:. KARALAHANA E-ZİNE                                                                                                                                                     :. SAYI 1     

 

 

KASET/CD TANITIM

LAZUTLAR III - FUAT SAKA

                       İlk bakışta bir Karadenizli müzisyen için en tabii ve en kolay görevin kendi kültürünün müziğini yapmak olduğu sanılabilir.  Az buçuk enstruman da çalabilen bilinçli bir Karadeniz Halk Müziği tüketicisi olarak, kafamda bu  müziği yapanları sınıflandırıp, hiyerarşik tanımlamalar yaptığım, küçük notlar aldığım bir defter var. Dürüst olmak gerekirse "Fuat Saka"yı bu defterde nereye yerleştireceğim konusunda henüz kararsızım. Köklerini geç keşfetmiş bir Karadenizlimi?, Karadeniz Müziğini evrensel sanat anlayışı içinde yorumlayan bir World Müzik icracısı mı?, Özgün müzik te aradığını bulamayınca Karadeniz Müziğiyle populer olmuş  birisi mi? Her şeye rağmen Fuat Saka'nın gerek icrası, gerek besteleri, gerekse sözleriyle Karadeniz Müziği'ne yeni bir soluk getirdiğine, soundunu zenginleştirdiğine ve en önemlisi kemençenin ve tulumun genç kuşaklarımızın sevgisini tekrar kazanmasında önemli rol oynadığını yadsıyamayız.

   

1997- Lazutlar 

1- Lazutlar 3'25'' Örnek 2- Uy Tırabzon , Uy Tırabzon 3'06'' Örnek 3- Rap-Atma 4'47'' Örnek 4- Tskals Napoti Chamohkonda 2'04'' Örnek 5- Dere Boyu Kavaklar 4'45'' Örnek 6- Hekimoğlu 3'47'' Örnek 7- Kurbani 4'37'' Örnek 8- Gökteki Yıldızları 3'35'' Örnek 9- Aman Of Aman Ey 3'31'' Örnek 10- Derule 2'08'' Örnek 11- Lazonaşi Berepe 1'56'' Örnek 12- Ay Vuriyi 3'42'' Örnek 13- Cilveloy 4'36'' Örnek 14- Yaylanın Soğuk Suyu 5'00'' Örnek 15- Lazutlar Remix 3'25'' Örnek

                       

 

 2000- Lazutlar II

1- Rapatma 2 4'58'' Örnek 2- Meryem Ana 2'17'' Örnek 3- Eşoni 3'41'' Örnek 4- Leose 4'57'' Örnek 5- Dıv Dıv 3'18'' Örnek 6- Karayel ve Kaptan 5'22'' Örnek 7- Feridem 4'25'' Örnek 8- Eyiya 4'27'' Örnek 9- Suliko 4'07'' Örnek 10- Torul 3'11'' Örnek 11- Alaca Katu Mota 3'05'' Örnek 12- Tabancamın Sapını 3'25'' Örnek 13- Batumlu Süleyman 3'35'' Örnek 14- Hui Hui 3'44'' Örnek

 

