Bulutların üzerinde yürümeye hazır mısınız
Mustafa ÖZDABAK / KAÇKAR
Yakıcı güneş, yapışkan sıcak kumlar, kalabalık ve gürültünün de dahil olduğu, sahil kenarındaki all-inclusive (her şey dahil) tatillerden bunaldınız mı? Kaçkar Dağları Milli Parkı, buzul gölleri, tertemiz havası, coşkulu dereleri, zengin bitki örtüsü, karlarla kaplı dik yamaçları ve Türkiye’nin en yüksek dördüncü zirvesi ile yerli-yabancı turistleri alternatif tatile çağırıyor.
Dağcılıkla ilginiz yoksa ve Kaçkarlar’a ilk defa gidiyorsanız bir turla gitmeniz sağlığınız açısından faydalı olacaktır. Fazla zor olmasa bile çürük kaya yapısı ve kaygan zeminli yürüyüş parkuru, tatilin kötü bir sürprizle son bulmasına neden olabilir.
Birçok tur firmasının ‘Trans Kaçkar’ adı altında düzenlediği alternatif tatilin maliyeti ortalama 500 milyon lira. Buna, tam pansiyon konaklama, rehberlik, eşyaların katırla taşınması, çadır ve uyku tulumu gibi malzeme kirası da dahil.
İnternetten, Trans Kaçkar yaptıran birçok firmaya ulaşabilirsiniz. En tanınmışları Buklamania ve Ogzala Turizm.
RÜZGAR DOĞAL KLİMA
Büyük bölümü Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi ile Artvin’in Yusufeli İlçesi sınırlarında kalan milli park, 51.550 hektar alanı kapsıyor.
Milli Parka Rize ve Artvin-Erzurum olmak üzere iki ana yoldan ulaşılabiliyor. Rize’yi seçenler Ardeşen-Çamlıhemşin ve Ayder yolunu kullanarak, Artvin-Erzurum’u tercih edenler ise Yusufeli, Yaylalar ve Olgunlar Köyü güzergahını kullanarak park alanına varabiliyor.
Biz de, ‘Trans Kaçkar’a en kolay rota olan Güney’den başladık. Erzurum, Yusufeli ve Yaylalar üzerinden, son medeniyet durağı olan Olgunlar Köyü’ne ulaştık. Burada, unuttuğumuz şeyleri temin edip kontörlü telefondan son görüşmelerimizi yaptıktan sonra doğayla başbaşa kalmak için adımlarımızı attık.
Olgunlar Köyü’nden, Kaçkar Dağı Güney Yüzü tırmanışı için ana kamp yeri olan 2900 metre yükseklikteki Dilberdüzü’ne 4-6 saatlik bir yürüşten sonra ulaşılıyor. Ana kampa kadar fazla dik olmasa da sürekli yokuş çıkıyorsunuz. Yer yer, dereye inen dik şarampollerden geçerken doğanın güzelliğine kapılıp önünüze bakmayı unutmayın. Öldürmese bile bu düşüş canınızı çok yakacaktır.
Yürüyüş bunaltsa bile serin rüzgar doğal klima görevi görüyor.
Manzaraya kapılıp pozlarınızın hepsini burada harcamayın daha göreceğiniz çok güzellik var. Sakın derelerden su içmeyin. Aksi takdirde şehirde pet şişelerde satılan sıvıya verdiğiniz para yüzünden kendinizi aptal gibi hissedebilirsiniz.
GERÇEK SPOR DALI
Dilberdüzü’ne vardığınızda muhtemelen ayaklarınız sizden bağımsız hareket etmeye başlayacak. Buna karşı hemen bot ve çorabınızı çıkartıp dereye girin. Buz gibi su enerjinizi yenileyecektir.
Yorgunluğun üzerine burada yiyeceğiniz yemek belki de bu güne kadar yediklerinizin en güzeli olacak. Rehberinizin dağdan topladığı yabani soğanlar keskin tadıyla yemeklere ayrı bir lezzet katıyor. Ziyafetin ardından çadırınıza geçip derenin sesiyle hemen rüyalar alemine geçin. Çünkü, zirve yapmak gibi bir niyetiniz varsa yolculuk oldukça erken saatte başlıyor.
Hemingway’e göre boğa güreşi ve otomobil yarışıyla birlikte üç gerçek spor dalından biri olan dağcılık heyecanı içinizi sardıysa erkenden kalkıp yola koyuluyorsunuz. Genellikle yürüyüşten ibaret olan Güney rotası, 4 bin metrelik dağlar içinde en kolay çıkışlardan biri.
MORDOR DİYARI
Ama çürük kayalar, kırık taşlardan oluşan kaygan zemin (çarşak) ve kısa kar kulvarları tehlike arz ediyor. 3400 metrede, Kaçkarlar’ın en büyük buzul gölü ‘Deniz Gölü’ kardan sahili ve çevre tepelerle masalsı bir manzara sunuyor.
Zirveye vardığınızda ise bulutlara yukarıdan bakmak size tarif edilmez hisler yaşatıyor. Zirve defterine bu hisleri döktükten ve klasik fotoğrafları çektikten sonra geri dönüş başlıyor. Dağ kazalarının yüzde 80’ninin inişte gerçekleştiğini düşünürseniz, hemen rahatlamamak gerekiyor. Tırmanırken zorlandığınız 60-70 derecelik kar kulvarlarını kaymak için kullanmak oldukça eğlenceli. Ama sivri kayalara da dikkat etmekte fayda var.
Tırmanışa başladıktan 8-10 saat sonra, bulutları geçmenin hazzı ve adale ağrılarıyla birlikte ana kampa geri dönüyorsunuz.
