Bayburt Kuzeyde Trabzon ve Rize,Doğuda Erzurum ,Güneyinde Erzincan ve batısında Gümüşhane illeri ile çevrelenmiştir. Anadolu’da İ.Ö. 1700’lü yıllardan 1200’lü yıllara kadar hüküm süren Hitit kaynaklarında “Azzi-Hayaşa” olarak anılan bölge, Bayburt’unda içinde bulunduğu Doğu Karadeniz bölgesinin iç kısımlarıdır. Azzi ve Hayaşa adları genellikle birlikte geçmektedir. İ.Ö. 9. YY. Da Urartu egemenliğine giren bölge İ.Ö. 720-665 yılları arasında Kafkaslar üzerinden gelen Kimmer ve İskit akınlarına uğramıştır. İ.Ö. 5. YY yazılan Herodot tarihinde ise bölgenin adı “Haldiler” in ülkesidir. 

I.Ö II. yy’da doğu Karadeniz de pontus krallığı kurulmuş ve kısa zamanda Roma İmparatorluğunun korkulu rüyası haline gelmiştir. Krallığın sınırları kırım ve Ege ye kadar uzanmıştır. Roma ordularının İ.Ö. 65 yılında başlattığı saldırılar sonucunda Pontus Devleti yıkılmış ancak bir kısım hazinenin saklandığı Bayburt kalesi İ.Ö. 40lı yıllara kadar direnerek düşen en son kale olmuştur Çoruh Vadisi Arap akınları ile daha Halife Hz .Ebubekir ve Hz.Ömer zamanında tanışmıştır. Emevi orduları 705 yılında bu bölgeyi yağmalayıp ele geçirdiler.715’de bu bölgeyi Bizanslılar geri aldılar. 850 yılında Malatya’nın Arap valisi , emrindeki tüm birliklerle Trabzon yöresini istila etti. Bu tarihten itibaren Bayburt çevresi Müslüman Türkler ile Bizans yönetimi arasında sürekli çekişme alanı oldu. Çünkü artık Türkmenler de Azerbaycan üzerinden Anadolu’ya doğru yayılmaya başlamışlardı Romanos II zamanında 960 yılında Anadolu’daki Oğuz sayısı 200 bin çadırı bulmuştu 1048 yılında Haldiya eyaletinin kırsal kesimi bütünüyle Türklerle dolmuştu. 1054 yılında Büyük Selçuk Sultanı Van civarındaki kaleleri bir bir fethederken üç kola ayırdığı kuvvetlerinin bir bölümü de bu bölgeye gönderilmişti.

1071 Malazgirt zaferinden sonra Türkler Anadolu’ya daha yoğun bir biçimde göç etmeye başladılar .Emir Abdul Kasım 1074’te Erzurum’da ve Çoruh havzasında egemenlik kurdu,1080’de Saltukoğulları devletinin temellerini attı.1081’de Ebu Yakup ve İsa Börü adlı kumandanları Kars,Ardahan ve Gürcistan içlerine kadar uzanan yerleri zaptettiler. Kıyı kesimlerini de haraca bağladılar. 1096’da Birinci Haçlı Seferi sırasında Bizans İmparatoru Aleksi ordusunu Danişmendliler üzerine gönderdi. Aynı anda Trabzon’un Bizans yanlısı valisi Teodor Gabras da Gümüşhane ve Bayburt’u zaptetti. Emir Danişmend Trabzon kuvvetlerini Şebinkarahisar’da yendi. Danişmendin oğlu Seyfettin İsmail Bey, Bayburt’u kurtardı.

Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’ya 1284’te itibaren yurtluk arayan yeni Türkmen göçleri oldu. 14.yy.da , Bayburt yöresinde sözü geçen Akkoyunlu aşiretiydi. Timur’un 1402 Ankara savaşını kazanmasından sonra bölge bir süre için Timur’un oğlu Mirza Halil Sultanın yönetiminde kaldı.