                     Karalahanacılar  Fuat Saka'yı  her ikisi de Kalan Müzik  etiketiyle  çıkan 1997 yılında  Lazutlar ve 2000 yılında lazutlar II albümleriyle tanıyorlar. Oysa bizim oralarda pek duyulmasa da sanatçının Lazutlar'dan önce gerçekleştirdiği ve kemençe ile pek alakası olmayan 6 albüm çalışması daha var. Bunlardan “Kerem Gibi / Nâzım Türküleri” (1984) ve “Arhaveli İsmail” (1996) albümleri 12 Eylül sonrasının light siyasi ortamında sentezlenmiş ve  müzikal kalitesizliğiyle her zaman uzak durduğum  "özgün müzik " etiketi altında dinleyiciyle ulaşmıştı. Fuat Saka ne "nenni"yle (1991), ne "semah ve deyişlerle" (1994) ne de Nazım Hikmet şiirleriyle sınırlı bir dinleyici kitlesinin ötesine ulaşamadı. 1997 yılında Lazutlar albümüyle yakaladığı rüzgar, daha da önemlisi özellikle orjinali Rumca olan "Kurbani" adlı parçaya vurmalı sazlarla getirdiği yorum, Klarinet ve Saksafon'un kemençeyle inanılmaz güzellikteki alışılmamış birlikteliği ve Bass gitarın müziğimizde ilk defa bir eşlik çalgısı olarak  - üstalik Dere boyu kavaklarda ilginç deneysel çeşitlemelerle- öne çıkartılması sanatçının ününün haklı olarak daha geniş bir çevreye yayılmasına yol açtı. Lazutlar I'in gördüğü ilgi üzerine serinin devamında (Lazutlar II) Leose, Eşoni ya benzeri gelenksel Rum türkülerine Türkçe sözler yazarak yorumladı. Belki de modern danslara karşı sempatim oldmadığından olacak, nasıl ün kazandığını ve kimler tarafından neden beğenildiğini hiç anlamadığım Anadolu soslu Brodway uyarlaması "Sultans of the dance" ın Karadeniz horonu bölümünü düzenleyen sanatçı hep iddia ettiği "Fuat Saka" müziğini yaptığı "Perçem Perçem" adında bir albüm çıkardı. 30 Ağustos 2001 tarihli Yeni Şafak gazetesinde bakın bu albüm nasıl tanıtılmış: " Paranın her türlü değerin yerini aldığı günümüzde, Perçem Perçem'le romantizm duygusunu yeniden canlandırmayı başaran ünlü müzisyenin bu albümünü dinlediğinizde Latin Amerika'dan Güney İspanya'ya, Kuzey Afrika'dan Anadolu'nun Akdeniz ve Ege sahillerine uzanan sürükleyici ve sevgi dolu bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bugünlerde sadece filmlerde ve masallarda yaşatılan unutulmuş sevda masallarını, destansı aşk öykülerini ve romantizmin şiirsel yönünü Perçem Perçem'le bize yeniden anımsatan Saka, albümde ağırlıklı olarak gitar kullanmayı tercih etmiş. Çok farklı ülkelerden gitar virtüözlerinin katkıda bulunduğu albümde, Daniel Lüdke, Juan Fernandez, Mark Bargmann ve Oliver Strempler gitarda, Wolfgang Meyer Zu Elsen violinde, Martin Dress bassta, Herbert Koschmieder flütte, Martin Homey trompette yer alıyor. Albümdeki dokuz parçanın söz ve müziği Fuat Saka'ya ait. Perçem Perçem'de, sırasıyla Sen, Bir Aşk, Dersim, Alev Alev, Gesi Bağları, Deniz Üstünde Bir Akşam, Perçem Perçem, Deniz Üstünde Bir Akşam (1), Leyla, Sarardım ve Bir Akdeniz Akşamı adlı onbir parça bulunuyor.Fuat Saka, Karadeniz ezgileriyle kazandığı ünü riske atıp  1986'dan günümüze dek sürdürdüğü çizgisine sert bir dönüş yapmıştı ama " perçem perçem " müzikal anlamda olmasa da satış grafiği açısından tam bir fiyaskoydu. Bu arada bazen Karadenizli bazense Ege türküleri söyleyen sanatçılara da aranjörlük yapan sanatçı Lazutlar III albümüyle kendisini Karadeniz'e sevdiren çizgisine geri döndü. 

