kışkırttı ; buda Yunanlılara dostluğundan değil
sırf bu amaçla geldiğini gösteriyordu .
21.
Beşinci gün Thekhes adlı dağa vardılar.
Ilk askerler doruğa
varır varmaz büyük bir çığlık yükseldi.
22.
Ksenophon ile artçılar bunu işitince cephenin de saldırıya uğradığmı
sandılar; çünkü
kendilerini, yakmış oldukları bölgenin halkı izliyordu.
Hatta artçılar ‘bir pusuda bunlardan bir kaçını öldürmüş
ve tutsak almışlar, yirmi kadar işlenmemiş öküz derisiyle
kaplı kalkan ele geçirmişlerdi.
23.Askerler ileriedikçe gürültü
yaklaşıp
büyüdüğünden ve
ilerleyenler hala bağırmakta olan öbürlerine yetiştikçe onlara
katıldığı için asker: sayısıyla birlikte gürültü de arttığından,
Ksenoplıon olağanüstü bir şey olduğunu sandı.
24.
Atına bindi, Lykios ile Süvarileri yanına alıp yardım etmekiçin koştu;
ama çok geçmeden askerleri, deniz deniz! diye haykırdıklarım duydu bu
kelime ağızdan ağıza aktarılıyördu. Bunun üzerine herkes
(artçılar da)
koşmağa başladı; yük hayvanlarıyla atlar olanca hızla
sürüldü.
25. Tüm
askerler doruğa varınca, komutanlar ve yüzbaşılar da
gözleri yaşararak birbirlerini kucakladilar. Ve ansızın kimin
buyruk verdiği bilinmeden taş toplayıp bir tepe yaptılar.
26.
Bu tepeciğin üstüne adak niyetine pek çok işlenmeıniş öküz derisi,
düşmandan alınmış asalar ve sorgun ağaçından kalkanlar
yerleştirdiler. Kılavuz bu kalkanlari eliyle parçalıyor öbürlerinide de
öyle yapmaları için kışkırtıyordu.
27. Bundan
sonra kıllavuz, ortak ganimetlerden bir at , gümüş. bir çanak, bir Pers
giyeceği on darikos armağanıyla geri gönderildi. özellikle yüzük
istiyordu ve pek çok askerden aldı. Sonra. onlara konaklayacak bir köy
ve Makron’ lar ülkesine giden yolu gösterip akşamı bekledi ve gece geri
döndü .
YUNANLILAR MAKRONLARLA ANLAŞMA YAPIP GEÇME İZNİ ALIYORLAR. SONRA BIR
DAĞDA YOLLARINI KESEN KOLKH’LARI PÜSKÜRTÜYORLAR. ZEHİRLİ BAL.
TRAPEZOS’A VARIŞ KURBANLAR VE OYUNLAR.
1. Yunanlılar ordan
Makron’lar ülkesinde üç günde on fersenk. aştılar, ilk gün, Makron’larla
Skytlıen’ler arasında sınırı çizen ırmağa vardılar.
2.Yukarlarındad sağ
tarafta aşılması çok güç bir arazi, sağ taraflarında da iki ülkeyi
ayıran, ırmağın gelip döküldüğü ve aşılması gereken başka bir ırmak
vardı. Irmağın kenerlarına ince ama sık ağaçlar dikilmlşti.
Yunanlılar ırmağa yaklaşınca, burdan elden geldiğince çabuk kurtulmak
istedikleri için ağaçları kesnıeğe başladılar.
3.Sorgun ağacından
kalkanlarla ve mızraklarla silahlanmış olan ve kıldan elbiseler giyen
Makron’ lar, ırmak geçitinin öbür kıyısında savaş düzeninde
beklemekteydiler; birbirlerine cesaret veriyor ve ırmağa taş
savuruyorlardı; attıkları taşlar Yunanlılara erişmiyor ve hiç bir zarar
vermiyordu.
4. 0 zaman Atina’da
kölelik ettiğini ileri süren bir hafif piyade, Ksenophon’un yanına gidip
bu halkın dlilıii bildiğinisöyledi. “Sanırım burası benim anayurdum. Bir
sakınca yoksa onlarla konuşmak isterim” diye ekledi. Ksenophon “Hiç bir
sakınca yok, haydi konuş onlarla ve önce kim olduklarını öğren,” dedi.
