Kemençe ve halk oyunları Karadeniz bölgesindeki zengin halk kültürünün iki önemli unsurudur. Burada naçizane kemençe ve halk oyunları konusunda bazı tespitlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Yazı:Ali Kemal Bulut
KEMENÇE Türklerin en eski çalgılarındandır. Türklerin yaptığı bilinen ilk yaylı çalgı olan iki telli kemençenin adı Iklığ idi. Yayı oka benzediği için Iklığ / Oklu denilmiştir. Telleri bağırsaktan yayının (ok) kılları ise at kuyruğundan yapılmıştır. 50-60 yıl öncesine kadar kalın sesli kemençelerin kaba (bam) telleri bağırsaktan, yayı da at kuyruğundan idi. Günümüzde ince misina ve benzeri yapma kıllar kullanılmaktadır.
Of gibi bazı bölgelerimizde Kemane de denilen Kemençe, Orta Asya’daki Türk boyları arasında Iklığ, Iyık, İgil, İkili, Kavala, Gıçak gibi adlarla anılmaktadır. Moldovya’da yaşayan Ortodoks-Hıristiyan Gökoğuz(Gagavuz) Türklerinde adı Kemençe olup, çalınıp oynanan oyunun adı ise Horondur. Toros dağlarının eteklerinde köylerde Karadeniz kemençesine benzer bir kemençe tespit edilmiştir. Bu bölgede su kabağında yapılmış Iklığ da çalınmaktadır çalgıların Türklerle (Hun, Avar, Peçenek, Bulgar, Kuman vd.) Macaristan’a ve Avrupa’ya geldiğini söylüyor. Kemençeyi Doğu Karadeniz bölgesinden Yunanistan’a Hıristiyan olup Urumlaşan Kuman Türkleri, 1923 mübadelesinde götür-müştür. Orada Kemençeye sıkı sıkıya sarılmışlar. Çünkü Yunanistan’da onları Yunanlı saymamışlar, onlar da Yunan olmadıklarını fark etmişlerdi. Kültürlerini Kemençe ile korumaya çalıştılar.
Macar tarihçisi Laszlo Rasonyi, Kemençe’nin Kuman Türklerinde şahıs ismi olduğunu kaydetmektedir. Günümüzde ise ortada bir komedi oynanmaktadır. Bazı çevreler Kemençe’nin Urum çalgısı olduğu iddiasını yaygınlaştırmak için ellerinden gelen gayreti sergilemektedirler. Oysa Trabzon’da Kemençe en yaygın olarak Oğuzlara mensup Çepni boyu arasında çalınmaktadır. Kemençe tarzları arasında Çepni tarzı önde olduğu gibi yurt çapında ün kazanmış bir çok kemençe sanatçısı Çepni asıllıdır.
Trabzon’un batısında, başta Şalpazarı olmak üzere Vakfıkebir, Giresun, Görele, Çavuşlu, Dereli, Tirebolu ve çevresi Çepni tarzı kemençenin çalındığı bölgelerdir. Çepni tarzı kemençe, ince sesli kemençedir.
Daha ziyade Sürmene taraflarında çalınan Kuman tarzı kemençe ise kalın sesli kemençedir.
Kemençe, dip kısmı dize, dizlerin arasına dayatarak çalındığı gibi ayakta bir yere yaslamadan da çalınabilen üç telli (iki veya dört telli de olabilir) yayla çalınan bir Türk çalgısıdır. Başta Giresun, Trabzon olmak üzere, Gümüşhane, Rize, Giresun ve Ordu’da da çalınan bir halk çalgısıdır. Sözünü ettiğimiz kemençe, Karadeniz kemençesidir.
Kemençe her ağaçtan yapılabilirse de en uygun ağaçlar dut, ceviz, kızılağaç; kalın sesli için, erik, kiraz, karaağaç; orta ses için, ardıç ve benzerleri, armut, elma, ayva, portakal, kayın, selvi gibi ağaçlar da ince sesli kemençe için uygundur. Aslında her ağaçtan ince orta kalın sesli kemençeler yapılabilir. Denemekte yarar vardır. Kemençenin ince kalın orta sesli olması için ağacın özelliği yanında boyunun, eninin, derinliğinin, kalınlığının, inceliğinin özellikle kapağının ve nihayet tellerinin etkisi önemlidir.