Sanatçının Nisan  2002 sayılı Trabzon dergisinde yayınlanan röportajında "Karadenizlisiniz fakat bölgemizden uzak türküleriniz de var. Neden? sorusuna verdiği cevap Lazutlar ve Lazut olmayanlar arasındaki çelişkiyi açıklıyor.: "Elbette Karadenizliyim. Bölgemin  kültürünü aldım. Fakat  ben bir sanatçıyım. Bir bölgeye ait değilim. Fuat Saka müziğinin içinde sadece Karadeniz yok. 15 çalışmanın iki tanesinde yer alıyor. Ama insanlar Türkiye'de daha çok Karadeniz'le tanıdılar beni.  Çok farklı şeyler yaptım. Kendi bestelerimden, kendi şarkılarımdan, sözleri ve müzikleri bana iat olan şarkılarımdan tutun da, Nazım Hikmet, Ahmet Arif ve Orhan Veli'ye kadar memleketin önemli ozanların şiirlerinden derlemeler yaptım. Bunları tabii ki  Fuat Saka'yı takip eden arkadaşlar bilirler. Ama geniş kitlelere ulaşmamda, Karadeniz ön planda oldu."  Sanatçı kendisine sorulan "yaptığınız müziğin adı nedir? Biraz müziğinizden bahsedermisiniz?" sorusuna ise "Kendi yolumu yılllar önce çizmeye başladım. Asıl yola çıktığımız nokta Avrupa'nın armonik çok sesli müziğinipotada kaynatıp, bunu sunmak istiyordum. Bu artık yavaş yavaş oturmaya başladı. Yaptığım müziğin adına "FUAT SAKA MÜZİĞİ" diyebilirsiniz."  cevabını veriyor. Nasıl yani? Fuat Saka'nın Lazutlar öncesi yaptığı çalışmalarla ilgilenmiyorum ama umarım kastettiği üç adet Lazutlar albümünde yer alan parçalar değildir. Her üç albümde özgün bestelerden, anonim Türkçe parçalardan, Rum, Laz ve Gürcü  türkülerine kadar tutarlı ve zengin bir çeşitlilik barındırıyor. Her albümde nedense ısrarla yer verdiği Gürcüce parçalar albümün Laz  havasını değiştiriyor ama yİne de dinlemesi keyifli ve bütünlük bozulmamış. İlkindeki havayı yakalamasa da Lazutlar II albümünün müzikal olmanın ötesinde önemli bir gelişmeye de yol açtığını gördük. "Kurbani Zoografia" adlı geleneksel Rumca Trabzon türküsünü Lazutlar I de söyleyen Saka, ikinci albümde ise bizat Selaniğe gitmiş ve burada 1923 yılında Doğu Karadenzi'den Yunanistan'a mübadele ile gönderilen hemşerilerimizin torunlarıyla ilginç ve öncü olan müzikal bir birlikteliği gerçekleştirir. Geleneksel Karadeniz müziğinin en güzel, en eski anonim örneklerini çoğu Karadenizli bu albümde ilk defa tanıdılar. Lazutlar II'de  Romeika "Eşoniya" Türkçe sözlerle  "Eşoni" olmuştu, "Ela Ela Leose" ise Türkçe ve Rumca düetlerle, alışılmadık saksafon eşliğinde sadece Karadeniz müziği sevenleri mest ettemiş, aynı zamanda Karadenizlilerde soğuk duş etkisi yaratmıştı. Eyiya, Hui Hui, Eşoni, Leose o zamana kadar hiç duymadıkları ama her notasıyla kendi tabiatlarına ait olan türküler adlarını bile telaffuz edemekleri kemençeciler, tulumcular eşliğinde çalınıyordu. Çoğu Karadenizli o zaman var olduğunu bilmedikleri bir dünyayı keşfetti. Bu geleneği Lazutlar III de devam ettiren Saka 13. türküde yine geleneksel bir Rumca Trabzon türküsünü "Romana" adıyla Türkçeleştirdi; bu parça içinde sanatçıya Rumca eşlik eden Vasiliadis Archilias ve Yannis Kurtsidis'i dinleyince kemençe ve Karadeniz Rumcasının birbiri için yaratılmış olduğunu düşünebilirsiniz. Birbirlerine o kadar yakışıyorlar ki....tarifi kelimelerle  imkansız.  "Göç" adını verdiği ve albüm kapağında konçerto denemesi olduğunu belirttiği türkü de tanıdık bir Rum ezgisinin iskeleti üzerine inşa edilmiş. Göç adlı 7 dakikalık parçanın gereksiz synth string akorlarıyla geçen ilk 2 dakikasından sonra kemençeçi Siyamidis Kostas da 1,5 dakika kemençesini akort ediyor ve 3.5. dakikada bol improvizasyonla değiştirilmiş ana temayla karşılaşıyoruz. Trabzon kökenli kemençe virtüözü ve besteci  Mihail Kalyoncidis'in göz yaşartan solosu, yazık ki bir başka usta olan Siyamidis Kostas tarafından göz yaşartacak kadar kötü çalınmış ve anlamsız  improvizasyonlardan sonra vasat bir horona dönüştürülmüş. Gerçek horon hastalarına sunulmuş yapay  "Sultans of the Dance" gibi bir şey olmuş. Albüm kapağında anonim yazan parçanın anonimliğinden pek emin değilim. Bu ezgiyi  Kalyoncidis'in piyanoda bulduğu ve daha sonra kemençeye aktardığını duymuştum. Demek ki yanlış duymuşum! Yine bana garip gelen bir olay da 5.parça olan  Çaykara'lı kemençeci Yusuf Cemal Keskin'in "Ey gidi Yalan Dünya" türküsünüın söz ve müziğinin anonim olarak gösterilmesi. Bu bir dikkatsizlik mi?  bilmiyorum ama aynı parçayı daha önce albümüne koyan Hülya Polat, anonim yazmamıştı ve   Yusuf Cemal Keskin'e telif ödemişti.  Bu arada 5.parçada mükemmel bir performans gösteren kemençeci İlyas Parlak'ı kutlamak gerekir. Şimşir kaval'ın yaşamış en büyük virtüözü Sürmene- Mirgandoz'lu rahmetli Sadık Karadeniz'den sonra ikinci bir ekol olan Kerim Aydın'da kavalıyla bir iki parçaya eşlik etmiş ama düzenlemelerde pek ön plana çıkartılmamış. Anonimlik şaibesini bilemem ve Yusuf Cemal Ağabey duymasın ama "Yalan Dünya"nın aranjesi  vurmalılarıyla, kavalıyla, İlyas'ın kemençesiyle, kayıt sonrası mixiyle -Fuat Saka'nın otantik olmayan  soft Karadeniz şivesine- rağmen her yönüyle mükemmel olmuş. 10.parça "Kumbaroma" ise yine söz ve müziğiyle Karadeniz Rumcası bir türkü daha doğrusu Rumların türküye verdiği isimle "trağodiya" ; bir kaç yıl önce Yunanistan'da çıkan "Mavrothallasa"             ( Yunanca Karadeniz ) albümünde Fuat Saka'nın düzenlemesiyle piyasaya çıkmıştı. Stüdyolar arasındaki teknoloji farkından mı ? yoksa tonmaisterlerin beceriksizliğinden mi bilmiyorum ama Yunanistan'da yapılan kayıt çok daha güzel. Büyük ihtimalle Mavrothallassa'da kullanılan  4. track kaydını (Yunanlı'nın söylediği şan bölümü hariç) Lazutlar III de kullanmışlar ama Fuat Saka'nın rahat söyleyebilmesi için tüm kaydı "Wavelab" ya da "Cubase" benzeri bir programla transpoze etmişler (ton değiştirmişler) tabii ki bu da ses kalitesinin düşmesine yol açmış.

