Susuz günün not
defteri
Şiir Albümü
Kadir
Köz
SİLİK BİR AŞK HİKAYESİ
Aç şu gözlerinin fermuarını
Bırak kalsın gözlerinde gözlerim
Mademki konuşmuyor dudakların
Gezinemiyor saçlarında ellerim
Bırak kalsın gözlerinde gözlerim
Kaçma
Kaçtıkça
Daha çok yaklaşıyorsun
Ayak seslerini alıyor duyargalarım
Gitme
Gittikçe
Daha çok geliyorsun
Gönlümün bütün çiçeklerini açtım
Dermeni bekliyorum
Mademki dermiyorsun
Bırak kalsın gözlerinde gözlerim
Uyuma
Uyursan
Rüyana gireceğim
Prens kılığına bürünüp
Dudaklarına serinlik serpeceğim
Mademki serptirmiyorsun
Bırak kalsın gözlerinde gözlerim
Susma
Sustukça
Daha çok konuşuyorsun
İlan-ı aşk makamından bir güfte oluyorsun
Sigara yakıyorum
Ateşsizim
En son kibrit çöpümü çöpüne attım
İçtiğim her sigara
Sıradaki sigaramın kibrit çöpüdür
Hala susuyormusun?
Bravo!
İstesende bu kadar konuşamazdın
Mademki konuşmuyorsun
Bırak kalsın gözlerinde gözlerim
Ellerimi şakaklarıma
Saçlarıma
Çenemin altına getiriyorum
Ellerim
Ellerim
Ellerim vücuduma sığmıyor
Bir çay bardağı rakı hasretindeyim
Domuz dolusu tarafından
Birde türkü tüttürsem en yanık tarafından
Sonrada sigaraya asılırım
Öttürürüm sigarayı vapur düdüğü gibi
Trabzon türküsü çekiyor canım
"ben seni sevduğumi dünyalar bildurdum"
"menşure dedukleri gız senmisun senmisun"
"Peştemal tezgahında canum çikayi canum"
Mademki söyletmiyorsun
Bırak kalsın gözlerinde gözlerim
DÜŞ YAKAMDAN
Rahat bırakın boztepeyi
Maşatlığın annesini rahat bırakın
Onu ben dün akşam gördüm
Tenha kayalıklarda
Maşatlığı emziriyordu
Memeleri kuruyordu boztepenin
Maşatlığın sütü kesiliyordu
Sakallı çocuklar giriyor rüyalarıma
Belleri iki büklüm
Bastonlu çocuklar
Bu bebekler neden büyük doğuyor?
Bu büyükler neden bebekleşiyor?
Ey kocamış çağ
Vur beni
Ama sakat bırakma
Yaşatırsan
Yaşatmam bilesin
Parmaklarım tırnaklarımı büyütüyor
Tırnak makasım grevde
Pamuk prensesin annesi gibiyim
Ey kocamış çağ
Kalbini çıkaracağım bilesin
Bana belden aşağı atma
Kafama kafama sık
Bana düşman gibi bak
Münafık gibi bakma
Söveceksen adam gibi söv
Çünkü ben
Bir başlarsam eğer
Ne yedi ceddin kalacak
Ne cinsin
Ne cibilliyetin
Rahat bırak ulan boztepeyi
Maşatlığı rahat bırak
Rahat bırak arafilboyunu
Trabzonu rahat bırak
Rahat bırak temeli
Fadimeyi rahat bırak
Koskoca bir yaz geçti
Bir tek tirsi bile yiyemedim
Annem kahvaltısında
Soğuk istavrit yemek istiyor
Rahat bırak karadenizi
Gençken denize girermiş çömlekçide
Bütün mahalle
Aynı mahalde yermiş
Aynı mahalde gülermiş
Aynı mahalde ağlarmış
Annem arafiboyunu geri istiyor
Ey çağ
Gölge etme
Başka ihsan istemez
CAN ÇIKAR HUY ÇIKMAZ
Doğrudur huyumu karadenizden aldığım
Karayel gibi
Karardığım günlerimde oldu
Poyraz gibi
Esip savurduğum gençlik günlerimde
Süt liman olduğum zamanlarıda biliyorum
Bir akasya altında
Bir dostun sıcak bakışlarında
Bir türkünün kalbinde
Doğrudur huyumu karadenizden aldığım
İçimin kara olduğunu biliyorum
Kara lahana çorbasını
Kara üzümü
Kara kara kızları severim
Siyah pantolon altına
Siyah çorap giyindiğim
Siyah gömlek ve siyah ayakkabılarımın
Markası karadenizdir
En sevdiğim şarkı
"sevemedim karagözlüm"şarkısı
Nerede yoksulluk
Nerede imkansızlık
Nerede sömürü
Nerede bir boyacı çocuk görsem
Gözlerim kararır
Doğrudur huyumu karadenizden aldığım
Pireyi deve iken
Palyaçoyu ağlarken severim
Fındığın zuluflusunu
Kuymağın dibi yanmışını severim
Hamsinin çıtlatmasını
Delikanlının
Akıllısını uslusunu severim
Tabancanın 14'lüsünü
Yastık altında uyuyanını severim
Köpeklerden kurt köpeğini
Kuşlardan atmacayı
Bitkilerden sırganı severim
Gecenin sabahçısını
Gündüzün akşamcısını severim
Doğrudur huyumu karadenizden aldığım
AYAK TAKIMI
Elde yok
Avuçta yok
Ceketin astarı kaymış
Parmak ayakkabıdan fışkırıyor
Düğme iplik tutmuyor
Fermuar mağazası her daim açık
Pantolon ütüye yabancı
Cep hala orhan velinin dediği gibi
Kahvehanelerde pinekliyorlar
Bir bardak çay içmek için
Binbir türlü hesaptan geçiyorlar
Öyle ya işin ucunda
Sandalye işgal etmek var
Kahveciyi görmezden geliyorlar
Gözleri ya duvarda
ya havada
ya yerde
Bir türlü önlerini göremiyorlar
Kimseyi dinletemiyorlar konuşsalarda
Sesleri hep cılız çıkıyor
Yutkunmayı pekte iyi beceriyorlar
Gülmeleri kahkayı andırmıyor
Gayet ince ve tiz bir tonda gülüyorlar
En sevmedikleri sözler
Nasılsın?
İyimisin?
Ne yapıyorsun?
Çalışıyormusun?
Çay söyleyeyimmi?
Sigara içermisin?
Niye akşama kadar kahve önünde oturuyorsun?
Niye çıkıp dolaşmıyorsun?
Ne zaman evleneceksin?