5. Hafif piyade, soruyu
onlara sordu. “Makron’larız” diye cevap verdiler. Ksenophon “Şimdi de
bize karşı neden savaş düzenine girdiklerini ve neden bize düşman
olmağa gerek duyduklarını sor,” dedi.
6. “ Çünkü ülkemizi
istila ediyorsunuz,”diye cevap verdiler. hafif piyade, komutanların
buyruğuyla onlara şu açıklamayı yaptı: Ama ülkenize asla kötülük için
giriyor değiliz. Kralla savaştıktan sonra ülkemize dönüyor ve denize
ulaşmak istiyoruz.
7. Makron’lar bu
niyetlerini doğrulayacak teminat verip vermeyeceklerini sordular.
Komutanlar, vermeğe ve almağa hazır olduklarını bildirdiler. Bunun
üzerine Makron’lar Yunanhlara bir Barbar mızrağı Yunanlılar da onlara
‘bir Yunan mızrağı verdiler. “Ülkemizde kullanılan teminatlar
bunlardır,” dediler. İki taraf da tanrıları tanık aldı.
8. Karşılıklı teminatlar
verilir verilmez, Makron’lar hemen Yunanlıların ağaç kesmesine yardım
ettiler, yol açtılar ve aralarına karıştılar, ellerinden geldiğince bir
pazar kurdular ve onlara Kolkh’Iarın sınırına kadar üç gün eşlik ettiler
9. o zaman Yunanlılar
kendilerini Kolkh’ların savaş düzeninde bekledikleri bir dağın
karşısında buldular önce onların karşısında, dağa bu düzenle yürümek
amacıyla sıkışık saf kurdular; sonra komutanlar, savaşta izlenecek en
iyi taktiği görüşmek için toplanmanın yerinde olacağına karar verdiler .
10.Bunun üzerine Ksenophon
sıkışık safı bozmak için bölükleri kol halinde ilerletmek görüşünde
olduğunu söyledi “saf hemen parçalanacaktır , çünkü dağın bazı
kısımlarının tırmanmaya elverişli bazı kısımlarınınsa elverişsiz
olduğunu göreceğiz ve saf halinde dizilen askerler hatlarının
parçalandığını görünce cesaretsizliğe kapılacaklar .
11.Derinlemesine sıralar
halinde saldırırsak düşman kanatlarımızdan taşar ve taşan kanatlarını
dilediğince kullanır ; tersine hattımız derinlemesine oılmazsa
,Barbarların ve üstlerine yağdıracakları okların çokluğu göz önünde
tutulunca parçalanması şaşırtmaz beni ; herhangi bir noktada da böyle
bir kopma olursa tüm saflar halindeki kuvvetimiz zarar görecektir .
12.Bu yüzden bölükleri kol
halinde yerleştirmeyi ve aralıklı dizerek iki uçtan düşmanın kanatlarını
aşmalarına yetecek kadar yer kaplamayı düşünüyorum . Böylece iki uca
yerleştirilecek bölüklerle düşmanın yanlarına sarkarız ve bu yerleşme
düzeninde ilk çarpışmayı aramızdan en iyileri yapar ; her yüzbaşı da
bölüğünü yolun ilerlemeye elverşli kısmından yürütür .
13. iki yandan sıkışacak
olan düşmanın aralıklara sızması güçleşir , kol halinde ilerleyen bir
bölüğü ikiye bölmeside kolay olmaz .Bir bölük esnerse de yanındaki ona
yardım eder .Tek bir manga bile doruğa varmayı başarırsa düşmanın
kaçacağından emin olabilirsiniz .
14.Ksenophon’un
tasarısı kabul edildi ve bölükler sıra halinde dizildi .Ksenophon sağ
kanattan sol kanada giderek askerlere “arkadaşlar uzun süredir
yöneldiğimiz amaca erişmemize engel olan tek şey , şu gördüğünüz
insanlar ; onları becerebilirsek çiğ çiğ yememiz gerek” diyordu .