1461 yılında Fatih’in donanması Karadeniz’e açılırken kendiside kara ordusu ile yola çıktı. Fatih Bayburt civarın üs olarak kullandı. Tıpkı yıllarca önce Alaaddin Keykubat’ın yaptığı gibi ordusunu burada ikiye ayırdı. Batıdaki Rumeli ordusunu Sadrazam Mahmut Paşa’nın emrine verdi kendiside doğudan Trabzon’un fethine çıktı. Fatih’in Otlukbeli zaferinden sonra bile Bayburt bir süre daha Akkoyunluların daha sonrada Safevilerin egemenliği altındaydı. Yavuz Çaldıran zaferinden sonra Tebrize giderken Bayburt’un fethi için vezirlerinden Bıyıklı Mehmet Paşayı göndermiş fetih 17 Ekim 1514 ‘de gerçekleşmiştir.

1553’de Şah Tahmasb’ın Bayburt üzerine karşı saldırısı da Osmanlıların galibiyeti ile sonuçlanmıştır. 19.yy. sonlarında Şemsettin Sami’nin ”Kamus-ül ALAM”ın da 3 hamam,481 dükkan, 40 han,1 tabakhane,1mumhane ve 1 boyahaneden bahsedilmektedir. 1828 de Osmanlılar Yunanistan la savaş halindeyken bunu bahane eden Çarlık Rusya’sı, Erivan Kontu Paskeviç yönetimindeki ordularıyla doğudan Osmanlı topraklarına saldırmışlardır. Seraskar Osman Paşa’nın Hart ta {Aydıntepe}topladığı Türk kuvvetleri ile General Burtsov kumandasındaki Rus kuvvetleri arasında 31 temmuz 1829 günü çok kanlı bir savaş oldu. Türk tarafından 150 kadar şehit verildi.1000 kadar Rus ta öldürüldü Ruslar yenildi. Ekim 1829 da Ruslar antlaşma gereği Bayburt’u terk ettiler ancak işgal sırasında kale içi mahallesi bir daha onarılmayacak ve içinde yaşanılmayacak biçimde tahrip edilmişti.

I.Dünya Savaşının başlarında Osmanlı bayrağı ile Karadeniz de dolaşan Alman Göben (YAVUZ) ve Breslav (MİDİLLİ) zırhlıları Rus limanlarını topa tutunca aradıkları fırsatı buldular.1 Kasım 1914 günü Rus Ordusu Doğu sınırlarımıza saldırdı. Rusların yanında İngilizler de açıktan açığa Ermeni komitelerine destek sağlamış onları kışkırtmışlardı Ermeniler kitlelerle halinde Rus taburlarında görev aldılar. İçeride kalanlarda sürekli Türklere saldırıyorlardı.1915 de Türkleri arkadan vuran Ermenilerin toptan Irak a zorunlu göçleri sağlanmıştır. Ancak savaşın sonunda dönenler daha düşmanca davrandılar. Bayburt Ermeni çetelerinin eline geçti. Bayburt’un en karanlık günleriydi bu günler. Bayburt 16 Temmuz 1916 da işgal edildi. Halk Ruslardanve onların işbirlikçisi Ermenilerden çok zulüm gördü.

Yaşlı – Genç, kadın erkek demeden bir çok insan “Taşmağazalar” ‘a kapatılıp yakıldılar. Türk askerlerinin ve Bayburt halkının düşmana karşı 2 Mart 1916 da başlayan ve 5 ay süren Şanlı Kop savunması tarihine “İkinci Plevne Destanı” olarak geçmiştir. Bu savunma sırasında Bayburt halkının bir bölümü de Sivas,Tokat,Çorum ilerine göçmüşlerdi. Bayburt’un üzücü düşman işgalinde 18 ay,dört gün kaldı. Kesin olarak kurtuluşunun tarihi “21 ŞUBAT 1918” dir. İdari yapısını uzun yıllar Sancak Merkezi olarak sürdürmüş olan Bayburt 5 Aralık 1887 tarihinde özel Meclis kararıyla Erzurum a bağlı bir kaza haline dönüştürülmüştür. Bayburt 1927 yılında Gümüşhane ye bağlanmış ve nihayet 15 Haziran 1989 tarihli ve 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuşmuştur.

