|
|
|
Espiye tarihi

Eski çağlarda Espiye adı, bölgede yaşayan
halk tarafından bilinmiyordu. Daha doğrusu Yağlıdere Suyu ve
Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlüğün adı henüz
konulmamıştı. Bu yöreye ad verilmesi Müslüman Türklerin gelmesi
ile birlikte olacaktı. O günlerde (M.Ö.626) Espiye düzlüğünün
hemen yanı başında yükselen Andoz Kalesi vardı. Andoz Kalesi
Tirebolu Merkez Kalesi ile Harşit Yolu üzerinde kurulmuş olan
Bedrama (Bedrum da denir) Kalelerin kardeşi sayılıyordu.
Tirevbolu (Tri-Polis= Üç Şehir) adına temek teşkil ettiği
tarihçelerde söylenir. Antik çağlarda Tirebolu’yu kuran halkın
Miletoslu’lar olduğu, dolayısıyla da Espiye arazisine bu halkın
hakim olduğu belirtilmektedir. Tirebolu’yu Miletoslu’ların
kurduğu, M.S. 1. Yüzyılda Plinius’un yazdığı “Natural History”
adlı eserden anlıyoruz.
Yine aynı eserden Miletoslu’ların Karadeniz’de 90 kadar şehir
kurdukları yazılmaktadır..
Atinalı Ksnepton (M.Ö. 430-355) “Anabasis” adlı eserde, M.Ö.
401’de Doğu Karadeniz Bölgesinde Kohl’ların, Driller’in,
Habibler’in, Tibarenler’in yaşadıklarını yazmaktadır. Burada bir
noktaya işaret etmekte fayda görüyoruz. Yukarıda adı geçen
kavimlerden Driller’in Türk asıllı olduğu iddia edilmektedir.
Prof. Dr. Fahrettin Kızıloğlu, “Kıpçaklar” adlı eserde,
Driller’in Kıpçak Türkleri’nin ataları olan Kimmlerler’in bir
boyu olduğu bilinmektedir. Hatta Tirebolu adının “Dırıbolu”
biçiminde buradan geldiği iddia edilmektedir. O günlerde
Tirebolu’ya bağlı olan Espiye’nin eski sakinlerinden birinin de
Driller olabileceğini bu açıklamalar ışığında söyleyebiliriz.
Espiye daha sonraları, Pontus Krallığı, Roma ve Bizans
hakimiyeti altında kalmıştır.
1204 ylında haçlı Ordularının İstanbul’u işgal etmeleri ile
İstanbul’dan kaçan Aleksios’un Trabzon’a gelerek burada Trabzon
Rum İmparatorluğunu kurması üzerine bu devletin sınırları içinde
yer almıştır.
Espiye’nin Türk yurdu olması Oğuz Türklerinin bir kolu olan
Çepnilerin bölgeye gelmesiyle başlar. Oğuz Han’ın üç oğlundan
biri olan Gün Han’ın; Bayındır, Peçenek ve Çavuldur boyları ile
kardeş olan Çepniler XII ve XIV. Yüzyılda Kürtün bölgesine
gelmesi ile Karadeniz kıyıları Türkleşmeye başlamıştır. Çepniler
Ordu-Mesudiye bölgesinde Hacı Emirli Beyliği’ni kurmuşlardır. On
binden fazla atlı birliğe sahip olan Emirli Beyliği, Doğu
Karadeniz bölgesinde hakim olan Trabzon Rum İmparatorluğuna pek
çok akınlar düzenleyerek, imparatorluğa sıkıntılı günler
yaşattılar. O tarihte tüm Karadeniz sahillerine Rumlar hakim,
dağlık kesime de Türkler hakim idiler. Bir müddet sonra Hacı
Emirli Beyliğinin başına, Hacı Emir Beyin oğlu Süleyman Bey
geçti. Süleyman Bey ilk iş olarak uzun süredir zapt etmeyi
düşündüğü Giresun’a 1397 yılında bir sefer düzenledi. Zorlu
mücadelelerden sonra Giresun şehrini zapt etti. Bu sebeple ona
“Giresun Fatihi” ünvanı verildi. Ancak, Giresun’un zaptı ile
Espiye Türklerin eline geçmemiş, Trabzon Rum Devleti sınırları
içinde yer alıyordu. Giresun’un fethi ile Keşap, Dereli ve
Giresun Merkez Türk halkının hakimiyetine girmişti.
Aradan geçen 64 yıl sonra Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet
1461 yılında Trabzon’u alarak Trabzon Rum İmparatorluğuna son
verecekti. Bu zaferle birlikte Espiye ve tüm Karadeniz ebedi
Türk yurdu oldu..