Cevap vermeden konuşmayı çok özlüyorlar
Dostluğu şarapta
Sevecenliği esrarda arıyorlar
Ve esrar içebilmek için
Ve üç beş kuruş girsin diye ceplerine
Zengin gençler ve torbacılar arasında
Ayakçılık yapıyorlar
Ne zengin gençler yakalanıyor
Nede torbacılar
Olan bizim ayak takımına oluyor
Doğruca kodesi boyluyorlar
İlk suçlarıysa eğer
İlk mahkemede dışardalar
Ama ya ikinciyse
Onbeş yimi ay yatıyorlar
Ha birde unutmadan
İçerde bitirim bitirim abiler tanıyorlar
Hapishane tuvaletinde bali çekiyorlar
Voleybol topuyla ilk maltada tanışıyorlar
Üç noktalı
Akrepli
Kelebekli dövmeler yaptırıyorlar
Cezalarını yatıp çıkarken
Direktif alıyorlar bitirim abilerinden
"Falancıya selamımı söyle
İşini halleder
Kendine iyi bak koçum
Sen bu şehrin anasını bile bellersin"
Dışarıya çıktıklarında
Ne falancıyı bulabiliyorlar
Nede işlerini halledebiliyorlar
Ne kendilerine iyi bakabiliyorlar
Nede bu şehrin anasını belleyebiliyorlar
Yine mahalleye geri dönüyorlar
Geçmiş olsunlar havada uçuşuyor
Derkan yine
Sigara kağıtlarını birbirine yapıştırıyorlar
Üç kağıtlılar
Beş kağıtlılar
Gözlerine esrar depoluyorlar
Dakikalarca gülüyorlar
Neden güldüklerini bilmeden
Saatlerce susuyorlar
Niye sustuklarını anlamadan
Karanlık en sevdikleri yatak
Kuytularsa evleridir
Esrardan başka gerçek tanımıyorlar
Ve bencede
Çokta iyi ediyorlar
Tavsiye ederim
Özellikle milletvekillerine
KURTULUŞUN
GALASI
Trabzon ve istanbul
Ve sen
Ve ben
Mahşerin dört atlısı filminin
Yeni versiyonu gibiyiz
Gişe rekorları kırabiliriz
Turne turne dolaşırız anadoluyu
Küçük kasabalarda
Küçük sinemalara doluşan
Hayret ve tebessüm kokulu insanlarımız
Alkışlar bizi
Toprağına su
Sofrasına aş
Olamayız belki
Ama
Umuduna ümit katabiliriz
Hasretine vuslat olabiliriz
Gamzesine gülücük takabiliriz
Yanlışı doğrudan çıkaramayız belki
Ama
Yanlışın sırasını savabiliriz
Bir nefes dahi olsa
Doğruya oksijen verebiliriz
İnanki arkadaşım
Anadoluya ışık verebiliriz
Annelerin gözyaşını silebiliriz
Çook
Çok güzel bir vatan kurabiliriz
Sen inanki anteplim
Samsunlum sen inanki
Sen inanki edirnelim
Çankırılım sen inanki
Gökkuşağı renkli vatanımızı
Salıncak yapalım şu çocuklara
Sen inanki ey vatan
Alalım ellerinden tinerlerini
O ellere tiner değil
Elmalı şeker yakışır
O gözlere kin değil
Yunus emre yakışır
FERHATÇA
Aşk olsun şu ferhata vallahi
Nasılda delivermiş gönül dağını
Delmeklede kalmamış
Be brader
Birde bir kız sevmişki
Aman ne kız ne kız
Yüzünü görmese bile
İsmini seviyor insan
İsime bakın a dostlar
İsime bakın a düşmanlar
İsime bakın a alfabeler
"ŞİRİN"
Böyle şirin bir isime kim aşık olmaz
Bir ferhata bakıyorum
Bir bana bakıyorum
Herifin önünde koskocaman bir dağ var
Ya benim önümde
Bırakın dağı filan
Çakıl taşı bile yok
E yürü
Yürümek yok
E sürünerek git
Sürünerek gitmekte yok
E amuda kalkarak git
Amuda kalkarak gitmekte yok
Peki ne bok yemeye sevdin o zaman
Ferhata özenmek niye
Yiğidi öldürsende vereceksin hakkını
Vereceksin hakkını
Ver hakkını ferhatın
Aşk olsun deme
Aşk olmamış onda
Çünkü o
Aşkı olduranmış
Tohumunu bulanda
Ekende
Sulayanda
Yaprağını budayıp
Meyvesini yiyende o
Ver hakkını ferhatın
Ver
Ver
Ver
Helal olsun şu ferhata vallahi
Nasılda delivermiş gönül dağını
Helal olsun
TELEPATİ
Dün akşam bir rüya gördüm
Yollara bakınıyordum
Frenler seni tutamıyordu
Kornada öten senin kuşun değildi
Ama
Duvara senin araban çarptı
Ve içinde
Ben öldüm
Dün akşam bir rüya gördüm
Dağlara bakınıyordum
Saçlarına kadar yeşile batmıştın
Kurtulmaya çalışıyordun
Amacın zirveye çıkmaktı
Derken
Ayağını ısırdı taş
Ve orada
Ben öldüm
YALANSIZ YALAN
Yalana yalan katanlara
Çok kızıyorum
Hiç gereği yok iken
İnandırıyorken bizi ne güzel
Köpek balığını boğazlıyorken
Ahtapotu ara yere sokmanın
Yerimi şimdi
On kişiye adam demiyorken
Mayk tyson vari yumruklar savuruyorken
Zavallıları çöp tenekesine koyup
Kapağını kapatmanın
Ne gereği var şimdi
Yandım demiş alman
Basmış ona bıçağı
İyi anladık tamamda
Filiz akını kaçırmanın
Sırasımı şimdi
Azerbaycanda ordu komutanısın
Atın böğrüne vuruyorsun nahcivanda
Aferin
Aferinde
Türkiyeden gönüllü isteyip
Geç geldiğinde
Alparslan türkeşe fırça atmanın
Ne alemi var şimdi
Kedileri konuşturuyorsun
Bravo
Her şeyi biliyor keratalar
Elleride uzunmuş
İnandık
İnandıkta
"Balkonda antika halı var cemallettin
Alayımda geleyim cemalettin"
Demenin
Ne mantığı var şimdi
Yalanı çok seviyorum
Zararsız yalanı
Günde onüç öğün yiyebilirim
Hatta inanırımda
Yalan katmasalar
Şu güzelim yalana
Gülerdim şimdi
HA UŞAKLAR
Trabzon dağlık yerdir
Yoları yokuş
En düz yeri limandır
Oda insan yapımı
Erkekleri sevdayı indirmek ister
Kızları hep yokuşa sürer
Cilve desek
Cilve değil
Naz desek
Hiç alakası yok
Coğrafyasına çekmiş
Şu trabzon kızları
Ne yapalım uşaklar
Böyle yazmış yazımızı yaradan
El mahkum ayak gardiyan
Yokuş yukarı dayanacağız sevdamıza
Anlaştıkmı
Trabzon uşakları
Temeller Anlaştıkmı
Ne yapalım
Böyle istiyor fadimeler
Ha uşaklar dayanın
Az kaldı boztepeye
ESKİ GÜNLERDEKİ GİBİ
Efkar içirsene bana bu gece
Hadi reşit
Efkar içir bana bu gece
Eski günlerin hatırına reşit
Menemenler hatırına
Maşatlığı getir bana bu gece
Neşemimizi geri getir
İkiye bölelim kederimizi
Patates koyalım köze bu gece
Birer taş buldukmu kıçımızın altına
Kralların tahtına taş çıkartırız
Uzayıp giden tren yollarını söyle
Açılıp sarsın bizi anne kolları
Muhabbet kapalım yeşil gözlerden
Nasibimiz olmasın bir yudum şarap
Ben bıraktım reşit
Yeter artık
Sende bırak
Bu saatten sonra
Ne kadar içsekte sarhoş olamayız
Hadi reşit
Efkar içir bana bu gece
Hadi
Teyyareyi getir bana bu gece
ARAFİLBOY'U
Bir şişe şaraptır
Arafilboyunda mutluluk
Yolu maşatlıktan geçen
İşsiz gözlerdir dolan bardağa
İsyan içilir sabaha kadar
Mezeleri yumruk
Sofraları cömert olur sarhoşların
Kuzu kulağı en güzel ikramdır
Misafirlere
Rakıyı keser çünkü
Maşatlığın suyu çarpar adamı
İçen inmez üstünden
Kazıyın toprağını biraz
görebilirsiniz
Rum mezarlarını
Delikanlısı başkadır Arafilboyunun
Boynu bükük ağaçtan düşen
Kimseye boyun eğmeyen
Başı önde
Kolları sallana sallana gezen
Tesbih evirip çeviren
Bağrı açık
Gönlü yanık
Atlet değiştirir gibi sevgili değiştiren
Ve Orhan Gencebay şarkıları söyleyen
Bir genç görürseniz
Uzun sokakta yürüyen
Bilin ki o genç
Yüzde doksan dokuz Arafilboy'ludur.