Bayburt Kalesi

Zigana ve kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı , önemi, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur.
Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle yapıldığı bilinmemektedir . İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de , Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadele rinde rol oynadığı anlaşılmaktadır . Khorenli Movses’den öğrenildiğine göre Bağrat’ ların geliştikleri devrede 1. asırda Bağrat’lı Piurad oğlu “Senbad” (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kurduğu hükümdar çocuklarını kendi müstahkem yerleri olan “Pepert” yani Bayburt Kalesi’ne 58 yıllarından önce kurulduğu ortaya çıkmaktadır . 

Saruhan Kalesi
İlin merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir . Trabzon’da bulunan Pontus İmparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane , Bayburt, Kelkit ve Erzincan 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir .
Bu kalelerden başka , Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde , harabe durumunda olan Demirözü ilçesine bağlı ve ilin merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan kale kalıntıları , yine ilin merkezine 42 km. mesafede bulunan Kitre Köyü kale kalıntıları ve ilin merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayoryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur .

Aydıntepe Yer Altı Şehri
Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir . (3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş öne sürülmektedir , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde’nin “Khalde” olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart’ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği, Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir. 

Dede Korkut Türbesi 
İlimin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren, Dede Korkut’a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir. Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır . 

Şehit Osman Türbeleri 
İlin batısında Şehit Osman Tepesinde bulunan her iki türbenin Saltukoğullarına ait olduğu şeklinde görüşler mevcuttur . Buna göre türbeler Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi’nin kardeşi Osman ve kız kardeşine aittir . Üzerinde bulunan kitabeler çok silik olduğu için okunmamaktadır . Şehrin batısındaki kayalık tepeye adını veren bu türbeler , sarı taştan yapılmış olup taş işleme sanatımızın güzel örneklerindendir . 

Bayburt Evleri 
Türk sivil mimarisinin örneklerini bir araya toplamıştır. Bu evlerin mimarisi ve yapı malzemeleri genellikle iki veya üç katlı olup karkas yapı malzemesini kapsamaktadır. Bu evlerde avlu ve sofa çevresinde odalar yerleştirilmiştir. Bayburt evi bütün bölümlerinin yanı sıra, terek, kurun, teci, kehriz, caş taşı, ambar, yüklük, ocak, kahvelik, keyveni direği, fort bacası, hepen, güvercin bacası, kırman gibi bölümleri de kapsamaktadır. Ayrıca dam denilen ahır ve samanlık bölümü de merek diye isimlendirilmiş olup, evleri tamamlamaktadır. Yapı malzemesinde kullanılan taşlar Bayburt’un yöresel taşlarıdır.
Bayburt’un yetiştirmiş olduğu taşçı ustaları Anadolu’nun bir çok yerinde sivil mimari örneklerini ortaya koymuşlardır.

Bayburt Ulu Camii
Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyaseddin Mesut (1282 – 1298) zamanında yaptırıldığı kabul edilen caminin pek çok onarımlar gördüğü bilinmektedir. Son olarak 1967 yılında tümü ile ele alınıp ana plana uygun olarak yaptırılan caminin minaresi , mihrap önü kubbesine geçişi sağlayan mukarnaslı tromplardan bir kaçı ve asıl ibadet alanına açılan iki kapı orijinal yapıdan kalmaktadır . Caminin kuzey doğusunda bulunan minaresinin kaidesinde geçirdiği son büyük onarımı belgeleyen 1850 tarihli kitabe bulunmaktadır . Kare kaideli minarenin sekiz yüzlü pabuçluğunda ve yuvarlak gövdesinde geometrik ve bitki motifli mozaik çiniler Anadolu Selçuklu çinilerinin ilginç özelliklerini sergiler . Ayrıca caminin son cemaat yerinde beş kitabe mevcut olup , bu kitabelerden mihrabın iki yanında yer alanlar Osmanlıca iki ferman metnidir ve kadınların çalışma düzeni ile ilgilidir . Mihrabın hemen üstündeki kitabe Arapça bir kümbet kitabesidir ve 619/1222 tarihlidir . Dış duvar üzerindeki kitabe ise bir medrese kitabesidir , 1293/1820 tarihlidir . Son cemaat yerinin batı duvarındaki kitabe tamamen okunamamıştır . 

