|
Giresun,
Karadeniz kıyısında Ordu ile Trabzon
arasında, içeride Gümüşhane, Erzincan ve
Sivas ile sınırlandırılmış bir kıyı
kenti. Yeşil mi yeşil. Olabildiğince
bakir. M.Ö.VIII.Yüzyılda kurulmuş,
yaklaşık, 2800 yıllık bir kent. Denize
uzunca bir kıyısı var. Bir sürü ressamın
fırçayla boyadığı izlenimi veren
doğasıyla, sonbaharda mutlaka gidilmesi
gereken bir kent. Ama ilkbaharda bitki
örtüsü öyle bir coşuyor ki, meraklısı
için gerçek bir hazine oluyor bu
mevsimde Giresun. Yazın, denizi, kışın
da bol kar alan dağlarıyla çekiciliğini
koruyor. Dört mevsimde, dört ayrı
güzelliğe bürünüyor.
TARİHİ
M.Ö.
VIII. Yüzyılda kurulmuş. Antik dünyadaki
ismi Kerasous. Şehri Sinope’li
koloniciler kurmuşlar. Bir ara I.Pharnakes’in
fethetmesinden dolayı onun adıyla da
anılmış (Pharnakeia). M.S. 64 yılında
Roma, daha sonra Bizans hakimiyetine
girmiş, 1301 yılından 1461 tarihine
kadar Komnenos’ların egemenliğinde
kalmış, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet
tarafından alınmış. İlk Giresun (Kerasous)
şehri limanın batısındaki akropol
tepesindeymiş. Antik çağlardan
başlayarak barındırdığı medeniyetlerden
ve yakın trihimizden gelen bir çok eser,
Giresun’un bakirliği içinde birer
mücevhere dönüşmüşler.
GİRESUN’U KEŞFET
Giresun
Adası: Doğu Karadenizde, yaşam
olan tek ada. Kıyıdan 1 millik mesafede.
Kırk dönüm büyüklüğünde. Üzerinde, sur
ve manastır kalıntıları var.
Mitolojideki ünlü Altın Post Seferinde
Herkül ve arkadaşları bu adayada
uğramışlar. Giresun’lular adanın
kutsallığına inanıyorlar. Ve, her sene
20 Mayısta neşeli bir şekilde ada
etrafında kayıkla dolaşıp dilek
tutuyorlar.
Giresun Kalesi: İçinde
Kurtuluş Savaşının çok konuşulan ismi
Topal Osman Ağanın anıt mezarı da
bulunan kaleye, araçla da yürüyerek de
kolayca çıkılıyor. Güzel bir seyir
terası olarak da değerlendirilebilir.
Gogora Kilisesi: Bu gün
müze olarak kullanılan kilise 18.yy.yapısıdır.
Zengin, antik eserlere, taş
kabartmalara, para ve eşya objelerine
sahiptir. Katolik Kilisesi:
18.Yüzyılda Gotik tarzda yapılan kilise
günümüzde Çocuk Kütüphanesi olarak
kullanılmaktadır. Özgün dokusu çok iyi
korunmuştur.
Meryem Ana Kilisesi :
Hristiyanlığın ilk yayıldığı tarihe ait
kilise bir kaya tapınağıdır. Panaia ve
Surp Sarkis adlarıyla da bilinir. Üç
katlıdır. Şifahane olarak da
kullanılmıştır.
Seyyid Vakkas Türbesi:
Fatih Sultan Mehmet zamanında büyük
yararlılıklar gösteren ve şehit olan Uç
beyi Seyyid Vakkas Mehmet adına,
I9.yy.da kesme taştan yapılmış bir
türbe. Zeytinlik Mahallesi:
Kalenin güneydoğusundadır. Koruma altına
alınan mahallede özgün dokuda bir çok
Giresun evi ve sokağı görülmeye değer
güzelliktedirler.
Giresun İlçeleri:

Sahilde sırasıyla, batıdan doğuya doğru,
Piraziz, Bulancak, Keşap, Espiye,
Tirebolu, Görele ve Eynesil var. Diğer
ilçeler de, Şebinkarahisar, Alucra,
Çamoluk, Doğankent, Dereli, Güce,
Yağlıdere ve Çanakçı. Antik çağlardan
günümüze bir çok tarihi eseri
barındırarak gelmişler. Bütün bu
ilçelerde, bir çok camii, kilise, konak,
müze, kale ve köprü, göl ve yayla
görenleri hayrete düşürecek
güzellikteler.