15.Yüzbaşılar yerlerini
alıp bölüklerini sıra halinde yerleştirince , ortaya her biri yüz kadar
asker kapsayan seksen ağır piyade bölüğü çıktı.Hafif piyadelerle
okçular üçe bölündü; bir bölümü sol kanadın- öteslne, öbürü sağ kanadın
ötesine, üçüncü bölüm de ortaya yerleştlrildi.
16. Sonra komutanlar dua
etme buyruğunu verdiler; dualar edilince zafer türkülerl söylenip
ha-rekete geçildi. Hafif piyadeleriyle düşman hattının iki yanından
taşan Khirisophos ile Ksenophon ilerlediler.
17. Düşmanlar onları
görünce karşı çıkmak Için bir kısmı sağa öbürleri sola saparak koştular
ve böylece birbirlerinden ayrılarak saflarının ortasında büyük bir
boşluk oluşturdular.
18. Arkadia’lıların önüne
yerleştirilen ve Akarnania’lı Aiskhines’in buyruğuna verilen hafif
piyadeler, Kolkh’ların kaçtıklarını sanarak çığlıklar atarak koşmağa
başladılar ve dağa herkesten önce vardılar. Onları hemen aricalarından
Orkhomenos’1u Kleanor’un komuta ettiği Arkadla’lılar izliyordu.
19. Onların
koşrnağa başladığını gören düşmanlar yerierini bırakıp her yöne kaçmağa
başladilar. Doruğa ulaşan Yunanlılar bol erzak dolu birçok köyde
konakladılar.
20. Bu köylerde onlan
şaşırtan bir tek şeyle karşılaştılar: birçok kovan vardı ve bu
kovanlardaki peteklerden bal yiyen askerler kustular ishal oldular ve
içlerinden hiç biri ayakta duramıyordu; az yiyenler körkütük sarhoş
olmuş insanlara, çok yiyenlerse azgın çılgınlara, hatta can çekişen
insanlara benziyorlardı.
21. Bu durumda
birçoğu bir bozgun sonrasındaymış gibi yere serilmiş büyük bir
umutsuzluk başlamıştı. Ertesi gün kimsenin ölmediği görüldü ve sarhoşluk
yaklaşık olarak bir gtip önce başladığı saatte geçti. Üçüncü ve dördüncü
gün müshil almış gibi bitkin düşmüş halde ayaklandılar.
22. Ordan Iki günde yedi
fersenk aşıp deniz kıysında Yunan şehri Trapezos’a ulaştılar. Pontos
Eukseinos kıyısındaki bu şehir Sinope'nin Kolkh ülkesindeki
kolonisidir. Orda otuz gün kadar Kolkh köylerinde kaldılar.
23.
Bu köylerl üs gibi kullanarak Kolkh’lar ülkesini talan ettller.
Trapezos’lular, onları şehirlerine kabul edip konukseverlik armağanı
olarak öküzler, arpa unu ve şarap verdikten
sonra ordugahlarında bir pazar kurmuşiardı.
24. Ayrıca
çoğu ovada yaşayan komşuları Kolkh’larla onlar lehine görüştüler ve
Koİkh’lar da Yunanlılara lonukseverlik teminatı olarak öküzler verdiler
.
25.Bundan.
sonra Yunanlılar tanrılara adadıkları kurbanları hazırlamağa
başladılar. Kurtarıcı Zeus’a ve onlara yol göstermiş olan Herakles’e
kurban etmek ve öbür tanrıılara adaklannı yerine getirmek için yeterince
öküzleri olmuştu. Ayrıca ordugah kurdukları, dağda bir beden eğitimi
yarışması yaptılar. Yarışları düzenlemek ve yarışmaya başkanlık etmek
için çocukken bir başka çocuğu istemeyerek hançerle öldürdüğü için
yurdundan ‘sürülmüş olan Ispartalı Drakontlos’i seçtilar
26.
Kurban töreni bitince kurbanların postlarını Drakontios’a verip yarış
pistini hazırladığı yere götürmeeini söylediler, Drakontios onlara
bulundukları yeri gösterdi: “Bu tepe istenen yöne koşmak için çok
elverişli” dedi. .Ama böylesine sert ve ağaçlıklı bir arazide nasıl
güreşllir?” diye sordular. “İyi ya, düşenin canı. daha çok acır,” diye
cevap verdi.