Pulur (Gökçedere) Ferahşat Bey Camii
Demirözü ilçesine bağlı Pulur (Gökçedere) kasabasında Akkoyunlulardan Korkmaz Beyin oğlu Ferahşat Bey tarafından 1517 M. (923 H.) yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır . Yapı Osmanlı mimarisindeki tek kubbeli cami tipindedir . İki renkli kesme taşlardan özenle yapılmış olan caminin dışardan değişik malzeme kullanımı açısından ilk dikkati çeken yerlerinden birisi tuğladan minaresidir. Ferahşat Bey yapılar topluluğunun cami , medrese , han , hamam , imaret ve konuk evinden oluştuğu bilinmektedir. Günümüzde han , imaret ve konuk evinden hiçbir iz kalmamış olup hamam ise harabe durumdadır .

Sünür (Çayıryolu) Kutlu Bey Camii
Akkoyunlular’ın kurucusu Turali Bey oğlu Fahrettin Kutlubey tarafından yaptırılan cami’nin, kapısı üzerindeki kitabeden M.1550 (H.957) yılında onarıldığı anlaşılmaktadır . Caminin minaresi ise M.1676 (H.1087) tarihli bir kitabeye sahiptir . 1548 de İran Şahı Tahmasp ordusu ile bu bölgeye hücum ederek etrafı yağma ettikleri gibi rast geldikleri insanları öldürmüşlerdir , bazı cami ve medreseleri yıkmışlardır . Bu arada Kutlu Bey Camii de tahrip edilmiştir . Cami ayrıca Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1550 yılında) onarım geçirmiştir . 

Yukarı Hınzeverek (Çatalçeşme) Camii
Demirözü ilçesi Çatalçeşme köyünde bulunan caminin üzerinde kitabe mevcut değildir . Ancak Pulur ve Sünür’e yakın olması ve taşıdığı özellikleri itibariyle birbirine benzemesi caminin bir Akkoyunlu eseri olduğu kabul edilmektedir. Cami değişik zamanlarda onarım görmüştür.

Yakutiye (Yeni) Camii
Cami Bayburt Cumhuriyet Caddesi üzerinde, eski Yakutiye Medresesinin bulunduğu alan üzerindedir. Vakıflar Genel Müdürlüğünün ve Bayburt halkının yardımlaşması ile 1913 – 1915 yılları arasında yapılmıştır . Cami ve minaresi tamamen kesme taştan olup , işçiliği taş işleme sanatının güzel örneklerindendir .

Zahit Efendi Camii
Merkez Zahit Mahallesinde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bu gün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır . Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir . Evliya Çelebi Bayburt’u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir . 

Bedesten (Taşhan)
Bayburt Bedesteni Ulu Cami yakınında ve çarşı içerisindedir. Geçirdiği bir yangın sonucunda kitabeleri yok olduğundan ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Günümüzde depo olarak kullanılan Bedesten üç bölümden meydana gelmektedir. Yapım malzemesi taş ve tuğladan olup, giriş kapısının tümü taş süslemelidir. Bu nedenle de Evliya Çelebi XVII. Yüzyılı başında Bayburt’u ziyaret ettiğinde bu bedestenden “Gayet, süslü ve zarif” diye söz etmiştir.
Bedestenin ana mekanı kare planlıdır. Ortadaki bir payeden duvarlara uzanan sivri kemerlerle iç mekan dört bölüme ayrılmıştır. her bölümün üzeri de kubbelerle örtülmüştür. Ana mekanın batısında yer alan ikinci bölüm ince uzun dikdörtgen biçimindedir. Üzeri peş peşe sıralanmış kubbe ve tonozlarla örtülmüştür. 