On yılda bir düğün olur arafilboyunda
Şans kime gülerse işte
Halaylar çekilir
Horon tepilir
Düğün arabasının önü kesilir
Rakı türkü söyler
Asker yaşar nara atar
Ben kahkaha atarım
Eski evlerinde yeni evliler yaşayan
Bir efsunlu mahalle ki
Yazgısı anlına vurmuş
Çocukları varoş kokar
elleri herzaman kuşlastiklidir
Arafilboyu
Arafilboyu
Arafilboyu
Trabzon'un maketi
VAY GİDİ
Mürteci akşamları vardır
şu trabzon şehrinin
Ezanlı
Hilalli
Yıldızlı akşamları
Omuzunda samanyolu uçuran
Dudakları fatihalı
Yanakları kevserli
Gönlü bakara suresi kadar büyük
Akşamları vardır
Mahsun dilencileridir
Dolduran kaldırımlarını
Verende
Vermeyende
Duadan nasibini alır
Küçük temelin elinde boya sandığı
Küçük mamudonun elinde de boya sandığı
Çoğu ağrıdan göç etmedir
Trabzonlu mamudoların
Durmadan boyatırlar
Boya tutmayan suratımızı
Her çöp tenekesinin
iki kedisi
İki köpeği
Ve bir hayli faresi vardır
Kuduzu iğne tanımayan
Kedi köpekten kaçmaz
Fare kediden kaçmaz
Demek dostluğun yolu
Mideden geçiyormuş
Demek açlıkmış
Dostluk
Tokluk barışın hasmı
Vay gidi trabzonum
Vay gidi yavuzun Vilayeti
Kanuninin doğum evi
Fındık saçlım
Namus gülüşlü aşkım
Vay gidi
Sendemi karıştın kalabalığa
Fadime gibi yürümüyorsun
Sürmene bıçağı taşımıyorsun
"bana laz kızı derler yersın piçak yarasi"
Sendemi uçuyorsun
Kokuşmuşluğa
Vay gidi yeşilin kızı
Boztepe yüreklim
Nede çabuk alıştın mc donadslara
Demekki sevmiyordun
Peştemal kuşanmayı
Amerikan tşörtün
Verem ediyor beni
Mürteci akşamları vardır
Şu trabzon şehrinin
Tepeden tırnağa
Gerici eder beni
AKŞAM
ÜZERİ HEZEYANLARI
İsmini kelimlere değil
Hecelere hiç değil
Harflere böldüm
Gülüm
Harflere böldüm
Çatal kaşık kullanmıyorum
Adını ellerimle yiyorum
Ellerimi İsmine bandırıyorum
Akşam yorgun insanlarımın sırtına
Binmek üzeredir
Faruğun şeftalileriyse
Bitmek üzere
Ve ben
Simit gözlü çocuklara
Ve ekmek kaygılı babalara rağmen
Sanki bütün dertleri bir bardağa döküp
Üç yudumda içmişim gibi
Bitirmişim gibi
Derdin ızdırabını
Oturmuş seni düşünüyorum
Sende kavgayı
Sende özgür türkiyeyi
Sende şiirimin nakaratını
Sende
Yani senin şahsında uçuruyorum
Ne kadar kuşu varsa kalbimin
Ve geri dömüyorlar
Uçtuktan sonra
Ve omuzuma konmuyorlar
Uçtuktan sonra
Ve arkalarına bile bakmıyorlar
Uçtuktan sonra
İşte gülüm
Ben böyleyim
Beslerim büyütürüm
Ve sonra
Uçururum
Geri dönmeyeceklerini
Bile bile
Bile bile
Omuzuma konmayacaklarını
Arkalarına bile bakmayacaklarını
Bile bile
Bütün bunların hepsini ben
Bile bile yaparım
Çünkü ben
Ülkemin bütün varoşlarını mescit yaptım
Trabzonda arafilboy neyse
Diyarbakırın bağlar mahallesi
Ankaranın çin çin mahallesi
Odur benim için
Temeller bana neyi ifade ediyorsa
Mamudolarda aynı şeyi ifade ediyor
Ve bir kere daha anlıyorumki
Ve bir kere daha inanıyorumki
Ve bir kere daha kabul ediyorumki
Varoşlar sevemezmiş
Misal bu bahsi aydınlatamıyor
Şarkılar zurnanın zırt dediği yerde
Bu meselede
Katranda şeker yapsanda
Beyazlatamazsın
Kir bütün pislikleri örter
Siyahsa bütün renkleri kapatırmış
Lütfen beni kapatırmısın
YAĞMUR FİRARDA
Tekneye binip gidiyor yağnur
Üzerime yağmadan
Ayakkabılarımın deliğine sızıp
Çoraplarımı ıslatmadan
Çekip gidiyor
Vay utanmaz arlanmaz
Vay bulutun sütü
Emzirmeden toprağını
Tohumunu çatlatmadan
Karışıp gidiyor karadenize
Yağmur arkadaşımdır
Yaka paça kavga edip
Sonradan dost olanlardanız biz
Çok yumruğunu yemişimdir
Çok basmışımdır
Kafasına kafasına
Yapacağını yaptı en sonunda
Hayır satmadı beş paraya beni
Dedikodumuda yapmadı arkamdan
O sadece
Karadeniz denilen deniz kızını sevdi
Ve arkasına bakmadan
Peşinden gitti deniz kızının
O tekneye binmeliydi
Ve öyle yaptı
Bende olsam aynı şeyi yapardım
Saadetler dilerim
Mesud ol
Bahtiyar ol
Arkadaşım yağmur
MAŞATLIK
SAKİNLERİ
İsyankar
çağlar bir halttır!