27
Çoğu tutsakların çoeukları olan gençler, Stadion’u koştular altmıştan
çok Giritli mukavemet koşusuna girdi başkaları güreştlier, yumruk
dövüşü, ve pankratıon yaptılar ve hoş bir görünüm oldu bu;. çünkü
arenaya birçok şampiyon inmişti ve arkadaşları onları seyrettiği için
büyük.çaba: harcadılar.
28. At
yarışları da yapıldı. Atlaıı yokuş aşağı sürmek, kıyıdan döndürmek ve:
sunağm. yanma geri, getirmek gerekiyordu inişte çoğu yuvanlanıyordu,
çıkışta tepenin çok sarp yamacını yürüyerek çıkmakta güçlük
çekiyorlardı. O zaman her yönden çığlıklar, kahkahalar cesaret verici
sözler yükseliyordu.
ASKERLER
YUNANİSTAN’A DENİZDEN DÖNMEK İSTİYORLAR. KHİRİSOPHOS GEMİ BULMAK İÇİN
BYZANTİON’A GİDİYOR. KARADA VE DENİZDE YAGMAYİ KURALA BAĞLAMAYI ÖNEREN
KSENOPHON’UN SÖYLEVİ.
1.(Yunanlıların, Kyros ile Yukarı Asya’ya tırmanırken ve Pontos
Eukseinos’a varıncaya kadar, denize ulaşmak için ilerlerken yaptıkları,
Yunan şehri ‘Trapezos’a nasıl vardıkları ve dost ülkeye ulaşır
ulaşmaz kurtuluşlanına teşekkür olarak sunmaya söz verdikleri kurbanları
nasıl kestikleni bundan önce anlatılmıştır.)
2. Sonra
ordu geri kalan yolun nasıl alınacağını kararlaştırmak için toplandı.
İlk önce Thurioi’li Lcon kalkıp şöyle kcnuşLu: Arkadaşlar ben kendi
payınıa toparlanmaktan, yürümekten koşmaktan, silahlarımı taşımaktan,
sıraya girmekten, nöbet tutmaktan, savaşmaktan bıktım artık bu işlerin
sona erdiğini görmek ve işte deniz kıyısında olduğumuza göre yolculuğun
geri kalan kısmını gemiyle yapıp Yunanistan’a Odysseus gibi yan gelip
yatarak ulaşmak istiyorum.”
3. Bü
açıklamayı işiten askerler haklı olduğumi haykırmağa başladılar. Bir
başka söylevci de ondan sonrakiler de aynı biçimde konuştu.
4. Sonra
Khinisoplios kalkıp şunları söyledi: “Askerler! Donanmaya komuta eden
Aıaksiblos dostumdur. Bu yüzden beni ona temsilci olarak göndenirseniz,
kadırgalar ve gemilerle döneceğimi umut ediyorum. Denize açılmak
istediğinize göre dönüşümü bekleyin; kısa sürede dönerim.” Askerler bu
öneriyi sevinçle karşılayıp Khinisophos un elden gekliğince çabuk yelken
açmasına karar verdiler.
5.
Ondan sönra Ksenoptıon kalkıp şöyle konuştu “Khlrlsopbos gemi aramaya
giderken biz onu burda bekleyeceğlz. Onu beklerken yapmamız
gerektiğini düşündüğüm şeyleri, anlatayım size.
6.
Önce düşman ülkeden kendimi: yiyecek bulmalıyız; çünkü pazar
ihtiyaçlarımıza yetmiyor ve birkaç kişi dışında yiyecek satın alacak
paramız yok. Oysa düşman ülkede olduğumuzdan, yiyecek sağlamaya
tedbirsizce gidersek çok adam kaybetmemizden korkarım.
7. Bence
yiyecek aramaya mangalar halinde gitmeli, sağ salim geri dönmek
istiyorsanız kırlarda rastlantıyla dolaşacağınıza bu akınların
denetimini bize bırakmalısınız” Bu öneri kabul edildi.
“Şimdi de şunu
dinleyin.
