Denizlerimiz gün geçtikçe daha da fazla kirlenmektedir. Bundan yirmi, otuz sene evvel kim inanırdı? O zamanlar nasıl düşünüyorduk? “Denizler o kadar büyük ki, ne yaparsak yapalım, deniz onları temizler, götürür”. Ama maalesef böyle düşünmenin bedelini ödemeye başladık ve eğer böyle devam edersek de, bırakın gelecek nesli, bizler de temiz denizsiz bir hayat sürdürmeye alışacağız. Zaten bazı yörelerimizde hali hazırda durumumuz bu değil mi? Denize girilmez! Balık yok denecek kadar az! Kokan sahillerimiz! Denizde yaşayan canlıların izinin bulunamaması!
Denizlerimiz hala kirlenmekte. Kirlenme doğayı, canlıları ve denizden geçimini sağlayan insanların yaşam ihtiyaçlarını kısıtlamakta. İnsanlarımız, sağlıklı bir çevrede yaşama haklarını zamanla yitirmektedir. (Turmepa)
Bu sorun sadece bizde mi? Hayır, sorun tüm denizlerde, okyanuslarda; nehir, ırmak ve göllerde. Bazı ülkeler seneler önce önlemlerini almış, insalarını bile eğitmişlerdir. Ama ne yazık ki, on ülkenin aldığı tedbir, insanlarının deniz ve doğaya olan sevgi ve saygısı, yirmi ülkenin, denizleri çöplük olarak kullanmasının verdiği zararın önüne geçmekte yetersiz kalıyor.
Denizler Neden Kirleniyor?
Tek kelimeyle insanlar! Yani, insanların faaliyetleri. Birkaç örnek verelim:
Nehirlerin Getirdiği Kirlilik: Nehirleri ilk etapta, tabiki insanlar çeşitli şekilde kirletmektedir.
Kanalizasyon: Britanya’da günde yaklaşık 1.5 milyar litre atık, denize verilmektedir.
Petrol: 1967’den bu yana 42 tanker kazası olmuştur. Hadi bu kazaları bir kenara attık. Petrol tankerleri denizde yıkanırken, senede sanki 8 ile 20 milyon varil petrol denize atılmış kadar oluyor.
Denizlerin Çöplük Olarak Kullanılması: Ülkemizde, özellikle Marmara Denizi’nin kıyılarında oturanlar için bu konunun detaylarına inmem hiç gerekmemektedir. İstanbul Boğazı bile bir çöplük yığınına dönüşüyor. Çevre Resimleri bölümünde bulunan resimlerimiz, Kuruçeşme sahilinde Temmuz 99’da çekilmiştir.
Tarımsal Atıklar: Genelde dikkatsiz ve bilinçsizce kullanılan ilaçlar, gübreler, nehirlere veya yeraltı sularına karışmaktadır.
Endüstri Atıkları: Genelde bilinçli şekilde yapılan kirlenmedir. Önlemlerin alınması eşittir, para harcamak. Kapitalist dünyada ne pahasına olursa olsun, kârını arttırma yöntemlerini uygulayacaksın. Buna bir de denetsizlikten, Çevre Kanunu’nda yer alan cezaların uygulanmamasını göz önüne alırsak, o meşhur “buna da şükür” cümlemizi (Turmepa) kullanabiliriz işte.
TÜRKİYE’NİN DENİZLERİNİN DURUMU (Turmepa)
1. Marmara Denizi
Hızlı gelişen sanayi, nüfus artışı ve düzensiz kentleşme sorunları yüzünden, Marmara Denizi şimdi ciddi bir kirlilik ile karşı karşıya. Hem kara kökenli kirlenme (evsel atıklar, endüstriyel deşarjlar, nehirden kaynaklanan kirlenme) ve deniz kökenli kirlenme (ulaşımdan kaynaklanan) Marmara Denizi’nin kendi kendini yenileme sürecinin çok üstündedir.
2. Karadeniz
Karadeniz’deki kirliliğin durumu Marmara Denizi’nden farklı değildir. En başta gelen kirliliğin kaynaklarını şöyle gruplandırabiliriz. Kanalizasyon, petrol, radyoaktif ve kimyasal kirlilik. Kirlilik, Karadeniz bitki ve hayvanını ciddi olarak etkilemiş, balık popülasyonu ve balıkçılık azalmıştır.
3. Ege Denizi
Yunanistan ve Türkiye sahillerindeki yoğun bir kentleşme ve endüstrileşme ile beraberinde gelen karasal atıkların %11’i Ege Denizi’ne, koy ve körfezlerine atılmaktadır.
4. Akdeniz
Çöp ve atıkların Akdeniz’e veya O’na akan nehirlere atılması, bir de turistleri çekmek için Akdeniz sahillerindeki yapılaşma kirliliği arttırmaktadır.
Denizlerimizi Nasıl Koruyabiliriz?
İnsanları bilgilendirmek gerekmektedir. İnsanlardan bilmedikleri birşeyi korumalarını veya denizlerin durumunu tam bilmeden, harekete geçmeleri beklenemez. Ayrıca, deniz kirliliğinin ulusal değil uluslarası bir sorun olduğunu anlatıp, çocuklardan geniş kitlelere kadar deniz kirliliği ile mücadele konusunda bilgi aktarılmalıdır. (Turmepa)
Siz Neler Yapabilirsiniz?
Esasında hepimiz kendi çapımızda yardımcı olabiliriz. Bakın neler yapabiliriz?
Çöplerimizi denizlere ve sahillere atmayarak,
Deniz ve/veya sahillerde gördüğümüz çöpleri toplayarak,
Kullandığımız malzemeleri (yiyecek, içecek vb.) ziyan etmeyerek,
Plastik kullanmayarak,
Deterjanları ölçülü kullanarak,
Çevre ve/veya denizleri koruma derneklerine üye olarak.
SONUÇ
Dünyanın hemen hemen %70’inin su ile kaplı olduğunu düşünürsek, bir adada yaşıyoruz demek hiç de yanlış olmaz.
Hangimiz;
Kirli su ile çevrili,
Deniz ürünlerinden yoksun,
Yüzemediğimiz
bir adada yaşamak isteriz?
HERGÜN DENİZLERİMİZ İÇİN İYİ BİRŞEY YAPALIM! LÜTFEN!