Havza tarihinin en önemli sayfaları arasında yer alan Selçuklular dönemi Alpaslan’ın “Emir”lerinden Melik Danişmend’in 14 Şubat 1075 te Amasya Kalesini almasıyla başlar. Kaleyi fetheden Emir Danişmend Bizans valisi Justinianus’u aynı yerde astırarak Bizans egemenliğini sona erdirdi ve Amasya Danişmendlerin merkezi durumuna geldi.
Çevredeki kasabalar ve köyler bu arada Havza kısa bir sürede ele geçirildi. Tüm Pontus toprakları Danişmend Ahmet Gazinin yönetimi altına girdi. Bu sırada başlayan Haçlı seferleri sırasında Ahmet Gazinin ölümü üzerine emir olan oğlu İsmail Han Haçlı ordusuyla Suluova da büyük bir cenge tutuştu ama ne yazık ki savaş haçlı ordusunun zaferi ile sonuçlandı. Haçlılar Amasya başta olmak üzere ele geçirdikleri her yeri yakıp yıktılar. Bu sırada I.Kılıçarslan’ı yenen haçlı birliklerinin de Amasya ya yönelmesi üzerine bu birlikler İsmail Han’ın kuvvetleri tarafından Çorum dolayında pusuya düşürülerek ağır bir yenilgiye uğratıldı.
I.Kılıçarslan’ın ölümünden sonra Selçuklu ve Danişmend toprakları birleştirildi Amasya başkent. Gazi İsmail Han da hükümdar oldu.
1116 yılında I.Mesud’un tüm ülkeyi yönetimi altına alıp Selçuklu Sultanı olmasından sonra sırasıyla Sungur Han,Sungur Han dan sonra Melik İzzeddin Mehmed Gazi ve 1140 yılında da Niksar Emiri Yağı basan Gazi Danişmendlerin başına getirilerek Amasya Emiri oldular.
Türklerin Anadolu ya girişinden sonra Bizanslılarla Selçuklular arasında bir kaç kez el değiştiren Havza’nın 1160 da Danişmendli Emir Yağı basan tarafından alınması, Anadolu’nun yurt edinilmesi sürecinde bu bölgede gerçekleştirilmesi düşünülen yerleşimin sağlanması ve buradan çevreye yayılarak egemenlik alanının genişletilmesi konusunda Selçuklulara önemli avantajlar sağladı.* Nitekim bu dönemde Havza’nın stratejik öneminin anlaşılmasını sağlayan en önemli gelişmelerde yöreye düzenlenen Haçlı seferleri olmuştur.
Bizanslılar artan Türk baskısı karşısında bunalmışlardı. İmparator I.Aleksios Komnenos, Papa Urben’e başvurarak bir Haçlı seferi düzenlenmesini istedi.1097 deki ilk seferde yenilen Türkler 1100 de Danişmendli Emir Gazi Gümüştekin komutasında Malatya önlerinde haçlıları bozguna uğrattı ve aralarında Bohemond ve Richard gibi ünlü haçlı komutanlarının da bulunduğu pek çok kişiyi esir aldı. Niksar da hapsedilen tutsakları kurtarmak amacıyla Avrupa da yeni bir haçlı seferi düzenlendi. Bu kez Kastamonu dan Amasya yönüne ilerleyen haçlı ordusunun takip ettiği yol üzerinde Havza önemli bir geçiş noktası teşkil ediyordu. Anadolu Selçukluları ve Danişmendliler haçlıları Havza dan başlayarak Amasya önlerine kadar düzenledikleri bir dizi baskınla yıprattılar ve yine Havza üzerinden Sinop’a doğru kaçmaya çalışan bir bölüm haçlı gücüde Havza topraklarında ve Bafra yakınlarında yok edildi.[1]
Yöreye yerleşen Türkmen aşiretlerini öncelikle bu günkü Kamlık,Dere köy,Türkmen, Gidirli,Tatarkale** Şeyhler,İmircik,Şeyh safi gibi köylere iskan eden Selçuklular böylelikle önemli bir merkez olan Amasya’nın güvenliği ve bölgede Türk egemenliğinin yayılması konusunda yeni bir yerleşim ve savunma hattı oluşturmuş oldular. Havza’nın ve dolayısıyla Amasya’nın batı,kuzey-batı ve kuzey yönlerini çevreleyen bu hat adeta bir kalkan görevi üstlenerek bu yörenin güvenli bir bölge haline gelmesini sağlamıştır.
