KARADENİZ UŞAKLARI
* Karadeniz Uşakları, Yeni Yüzyıl Gazetesi, 25 Kasım 1996, hazırlayanlar: Tolga Bozoğkı, Şebnem Denktaş, Serdar Erbaş, Meltem Günay, Murat Inceoğkı, Koşan karakaş, Sevinç Yavuz.
Balı deli, denizi azgın, yağmuru sel, bitkisi arsız, deresi fırtına, dağı geçit vermez, yolu macera… Haliyle insanıda heyecanlı, dellenmeye teşne, değişik akıllı, tahripkar, yaratıcı…
Coğrafyanın, insanları bu denli etkilediği, hatta belirlediği bir başka yer zor bulunur herhalde. Arabayla gidiyorsunuz. ” Lom gibi yağmur yağıyor” (Bir Hopa benzetmesi. Lom, inşaatlarda bazen bir yeri delmek için, bazen kalıp sökmek için kullanılan ucu sivri, ince bir bilek kalınlığında demir çubuktur.) Evet,lom gibi yağmur yağıyor, ortalığı sular seller götürüyor. Virajı dönüyorsunuz, etraf günlük güneşlik. Ya da kar yağdı, yarım metre kar var. Bir bakarsınız yerdeki kar Hopa’da bir günde erir, hemen yandaki Arhavi’de 10 gün kalır. Çünkü efendim, sadece Hopa’da esen bir rüzgar vardır: Kalas. Kalas çok mübarek ve sert bir rüzgardır. Diyelim ki denize düştünüz, elbiseleriniz ıslandı. Çıkanp asın, eğer kalas varsa yarım saatte kupkuru.
Bu çeşitlilik, Doğu Karadeniz’in etnik yapısı içinde geçerli. Doğudan başlayarak ilk beş ilçenin sahil kesiminde Lazlar yaşar: Hopa, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen, Pazar. Pazar’ın yansı Laz‘dır. Arhavi müstesna -oranın tamamı Lazdır-, bu ilçenin yüksek kesimlerim Hemşinliler mesken tutmuştur. Daha yukarda (yükseklik olarak demek istiyoruz, yoksa haritayı duvara astığınızda aşağıda kalır), Artvin’de Gürcüler var. Eskiden Ermeniler de varmış, onlar da kalmamış. Daha batıya doğru ise eskiden Rumlar varmış, onlar da kalmamış, ama hala Rumca konuşulan köyler var. Ayrıca, çok eskiden beri göç veren Doğu Karadeniz yine eskiden beri göç de almış. Mesela Hopa’da yerleşik ve çok sayıda İspirli yaşar (Erzurum’un bir ilçesi). İspirlilerin birçoğu neredeyse Lazlaşmıştır; bazı Lazlardan daha iyi Lazca bilirler mesela. Sonra, özellikle son zamanlarda Kürtler de geldi. Ordu, Giresun tarafından Balkan göçmenleri bile gelmiş zamanında. Velhasıl, biraz gayret ederseniz Türklere bile rastlayabilirsiniz bu coğrafyada! (Şaka şaka özellikle Ordu ve Giresun’da çok sayıda varlar.) Aynı çeşitlilik konuşulan diller için de geçerli. Mesela Hopa Lazcasıyla Arhavi Lazcası arasında farklar var. Hele bir Hopalının bir Ardeşenlinin Lazcasını anlamak daha da zor. Burada hemen hala birçok kişinin haberdar olmadığı önemli bir gerçeğe işaret edelim: Her Karadenizli, hatta her Doğu Karadenizli Laz değildir. Laz olanların ayrı bir dili vardır ve demin de dediğimiz gibi, sadece 5 ilçenin sahil kesimlerinde konuşulur.Lazcada bir Türk şivesi değildir.Yani piçak, ayu, ne yapayisun…” Lazca değil sadece Doğu Karadenizlilerin becerebildiği kadarıyla Türkçedir. Lazca olan şudur : “Hami (h’ler yumuşak g’ye yakın okunacak * gırtlaktan w.n) tutu, mu ikip…”
Aynı şey Hemşinliler için geçerli değil. Çünkü batıdaki Hemşinliler dillerini unutmuş. Doğudakiler (Hopa, Kemalpaşa) hala konuşuyor. Hemşinlilerin dili de tamamen ayrıdır; bir Ermeni lehçesi. Hemşinliler, Müslümanlaşmış Ermenilerdir. Hatta, Hopa’da biraz da takılarak şu hikaye anlatılır: “Bizim Hemşinliler Ermeni olduklarım bilmiyorlardı. Ne zaman ki ASALA militanlarının yargılanmasını televizyon verdi ve konuşmaları duyuldu, o konuşmaları anladıklarnın farkına vardılar ve aslen Ermeni olduklarını öğrendiler.”