Zirve yaptım diye havaya girmeyin; asıl ‘Trans’ şimdi başlıyor. Dilberdüzü’nde geçen ikinci gecenin ardından Olgunlar Köyü’ne geri dönüyoruz. Bu sefer istikamet Dobe Yaylası. Dereyi solunuza alıp kuzeye giden vadiye girerek yine hafif eğimli yokuş çıkmaya başlıyorsunuz. Burada da heryan manzara. 2 saatlik yürüyüşün ardından Naletleme Geçidi’nin altına varıyorsunuz.
En yüksek yeri 3200 metre olan geçit, ‘Yüzüklerin Efendisi’ filminden fırlamış gibi. Her tarafı kırılmış kayalardan oluşan geçitte kendinizi Gollum’un peşine takılıp Mordor Diyarı’na geçmeye çalışan Frodo gibi hissediyorsunuz. Sanki kayaların arkasından her an bir Ork fırlayacakmış gibi.
MEDENİYETE DÖNÜŞ
Geçidi aştıktan sonra birden Karadeniz iklimine geçiliyor. Sis her yanı kaplarken hafif hafif yağan çise sizi ıslatmaya başlıyor. Buradan Karadeniz gölüne kadar yine kaygan bir inişe geçiliyor. Kayaların arasındaki orman gülü olarak bilinen Rhododendronlar dikkat çekiyor.
Karadeniz gölünde iki seçeneğiniz var. Ya soldaki geçide yönelip Yukarı Kavrun’a doğru yol alacaksınız ya da sağ taraftan Aşağı ve Yukarı Çeymakçur yaylalarına geçeceksiniz. Biz ikinci yolu tercih ettik.
Çeymakçur’a yürürken yol kenarlarındaki yabani çilekleri tatmadan geçmeyin. Burada tekrar medeniyete kavuşuyorsunuz. Dolmuşla Ayder Yaylası’na gidip bitkin durumdaki vücudunuzu kaplıcada dinlendirebilirsiniz. Turun son günü, Ayder’deki pansiyonlarda konaklanıyor.
HORON CİDDİ İŞ
Yayladan öte, bir tatil yöresini andıran Ayder’de geceler, tulum eşliğinde oynanan horonla renkleniyor. Horon başının verdiği komutlar ve söylediği şarkılar eşliğinde horon tepiliyor. Çiklet çiğnemek, konuşmak horona hakaret kabul ediliyor.
Yapanlar sert bir dille uyarılıyor. Tulumcu size çok yaklaşmışsa, bahşiş vermeniz gerekiyor. Figürleri hiç bilmiyorsanız, iyi oynayan iki kişinin arasına girip, ellerinizi boş bırakarak, durumu bir süre kurtarabilirsiniz. Uyum sağlayamadıysanız çıkın. Zaten bilmeyenlerin çıkması için, horon başı zaman zaman uyarıyor.
Turizmde önemli bir mesafe alan Karadenizli, yerli-yabancı turiste kaliteli hizmet veriyor. Fiyatlar, makul seviyelerde.
Her şey dahil tatil köyleri…
Güneş erken yaşlanmanıza neden oluyor.
Kumlar her tarafınıza yapışıyor.
Her şey dahil diye saldırdığınız açık büfe kolesterol ve obeziteye neden oluyor.
Yüksek volümlü müzikten başınız ağrıyor.
yapay havalandırma hasta ediyor.
Sivrisineklere gıda oluyorsunuz.
suları cilt hastalıklarına neden oluyor.
Tam pansiyon Kaçkar turu…
Güneşin sizi yakmaya fırsatı olmuyor.
Doğal havalandırma rüzgárlar sürekli ve her yerde ferahlatıyor
Gürültü yok. Kuş, dere, rüzgar ve dost sesinden başka birşey duyulmuyor.
Ne yerseniz yiyin; sağlıklı şekilde yakıyorsunuz.
İlk sizin değdiğiniz dağ sularında yıkanıp, göllerde yüzebiliyorsunuz.(Sadece biraz soğuk)
Dünyanın en büyük tuvaletini, ilk siz kullanıyorsunuz.
Ciğerleriniz oksijenle tanışıyor.
Dikkat edilmesi gereken ayrıntılar
Bulaşıklarınızı kendiniz yıkayın ve asla dereye atmayın. Temizliği dereden uzakta yapın. Kirli suyu dereden uzak, mümkünse güneş alan bir alana dökün. Unutmayın dereyi diğer kampçılar ve daha aşağıdaki köylerde yaşayanlar da kullanıyor.
Doğada yok olmayacak hiçbir çöp bırakmayın.
Arkadaş grubuyla gidecekseniz Kaçkar Zirvesi ve Naleetleme geçişi gibi etaplarda, Ayder, Barhal veya Yusufeli’den bir rehber tutun. Yürüyüş rotasındaki, dağcı işaretlerinin hangisinin yolu gösterdiği, eski mi yeni mi olduğu belli değil.
Yayla yürüyüşleri sırasında, çevrede otlayan büyükbaş hayvanlar sizlere saldırmaz. Korkmanıza rağmen, yakınından geçmeniz gerekiyorsa, bacaklarının yakınına taş atarak uzaklaştırmaya çalışmayın. Bağırarak, çok gerekiyorsa ufak bir çalı parçası kullanarak, uzaklaştırabilirsiniz.
Adaleleriniz, tur boyunca önemli ölçüde yorulacak. Güneş yağı ve diğer ihtiyaçlarınızın yanında, çantanızda kas gevşetici ilaç ve krem bulundurun.
Kredi kartı, pansiyon ve dükkanlarda genellikle geçmiyor. Aradığınız banka şubesini ilçelerde bulamayabilirsiniz. İl merkezlerine kadar gitmemek için, ihtiyacınız kadar nakit para bulundurun.