Anadolu’nun Türk Yurduna Dönüşümü Sürecinde Havza’ya Yerleştirilen Türk Boyları :
1.Kanıklılar : Tüm Anadolu ile birlikte bölgenin Türk Yurduna dönüşümü başlatan süreçte Havza’ya ilk olarak yerleştirildikleri belirlenen Türk oymaklarından Kanıklılar ,Büyük Selçuklu Devletini çıkaran 24 Oğuz boyundan birini oluşturur. Kaşgarlı Mahmut Kanıklıları Oğuz boyları arasında birinci,Reşid Ud-din ile Yazıcıoğlu da 24.sırada göstermişlerdir. Bunlardan Reşid Ud-din Kanık (Kınık) kavramını “nerede olsa azizdir” diye açıklarken, Yazıcıoğlu da “dükelinden her yirde bunlar aziz ole”şeklinde bir anlam belirtmiştir. [2] Anadolu da önemli yerleşim yapan Türk boyları arasında olan Kanıklıların bir koluda Havza’ya gelerek yereleşmiş ve bu günkü Kamlık,Dere köy,Türkmen,Şeyh safi köylerinin bulunduğu bölgeyi yurt edinmişlerdir. Yöreye yerleşimlerine Selçuklu emirlerinden Emir el-Hac Veliyyuddin b.Berekat Şah’ın * önderlik ettiği sanılan Kanıklıların merkezi Kanık(Kamlık) Nahiyesi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Havza’nın idari yapısında önemli rol oynamış,meşhur Emir Mubarizuddin İsa b.İldaş da bu nahiyeden çıkmıştır. [3]
2.Çarıklı (Çarekli) Oymağı : Afganistan da Kartuel bölgesinde Bakhtiler,Karlar ve Gurlarla yaşayan “Çar Oymağından bir bölümdür. Bu uruk 24’lü Oğuz ulusundan bir boy olup Divan-ı lügat-üt-Türk de “Çarukluğ” adı altında 22.sırada gösterilmiştir. Bıraktıkları izlerden anlaşıldığına göre anavatanları (Afganistan’a da geldikleri yer) bu günkü Tibet yöresidir. Buradan Afganistan’a,Çin’e,İran Laristan’ında Basra körfezi kıyıları ve Hürmüz Boğazına yakın bölgelere dağılan Çarekliler Anadolu da Çarek anlamı unutulunca Çarıklar,Çarıklı, Çarıklılar gibi değişmiş adlar almışlardır. Türklerin Havza yöresine iskanı sırasında Kanıklılarla birlikte gelip yerleştikleri tespit edilmiştir.
3.Gidürlü Aşireti : Türklerin Anadolu ya bu toprakları yurt edinmek amacıyla girişi sırasında en ön saflarda yer alan Gidürlüler sayılarının çokluğu ve savaşçı nitelikleri ile göze çarpıyorlardı. XI. yy. da Havza topraklarına gelerek şehrin kuzey-batı tarafına yerleşen Gidirlüler,uzun yıllar bu bölgedeki Türk hakimiyetinin temsilcisi oldular. Yerleşim yerleri olan Gidürlü (Gidirli) Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin önemli nahiyeleri arasında yer aldı. Emir Celaleddin Mah-melek b. Mehmed el-Huzi bu nahiyeden çıkmıştır. Selçuklu sultanı Rükneddin’in adamları arasına katılarak onun yanında saygın bir yer kazanması üzerine sultan tarafından kendisine Simre Subaşı lığı (Serleşkeri) verilen bu emir 665/1267 de çevresine topladığı Türkmenlerden oluşturduğu bir kuvvetle önce Havza şehir merkezini işgalle bağımsızlığını ilan etmiş buradan hareketle Amasya’yı da alarak Tokat tarafına yönelmiştir. Bu sırada Mısır seferinden dönen Selçuklu ordusu ile çarpışan Emir Melik, Gedağze ** Kalesine sığındı. Ünlü Emir Muineddin Pervane komutasındaki Selçuklu ordusunu uzun süre uğraştıran Melik,Pervanenin kendisine güven sözü vermesi üzerine teslim olup kaleden aşağı indi. Fakat kaleden aşağı inince hemen Moğollara şehit ettirildi. [4]
4.Eymürler : Eymürler 24 Oğuz boyundandır. Kaşgarlı Mahmud bu boyu Oğuz kabileleri arasında 11. sırada gösterir. “Son derece iyi ve zengin” diye izah edilen Eymür sözünün anlamını “beylerbeyi” şeklinde kaydedenlerde vardır. Moğol istilasının hemen öncesinde başlayan Anadolu’ya yönelik üçüncü göç dalgasında Havza topraklarına gelip yerleştikleri sanılan Eymür’lerin Havzadaki (Eymir Köyü) yerleşimi 16.yy. kayıtlarında Amasya sancağına bağlı aynı isimli üç köyden biri olarak belirtilmektedir. [5]