Ferahşat Bey Medresesi
Demirözü’nde Ferahşat Bey yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesindedir. XVI.yüzyılın başlarında Ferahşat Bey tarafından yaptırılmış, XVIII.yüzyıl sonlarında da Akkoyunlulardan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır.
Osmanlı medrese tiplerinden farklı bir konumda olup, avlu etrafında bir L şeklinde yapılmıştır. Beş bölümden meydana gelen medresenin üzeri toprak düz bir damla örtülüdür. Medresenin bölümleri kademeli yuvarlak kemerli bir niş içerisinde avluya açılmaktadır. Aynı şekilde bu kapıların yanlarında ve medresenin dış duvarlarında da yine yuvarlak nişler içerisinde dikdörtgen kemerli pencereler bulunmaktadır. Avluya açılan kapı ve pencere alınlıklarında Farsça yazılmış kitabeler bulunmaktadır. Medrese odalarının her birisinin içerisinde ocaklar ve nişler bulunmaktadır. 

Saat Kulesi
Şehrin merkezinde ki Saat Kulesi’nin yapımına 30 Ekim 1923’te başlanmış ve 29 Ekim 1924’te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.

Bayburt Kalesi Kilisesi (Merkez)
Bayburt Kalesinin doğusunda olan bu kilisenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Günümüze son derece harap bir şekilde geldiğinden plan şekli de anlaşılamamaktadır. Burada araştırma yapan Hamilton, XX.yüzyıl başlarında bu yapıyı görmüş, üzerinin ahşap çatı ile örtülü olduğunu ve bemasının (kutsal bölüm) bulunduğunu belirtmiştir. Hamilton’a göre bu kilise XIII.-XIV.yüzyılda Bizans Paleilogos döneminde yapılmıştır.

Varzahan Kiliseleri (Uğrak Kiliseleri) (Merkez) 
Bayburt’un 10 km. kuzeybatısında bulunan bu kilise ilk kez A.H.Layart tarafından görülmüş ve daha sonra H.F.Tozer, E.Warkworth, H.B.Lynch, W.Bachmann, J.Strzgowski, D.Winefield ve J.Wainwright tarafından incelenmiştir. Günümüze yalnızca kalıntıları gelebilen bu bölgede X.-XIII.yüzyıllar arasında yapılmış çok sayıda kilise bulunmaktadır. Nitekim bazı kaynaklarda Ortaçağda kiliselerin olduğu bu yerde Varzahan kentinin bulunduğundan da söz edilmektedir.

Bayburt’ta günümüze gelebilen üç kilise köye egemen bir tepe üzerinde yapılmıştır. Bunlar XII.yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu kiliselerden bir tanesi Oktogon, diğeri de Yunan haçı planlıdır. Üçüncüsünün plan düzeni yıkılmış olduğundan anlaşılamamıştır.

Varzahan Oktogonu sekiz köşeli bir yapı olup, günümüze oldukça iyi bir durumda gelmiştir. Kilisenin yalnızca kuzeydoğu duvarı yıkılmıştır. Apsit doğu cephesinde olup, dışarıya doğru çıkıntı yapmaktadır. Yapının içerisindeki köşe ayakları ve sekiz köşeli, altı sütun ana duvarların içerisinde bir koridor oluşturmaktadır. Ancak buradaki sütunlar duvarlarla bağlantısız olup, kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Sütunların balık kılçığı motifli sütun başlıkları bulunmaktadır. Oktogonun köşe trompları üzerine oturan bir kubbe ile örtülü olduğu sanılmaktadır. Bu oktogon kireç taşından özenli bir işçilikle yapılmıştır. Duvarların dış yüzlerinde üç köşeli nişler bulunmakta olup bunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Ayrıca buradaki burmalı ve yarım sütunlar da onları tamamlamıştır. Dış cephedeki bu mimari elemanlar gotik üslubu yansıtmaktadır. Bununla beraber yapıda İran ve Selçuklu etkisi de görülmektedir.
Pulur (Gökçedere) Medresesi
Pulur Camii avlusunda bulunmakta olan ve L şeklinde tek katlı bir yapıdır. Ferahşat Bey tarafından yaptırıldığı sanılan Medrese daha sonra Akkoyunlu soyundan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır. Medresenin 1517 yılında bitirildiği sanılmaktadır. Medresenin girişlerinde Farsça beyitler mevcuttur . 

error

Enjoy this blog? Please spread the word :)