8. İçinizden bır kısmı
ganimet toplamak için ordugahtan çıkacak Bu koşullar altında
bizler için en iyisi, çıkması gerekenlen çıkacaklarını bildirmeleri,
çıkanların sayısını bilmemiz .gerekirse tedbirlerimizi almamız ve
yardımlarına koşazmamız gerekirse nerde olduklarını bilmemiz için nereye
gideceklerini söylemelerini. Ayrıca tecrübesiz biri bir yere saldırmayı
tasarlıyorsa, bize haber verirse üstüne yürüdüğü güçleri öğrenmeğe
çalışarak ona öğüt verebiliriz” bu öneri de kabul edildi
9. “Şunu
da.. düşünün,” diye devam etti. “Düşman dilediğince yağma yapabilir ve
haklı olarak da kızgın bize; çünkü mallarını aldık. Üstelik yüksek
yerlerde mevzilenmiş duruyor. Bu yüzden bence ordugahın çevresine
nöbetçiler dikmeliyiz. Sırayla nöbet tutar ve tetik durursak düşmanın
bizi kovalayacak güçü azalır. “Şu noktayı da göz önünde tutun.
10.
Khlnisoplios’ un yeterli sayıda gemiyle geleceğine emin olsaydık
yapacağım şu öneri yersiz olurdu; ama bunu başarıp başararnayacağını
bilmediğimizden burda gemi toplamağa çalışmayı öneriyorum. Gemiler
getirirse burdaki gemilerle birlikte denize açılmak için daha elverişli
durumda oluruz;. getirmezse burdakileri kullanınız.
11. Kıyı
boyunca sık sık ticaret gemilerinin geçtiğini görüyorum. O halde
Trapezos’lulardan savaş gemileri ,istersek, bu ticaret gemilerini ele
geçirebilir, bizi taşımaya yetecek sayıda gemi buluncaya kadar
dümenlerini çıkartarak burda saklar ve belki de bize gerekli tüm ulaşım
araçlarını ele geçiririz .Bu öneri de kabul edildi.
12.Limana getireceğlmiz tayfalarını bizim yüzümüzden burada kalacakları
süre boyunca ortak bütçeden beslemenin ve bizim gibi onların da bu işten
yarar sağlamaları için yolculuk ücretini karanlaştırmanın haklı bir iş
olup olmadığını da düşünün.” Bu sözleri de onaylandı.
13.
“Şimdi yeterince gemi sağlamayı başaramazsak sanırım deniz kıyısındaki
şehirlere işittiğime göre kötü durumda olan yollarını onarmalanını
buyurmak gerekir; gerek korkudan gerek bizden kurtulmak istedikleri için
bu isteği yerine getirecekderdir.”
14.
Askerler haykırarak yolu yayan gitmemek gerektiğini söylediler.
Ksenophon gözlerinin dönmüş olduğunu anlayınca öneriyi oylamağa koymadı,
ama şehirleri, yolları iyi durumda olursa kendilerinden daha çabuk
kurtulacaklanını söyleyerek yollanım onarmağa çağırdı.
15:
Trapezos’lulardan elli kürekli bir gemi alıp komutasını Lakonlaialı
Perloikos Deksippos’a verdiler Bu adam gemi yakalamak zahmetine
gireceğlne kuyruğundaki gemiyle Pontos Eukseinos’tan kaçtı; ama
sonradan hak ettiği cezayı buldu; çünkü Thrakia’da Seuthes’in yanında
entrikalara giişince Lakonia’lı Nikandros tarafından öldürüldü.
16. Yunanlılar otuz
kürekli başka bir gemi alıp Atinalı Polykrates’in komutasına’ verdiler;
Polykrates yakaladığı gemileri limana getiriyordu. Bu gemilerde yük
varsa, boşaltılıp el değmeden saklanması için başına nöbetçi dikiliyor
gemilerse kıyı boyunca dolaşmakta kullanılıryordu .
17.Bu süre içinde
Yunanlılar çapul için ordugahtan çıkıyor bir kısmı ganimet
bluyor,öbürleri bulamıyordu . Alınması güç bir kaleye saldırmak için
kendi bölüğünün yanı sıra başka bir yüzbaşınınkinide i götüren
Kleanetoe, yanındakilerin çoğuyla öldü .