5. Belek ( Beley) ler : Adını Doğu Anadolu da kurulan Türk Devletçiklerinden “Artuklu Devleti”nin kurucusu Necmeddin İl Gazi Han’ın yeğeni prens Belek den alan bu Türkmen kabilesi Oğuzların Döger boyundandır [6] Bilhassa Haçlılara karşı yaptıkları savaşlarda gösterdikleri yararlılıklar ve destani kahramanlıklarla isim yapan Belekler’in ,Belek Beyin Menbiç şehrini kuşatması sırasında almış olduğu bir ok yarası ile 8 Mayıs 1124 de şehit olmasından sonra dağılarak köy hayatına geçmişler bunlardan bir kol da Havza topraklarına gelerek bu günkü Beley (Demir yurt) Köyünü yerleşime açmıştır. [7]
6. Şeyhlu (Şeyhler) Oymağı : Oğuzların Boz-Ulus şubesi üç büyük Türkmen gurubundan oluşur. Bunlar da Diyarbekir Türkmenleri,Halep Türkmenleri ve Dulkadırlu Türkmen oymakları gibi kendi aralarında büyük boylara ayrılmıştır. Şeyhlu Diyarbekir Türkmenlerini teşkil eden l8 oymaktan birinin adıdır. [8] Diğer yandan
Boz-ok kesiminde yaşayan Sam Bayatları da kendi aralarında 7 büyük obadan oluşuyordu ve bu 7 oymaktan biride yine Şeyhlu adını taşımakta idi.
Tıpkı Eymürler gibi Anadolu da oldukça geniş bir yayılma alanı olan Şeyhlu oymağının Anadolu toprakları üzerinde adını bu oymaktan almış pek çok köyü vardır. Biri de Havza da bulunan (Şeyhler Köyü) bu köyler diğer köylerimiz gibi Türkmen oluşumlarının yerleşmeleriyle kurulmuş köylerimiz arasındadır. [9]
7.İmartu (İmircik) Oymağı : “…Arkalarını Zara dağlarına dayayan bu uruklar Asya dan gelen koyuncu konar göçer oymaklarının yolu üzerinde bulunmakta idiler.”İsimlerindeki son ek olan -tu memleket anlatan bir ektir. Bu ek kaldırıldıktan sonra geri kalan “İmar” sözü Divan-ı Lügat-üt-Türk de “Eymür = İmir” sözünün aynıdır. [10]
“Amasya Tarihi”nde İmir “..sürülerle koyun sahibi,zengin anlamında olup,İmir,İmar,Imur dahi denir..” şeklinde anlatılırken,Kaşgarlı Mahmud divanında İmir için,”Oğuzlar da aydınlıkla karanlığın birbirine karışması anlamına gelir” denilmektedir.
Kaynak : Şenol KATKAT (Yerel Tarih Araştırmacısı – Havza Atatürk Evi Görevlisi) Araştırma Notları
(Konu hakkında daha ayrıntılı bilgi yada konuya katkıda bulunmak için ; senolkatkat@hotmail.com , Tel : 0 362 714 13 59 GSM : 0 542 399 82 44)
* Böylelikle Türk hakimiyetine girerek Amasya Emirliğine bağlı bir yerleşim merkezi olan Havza’da Emir Yağı basan Gazinin bu şehre verdiği önem ve Havza ya gösterdiği ilgiden dolayı olsa gerek Havza’nın köylerinden birine Yağı basan Köyü adı verilmiştir.
[1] Ü.HASSAN,H.BERKTAY,A.ÖDEKAN, “Türkiye Tarihi “ c:1 Cem Yayınları s.195
** Havza tarihinde önemli bir yeri olan bu köy 19….dan sonra yeniden yapılan idari taksimatta V. Köprü ilçesine bağlanmıştır.
[2] Prof.Dr.Faruk SÜMER,”Oğuzlar” s.446
* Mezarı Dere köy de adına yaptırılan türbede bulunmaktadır.
[3] H.A.Hüsameddin Efendi,age. s……
** Bu gün Gedağz olup,Tokat’ın Artova İlçesine bağlı bir köydür.
[4] İbn Bibi (El-Hüseyin b.Muhammed b.Ali el-Caferi Er-Rugadi), “Selçuk name” Kültür Bakanlığı yay. S.164
[5] Köylerimiz s.250-365
[6] Prof.Dr.Osman TURAN,”Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi” s.137-139
[7] Hilmi GÖKTÜRK “Anadolu da Oğuz Boyları” Türk Dünyası yayınları C.2 s.114
[8] SÜMER,age.s.177
[9] GÖKTÜRK,age.s.115-116
[10] Edip YAVUZ,Tarih Boyunca Türk Kavimleri, s.47-48