Halt olamayan trabzonlulardandır
Boyacılıktır mesleği
Halis yerlisidir arafilboyunun
Şiddetli bekarlarımızdandır
Alır rakısını koynuna
Yatar maşatlık maşatlık
Tayyare özcan bir lazdır!
Laz olamayan trabzonlulardandır
Babadan kalma 371
Gece taşır gündüz taşır
Kendi yolculuğunu
Çok şiddetli bekarlarımızdandır
Çeker 371'i altına
Gezer maşatlık maşatlık
Zagor murat bir lazdır!
Laz olamayan trabzonlulardandır
Bir annesi bir kendisi
Hayata en çok sarılmak isteyen
Arkadaşlarımızdandır
Erdoğduda oturan arafilboylulardandır
Oda şiddetli bekarlarımızdandır
Girer yalnızlığının koluna
Gider maşatlık maşatlık
Gundul reşit bir halttır!
Halt olamayan trabzonlulardandır
Hapishanelerin en müdavimi
Kafeteryacıların korkulu rüyası
Oda şiddetli bekarlarımızdandır
Getirir tespihini göğsüne
Çeker maşatlık maşatlık
Dede levent bir lazdır!
Laz olamayan trabzonlulardandır
Ambarda çalışır
Memurluğu kazanmıştır
Olmaz demiştir karaoğlan
Karaoğlancı levent tercihini
Yanlış yapmışmıştır
Oda çok şiddetli bekarlarımızdandır
Sırtlanır yüklerini
Taşır maşatlık maşatlık
Civa ayhan bir halttır!
Halt olamayan trabzonlulardandır
Hapishanenin maşatlık kuşlarındandır
Vurdu dağıttı pezevenk tayfasını
Hesapta olmayan hesap içinde
O bizim en şiddetli bekarlarımızdandır
Takar kanatlarını
Uçar maşatlık maşatlık
Fındık mustafa bir halttır!
Halt olamayan trabzonlulardandır
Devlet su işlerinde bekçidir
İyi maaş alır
Alır ama ne fayda
Rakılar rakı gibi taşar kirpiklerinden
Atatürk'e benzeyen insanlarımızdandır
Doldurur cengizini bardağa
İçer maşatlık maşatlık
Albay cengiz bir halttır!
Halt olamayan trabzonlulardandır
Köy hizmetlerinde işçidir
İyi maaş alır
Alır ama ne fayda
Rakılar gamze olur güler yanaklarından
Albaylığa layık insanlarımızdandır
Doldurur mustafasını bardağa
İçer maşatlık maşatlık
Maşatlık bir yerdir!
Laz ve halt olamayan trabzonlulardandır
Sever çocuklarını
Basar bağrına
Güneş olur ısıtır
Ay olur aydınlatır
Korur çocuklarını
Mşatlık bir yerdir!
Yerler içinde
Not:Maşatlık sakinlerinden bir yıldız kaydı
Onun ismi tayyare özcandı
Abisi ve yeğeni tarafından
Sırtından bıçaklandı
Teyzemin oğluydu
Hayat doluydu
Maşatlık şoförsüz kaldı
Sakinleri yayan kaldı
Özcanın davası mahşere kaldı
mahşere kaldı
mahşere kaldı
TRABZON
HİKAYESİ
Trabzon şehri
Sen ve ben
Birde maşatlık
Birde albay cengiz
Birde fındık mustafa
Birde buzlu rakı
Birde hiç kimse bilmesin düşüncesi bilir
Trabzon şehri
Sen ve ben
Üçümüz bir takayla denize açılmışız
Sağır sultan bile
Duymuş hikayemizi
Zavallının kulağını açmışız
Trabzon şehri
Sen ve ben
Pusulayı şaşırıp
Kayalara çarpmışız
Kapanmış kulakları sağır sultanın
Ötmez olmuş maşatlık bülbülleri
Buzlu rakı dolar olmuş bardağa
Boşanmaz olmuş
Bir ben bilirim birde
Varoş yüzlü çocukları arafilboyumun
Varoş yüzlüdürde
Şarkı gözlüdür
Açar gamzeleri
Kahkaha kahkaha
İşte o zaman
Unutuveririm seni
Silinirsin
Kaybolursun
Gidersin
Trabzon şehri
Sen ve ben
Masallar ülkesinde
Bir yokmuş bir varmışız
Peynirli yer gibi sevmiştim seni
Yumurtalı
Tereyağlı
Maden suyu içer gibi sevmiştim
Trabzon şehri
Sen ve ben
Sağı sultan bile
Duymuş hikayemizi
SUSUZ GÜNÜN NOT DEFTERİ
Suları akıyor trabzonun
Kesmişler
Su şehrimin yolunu haramiler
Kırk haramiler
Kırk haramiler
Doğruluk için su yolunu kesenler
Kırk haramiler
Neresine bakarsan bak
Su görürsün trabzonda
Sağına soluna dön
Su
Önüne arkana bak
Yine sudur
Su gökten yağar yerden buharlaşır
Sene başından beri
Nere gider?
Kimsecikler bilemez
Bilmek sormak kimin haddine
Suları akmıyor trabzonun
Kesmişler
Su şehrimin yoluu haramiler
Kırk haramiler
Kırk haramiler
Doğruluk için su yolunu kesenler
Kırk haramiler
"uy dereler dereler
Neler bilurum neler"
Dereler
Taşar derelerida
Alur köprülerini
Seranderli köy evleri kayık olur
Yüzerda denizlerinde
Muslukları fıs gelir
Tırıs gider trabzonun
Trabzonun suyu gelmez
Trabzonun suyu arafilboyundan akmaz
Ama
Doktor evlerinde şırıl şırıl
Maşaallah
Kuzgunderenin vanası patlar
Beşirlinin suları vna vana basılır
Aman nazar değmesin
Tahtaya vurun
Tahtaya vurun
Tahtaya
Çömlekçiyi bok basar
Kancaları keyif
Suyun keyfi basar
Yoksula sidik gelir
Varsıla maden suyu
Trabzonun suyu
Trabzonun suyu bir türlü
Sevemedi yoksulunu gitti
İllede varsıl diyor
İllede varsıl diyor
Ulan trabzonun suyu
Sakın ha sakın
Arafilboyundan geçme
Suları akmıyor trabzonun
Kesmişler
Su şehrimin yolunu haramiler
Kırk haramiler
Kırk haramiler
Doğruluk için su yolunu kesenler
Kırk haramiler
ŞÜKÜR
Çay sigara
Çay sigara
Sigara çay
Sigara çay
Kibritin anasını ağlatıyorum
Ardamarını çatlatıyorum bardağın
Alkol terk edeli vücudumu
Bir hayli zaman geçti
Galiba çok şey bekliyorum çaydan
Anason kokusu arıyorum sigarada
Allah'a çok şükür
Geçti titremesi ellerimin
Yavaş yavaş yenmeye başladım
Uykusuzluk denilen katmerli fahişeyi
Eskisi kadar kafamda uçuşmuyor örümcekler
Yılanlar rüyamı terk ediyorlar
Allah'a çok şükür
Gözlerimin rengini seçiyorum
Kırmızı kalmadı yeşillerimde
Sonbahar olmuyor yüzüm
Kar gibi beyazmışım meğersem
Arık kahvaltı yapabiliyorum
Midemle barıştık zira
Uzun zamandır konuşmuyorduk
Allah'a çok şükür
Annemin yüzüne bakabiliyorum
Gözleri gülüyor mübareğin
Bir seviniyorum
Bir seviniyorum ki
Uçan balon olmak istiyorum
Allah'a çok şükür
Dün ne yaptığımda haberim var
Kiminle konuştum
Kavgamı ettim
Dayakmı yedim
Yoksa dövdümmü?