Yıllardan beri kemençeye ilgi duyan biri olarak her biri ayrı türdeki ağaçtan yapılmış kapaklarını yakma yolu ile Ay- yıldız ve çiçekli motiflerle süslediğim, seslerini düzenlediğim 35 çeşit kemençe dermem vardır. Ayrıca yıllar önce duttan yaptığım kalın sesli özel bir kemençem vardır. Bütün bunları kemençe yapmanın ayrı, ses bulmanın ayrı bir ustalık isteyen işler olduğunu vurgulamak içindir. Her kemençe yapan iyi kemençe yapamaz.
Genellikle kemençenin boyu 54- 60 cm, eni sapın altından 5-8 cm, dip kıs-mından 8- 12 cm derinliği 2,5-4,5 cm, teknesi 39-42 cm, sapı 8-12 cm, başı 7-9 cm dir. Bu ölçüler kesin ölçüler değildir. Gereğinden çok, uzun-kısa, dar-geniş, alçak-yüksek, kalın-ince olmaması gerektiğini belirtmekte yarar vardır.
Telleri ince orta kalın sesli kemençelere göre değişir. Daha doğrusu deneyerek kemençeye en uygun teller bulunur. Çelik teller 25-28-30-32 numaradır. Fakat daha yukarı da olabilir. Sarma teller 2-3 numaradır. Ender olmakla beraber 4 de olabilir. Bunlar genellikle alüminyum, krom sarılmış tellerdir.
Kemençenin solda olan ince teline “zil”, orta teline” karar”, sağ taraftaki teline ise “Kaba/Kalın tel/Bam teli” denir.
İyi bir Kemençe önce havayı (gayde) iyi çevirmeli, sonra sesi tatlı olmalı, sesi gür olmalıdır. Ama önce havayı iyi çevirmelidir. Kemençede iyi ses bulmak her kemençe yapanın hatta çalanın harcı değildir.
Kemençenin teknesinin içinde iki kaşın arasında sol kaşın altında direk olmalıdır. Direk Kemençenin canıdır. Kemençenin sesini etkileyen durumlar arasında direğin yeri çok önemlidir. Eşik (eşşek) de, kaşlar da önemlidir. Yukarıda baştan beri saydığım etkenlerin yanında denk gelmenin(tesadüf) etkisi de çok önemlidir. İki kemençeyi milimi milimine aynı ağaçtan her şeyiyle aynı yapsak da biri birinden daha iyi çıkabilir.
Kemençenin düzeni Re, La, Mi şek-lindedir. Karadeniz kemençesinin çalınma şekli de diğerlerinden farklıdır.
Keman, çalgı olarak daha geniş ses düzeni bir çalgı olmasına rağmen kemençe ile çalınan havayı veremez.
KARADENİZ
HALK OYUNLARI: HORONLAR
Bölge halk oyunları bakımından oldukça zengin bir repertuara sahiptir. Fakat bu halkoyunlarının bir kısmı kayıt edilmediği ve modern yaşantının getirdiği şartlar nedeniyle oynanmadığı için artık unutulmaktadır.
Yaygın olarak bilinen ve oynananların tamamı yanlış bir şekilde horon olarak adlandırıldığı ya da horon olmayanlara ilgi gösterilmediği için halkoyunları bakımından zenginlik öne çıkmamaktadır.
Bu çalışma ile amacımız bazı tespit-lerimizi dikkatinize sunarken bazı yanlış değerlendirmelerin bu zenginliğin üstünü örtmesine mani olmak arzusudur.
Horon, Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Rize, Artvin ve Ordu ilinin bazı bölgelerinde oynanan bir halk oyunudur. Trabzon, Giresun Rize’nin batı ve Gümüşhane’nin bir bölümünde daha çok kemençe ile aynı zamanda davul- zurna ile oynanır. Rize’nin doğu bölümünde ve Artvin’in bir bölümünde tulum-zurna ile oynanır
Horon ya da bir kısım halk arasında yaygın olarak söylendiği şekli ile Horom, Çaykara, Köprübaşı ilçeleri gibi iç kesimlerde bulunan bazı ilçelerde kavalla oynanır. Horon Çaykara gibi yüksek kesimlerde son yıllara kadar kavalla oynanmış son yıllarda burada kavalın yerini kemençe almaya başlamıştır. Yine Köprübaşı’nın Arpalı köyünde yaptığımız çalışmalarda 1940’lı yıllara kadar burada düğünlerde tulum ve kaval çalındığını, tulumun yapan ustası kalmayınca yerini kavala bıraktığını, yetmişli yıllardan itibaren kemençenin bölgeye girdiği tespit ettik.
Kemençe özellikle son kırk yılda tulum, kaval, davul ve zurnanın aleyhine olacak şekilde alanını genişletmiştir.