               Anonim parçaların rearanjesi başka bir iş ama söz ve müziğiyle özgün bir Fuat Saka çalışması olan 8. parça "Kara Sevda" de kelimenin tam anlamıyla su gibi akıp giden ezgi ve akor düzenlemesine sahip, tekrar tekrar dinleyipte yorulmayacağınız türden soft bir türkü. Evrensel temalar peşinde koşan, Fuat Saka'nın geleneksel Karadeniz müziğine "vurmalı çalgıların ön plana çıktığı özgün soundu" dışında kazandırdığı bir şeylerden söz edilecekse Lazutlar II'deki "Meryem Ana Deresi" ve Lazutlar III'deki "Kara Sevda" tarzındaki Akustik gitar eşliğinde, İstanbul Karadenizcesi türkülerini mükemmel örnek olarak gösterebilirz. Üç albümde de yer alan Lazca ve Gürcü'ce türküler için yorum yapmak istemiyorum. Gürcüce olanları bilemem ama Lazca olanları bir Laz'ın söylemediği çok fazla anlaşılıyor. Hayatı boyunca bu dili konuşmuş olan anneannem bile hiç birisini doğru düzgün anlamadı. Bu da çok doğal Türkçede olmayan bazı sessiz harfleri barındıran Lazca'yı  konuşmak için çok özel ve çocukluktan gelen bir gırtlak eğitimi gerekiyor. Yine de Türkçe dışında bölge de konuşulan dillerin  kullanılmasının albümleri zenginleştirdiğini yadsıyamayız. Türküleri bir kenara koyabilirsek, Fuat Saka Lazutlar serisinin 1.nde Karadeniz müziğini genç kuşaklara sevdirmeyi, 2.sinde Yunanistan'a gönderilen hemşerilerimizle ortak köklerimizi gün ışığına çıkarmayı, 3.nde ise 80 yaşına merdiven dayamış Görele'li kemençeçi "Katip Şadi"nin bir parçasını koyarak unutulmuş bir devi vefasız müzikseverlere tanıtmayı başardı.

Lazutlar III - Track 5 - Yalan Dünya  3:34  download - dinle

 

DİSKOGRAFİ

11982 Yıkılır Zulmün
  Son Kaleleri

1983 Ayrılık Türküsü
1984 Kerem Gibi
1987 Sevdalı
rküler 
1988 Nebengleıs
1989 Askaros
1991 Semahlar ve  Deyişler
1993 Şiirce
1994 Torik Balıklar Ülkesinde
1996 Arhavili İsmail
 
1997 Lazutlar
1998 Sen
2000 Lazutlar II
2001 Perçem Perçem

2002
Lazutlar III

Bu sayfada bahsedilen konuya  eleştirerek, ekleme ya da düzeltme yaparak katkıda bulunabileceğinizi düşünüyorsanız, bu yazıyı tıklayınca açılacak olan  formu eksiksiz ve doğru doldurarak "send" düğmesine basarak bize gönderin. Yayınlamaya değer gördüğümüz mesajları bu sayfanın alt köşesinde tarih sırasına göre yayınlayacağız. Yukarıdaki yazı için mesaj gönder

 

BU SAYFA İÇİN GÖNDERİLEN MESAJLAR

..............

 

karalahana.com  |  karalahana e-zine  |  web guide  |  eski sayılar

                                                                                                                                                                                                                                E- Mail göndermek için tıklayın  Arşiv - eski sayılar