Hepsini biliyorum artık
Terk etmedim dostlarımı
Yine yanlarındayım
Bir güzel bitiriyorum mezelerini
Yumruk kalıyor geriye
Meze olarak
Yine şarkı söylüyorum onlarla
"gezdiğim dikenli aşk yollarında
elimden bir kırık saz geldi geçti"
Allah'a çok şükür
Trabzonspor iyi oynuyor bu sene
Hamside bol çıkar inşaallah
Güler et görmeyen sofralarımız
Kedilerde nasiplenir tabiiki
Belki bir kız severim
Veya o beni sever
Kaçırırız ruhumuzu
Trabzon şehrinin sisli yaylalarına
Telli peynirden kuymak yeriz
Üzerine yanmış tereyağı dökülmüş
Şakırız horonda
Oluruz tulum
Nar gibi midyeler pişiririz
Ateşli sinemizde
Allah'a çok şükür
Daima şükür
Çok şükür
GEL
Ellerini tutamazsam güzelim
Ölürüm ben
Ölürüm ben
Ölürüm
Gel
Ey yeşilin kızı
Gelde gir sabahıma
Yatırayım beşik
Uyutayım ninni
Yakamoz takayım kirpiklerine
Gel
Ey kahvemin falı
Papatyamın nasibi
Sigaramın kibriti
Yanağına konamazsam güzelim
Ölürüm ben
Ölürüm ben
Ölürüm
Gel
Ey hamsinin kızı
Kaldır beni gece
Vur kaldırıma
Kuzular gezdireyim dudaklarında
Kırlangıçlar takayım bileklerine
Ceylanlar uçurayım omuzlarında
Gel
Ey ayranımın yayığı
Sütümün kaymağı
Yoğurdumun mayası
Yüreğine akamazsam güzelim
Ölürüm ben
Ölürüm ben
Ölürüm
Gel
Ey tulumun kızı
Horonlar çizeyim hasretlerine
Maniler yazayım gamzelerine
Elini tut kemençenin
Ben davulu tutayım
Çıkalım boztepeye
Sen ondörtlü ol
Ben fişeğin olayım
Gel
Ey karadenizin kızı
BÜYÜK TAARRUZ GÜNÜNDE BAYRAK
Ne güzel dalgalanır
Benim bayrağım
Kırmızısı ak
Beyazı al
Dünyanın bütün bayrakları
Ona aşıktır
Ama
O
Yüz vermez hiçbirine
Gayet ağır başlı
Gayet mağrur
Gayet latif
Gayet hilal kaşlıdır
Gözleri yıldıza çalan
Çektiklerinin onda birini dahi çekememiştir
Dünyanın hiçbir bayrağı
Çekmeye çalışanlarsa
Gömülüp gitmişlerdir
Bayrak mezarlığına
O kadar dertlidir ki
Benim bayrağım
Yutarda gözyaşını
Dışarıya güleç gözükür
Gecekonduların bayrağıdır o
Deniz yüzü görmeyenin bayrağı
Sıtmalı çocukların bayrağıdır o
Et görmeyen sofraların bayrağı
Yorulmuştur
Bıkmıştır
Usanmıştır
Tabutlara sarılmaktan
Bezmiştir gömmekten evlatlarını
Yeter ulan
Yeter
Yeter
Yeter ettikleriniz
Dünyanın en yakışıklı bayrağını
Ne hale getirdiniz
Ne hallere soktunuz
Hilal kaşlımı
O yıldız gözleri
Nerede şimdi
UZUN
SOKAK UZUN YERDİR
Demekki ben şimdi çağımı yaşıyorum
Gündüzlerini kahve köşelerinde karartan
Akşamlarını isyan suratlı geçiren
Bayramları alafranga kutlayan
Yollarda alaturka yürüyen
Çocukları tiner bakışlı
Evleri su damlatan
Bir çağda
Demekki ben şimdi çağımı yaşıyorum
Bu gün pazar
Gezilmeye değer bir gün
Bütün hava raporları aynı ağızda
İşbirliğindeler
Çıkın dolaşın
Gezin tozun
Yağmur yok
Şemsiyeye hiç gerek yok
Karşıdan bir kız geçiyor
Ve yanında bir erkek
Hovardaca bakmıyorsada gözlerim
İyi niyetli olduğundanda
Şüpheliyim
Kaldırımın yanakları kızarmış
Oğlan yapma diyorda
Kızın hiç şeyinde değil
Kız malı götürüyor ayak üstü
Bende derin bir "iç"çekiş
Oğlanda yeter vari bir"of"çekiş
Kızda tacizkar bir"oh"çekiş
Bu kız bu oğlanı nereye götürüyor?
Bu kız bu oğlanın neresini tutuyor?