Eskiden kaval çalmanın sevap, kemençe çalmanın ise günah olduğuna dair bir inanç yaygındı. Bunu birçoğu Kuman Türklerinden olan ve bölgede 1923 yılına kadar yaşamış bulunan Rumların (Ortodoks- Hıristiyanların) da Kemençe çalıyor olması ile açıklayanlayız. Çünkü bölgede yaşamış Hıristiyanların kaval, davul-zurna, tulum gibi çalgıları da çaldığı bilinmektedir.
Gerçekte, Kemençe öz be öz Türk çalgısıydı ve bölgede Osmanlıların hakimiyetinden önce de Hem Kuman Türklerinde hem de Çepnilerde vardı. Bölgeye gelen sünni alimler bu çalgıyı Alevilerin ve Hıristiyanların çalgısı olarak algılamış olabilir. Fakat bölgede yaşamış Hıristiyanların kaval, davul-zurna, tulum gibi çalgıları da çaldığı bilinmektedir. Daha doğru bir nedeni nefesli bir çalgı olan Kaval her türlü hava şartlarında çatınabildiği ve kolayca taşınabildiği için koyun çobanlarının ve koyun sürülerinin can yoldaşı olmasından hareket ederek açıklayabiliriz. Bölgeye gelen sünni alimler kavalın, tasavvuf musikisi içindeki yeri ve koyunculuk kültürünün Türk toplumu- nun sosyo-ekonomik yapısındaki önemi hakkında fikir sahibi idiler.
Bölgede oynanan oyunları Horon çeşitleri, Sallama çeşitleri, Sürtme, Tepeler, Pupuş gibi sayabiliriz.
Horon çeşitleri bölgemizde en yaygın olarak oynanan halk oyunudur. Erkek kadın genç yaşlı herkesin oynadığı bir oyundur. Düğünlerde olduğu gibi bayram, yayla ortası gibi çeşitli etkinliklerde açık havada oynanır. Son yıllarda disipline alınmış horon figürleri şovlarda da yaygın olarak sunulmaktadır. Bu düzenlemeler yüzünden horonun orijinal figürleri bozulmakta şovlarda kullanılmayan figürler ise arka plana itilerek unutulmaya terk edilmektedir. Horonları, kız ve erkek horonu olarak ikiye ayırabiliriz. Kız Horonları geleneksel olarak kız-erkek oynanabilir. Erkek Horonlarına kız giremez. Bütün bölgelerde kızların ve erkeklerin oynadığı horonların ana düzeni aynıdır. Yalnız kız- erkek ayrımı esas olmak üzere yöreye göre bazı oynama tarzı ve üslup farkları vardır. Bir örnek olarak açıklarsak kız horonlarında Trabzon’un batısı daha çok atlayarak, doğu bölümü ise basarak oynanır. Böylece kız horonlarında figürlere incelik ve yumuşaklık kazandırılır.
Erkek Horonlarını Sıksara, Atlama, Bıçak Oyunu, Düz Horon olarak sıralayabiliriz.
Bölgede oynanan halk oyunlarını yörelere göre de tasnif edebiliriz. Bu yaklaşımla baktığımız zaman Trabzon’un batı kazalarında oynanan halk oyunu sadece Horon çeşitleri olduğunu görürüz.. Bu bölgede geleneksel olarak Sallama ve diğer oyunlara rastlanmaz. Bu bölgede oynanan horonları, kızlar tarafından oynanan oyunları Kız Horonu ya da Düz Horon, erkekler tarafından oynanan oyunları, Ozangel (Oyunkurma), Atlama, Sıksara ve Bıçak Horonu (Halk arasında söylendiği gibi Piçak Oyunu) olarak sıralayabiliriz. Sıksara (Halk arasında denildiği gibi Sıksaray) sık ve titreyerek oynandığı için bu adı almıştır. Sıksara oynarken oyunda ileriye doğru ayak sallama figürü konmuştur. Bu figür Sallama oyununu çağrıştırdığı için yanlışlıkla Sallama olarak anılmaktadır. Aslında Sıksara oyununa sonradan eklenen bir figürdür ve bunu sallama oyunu olarak görmek yanlıştır
Sallama, Maçka dahil olmak üzere, Trabzon’un doğusunda ve Rize’nin batısında kalan yörelerde oynanan Horon’dan farklı bir halk oyunudur.
Akçaabat yöresinde kemençe yaygınsa da Horonlar geleneksel olarak davul- zurna ile oynanırdı. Bölgedeki davul ve zurna nispeten küçük boydadır.