Osmanlı Hakimiyetinin ve Karadeniz’de o güne kadar var olan Rum
hakimiyetinin devamında Çepniler çok büyük rol oynamıştır. Fatih
Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermek üzere
düzenlediği sefere çok önceden bölgeye yerleştikleri ve
bildikleri için yardım etmişlerdir. Bu sebeple ki Osmanlılar,
Çepnileri pek çok vergiden muaf tutmuşlardır.
Espiye adına ilk defa “Esbiyelü” şeklinde Osmanlı tahrir
defterlerinde rastlıyoruz. 1515 tarihli defterde “Çepni Eli”
olarak belirtilen Espiye “Eşter Oğlu Mustafa Bey Zeameti” olarak
kayıt edilmiştir. Bu nedenle Espiye adının menşeini burada
arıyoruz. Espiye kelimesi Farsça “Esb” kelimesinde
türetilmiştir. Büyük Türkçe sözlükte “Esb” kelimesi “at, beygir”
anlamına gelmektedir. Bu kelimeye eklenen “i-yelü” eki, iki
anlamda ifade edilebilir. Birincisi “atlık, atların bol olduğu
yer” anlamında müteala edilebilir. İkincisi “Yelü” sözcüğünün “yalu-yalı”
biçiminde ses ve çekil değiştirmesinde yola çıkarak “Yalı atı”
şeklinde olabileceğidir. Her iki durumda da Espiye kelimesi
Türklerin tanımlamasıdır. Çünkü Türk Töresinde “at, avrat,
silah” kutsallık derecesinde önemli kavramlardır. Eski Türkler
At üzerinde uyur, at üzerinde yer içerdi. Bu durumda Espiye
ister “Yalı atı” isterse “atlık” anlamına gelsin, Türklerce çok
kıymetli bir isimle anılmıştır.
1515 tarihli kayıtlarda analadığıma göre o günlerde “Espiyelü”nün
16 haneden, Andoz’un ise 6 haneden oluştuğunu anlıyoruz. Bunun
anlamı Espiye’nin o günkü nüfusunun yaklaşık 80-90 kişi
olduğudur. Buda gösteriyor ki Espiye, 480-500 yıllık bir toplu
yerleşim yeridir. Andoz Kalesi ise, Espiye’ye göre çok daha
eskidir. Ancak Andoz Kalesi yerleşim yeri değildir. Prof. Dr.
Faruk Sümer’in “Tirebolu Tarihi” adlı eserinden anladığımıza
göre bu kalede halk yaşamıyordu. Hocanın verdiği bilgiye göre,
Andoz kalesinin uzunluğu 90 adım, genişliği ise 20 adımdır.
Böyle bir kalede elbette ki halk yaşamaz. Olsa olsa denizi ve
yolları gözetleme yeri olabilir..
Espiye gerek Osmanlılar, gerekse Trabzon Rum İmparatorluğu
dönemlerinde idari bakımdan İl olarak Trabzon’a, ilçe olarak ta
Tirebolu’ya bağlı kalmıştır.
Espiye Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1957 yılında
Tirebolu’dan ayrılarak İlçe olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sırasında tüm Anadolu gibi, sıkıntılı
günler geçiren Espiye, Rusların Harşit Çayı’na gelmesi ile
düşmana karşı Osman Ağa komutasında gönüllüleri ile katılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında devam eden Kurtuluş Savaşına da,
bir taraftan Askerlik Şubesi kanalı ile diğer taraftanda Osman
ağa’nın Giresun’da kurduğu gönüllü birlikler vasıtası ile
katılmıştır. Öte yanda aynı zamanda Espiyeli olan o günlerin
Giresun Askerlik Şubesi Reisi Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan’ın
gönüllü birliklerine yazılmıştır. Bugün Espiye’nin Kurugeriş
Köyünde doğan Hüseyin Avni Alpaslan, Birinci Dünya Savaşına
Şarkta katılmıştır. Aynı zamanda bir fikir adamı olan Hüseyin
Avni Alpaslan, Türk Yurdu dergisinde Milliyetçi yazılar yazmış
“otçu göçü” ve Çepni boyunu inceleyen makaleleri kaleme
almıştır. Giresun’da kurulan iki gönüllü alaydan 42. Piyade
Alayı’nın teşekkülünü sağlamış, Sakarya – Dumlupınar savaşlarına
çağrılarak cepheye gitmiş, 30 Ağustos 1921 günü Mangaltepe
sırtlarında şehir olmuştur
|
|
Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih
ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır | |
|