Kaldırımın yanakları kızarmış
Uzun sokak uzun yerdir
Adıyla kaim
Uzun sokak bir defile
Manken kızlar
Manken erkekler
Cemil ipekçi
Neslihan yargıcı filan sanki
Düzenlemiş gibi bu defileyi
İşte ben hergün uzun sokakta
Saatlerce süren defileleri
Pahalı vitrinlere yoksul bakışlar atan
Memur çocuklarını
Dönere tarkanı görmüş gibi bakan
Ayakkabı boyacılarını seyrediyorum
Demekki ben şimdi çağımı yaşıyorum
Yüzüme şuh kahkahaları patlıyor
Amerikan tşörtlü onyedilik bir kızın
Pantolonu yırtık bir kızın
Yoksulluktan yırtık değil
Varsıllıktan
Varsıllıktan
Ben tanırım yoksulumu
Söküğünü diker benim yoksulum
Yırtığını yamalar
Ben bilirim yoksulumu
İki büklüm belini
Boynu büküklüğünü
Yere bakış atışını bilirim
Bilirim ulan
Bilirim
Bilirim
Bilirim işte
Aha işte oradalar
Aha işte karşıdalar
Geliyor keratalar
Bil cümle varoşun çocukları
Yürüyorlar tespih tespih
Çatıyorlar nara nara
Bakıyorlar muşta muşta
Biraz sonra uzun sokak toz duman
Biraz sonra bu defile yok artık
Omuz omuz çarpacaklar
Şu yırtık pantolonlu
Amerikan tşörtlü kıza
Yanındaki bol markalı burjuva
İster istemez
Karışacak olaya
Mornerolar yetişecek olaya
Beğendikler
Mc donaldslar
Burjuvalar burjuvanın yardımına koşacak
Haklı olarak
Biraz sonra uzun sokak toz duman
Biraz sonra bu defile yok artık
Polis
Siren
Düdük
Bekçi
Ambulans
Varoşlar karışıp aralarına uzun sokağın
Kuytularına çekilecek
Ateşler yakılacak
Ucuz şarap içilecek
Yakayı ele verenler
Arkadaşlarını ele vermeyecek
Ben şimdi trabzonda
Ben şimdi iş yerimde
Güneşli bir pazar günü
Sigaramın arkasına sığınıp
Çayın demine kızıp
Bir şeyler karalıyorum
Kızlar kız gibi olsun diye
Varoşlar gülsün diye
Çocuklar türküyü sevsin
Tarkanı sevmesin diye
Zengin vakar sahibi olsun
Fakir onurunu korusun diye
Karınca kararınca
Bir şeyler yazıyorum
Maalesef ben şimdi çağımı yaşıyorum
BEN HALA
ATAPARKTAYIM
Ben hala orada
Bıraktığın yerdeyim
Tabakhane deresinde tanışıp
Zağnos köprüsünde gülüp
Ataparkta ayrıldığımız yerdeyim
Trabzonu ikiye böldüm
Sana verdim yarısından çoğunu
Bir Maşatlık bana kalan
Birde Arafilboyu
Birde Değirmendere
Birde kayık damları
Ve birde sımsıkı sarıldığım
Trabzon şarkıları
Ve tulum
Ve tulum
ve tulum
Ve bir kere daha tulum
Trabzonun çeyreğinde oturuyorum
DÜMBÜLLÜ İSMAİL
DESTANI
Nüfus müdürlüğüne girdi bizimki
Eskimiş kimliğini değişmek için
Selamun aleyküm dedi bizimki
Aleykum selam dedi nüfus memuru
Aldı kimliğini nüfus memuru
Bir arka
Bir ön
Bakındı bakındı
Nedir bu kardeşim dedi
Anne adı Muşika
Soyadı Ziypak
Köy Zakzik
Gavurmusun?
Bu ne biçim nüfus kağıdı
Ama kardeşim dedi bizimki
Hayret bir şey dedi nüfus memuru
Ama kardeşim dedi bizimki
Neyse değiştiler hüviyetini
Ziypak abimizin
Kahramanımızın kafa kağıdı kısaca böyle
Anne adı Muşika
Soyadı Ziypak
KÖyü Zakzik
Yani İsmail Ziypak
Namı değer Dümbüllü İsmail
Dümbüllü yedi yaşında
Başlar boyacılığa
Akşam para gelmedimi eve
Yemek yok
İçmek yok
Yatak yok
Dayak var
Küfür var
Dışarda yatmak var
Yani
Ezgin kaaareden gelen bir kişi
Büyüdükçe
Bitirimleşiyor tabii ki
Rıfle pantol üzerine
İpek gömlek giyermiş gençliğinde
Kavgacımı kavgacı
Külhanmı külhan
Bir anlatmaya başlıyor
İlk yumruğu kendisi yiyor
İkinciyi de kendisi
Tam ismail abi çakacak yumruğunu diyoruz
Ulan sol göz fara döndü iyimi diyor
Hayret birşey diyor
Ha sıkıntı diyor
Elinde baltası ve
Kırmızı bandanasıyla
Kızılderili reisi mubarek
Bir barış çubuğu eksik
Onuda biraz sonra getirecekler
Suliyi kovalıyor
Suli kaçıyor
Dümbüllü kovalıyor
Ezgin kaaareden gelen bir kişi
Boynu bükük ağaçtan düşmüş
Şaraplar bağlarında dinlene durur
Bardaklar kadeh tokuşturur
Karlı kış günlerinde
Akasyalı bahar aylarında
Bol çilekli yazlarda
Sarı etekli sonbaharda
Dolar boşalır
Boşalır dolar
Muhabbete yarasın
Götür İsmail abi
Yavaş yavaş
Bulmaya başlar yolunu
Sağ sol
Terminal
Garajlar derken
Başımıza simsar kesiliverir
Simsar
Dümbüllü ismail abimiz
Ezgin kaaareden gelen bir kişi
Boynu bükük ağaçtan düşmüş
Aman
Ne simsar ne simsar
Ağzı var olup
Dili olmayan
Kafasına göre takılan bir simsar
Simsar
Dümbüllü İsmail abimiz
Trabzonda çalışır biraz
Sonra işler
Terso gider
Ver elini İstanbul
Ver elini İstanbul garajları
Dümbüllü yine simsar
Annesi onu
Simsar olsun diye doğurmuş
Bahtı simsarlıktan açılmış sanki
Bir kaç yıl çalışır İstanbullarda
Tutar parayı biraz
Döndüğünde Trabzona
Murat 124'ü çeker altına
Yani hacı muratı çeker
Kapkara tarafından
Terminal maşatlık ev
Ev terminal maşatlık
Akşam altı
Terminalden çıkış
Ve sonra maşatlıkta
Mahsene dalış
Onbir sularında
Yatış
Oh!