Maçka da dahil olmak üzere Trabzon’un doğu bölgesi ve Rize’nin batı bölgesinde Horon’dan başka Sallama oyunları da vardır. Sallamalar da Kız ve Erkek Sallamaları olarak tasnif edilebilir. Kız Sallamalarının içinde Köçekli Sallama denilen bir oyun vardır ve kız kıza karşılıklı olarak oynanır. Kız Sallamaları kız kıza saf halinde, halka halinde ve karşılıklı olarak oynandığı gibi gibi kız erkek olarak da oynanabilir. Erkek salla-maları arasında özellikle Sürmene Sallaması öne çıkmış ve yaygın olarak oynanmaktadır.
Sallamaları da Horonlar gibi yöresel olarak da tasnif etmek açılamak zorundayız. Sallama oyunlarındaki bu yöresel farklılıklar bölgeye gelen Türk boylarının çeşitliliğini de göstermektedir.
Özellikle Sürmene ve çevresi Sallama oyunları yönünden zengindir. Burada oynanan Sallama oyunlarını, Çamburnu Sallaması, Aso/Aksu Sallaması, Köprübaşı Sallaması, Beşköy/Mezere Sallaması (Çaykara Sallamasına benzer) Sürmene Sallaması vardır.
Bu sallamalar esasta aynı olmakla birlikte yöresel olarak birbirlerinden bazı farklılıkları vardır. Bunların folklor araştırmacıları tarafında tespit edilip kayda alınması gerekir. Dar bölgelerde oynanan bu sallamalar komşu bölgelerde oynanmadığı gibi misafir gelenler de bu sallama oyunlarına ayak uydurmakta güçlük çekerler. Bir örnek verirsek Çaykara sallaması ile Uzungöl/Şerah sallaması birbirinden farklı olup Çaykaralılar, Uzungöl/Şerah Sallamasına ayak uydurmakta zorlanırlar.
Horon daha sık, seri, yerinde ve bazen halka şeklinde oynanır. Sürmene bölgesinde özellikle Aksu ve çevre köylerde geleneksel olarak davul-zurna ile oynanan sallama daha çok halka halinde oynanır. Çaykara ve Köprübaşı-
Beşköy sallaması Kavalla; Sürmene Sallaması, kemençe, davul-zurna, kavalla. İlçe merkezi daha çok Orta ve Soğuksu Mahallelerinde kadınların oynadığı kız sallaması kadınların çaldığı udla, Çamburnu sallaması kemençe ve kavalla, nadiren davul-zurna ile oynanırdı.
Sallama Bayburt yöresinin de oynadığı bir halk oyunudur. Sürmene Sallaması ile Bayburt Sallaması arasındaki geçiş oyununun sadece Uzungöllülerin oynayabildiği Uzungöl Sallaması olduğunu düşünüyoruz.
Bayburt’tan sahile inen coğrafya parçasından Solaklı vadisi ve çevre köylerinde, Bayburt yöresinde oynanan Cantemir/ Kandemir Ağa oyunu da oynanmaktadır. Sallamanın yanı sıra Kandemir Ağa oyunu da iki yöre arasında müşterek oyunlardan biridir.
Bunlardan başka gün geçtikçe unutulmaya yüz tutmasına rağmen Sürtme, Tepeler ve Pupuş denilen oyunlar da genellikle kızlar tarafından oynanan halk oyunlarıdır. Pupuş daha çok Yoımra ve Arsin köylerinde oynanan parmak şıkırdatıp çömelip zıplayarak oynanan hareketli bir oyundur. Tepeler köçek tarzı tek oynanan bir oyundur. Eller belde oynanır. Sürtme Oyunu bir ayak sürtülerek, parmak şıkırdatarak ya da kaşık kullanılarak oyun içinde eller bele tutularak, omuzlar titretilerek oynanan bir oyundur. Kız kıza oynandığı gibi kız erkek olarak da oynanır.
Giresun bölgesi, halk oyunları çeşitleri bakımından Trabzon’a göre bazı farklılıklar içerir. Burada oynanan halk oyunları Horon ve Karşılama türleridir. Rize’nin doğusu da Trabzon bölgesine göre bazı farklılıklar gösterir. Aslında bölgede oynanmış fakat kayda geçmemiş bazı halk oyunları da vardır. Bunlar dar bölgelerde oynanıp yaygın olarak bilinmediği için yok olmak üzeredir. Üniversitedeki araştırmacıların görevi bu oyunları tespit edip kayıt altına almaktır. Bu gibi sempozyumlarda yeni tespit edilip kayda alınmış bu oyunlar hakkında sunulacak bildirileri okuyabilirsek bölgenin halk oyunları bakımından zenginliği daha iyi anlaşılacaktır.