YUNANLILAR YİYECEK
SAĞLAMAK İÇİN DRİL’LERİN MÜSTAHKEM MEVKİİNE SALDIRIYORLAR.KSENOPHON VE
AĞIR PİYADELERİ TEHLİKEYE DÜŞEN HAFİF PİYADELERİ KURTARIYORLAR.KALE
ALINIYOR AMA İÇ KALE DİRENİYOR.YUNANLILAR EVLERİ ATEŞE VERİP
GANİMETLERİYLE ÇEKİLİYORLAR .
1.Aynı gün içinde yiyecek
aramağa gidip ordugaha dönmek imkansızlaştığından Ksenophon birkaç
Trapezos’luyu kılavuz alarak ordunun yarısıyla Dril’lerin üstüne yürüdü
öbür yarısını da ordugahta bıraktı; çünkü yurtlarından kovulan Kolkh’lar
bir araya toplanıp tepelere yerleşmişti .
2.Trapezoslularsa ,
Yunanlıları yiyecek sağlamanın kolay olduğuğu yerlere götürmüyor
(buraları dost bölgelerdi çünkü) ama zarar gördükleri . Dril’leri
ülkesine seve seve götürüyorlar dı. Bu halk dağlık ulaşılması güç bir
bölgede. oturuyordu ve Pontos’ların en savaşçı halkıydı.
3.
Yunanlılar yüksek bölgeye varına, Dril’ler alınmasi kolay gözüyle
baktıkları her yeri yakarak geri çekildiler; alevlerden kurtulan birkaç
domuz, birkaç öküz ya da davar dışında alınacak hiç bir şey
kalmamıştı. Ama başkentleri olan ve tümünün içine toplarıdığı müstahkem
bir yer vardı. Bu kale olağanüstü derinlikte bir ırmak yatağıyla
çevriliydi ve içine girilmesi çok zordu.
4. Önden
koşan ve ağır piyadelerden beş altı stadion öne çıkan hafif piyadeler
ırmak yatağını aştılar ve içerde pek çok hayvan ve başka değerli şeyler
olduğunu fark edince buraya saldırdılar. Peşlerinden alınacak
yiyecekleri taşımak için bir sürü doryphoros (AD) geliyordu; öyle ki,
hendeği iki bine yakın insan aşmış oldu.
5. Kale
kazıklarla ve birbirine çok yakın tahta kulelerle donatıimış bir
hendekle çevrili olduğundan saldırıyla alamayınca, geri çekilmeyi
denediler, ama Dril’ler fırsat vermeden şaldırdılar.
6.
Hafif piyadeler, kaleden ırmak yatağına teker teker ‘inebildiği için
koşarak kaçamadıklarından ağır piyadelerin başında ilerleyen Ksenophon’a
bir haberci gönderdiler.
7.
Haberci varir varmazHer çeşit mal dolu bir yer var; ama çok iyi tahkim
edildiği için alamıyoruz; geri çekilmek de güç çünkü bir çıkış hareketi
yaptılar, bize saldırıyorlar, geri çekilmek de kolay değil” dedi.
8.
Ksenopiıon bu sözleri işitince ağır piyadeleri ırmakyatağına kadar
ilerletip silahlarını yere bırakmalarını istedi, sonra yüzbaşılarla
yatağı aşıp, öbür yana geçenlerin geri getirilmesinin mi yoksa ağır
piyadelere de ırmak yatağnıı aştırmanm mı (kale alınabilecek gibiyse)
daha iyi olacağını inceledi.
9.
Çok adam kaybetmeden geri çekilmek imkansiz gibi görünüyordu; yüzbaşılar
da kalenin alınabileceğini düşünmekteydiler; Ksenophon da kurban
fallarına güvenerek, aynı görüşü paylaştı; gerçekten kahinler
savaşılacağıda ama akının sonunun elverişli olacağım bildirmişlerdi .
10. Bunun
üzerine yüzbaşıları, ağır piyadeleri, ırmak yatağrndan geçirmeleri için
gönderdi;, kendiyse orda kalıp, hafif piyadeleri, çarpışmalarına izin
vermeden geri çekti.
11.