Aferin sana
Ezgin bir kaaareden gelen abimiz
Namı değer Dümbüllü İsmail abimiz
Boynu bükük ağaçtan düşmüş
Hacı muratın arkasında
İki taburasi
Bir masası
Bardağı
Çatalıda var
Tek takılır çoğu zaman
Radyosu hep sanat müziği çalar
"seni bana beni sana
kavuştursun rabbim tez elden
seni sevmekte suçmuş ki
bilmedim yandım ezelden"
Basar küfürü hepimize
Farketmez der
Hepiniz bekarsınız der
Kravatsız gezmez
Kravat artı puandır der
Her zaman
Kravatlı
Simsar
Dümbüllü İsmail abimiz
Aferin sana
Bir şeyler söyler bazen
Hiçbirimiz anlamayız
Yinede he deriz
Öyledir deriz
Doğru söylüyorsun deriz
Hep ezgin kaaareden
Boynu bükük ağaçtan bahseder
Of!çeker
Ölüsü olan bir gün
Delisi olan hergün ağlar der
Ahmetin de
Mehmetin de der
Basar küfürü
Her kelimenin sonunu
Ben ee diyerek bağlar
Bir ezgin kaaareden
Bir ezgin kaaareye
Bir muhabbetten
Bir muhabbete
Gider gelir
Gelir gider
Hacı muratı ne güzel
Bağırta bağırta
İkiler
Üçler
Ne diyorsun diyorum
Kendi kendime konuşuyorum
Kendi kendimi muhakeme ediyorum diyor
Bi ufak rakı içipte kendini
Muhakeme etmeyen delikanlının da diyor
Ben ee diyor
Basıyor küfürü
Bizleride çeker muhakemeye
Simsarlığın yanında birde
Hakim kesiliverdi başımıza
Kravatlı
Simsar
Aynı zaman da hakim
Dümbüllü İsmail abimiz
Ezgin kaaareden gelen bir kişi
Boynu bükük ağaçtan düşmüş
Bazen de neşelenir
Oyun havaları çalar
Arabın yalellisi beri gelir tellisi
Oy malatya malatya
Haydi bakalım malatya
Katakulle matakulle
Oryantal arap havaları
Bir acaip adamdır işte
Dümbüllü İsmail abimiz
Geççç bunları diyor
Hadi gittt ya diyor
Üst yapıya çok sövüyor
Alt yapıyı çok seviyor
Alt yapı dediği bizleriz
Üst yapıda yaştaşları oluyor
Bazen de alt yapıya sövüyor
Üst yapıyı çok seviyor
Bırak şu tirivileri diyor
Onları geççç ya diyor
Nasıl olacak bu işler peki diyor
Acaip bir şekilde
Sinirli bakıyor bize
Ve hemen sonra
Ben size herzaman teşekkür ederim diyor
Bir sırlı adam ki
Her tarafı aşikar
Nevi şahsına münhasır
Bir adam
Hala yaşıyor
İsmail abimiz
Cezaevinde yaşıyor
Komalık kafayla bariyerle çarptı
Sonra direğe bindirdi
Yanındaki genç
Maalesef öldü
O mezara
İsmail abi cezaevine
Haber yolluyor bize
Dediklerine göre
Mahşerde görüşeceğiz diyormuş
Allah kurtarsın
Kravatlı
Simsar
Aynı zaman da hakim
Dümbüllü İsmail abimiz
Boynu bükük ağaçtan düşmüş
TAKVİM
YAĞMURLARI
Bugün 1 eylül
Yani sonbahar geldi demek
Sonbahar geldi demek
Yaprak sarı etek giyecek demek
Yelek gömleği örtecek demek
Annemin romatizması azacak demek
Bugün 1 eylül
Vakit ikindiyi akşama getirmek te
Gres yağı gözlü motorcu çırakları
Topaç çevirircene
Tornavida çevirmek te
Terzi önü cıvıl cıvıl okul arifesinde
Veliler çocuklarına önlük beğenmek te
Cami yanı çay ocağı
Yaşlılar ezanı beklemek te
Gençler köşe başına dikilmiş
Erkekler de bitirim ce bir duruş
Kızlar hovarda yürümek te
Gökyüzü maviydi önce
Biraz martılar boyadı
Sonra kırlangıçlar
En son boyayı bıldırcınlar sürmek te
Ve takvimler
Yağmuru göstermek te
ATEŞTEN GÖMLEK
Yanlış bir şey değil sevmek
Ama pek akıl karıda
Sayılmaz hani
Sevmek bile bile yanmak demek ki
Hem de nasıl
Odunun yanmasına filan benzemez
Kömürün koruyla hiç alakası yok
Öyle yanacaksın ki
Külün dahi gezmeyecek havada
Zor iş be brader
Pek akıl karı değil
Sevmek demek
Atmak kendini mesela
Ayağına taş bağlayıp denize
Rüzgarlı bir tepe bulup
Bırakmak demek
Bedenini boşluğa
Bir kere
Her türlü şakayı kaldıracaksın
Bi güzel kafa yapacak senin le arkadaşların
Karataş gibi kararacaksın
Moraracaksın böğürtlen gibi
Yanağını alıştıracaksın
Kırmızıyla iyi geçinmeye
Çünkü aşıksın
Çünkü bunu sen seçtin
Yani dostlar demem o ki
Kolay iş değil sevmek
Zor meslek
Zor
Zor
Allah kolaylık versin
HORONA
MEKTUP
Oy horon
Güzel horon
Yıkulup yapıliysun
Güzel güzel kızlari
Ne güzel oynatiysun
Seni tepinmesini
Bilmiyrum amma
İnan ki bu uşağı
Uykuda oynatiysun
Belli ki hamsidan
Aldun huyuni
Tutulmiş hamsi gibi
Yerunde durmayisun
Ne falan tanursun
Ne da feşmekan
Hiç kimseye yoktur senun
Mihnetun filan
Misır kuymağun ilan
Lahanan ilan
Kral sofralaruna
Beş basayisun
Funduk bahçelerunde
Buyutmiş seni Allah
Akçaabat tütuninden
Dumanini çekmişsun
Hastasun barabelliye
Ondörtlisuz gezmezsun
Sürmene takasuni
Nasil da yuzdiriysun
Eskiden çıkmaz idun
Peştamalsuz sokağa
Hiç eksık etmez idun
Belunden piçağuni
Çorba ediyler seni
Diskoylan karuşturup
Bu aralar kafami
Acayip bozayisun
Aman ha kemençeylan
Hoş tutasun arani
Davulun zurnanun
Kalbini kırayisun
Baterinun sesiylan
Oynarsun amma
Sonradan çok ararsun
O eski dostlaruni
Hiç yanlişa gelemem
İyi bilursun beni
Tulumsuz dişarida
Görursam bil ki seni
Tabancamun sapindan
Kaziyacağum seni
Sakun beni pirakma
Şu Trabzonda sensız
Bir tayfasi sen kaldun
Ha bu giden geminun
Beraber batacağuk
Gemi kurtulmaz isa
Buni iyi belleyesun
Oy horon
Güzel horon
Yıkulup yapiliysin
Ha bu dertli uşağun
Aklini aliyisun
AH UYKU
Bölük börçük uykular la uyuyorum
O yana dön
Bu yana dön
Uyku gelmez
Uyku diye bir şey yok
Ne imreniyorum şu uyuyanlara
Koyar koymaz yastığa kafalarını
Uyuyorlar be kardeşim
Oy sa ben öyle miyim
Seviyorum yastığı uyutsun diye
Yok abi yok
Yemin etmiş köftehor
İnadın inat diyor da
Başka bir şey demiyor
Yorgana masal anlatıyorum
En güzel ninniler le sallıyorum çarşafı
Yine yok
Yine yok
Yok oğlu yok
En sonun da yatak ta buluyorum kusuru