Küreselleşmenin dünyaya nefes
aldırmadığı, ülkemizde de artık birinci
problem haline geldiği bu günlerde
Giresun açıkçası gidenler için bir şans
olacak.
Giresun Yaylaları:
Hani bir türkü var ya; Giresun’un evleri
/ Şima ile gaynama/ Gız benumle oynadun/
başkasuyla oynama,
diyen türkü, oynak nağmeleriyle nasıl
sarıp sarmalıyorsa dinleyenleri,
Giresun’da öyle sarıp sarmalıyor
yaylalarıyla gidenleri. O kadar çok
yaylası var ki ve o kadar uzun zamandan
bu yana kullanılmışlar ki, ve o kadar
bakir kalabilmeyi başarmışlar ki, insan
ne diyeceğini bilemiyor. Yaylalarda
zengin bir bitki ve hayvan çeşitliliği,
gür su kaynakları var. Maden suyu
kaynakları açısından da zengin bir kent
Giresun. Değişik Yayla şenlikleri
yapılıyor.
El emeği Göz Nuru
Bakırcılık hala özenle yapılan en eski
işlerden bir tanesi Giresun’da. Hem
dövme bakırcılık yapılıyor hem de el
işlemeciliği bakırcılık. Bakır tepsiler,
siniler, semaver, duvar tabağı,
şekerlik, biblo, vazo gibi eşyalar
üretiliyor. Giresunlu beyler bakır dövüp
işlerken, hanımlar da göz nuru döküp oya
işliyor ve kilim dokuyorlar. Yani
Giresun’a hazırlıklı gidiniz, güzel
şeyler bulabilirsiniz.
Yeme
– İçme
Yazının başında belirttik,
fındık ve kiraz var Giresun’da. Hatta,
M.Ö. 71 yılında Pharnakeia’yı fetheden
Lucullus, İtalya’ya dönerken buradan
kiraz da götürüyor. Yani, İtalya’nın
kirazı Giresun’dan gitme. Ama hala
lezzetli ve bol miktarda kiraz var bu
eski, güzel şehirde. Kentteki büyük
fındık tesislerinde üretilen fındık
ezmeleri Türkiye çapında kullanılıyor,
dolayısıyla hepimiz alıyoruz yaşadığımız
yerlerde.
Mutfak kültürü; Kıyı kentlerde, doğal
otlar, sebzeler ve balık ağırlıklı
gelişmiş. İçeride kalan Şebinkarahisar,
Alucra, Çamoluk ve diğer ilçelerde
genelde hamur işleri ve et yemekleri
var. Ama bir doğa kenti Giresun,
dolayısıyla hemen her yerde şuruplar,
reçeller, kurutulmuş sebzeler hatta
etler, içecek olarak da kullanılan
taflan yaprağı, kuşburnu, ıhlamur,
kekik, yayla papatyaları var.
Yapmadan dönme:

Gör: Şebinkarahisar’da ki
Atatürk evini, Meryemana Kaya ve Licese
Kiliselerini, Behrampaşa ile Fatih
Camilerini, Kaleyi, Taşhanları,Tirebolu’da
ki kaleleri ve çeşmeleri,Eynesil ve
Espiye Kalelerini, Çakrak’ta ki kemerli
köprü ve kiliseyi.
Git: Paşakonağı, Sis
Dağları, Karagöl Dağları ve Çakrak
Yaylalarına, Aygır Gölüne.
Ye: Pekmezli, susamsız
simidi, fındıktan yapılmış tatlı ve
pastaları, tabiî ki hamsi,
mezgit,istavrit, palamut,kefal, tirsi,
barbun ve daha bir çok çeşidin çıktığı
balığını.
Al: Şebinkarahisar’da
yapılan cevizli, fındıklı, çedeneli ve
sade dut pestilinden, bakır işlerinden
ve sevgiyle dokunmuş oyalarından.
Bazı Merkezlerlerle uzaklığı:
İstanbul – Giresun 957 Km.
İzmir – Giresun 1223 Km. Ankara -
Giresun 628 Km. Ankara ve
İstanbul’dan Trabzon Havaalanına
uçulmaktadır.
Büyük merkezlerden sık aralıklarla
otobüs seferleri vardır, Karadeniz
sahilindeki bir çok şehirle de deniz
yolu bağlantısı mevcuttur.
Yazı :Bilsen GÜRER
|