Ağır piyadeler gelince, yüzbaşilara bölüklerini çarpışmaya en yararlı
gördükleri biçimde yerleştirmelerini buyurdu; çünkü yüzbaşılari
birbirleriıne yakın duruyorlardı ve aralarında sürekli bir yiğitlik
yarışı olduğunu biliyordu.
12.
Yüzbaşilar buyruklarını yerine getirirlerken tüm hafif piyadelere
ellerini ilk işaretle fırlatmak üzere mızralarının kayışından ayırmadan
ilerlemeleleri okçulara ilk işaretle ok yağdırmaları gerektiği için
yaylarını ‘hazır ‘tutmalarını, sapancılara da torbalarına taş
doldurmalannı buyurdu; ve bu buyrukların yerine getirilmesine dikkat
etmek için yetenekli adamlar gönderdi.
13.
Her şey hazır olunca, yüzbaşılar, yardımcıları ve kendilerini onlar
kadar cesaretli sayanların tümü saf olunca (birbirlerini çok iyi
görüyorlardı; çünkü bulundukları yerin biçimlnden ötürü yarım ay
biçiminde dizilmişlerdi):
14.
Zafer türküleri söylenip, borazan çalına, ağır piyadeler Enyalios
onuruna savaş çığhğını atarak koşar adını saldırdılar ve mızraklar,
oldr, sapaıtaşları ve elle savrulan taşlar hep birden uçuşmaya başladı;
tutuşturulmuş meşaleleri savuranlar bile vardı.
15.
Düşmanlar bu karmakarışık yağmur karşısında şarampolleri ve kuleleri
bırakıp kaçtılar; öyleki Stymphalos’lu Agasias ile Pellene’li
Philoksenos silahlarını bırakıp gömlekleriyle tırmandılar adamlarsa
birbirlerine omuz veriyorlardı Kale böyle alındı; hiç değilse alındığı
sanılıyordu .
16.Ondan
sonra hafif piyadelerle ötekiler de içeri daldılar ve her biri eline
geçeni topladı. Bu sırada kapılarda ayakta duran Ksenophon, tutabildiği
kadar ağır piyadeyi dışarda tutuyordu; çünkü tahkim ediliniş tepelerde
başka düşmmnlar görülmekteydi.
17. Kısa
süre sonra içerden bir haykırışma .yüseldi; askerlerin bir kısmı
aldıkları gammetlerle kaçıyorlardı, bir kaçı da yaralanmıştı. Dışarı
koşanlar sorguya çekildi; içerde bir iç kale bulunduğunu düşmanların
kalabalık olduğunu bir çıkış hareketi yaptıklarını ve kaledekilere
saldirdıklarını söylediler.
18.Bunun üzerine Ksenophon münadi Tolmides’e yağmalemak isteyenlerin
içeri girmekte serbest olduklarını söyletti. Hemen büyük bir kalabalık
içeri atıldı kaçanları geri çevirdi ve düşmanları yeniden iç kaleye
kaçırdı.
19. Bu iç kalenin
dışandaki her şey Yunanlılar tarafından yağmalanıp götürüldü; ağır
piyadeler ise bir kısmı şarampol çevresinde öbürleri Iç kaleye giden
yol boyunca olmak üzere mevzilenmiş duruyorlardı.
20.
Ksenophon ie yüzbaşılar, iç kaleyi ele geçimenin mümkün olup olmadığını
incelemekteydiler. Bu durumda kurtuluşları sağlanmş olacaktı; ama iç
kaleyi ele geçiremezlerse geri çekilmeieri çok güç görünüyordu. Bu
incelemeden sonra ‘iç kalenin alınmasının kesinlikle imkansız olduğuna
karar verdiler.
21. Bunun
üzerine geri çekilme hazırlığına başlandı; her biri karşısındaki kazığa
yükleperek şarampolu. sökmeğe başladılar; yaralıları, ganimet taşıınakla
görevli olanları, ağır piyadelerin büyük kısmını geri gönderdiler:
yüzbaşılar, geride ancak her birinin ayrı ayrı güvendiği askerleri
bıraktılar.
22. Geri
çekilmeğe başladıkları. zaman, düşmanlar .İç kaleden topluca çıktılar;
şorgun ağacından kalkanlarlamızraklarla, baldır zırhlarıyla, Paphlagonla
miğferleriyle donatılmışlardı,’Bir kısmı iç kaleye giden yolun ilk
yamndaki evlerin çatılarına çıktılar.....