HER HEMŞİNLİ ERMENİ DEĞİL*
* Adı geçen yazı dizişi, 30 Kasım 1996, Çamlihemşin ve Hemsin Vakfı Yönetim Knılu Üyesi Ali ihsan Arol’un tepkisi.
Dizinizde kaynağı belirsiz yanlışlar sunulmasını üzüntüyle karşılıyorum. Üzerinde durmak istediğim konu, Hemşinliler. Kelimeden de anlaşılacağı gibi, Hemşin bir yer adı. Çayeli’den başlayıp Hopa’ya kadar uzanan bölgenin dağlık kesimlerinin genel adı. Burada yaşayanlara etnik kökenine bakılmaksızın Hemşinli denir. Bütün Hemşinliler Ermeni kökenli oldukları doğru değildir. Evet, Hopa’nın iç kesimlerinde yaşayan ve Ermeni lehçesiyle konuşan Hemşinliler mevcuttur. Ama Fındıklı, Ardeşen, Pazar, Çamlihemşin, Hemsin ve Çaveli’deki Hemşinlilerin Türk kökenli oldukları bilinmektedir. Bölgedeki diğer bütün etnik grupların ana dillerinin farklı olmasına karşın adı geçen yerlerde anadil Türkçedir. Bir yer düşünün ki, Müslümanlaşmış Ermeniler kendi dillerini konuşsun, Müslümanlaşmış Rumlar kendi dillerini konuşsun, Lazlar, Gürcüler Çerkezler, Abhazlar kendi dillerim konuşsun, ama “Batı Hemşinliler Ermeniceyi unutmuş” olsun.
NE ERMENİSİ, BÎZ HEMŞİNLİYİZ*
* A.g. yazı dizisi, 4 Aralık 1996.
Karadeniz Uşakları dizisinin ilk gününde Hemşinlilerle ilgili bazı cümlelere voğun eleştiri geldi Hemşinli okurlardan. Biz Hemşinlilerin doğu bölümünün Ermenicenin bir lehçesi olan ayrı bir dil konuştuğunu ve Müslümanlaşmış Ermeniler olduğunu söylemiştik. Hemşinlilerle ilgili araştırmalar yapan, kendisi de bir Hemşinli olan Remzi Bekar’ı konuk ettik. 1937’de Hemsin’de doğan Remzi Bekar, 1964’ten beri Ankara Rodyosu’nda sözleşmeli sanatçı olarak çalışıyor. 1954’ten beri tulum çalıyor. Ayrıca Hemsin tarihi ve kültürü konusunda çalışmaları var. Bekar, kendi çalışmalarının ışığında Hemşinlilerle ilgili olarak şunları anlattı bize:
OĞUZ-Türkmen kolu
” Hemşinlilerin ulu ataları Oğuz-Türkmen kolundan güçlü bir kol. Milattan önce 250-247’de Horasan-Balkar Afganistan Türkmen dinden gelerek iran’da Hamedan bölgesine yerleştiler. 370 yıl boyunca Ha-medan’da kaldılar. Milattan sonra 123 yıllarında toptan göçederek, kardeş Arşaklı devletinin Reval ile Kisis arasındaki Gökgegöl ve Alagöz Dağı çevrcsine yerleşince çağın hak dini olan Hıristiyan dinini benimseyen Hameduliler adıyla tanındılar. Hz. Muhammed’in döneminde MS. 620’de Kaçkar dağlarından Çoruh nehrini aşarak Tahpur kasabasına geldiler. Hamamşen, şimdiki adıyla Hemşin, olan bölgeye yerleştiler. Hemşinliler, Ermenice olmayan, ama Türkiye’de bulunmayan bir lisanı Hopa ve çevresinde eski Ermenice karışığı eski Oğuz ağzıyla konuşuyorlar. Sayıları on binden bile fazla değil. Ardeşen ve Pazar ilçeleri çevresindeki Hemşinliler ise Türkçe dışında bir dil bilmezler. Hemşinliler, Türkçe’de sesli harfle başlayan kelimelerin basma lı, k harfleri getiriyorlar. Abdülmecit döneminde sadrazamlık yapmış Kaptan-ı Derya Mehmet Ali Paşa bile Hemşinlilerin kökenim Türk olarak göstermiştir. Yine kaşkarlı Mahmut’un Divan-ı Lugat-it Türk adlı kitabında Hemşinlilerin Türk olduğuna dair ibareler mevcuttur.
Hemşinliler sadece nefesli çalgıları bilirler. Tulum ve şimşir kaval çalmaktan hoşlanırlar. Hemşinlilere Ermeni asıllı denmesi, Hemşinlilerin Ms. 620’de Tahpur kasahasına geldiklerinde yörede Ermenilerin oturması ve o zamana kadar kullanılan yöresel isimlerin değiştirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Yoksa Ermenilerle hiçbir ilişkileri yoktur.“