Gecenin bir vakti yün çırpıyorum
Az mı yersin çok mu
Elim de hamur çubuğu
Kıçına kıçına
Bacaklarına bacaklarına
Yat ulan
Yat
Yat
Ninni ulan
Ninni
Ninni
Kabus görmeye bile razıyım
Kara Fatmalar yesin beni
Varsın kara kura bassın
Başım gözüm üstüne
Namerdim uyanırsam
Ulan yastık
Ulan yorgan
Ulan çarşaf
Ulan yatak
Hele bir uyuyayım
İnadına uyuyacağım ulan
Sizi uyutmayacağım
El mi yaman bey mi göreceksiniz
Maç doksan dakika
Uzatmaları oynuyoruz
Onlar bir sıfır ön de
Ben penaltı kullanıyorum
Kaleciye işmar ettim
Para işareti yapıyorum
OLMAYACAK BİR DUA
Sokağa çıkınca ben
Adım atmadan yürüsem
Kaldırım bir koluma
Yokuş öbür koluma girse
Ayaklarımı yerden kesseler
Uçursalar
Uçursalar
Uçursalar
Kahveye girince ben
Ağzımı açmadan konuşsam
İskemle çayı söylese
Masa şekeri atsa
Küllük karıştır sa
İçirseler
İçirseler
İçirseler
Yatağa yatınca ben
Uzanmadan yatsam
Yastık ninni söylese
Yorgan rüya görse
Uyutsalar
Uyutsalar
Uyutsalar
KIRKPINAR ÇAĞRIŞIMLARI
Erkek olan beri gelsin
Ben kavganın ortasına yazdım şiiri
Herif olan çiğnesin de geçsin bakalım
Taşşağı kaç okkaymış
Bir görelim bakalım
Pazuludur şiirim
Karateye gitmiştir
Ne kadar dan varsa hepsini bitirmiştir
Burnu boksta kırılmıştır
Mahalle döğüşünden de
Çakar az buçuk
Arkadan vurulmaya pek alışkın dır
Haydi bakalım yobaz dedektörleri
Çarşaf altın da bikini arayanlar
Düzen bezirganları
Vatan mektubumun sahte pulları
Hadi bakalım
Çıkın bakalım
Ben kavganın ortasına yazdım şiiri
ZAMAN MAKİNESİDE HATA YAPAR
Leyla ve Mecnun
Hoş geldiniz
Hoş geldiniz de
Niye geldiniz ki
Ne işiniz var burada Allah aşkına
Yanlış asır seçtiniz
Hadi doğru çağınıza
Marş marş
Ne kadar komiksiniz
Ne kadar Orhan Gencebay
Ne kadar Gülşen Bubikoğlu kokuyorsunuz
Biz şimdi
Mesaj lı aşklar çağındayız
Kuzu kuzulu
Hamburger li
Pizzalı aşklar çağındayız
Hadi yürüyün de
Ense traşınızı görelim
BÖYLE SÜRMEZ BU ZULÜM
Henüz bitmedi bu iş
Sigaram halka çıkarmak ta
Israr lı hala
Ne kadar karartsan da ışıklarımı
Önümü görüyorum
Karanlık ta yürümesini
Asker de öğrettiler
İntikal adabını
İyi bilirim en
Henüz bitmedi bu iş
Film arasındayız
Gazoz yudumlayıp
Hacet gideriyoruz
Var mısın bahse
Bu sefer tren geçmeyecek evin önün den
Ve ben
Elizabeth tayloru
Çırçıplak göreceğim
BIRAK
DALINDA KALSIN
Etme güzel kardeşim
Bu yana gel
Basma su güzelim papatyalara
Çimenlikte gezmenin ne gereği var
Yol sa işte
Koskocaman be kardeşim
Ne geçecek eline ezeceksin de
Şu canım papatyayı
Hiç saksın yok mu evinde
Hiç eşelemedin mi diplerini
Hiç sulamadın mı
Hiç koklamadın mı
Yapma be kardeşim
Etme eyleme
O çiçeği oraya ekeni düşün
Gübresini koyanı
Sonra filizlenmesini düşün bir
Yağmuru var bunun
Karı var
Sağanağı var
Seli var
Onlarca badireden geçmiş bir papatyayı
Çiğnemeye ne hakkın var
İyi bil ki be kardeşim
Papatyanın da ahiret te
Bizden alacağı var
İnan var
ALBAY CENGİZ VE KIZ BABASI
Şu bizim Cengiz var ya
Köftecinin oğlu Cengiz
Kıytığın oğlu canım işte
Battal gazi bıyıklı uşak
Deri montlu
Tarkan saçlı
Şu parlak çocuk
Albay diyorlar
Bir sürü askeri var
Hani şu evden kaçan çocuk
Gogonun köşkünde yatan
Duvarlara yazı yazan çocuk
Bizim evin önün de sabahlayan
Şaraba bira döken
Sigarayı siren gibi öttüren
Şu kenevir gözlü çocuk
Elleri soğan sarmısak kokan
Sinema önün de tükürük köftesi satan çocuk
Vücudunun her yerini haritaya çeviren
Şu hercai serseri
Kirli silah yakalatan
İşlemediği bir suçtan
Altı sene hapis yatan çocuk
İslam'ın şartlarını içer de ezberleyen
Altı yıl namaz kılan
Çıkar çıkmaz şaraba koşan çocuk
Şu kıytık Cemil'in oğlu canım işte
Utanmadan bizim kızı seviyor
Hasbinallah
Töğbe estağfirullah
Ne hallere kaldık ve Subhanallah
Bu ne cürret!
Bu ne cesaret!
Allah yazdıysa bozsun
Tövbe Tövbe
OF OF
Yara bu kadar mı derin
Yol bu kadar mı dar
Yalan niye bu kadar gerçeğe yakın
Düğümü çözecek babayiğitler
Neredeler?
Şu canım Anadolu ya geldik geleli
Şu çadır hayatından caydık cayalı
Komşudan çorbayı kıskanır olduk
Türk Kür'e dönmüş sırtını
Kürt Türk'ü görünce yolunu değişiyor
Laz bir telden vuruyor
Çerkez bir telden
Aydın halkına
Yokuş inişe düşman
Yav biz nasıl aldık şu koca İstanbul'u
Şu Çanakkale zaferini
Şu büyük taarruzu
Dumlupınar savaşını
Biz kazanmadık mı
Kapanın elinde kalıyoruz
Pantolon bir taraf ta ağlar
Gömlek öbür taraf ta
Astar kendini asar
Ceket yeleği boğar
Cinnet tüter sobasından her evin
Her evde esrarkeş var
Her ev alkol deposu
Ne gazete var
Ne de kitap var
Bol bol arabesk
Bol bol paparazzi var
Misafir televizyon suratlı
Ev sahibiyle pek az işi var
Ne misafir var
Ne perverlik var
Kızların odasında Michael jackson resmi var
Erkekler gladyatöre tutkun
Ulubatlı Hasan'ın bu işe itirazı var
Ne yapsak bilmiyorum
Ben kafayı yemek üzreyim dostlar
Belkide yedim
KAYIP ARANIYOR
Sisli Eylül gecelerinde
Lüküs yakıp aradığım
Boztepe'nin nemli yamaçlarında
İçtiğim ıslak sigaram gibi
Dumanını içerlerime çektiğim
Bıldırcın tenli güzel
Nerelerdesin
Bir Maşatlık kuşuyum ben
Sessiz öterim
Atmaca gözü keskin olur dediler
Atmacaya sordum seni
Görmedim dedi
Kuzguna bir sor dedi
Vardım kuzgunun yanına
El pençe divan durdum
Elini eteğini öptüm kuzgunun
Kuzguna sordum seni
Görmedim dedi
Bir Maşatlık kuşuyum ben
Sessiz öterim
Bütün kuş dostlarıma haber yolladım
Seni gören ilk kuşu
Gözünden öpeceğim