KHİRİSOPHOS DÖNMEYİNCE ORDUNUN BİR KISMI GEMİLERE BİNDİRİLİYOR ; GERİ
KALANLAR YAYN OLARAK KERASUS’A YÜRÜYOR ; ORDA PARALAR PAYLAŞILIP
TANRILAR İÇİN ÖŞÜR AYRILIYOR , KSENOPHON APOLLON’A ADADIĞI SKİLLUS’DA
BİR MÜLKÜ ARTEMİS’E ADIYOR VE TANRIÇANIN ONURUNA BİR ŞENLİK YARATIYOR .
1.
‘Khirisophos dönmediğinden, yeterli sayıda gemi olmadığından ve artık el
koyacak erzak bulunamadığından, yola çıkmak gerektiğine karar verildi.
Hastalar, kırk yaşını aşkın askerler, çocuklar, kadınlar ve değersiz tüm
yükler gemilere yüklendi. ‘Komutanlar’ınen yaşlıları olan Philesios ile
Sophainetos da gemiilere bindirilip tümüne göz kulak olmakla
görevlendirildi. Öbürleri yola koyuldular: yol onarılmıştı.
2. Üç günlük yürüyüşten
sonra Kolkh’lar ülkesinde, deniz kıyısında Sinope’nln kolonisi olan
Yunan şehri Kerasus’a vatıldı.
3. Orada üç gün kaldılar.
Silah altındaki askerin sayımı yapılıp ‘denetlendi: sekiz bin altı
yüz kişi
çıktı. Ordudan geri kalan buydu: öhürlerini bir kısmı düşmanlar
tarafından öldürülmüş, bir kismı kar yüzünden, birkaçı da hastalıktan
ölmüştü.
4.
Orda ganhnetln
satılmasından elde edilmiş olan para payiaşıldı
içinden Apolimi ve Ephesos Artemisi için öşür ayrıldı; komutanların her
birine bu tanrilar için saklamak üzere bir pay verildi;
Khirlsophos’unki.. Asineli Neon’a emanetedildi.
5. Bu paradan Apollona
bir adak adamış olan Ksenophon, bunu, Atinalıların Delphoi’deki
hazinesine koydurup üstüne adını ve Klearkhos’la birlikte. ölen
Proksenos’un adını (çünkü Proksenos dostuydu), yazdı.
6.. Ephesos
Artemis’inin payını ise, Boiotla’ya geçmek Için Agesilaos’la Asya’dan
ayrıldığı zaman büyük tehlikelerle karşılaşacağını san dığındanbu
tanrıçanın tapınağının sorumlusu olan rahip Megabyzos’a bıraktı ve ona
eğer kurtulursa parayı kendisine göndermesinibaşına bir felaket gelirse
de içinden dilediği kadarını alarak Artemis’e adamasını tembih etti.
7. Ksenophon sürgün
edildiği zaman, Lakedamonla’lıların onukolon olarak yerleştirdiklerl
Skillus’da. (Olympia yakını) otururken, Megabyzos oyunlarda bulunmak
için Olympla’ya gelip ona bu emanetleri geri verdi. Ksenophon. bu
parayla tanrıça için Apollon’un işaret etmiş olduğu bir yerde bir mülk
aldı.
8. Mülkten Ephesos’takl
Artemis tapınağı yakınında akan ırmak gibi Selinus adını taşıyan bir
ırmak geçiyordu.. Her iki akarsuda da balıklar ve kabuklu su hayvanları
vardır ama Skillus’takl mülkteher çeşit av avlanan alanlar da vardır.
9. Ksenophon kutsal
parayla bir sunak ve bir tapınak da diktirdi ve ondan sonra
topraklarının ürünlerinden tanrıçaya bir kurban töreni yapmak için öşürü
hep ayırdı; şenliğe erkek kadın tüm komşularıda katılıyordu. Tanrıça
konuklar., arpa unu, ekmek, şarap, çerez, kutsal otlakta semirtilmiş
kurbanlardan bir kısmı ve av hayvanları sunuyordu....